30 Haziran 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

30 Haziran 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ER Çalınmış çocuk peşinde “ | Polis Hafiyesi (X:9)un harikulâde maceraları "* İl l8y WEPSENİN KABAMATIN TOM. EV ELEKTRİK TELLERİ EE. * Om. TAKİP EDİLDİĞİNİ NASIL İmla 4 OGECE BİR RİNE ZİNCİR ATI, RJA KONTAK YA- ÖRMEĞİN. SMD, | | PAR. ŞEHİR KARANLIK TA KAL / TAYYARE © YAPACAKSIN İ £ E , ye EHRIN ÜS - e di | 4 ii Sy ğ ; Gi - d İN WEYaPACAĞIZ | 2 le e 24 se TÜNDE İ İk aDAŞı a De 2 “İİ ai f 5 in zi X MV i | 42X/ ELOF ETMEK — FATINI MI SORUYOR SUNİ BEN PAZARLIK Bin“ PMAM.M oi öde isti — İntikamınızın çok müthiş bir şekilde alınacağma yemin ede. rim, — Ya Dole?.. — Ruhani mahkemede muha. kemesine başlanıldı. — İş çabuk tutulmalıdır. Fran- sadan çıkmadan evvel onun yan dığını görmeliyim. — Göreceksiniz peder.. Vere-— ce başka bir emriniz var mı?.. — Hayır oğlum. Haydi gidiniz Ben de istirahate muhtacım, Ce- nabıhak sizi korusun. .. . Bu esnada Luvr sarayında her- kes Fontenblö yolculuğu için ha- <ırlanıyordu. Sabahleyin erkenden, Kral Ra- böleyi istetmişti, Hekim, kendisine ayrılan da- vede bulunamadı. aradılar. Bütün saray altüst edildi. Her köşeye her bucağa bakıldı. fakat hepsi boşa gitti. Kral, Parisin etrafmı aratmak için suvar'ler göndertti, Gene bulunamadı. Biz o'.un, niçin ve nasıl gittiğ” ni yukarıda görmüştük. Birinci Fransuvanın endişe ve üzüntüsü son dereceyi buldu. Ken- di doktorlarma karşı pek de em- niyeti olmadığı için (Rabölenin kayboluşunu çok meş'um saydı. Onun için saraydan ayrılırken büyük bir yeis içindeydi. Krala hayret veren diğer bir! si. SERSERİLER YATAĞI şey de Ale lö Mahünün bin egüyü almak için müracaat etmemesiy- di. Fakat bu mesledezihnini fazla kurcalamıyarak unutulup gitti. Ale lö Mabünün ne olduğunu kimse merak etmedi. Ancak üç dört gün sonra ev sahibi kadın onun cesedini buldu. Mösyö Jil 15 Mahü, kardeşinin ölümünü haber alınca: — Dünyadan bir serseri daha eksildi. Neyse bir ip kazandık di- ye bağırdı. İşte zavallı hakkında söylenen yegâne matem (!) sözü bu oldu. Saat ikiye doğru Kral hareket emrini verdi. Sarayın büyük avlusunda otuz kadar araba bulunuyordu. Bunla» ra kadınlar, Prensesler ve nedime- ler bindi. Eşyalarla hizmetçileri taşıyan arabalarsa yüzden fazlaydı. Saray Jantiyomları atlı olarak seyahat edeceklerdi. Bir suvari kıt'ası da beraber gelecekti. Bu muhteşem alay, ahalinin alkışları arasında Paristen geçti. Halk hükümdarlarının geçeceği yola dizilerek: —Yaşasın Kral! diye bağrıyor- du. Parisliler her zaman biri hak. kında “yaşasın,, diye bağırmağı severlerdi. Atlı olarak etrafı Jantiyomlar- la çevrili bulunan Birinci Fran- MOM AE ŞAM A ŞE suva bu taşkın sevince hiç aldırıs etmiyordu. Bunda da haklıydı. Çünkü büyükler, küçüklerin nümayişlerine karşı (sevinçlerini belli ederlerse hâkimlikleri sarsı- lır. Zaten hürmetin kendilerine karşı gösterilmesi tabii bir haldi. Paris halkı da bunu pek âlâ bili- yordu. Bununla beraber, Kral halk i- çinde güzel kızlar gördükçe ağzı- nın suyu akarak gülümsüyordu. Hulâsa alay Paristen çıkarak son hızla Fontenblö yolunda iler- lemeğe başladı. 7 vü k ETYEN OLENİN VASİ. * YETNAMESİ Etyen Dolenin cezalandırılacağı gün yaklaşıyordu. Bir kaç kere kendisini uzun uzadıya sorguya çeken ruhani mahkeme reisinin ziyaretini kabul etmişti. İtham iki esaslı yoldan ilerleti- yordu. Birincisi Etyen Dole “insan öl dükten sonra artık hiç bir şey de- Zildir,, diye yazmıştı. İkincisi muzır kitaplar ve bil- hassa büyük bir cinayet olarak Fransızca bir İncil basmıştı. Gerçi Lâtince tab'olunan İncil mukaddes bir kitaptı. Fakat ayni kitap Fransızcaya tercüme olununca muzır oluyor- du. Dole birinci ithama şu sözlerle karşılık verdi: “ei SERSERİLER YATAG. 5 m amm mmm mmm) — Ben “insan öldükten sonra artık hiç bir şey değildir, diye yazmadım. Bunu söyliyen Eflâtu- nu tercüme ettim, Kiliseye men » sup bir çok papazlar da Eflâtunu tercüme etmişlerdir. Ben de onlar gibi yaptım. Fakat bu meşhur fey« lesofun eserini değiştirerek tercüs me etmeğe hakkım olmadığını siz de kabul edersiniz! i İkinci noktaya gelince bunu ta- mamen inkâr ediyordu. Kraldan gerçi bir tâbilik imti- yazı almıştı. Fakat bu imtiyazın kendisine verdiği haklarla bera- ber yüklediği mes'uliyetleri de bi- liyordu. Kendisini dinsizliğe reh- berlik etmektense bu imtiyazdan vazgeçmeği tercih ederdi. Yanın- da bulunmuş olan kitaplar papaz TTibo ile Lüben tarafımdan konul- muştu. Esasen bunların tashih pro- vaları da matbaasında ve evinde bulunmamıştı. Bu talihsiz adamın uzun uzun nasıl sorguya çekildiğini burada anlatacak değiliz. Yölnız şu ka- darmı söyliyelim ki mahkeme re- isi çok kereler müttehemin açık ve sade cevapları karşımda şaşırıp kalmıştı. i Nihayet Dole; dinsiz, kâfir, şeytanlarla münasebeti olan bir a“ dam gibi muhakeme edileceğini anladı. Hapishane müdürü Ji! 15 Mahü gelerek bu suretle muhakeme edi- leceğini kendisine tebliğ eden ka- rarı okudu, Dole:

Bu sayıdan diğer sayfalar: