10 Mart 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

10 Mart 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yakn farlakığı dolayısiyle çek kay için, doktorlar one ty Bidip istirahat etmesini tav- Pı Dek derhal bu nasihatten istifade Verdi. Zâten adaları da pek ia Süktna da ihtiyacı vardı, Son Hay, Sötlerinin güzelliğinden nasibi. 5 istiyordu Mig evde pantiyoner oldu. ğa erkenden kalkıyor, çamlara diy, / üyor, Orada ağaçların altm- tak önünde yayılan lâtif man- » fe ediyor, Kem de temiz hava- ba *rine bol bol çekiyordu. yy Yine bermutat, hör zaman MY g yere oturduğu zaman, Mey i ağaçların arasırida bir genç Yisü a Uzanmış olduğunu gördü. “İÜ merak ediyordu. Lâkin u tiz Yan oturduğu için bir tür. Yele seçemiyordu. oArtıko DV a e Yİ Rözlerini ayırmaz oldu. Ni- Se le Eee Bir şiyrinden ya- anan yıldız a ep iy pe $ SG SAR e, film aktirislerinden güzel- Vinyl yaşında Mari zik bir beyin ameliyat: ya. üç etomo- Bu genç arti ay Dima sedanı mütevellie bir yirmi 1 : ve rejisöriyle birlikte sig eve gidiyordu. Çar - Sa, 2 ia otomobilinden şid. Atıldı. Ve sonra düştüğü Mam bir halde hastahaneye lar, kata $ , tasma bir maden çi yy olduğunu keştetriler, Ve na sevimli kızın hayatını a pa, 7 ve ehemmiyetli yi İsor bilhassa "Brodvey Üze- Sİ İlkler, gilminde göhret al- — m e .. ii m e a A, a | yanastığını gördü. Bu, Kenan değildi. aralık bayan döner gibi bir hareket ya- pınea, Fahri onu İyiden iyiye gördü ve kendi kendine hayretle: — Allah allak... Suzan! » diye söy. lendi. . Kalbi şiddetle çarpıyordu. Eski karısı. Mutallâkası!... Üç senedenberi ayrılmışlardı ve ilk defa olarik karısına şimdi raslıyördu. Bu ana kadar genç kadına ait olan ha- vağisleri yalnız dedikodu kabilinden duymuştu. O ayrıldıktan sonra evlen- miş, yâkaladığı arkadaşı Kenanla bala. yı yaşamış, aile kurmuşlardı. Fahri karısına rasladığından dolayı hayret etmiyordu. Fakat bu mevsimsiz zamanda, şehirden uzak, ne yapıyordu? Yoksa o da mr hastalanmıştı da dok- torlar tavsiye etmişti? Yoksa yeni ko- dasiyle aşk hayatına kanmamıştı da bir kaç gün yaşamak işin mi beraberce buriya gelmişlerdi? Ya şimkli o herif de buraya çıka ge- lirse? Vaktiyle arkadaşlık ettiği ve ka. rısını elinden alarak kendisine ihanet eden © adamı görmek istemiyordu. Git- meğe karar verdi. Tam o esnada bir erkeğin Surana Daha genç, daha zarif, daha sporcu bir delikanirydı. Gelen, genç kadının elini hürmetle öptü ve tam yanma oturdu, | Tatlı tatk konuşmaya başladılar. Fahri oturduğu yerde onların müha- verelerini takip edemiyordu. Fakat | hareketlerine bakarak, delikanlırım Su- ranâ kür yaptığını anlıyordu, Genç ka, 'dın da mükemmel İrretryordul... * “— Hiç değişmemiş... Çapkınlıkta devam eğiyor, | Bu fikir, ohu meyus etmekten ziya- de memnun etti, Suzanm uslağmeyışı, kendi yerini âlan herife kazşı ihanet &dişi yüreğine su serpiyordu. Mırıldandı: “— Parayla değl, sırayla...,, İlerde, çiftler, almış yürümüşleridi! Delikank harıl hard konuşuyor, | genç kadının âdetâ ağıma giriyordu. Suzanın asabi kahkahaları işitiliyordu. Fahri, bu gülüşlerin manası çok iyi bilirdi, Rakibinin nefret ettiği ha- yali gözünün önüne geldi, “ws Hâpr yuttu!” dedi. Bazı kayvanatın alınların eüsliyen çıkıntıların Kenanda da belirdiğini ha- yalinde canlandırdı. Aman yarabbi... Bu delikanlı ne se. simli, ne cana yalan çocuktu... Fahri gidip onun ellerini sılsp tebrik etme- ye, teşekkür etmeye niyetleniyordu. Fakat ne oluyor? Genç adam Suzana doğru iğiliyor. Kollariyle onu sarıyor! Tövbeler olsun.. A öpüşüyorlar Birdenbire Fahrinin kalbinde çok- tan unuttuğu bir his kabardı. Kalbi hızk hizl: çarptı. Yanakları kızardı, sa- rardı, Kıskançlık buhranlarına kapıldı. Gayriihtiyari hızlı sesle öksürdü: — Öhhö!.. Öhhöf., Ortalığın sükütu arasında bu seda iki âşıkıirkilti, Ürkerek biribirlerin. den çekildiler, Fahri başını sallıyarak söyleniyor. " du: dilekat etse olmaz mr? Nakleden: (Hatice Süreyya) vVAK vVârkçor BECERikuDi - mi işi MERAKLAN LARI TE- YAK BALER —. bla . HABER — Akşam posta Tonton amca süvari * — Bu eşek Kenan 'da karısına daha arasında gm GENE LAM- BALARI KİM Yazan: Niyazı Arımet 315 sene e vvel bugün Ayda iki defa padişaha hediye vermekle sadrazamiığını mu- hafaza eden Ali paşa öldü Paşa bir gün, padi 100 kat elbise Venedik hükümeti şaha 14 at, 18 Kız, hedıye verdi sadrazamı 10000 duka ileharpten vazgeçirmeğe muvaffak oldu 1621 yk 10 art günü, 315 ve | ne evvel bugiin Sadrazâm Ali paşa öldü. bu ölüm, o vakit büyük bir hâ- dise olarak telâkki edildi. İstanbul nüfusunun çoğu bu ölümden mem- nundu. — Sadraztm Ali paşa ölmüş.. Diyen: — Cezasını allahtan buldu. Ceabı ile karşılaşıyordu. Bu ölümden müteessir olan bir tek insan vardı: Padişah... Fakat pa- dişah Sadrazamın ölümünden niçin mahzundu?, İyi iş bilen ve &lim bir adam oldu- fu için mi?.. Hayır. * z Büyük muvaffakıyetler başar * | mış bir adam mıydı). Tek bir meziyeti vardı. Çok ha- sis olan padişahı ayda iki defa ziya” ret ederek yükte hafif bahada ağır hediyeler vermesi. Fakat asıl mesele, Ali paşanm - hediyeleri nasıl temin ettiğinde - r. İşte burada onu anlatacağız. İ Ali gene padişaha hediye götü- recekti. Aklma yeniçeri kışlalarına et ve. | ren mültezim Skarlato geldi. — Bü adam bu kadar Yeniçe* | riye et verir, Elbette kazanır. Diye düşünerek yanma çağırtı. | Şöyle dedi: — Skarlato efendi.. Bütün Yeni- çerilerin etlerini sen veriyorsun değil İ mi3. — Evet ben veriyorum. — Peki koyunlarm derileri ne olüyor?.. — Koyunlarm etleri olduğu gibi derileri de var, Çabuk bütün koyun ların derilerini getir. Skarlato şaşırmıştı. Başa çıkamı" yacağını biliyordu. Fakat derileri nereden bulacaktı?. — Derilerin hepsini sattım.. De di. İsterseniz bedellerini vereyim, Ali paşa gülümsedi. — Haydi senin dediğin olsun. Ama hatır için yapıyorum. Bir da ha kabul etmem., İlle derisini iste Tir. ... Ali paşa gene birgün sikişmişti. Aklima Metropolid geldi. .— Metropolid efendi, dedi. Seni on yil içinde üç yüz tevcihat yaptın tabii... —Evet.. yaptık. — Peki her tevcihat için bin du» | | ka vermen lâzım olduğunu hiç dü. | şünmedin mi? , — Fakat böyle bir usül yoktu ki.. ! — Usul mü yoktu? Ben usul | süz söz söyler miyim? — Haşa.. — O halde üç yüz bin duka. . Tabit Metropolid üç yüz bin dır kayı vermek mecburiyetinde idi. Bir an düşündü. Sonra! — Çok cahillik yapmişız da bu usulü öğrenmemişiz. Sizden geçmiş seneler için olduğundan bu sefer otuz bin kuruş almanızı rica ediyo” rum, Otuz bin kurüş az para değildi. Ona da: — Haydi öyle olsun Metropolid efendi, dedi. Fakat bundan sonrası için kabul etmem.. Öyle bilmis olasm.. . Mashur Hersek Ahmet paşa aile" sinden biri birgün bir suçla hapsedil- mişti. Adamm zengin olduğunu bi- len Ali paşa, derhal işe aziyet etti ve adamcağızdan yüz bin altm ak dıktan sonra serbest bıraktı. Ali.Paşa para kopacak yer bul. du mu durmaz, hemen elinden ge leni elmrdr. Birgün Mısır valisi Cafer pasanm terrkesinden iki yüz bin ak tm, Mustafa paşa adinda bir ku “ mandandan da 15 bin altın almıştı. Ali paşa, bir bayram günü padi- şaha on dört at, on sekiz kız, yüz kat elbise göndermişti. Sadrazâm, gene bir gün padişaha toplu bir he- diye düşünürken defterdar Baki pa şa aklına gelmişti. Baki paşa, zaten Sadrazamın yapmakta olduğu mali tedbir (1) i beğenmiyordu. Bu, onun | Yedikule zındanına atılmasma kâfi gelmiş ve Baki paşanın tam iki mi yonu hazineye yatırılmiıştı. Sadrazâm, Saray hocası ile uyu- şarak Kizlarağasını azil ve nefyettir- miş, buradan da iki buçuk milyon li- ra ele geçirmişti. Ali paşa tercümanı boğdurdu- ğa için Venedik hükümeti ile muha- rebe istiyordu. Vezir Nakkas ve gir cü paşalar, Lehistan ile muharebe ya” pılmasını ileri sürüyorlardı. Neticede iki paşa azil edildi ve Venedik balyö- zü (sefiri) tarafından paşaya on bin duka verilmekle muharebeden de vaz geçildi. Sadrazam, bin bir da- laveresini bulup hükümetlerden da para ve hediye koparmanın yollarr nı buluyordu. Aşağı ve yukarı A - vuaturyadan bii gümüşten bit? AÂrgonon, yetmiş iki saat, gümüş bas kiklar, altı hokka, altı büyük ayna, altı doğar, binduka kıymetinde zümrütlü bir saat gelmisti. İran elçisi Necel Koli bey İstan- bula yüz yük ipek, yüz yirmi Sahur, on iki siyah tilki, kırk Vaşak derisi, iki yüz parça muslin, renkli altmış kumaş, otuz Şam kumaş, sekiz yüz yirmi dört kat elbise, bin iki yüz elli parça boğa, iki yüz boyun sargr sı, bin fağfuri kâse, kırk ipek halı, deve yünündeş kirk halr, iki at, dört fil, bir Gergedan, iki kaplan hediye | ilegelmişti. Ali paşabütün bu hediyeleri toplıyarak padişaha vermek suretiy» le Sadrazamlığını muhafaza edebili- yordu. Padişahın Sadrazâmım ölümü için müteessir olmakta hakkı vardı. m ül İM İİ şa Mazi ml İL Kn yk dk ki LİL İY İİİ şk ei za rn © ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: