18 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

18 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ala adamlar Romanın mevzuunu hazırlayan: Edgar Valasa ara Y Himseyok! Yalnız akın Verme bireler. —Tokun- ER EE EE ç 5 TFS “Sen süraf/el onlara “7 a ; e J “iyelişrmeye methusuz. , : ii yeret Fra. aslahoneye yatırı Ben 5kolland Yarda gidiyorum. /el'ğın ucunda bi? de bomba var. Ça. . ia Kla- Erkal. Zika 2 Sonra me Zör berhava ol/muşiu. gem Istiklâl Lisesi. S açları | Direktörlüğünden : 1 — İlk Orta ve Lise kısımlarma, yatı ve gündüz, kız ve erkek ta'cbe kaydına devam olunmaktadır. Besler - Kuvvetlendirir - 2 — Kayıt için hergün saat 10 dan 17 ye kadar gelinebilir. 3 — İstiyenlere, kayıt şartlarını bildiren öğrenekten bir tane parasız olarak gönderilir. masmmımmmım mayı Şehzadebaş. Polis karakolu karşısında. Telefon: 22534 O yammmummzmumumuzız! Satılık otomobil 'Beyoğlu Tahsil Müdürlüğünden: Hasköy Maliye Şubesince Ka raağaç İmrahor caddesi 153 sayılı PETROL NIZAM Kullanılmış fakat iyi bir halde! Acem Alinin Tuğla fabrikasında vergi borcundan dolayı haczedilip Tecrübe edilmiş en iyi saç ilâcıdır. yeni Ford otomobili satılıktır. Fe- pişmiş ve hazır bir vaziyette bul unan 70 bin tuğla aleni müzayede N neryolunda o Muhtarpaşa çıkma *| suretiyle 26797935 Parşenbe gün ü satılacaktır. zında (6) numarâli öve müracâ - Talip olanların yukarıda söz ü geçen Şube tahsil baş memurlu- at, ğuna müracaatları. (5653) Dökülmesini keser uzatır. PARDAYANLAR 87 88 PARDAYANLAR ——— şesinde şe mahzenlere inilecek karan- Lık oda kapısınm karşısında bulunan bir kapı çerçevesinin önünde bir sıra üzerine dizildiler. Yabanct olan sekiz kişi de bü karanlık oda kapısma ar J kalarını vererek oturmuşlardı. Jan Dora hemen bu çerçeveye ta -| halı kapıyı açınca meydana bir boşluk! çıktı. O vakit hü sekiz yabancının göz- leri önünde aşı mâbetlerindekilerine benzer bir mih - rap vardı. Penbe granit taşından o - lan-bu mihrap, ©satir o devirlerinde mabutlara adanan kurbanların kesil - diği büyük taşlar gibi pek eski ve kâ- bataslak şekilde idi. Fakat © kaidesi, Yunan mimarisi tarzında üç yuvarlak kitabe ile süslenmişti. Bunlardan bi - isi şii: ı Febusün veya © Apollo. âhı Seresin üçün. cüsü de belâgat ilâhı Merkörün res - mini taşıyordu. Mihrabm altında ayni surette süg - lü ve bir oluk şeklinde oyulmuş ge - niş bir taş bulunduğu gibi ilerisinde de altın veya altım kaplama bir seh - panın üstüne konmuş hir o buhurdan duruyordu. Mihrabın üstünde vahşi bir gülüm- seme İle yüzü çirkin bir hal alan, ku-| Tak'arı tüylü, alnı boynuzlu tabiat temsil eden ilâhlardan Pasm kafasını gösteren bir yarım heykel vardı. Mihrabın sağ ve sol taraflarında beyaz papaz gömlekleriyle dallardan yapılma çelenkler asılı idi. Nihayet putperestlik ve hiristiyan - lık mezheplerinin karışmasından do - gan inanışla mihrabın O gerisinde ve biraz son tarafta duvara bir ejder - hayı ayakları altında ezen Meryemin boyalı resmi asılmıştı. Bu tuhaf manzarayı tamamen anlat mak için mihrabın sağ tarafına ça - kılan Yaldızlı bir demir halkaya, başi çiçeklerle süslü, üstü tamamiyle yeşil yapraklarla örtülü ve önüne konulan kokulu otları yiyen bir erkek keçinin bağlanmış olduğunu da söyliyelim, Jan Dora, bu kapıyı açar açmaz he- men içeri girip beyaz elbiselerle çelenk leti düvardan indirerek arkadaşları - na uzattı Bir an içinde allı şair Delf (1) mâbedinin papazları (o kıyafetine girerek eski musikinin tuhaf bir ma - kamiyle bestelenmiş yunanca bir şar - kıyı okumağa başladılar. Bu bitince şairler gene birer birer mii gına geçip ayni kıyı okudular ve sonra sustular, Ronsar mihraptan aldığı bir kutu- nun içinde bulunan bir kök parçasını alarak buhurdanlığa attı. Hemen be - yaz ve hafif bir duman çıkarak salo- na baygın bir koku dağıttı Bunun üzerine hemen (daha ağır bir makamla yeniden bir ilâhi okun - du. Ronsar, avuçları havaya dönük ol- mak üzere ellerini başının üstüne kal- dırarak varım heykelin önünde eğildi ve şu sözleri söyledi: — Ey Panlar ve Fonlar! Orman ilâhları satirler ve Diriyat - lar. Dağ perileri oreatlar, Çayır perileri Napeler! Ey orman- ların sevimli o misafirleri, ey sarma - şıklar arasında meşe vekayına- ğaçlarmın gölgeleri altında otlar üs- tünde sıçrayan ve raksedenler Hâkimler ve papazlardan, imler ve cahillerden uzak olarak ormanlar « da hür ve mağrur bir hayat geçiren â- gaç perileri, Ey sevimli Driyatlar, ey güler yüz- Jü Fonlar. Oh. ne zaman berrak pmarların sir- rını çözerek ormanların kokuları için. den ağaçtan ağaca koşan sincapları seyrederek, rüzgürlarla sallanan bü - yük dalların ruh okşıyan musikisini dinliyeceğim. Şehirlerin kalabalığından, saray - ların aldatıcı odebdebesinden, kinci papazlardan, ellerindeki asalarla saf- ları kandırmağ çalışan piskoposların yalancılığından, halkm kanını emen krallardan, tüfekleri ellerinde olarak karanlık kalpleriyle okatliğma koşan silâhlı adamlardan kurtulacağım.. Ey Pan, ey Tabiatin (timsali! Sen ki aşk ve güzelliğin, hayatın yaratıcı- SIsın.. Ruhum hep sana tapıyor. Sen isteklerimi kabul et.. Mademki sana yarmaklığımız imkân #ızdır. Öyle ise ruhunun ruhlarımızla birleşmesine müsaade et.. EyPan, hüralanların (meydan) 1sSIZ gölgeliklerin, şırıldayan pmar - ların aşk duygusunu, dostluğun, sev- ginin, samimiyetin, tabiatin, hayatm ilhamını bize telkin et. Ve burada ihtiraslarımızı kabul ey. le, Bu erkek keçinin akacak kanı için düşündüğümüz, duyduğumuz heye - canların son mertebeye varmasma | - zin ver. Bu müua776Z mahlükun kanı, papaz- lara göre akması sevap olan insan ka- nıma tercih edilerek uğrunda ve sana helâl olsun Bukan, senin şerefine, ey tablatin timsali Pan, senin hayret veren yara- dılışlarına, ey hayatı doğuran, senin ezeli kuvvetine, ey Satır ve Diriyad, ey Nape ve Oroad, sizin varlığınıza boşaltacağımız kadehlere akan şarap gibi sevinçle aksın. Şairler yeni bir ilâhiyi bir ağızdan okumağa başladıkları ve Ronsar seh- pa üzerindeki buhurdanlığa yeniden tütsü döktüğü sırada Pontüs dö Ti - yar ilerliyerek mihrapfa (duran gü müş saplı bir bıçağı aldı. Ve keçiyi de boynuzlarından tutup oluk şeklindeki oyuk taşa götürdü. Bir saniye sonra taş oluğun içine bir parça kan aktı. Şairler: — Evöke diye bağırdılar, Düşünüldüğü gibi keçi tamamen ke. silmemişti. Pontüs, Ronsarın sözlerin deki nezri yerine getirmek için yalnız hayvanın boğazından biraz kan almış tr. Keçi serbest kalınca şiddetle silke » nerek ayağa kalktı ve tekrar otları yes meğe başladı. Ayni zamanda şairler, arkalarında «- ki beyaz gömlekleri çıkardılar, Fakat çelenkler başlarında kalmıştı. Bu esnada Jan Doranm açtığı kapı birdenbire kapandı, Şairler bu salona girerlerken söylemiş oldukları ilâhi yi tekrar ederek bir sıra üzerine dizi. İp ziyafet salonunda gözden kaybol. dular. Bir saniye sonra salonda kadehlerin biribirine çarpmasından odoğanşa- kırtılar, konuşmalar, kahkahalar du « yuldu. Şövalye dö Pardayan gizlenmiş ol- duğu yerde kendi kendine: — Bu herifler ya deli yahut hakiki Mosaflardır! sözlerini söyledi. Şairlerin ziyafet salonuna girme - lerinden sonra maskeli sekiz adam a-

Bu sayıdan diğer sayfalar: