29 Mayıs 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

29 Mayıs 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| alehtarlığından vaz mı geçiyorlar? Türkiye Cümhuriyetinin din mesele v sine karşı prensibi, lâikliktir: yani dev. Tetin işlerini uhrevi değil, dünyevi ba yat bakımından idare etmektir « Sovyetlerin ise, dine karşı böyle pas. sif bir vaziyet takmmıyarak, düşman - ca bir siyaset takip ettikleri malâmdur. Fakât son zamanlarda bundan vazgeçil - diğine dair imarelerin belirdiği iddia o. lunu Bunları sıralıyoruz: “Komünist Terbiyesi İçin, mecmuz- sinin 26 Mart 1936 sayısında halk ma- arif komiserliğinin 1935 — 1936 sene- lerinde bir çok din aleyhtarı müessese, Bu Ğ leri kapattığı yazılmaktadır - esseselerde talimde bulunacak muallim- ler kadrosunu yetiştirmeği İstihdaf et- mek üzere Moskova ve Leningrat Üni . versiteleri nezdinde vaktiyle açılmış o. lan şubeler de kapatılmıştır. Vil lerde on şubesi olan o“Din Aleyhtarlığı Enstitüsü, de yok edilmiş- tir. Leningrattaki “Din Aleyhtarı Bilgi- ler Evi,, de sededilmiştir. Bütün bunlar, Halk Maarif Komiserliği tarafından a . İman talimat üzerine yapılmıştır . Genç Komünistler Teşkilâtınm Kâ . tibi Umumisi olan Kossarev neşrettiği bir broşürde, 1936 senesi zarfında zın « dıklığı telkin eden hiç bir neşriyatın yapılmamış olduğund acı bahsedi.. yor, “Allahsızlar,, diye kendileri takmış olan tayfa, uyumakta imi Ayni zat şunu da kaydetmektedi Vaktiy dinden uzaklaşmış olanlar, yeniden imana gelmişler. Hattâ arala - rında Komünistler de varmış. Bunlar, kiliselerde evleniyorlar, dini merasime iştirak ediyorlarmış. Devletin parasiyle okuyan talebe arasında kilisede teganni edenler vatmış. Bütün bunlar istisnal ahval değilmiş. Emsaline sık sık rast - lanıyormuş.. Din merasiminin ne nis - pe' de rağbette olduğunu göstermek istiyen, Wasearav bir cok rakamlar s3 . yıyor. Meselâ Moskova civarındaki bir Kolhozda SI izdivaçtan 37 tanesi kili. sede yapılmış. Halbuki bu-Kolhoz civa- in en iyisi imiş(, yni müellif, birçok yerlerde in artik adam almadıklarını, papazların inkılâpla beraber kapanan kil ti tamir ederek yeniden açmak imkânı bulduklarını kaydediyor. Mü. minlerin 1937 senesinde arttığını, ba. yan Krupstaya da, (Lenin'in zevcesi) İ a'da yazdığı bir makalede tasdik ediyor « Hükümet, Lenfilm tarafından yapı - bir din aleyhtarı filmi “Şimdiki si . >te uymamakta olduğu için, men . etmiştir, Nor) ve sair paskalya âdetleri, - lâik. Teştirllirek “Allahsız,, mecmuasında EMilyan Yaroslavski'nin bir İnakalesi eştir. Onda şöyle deniyor: “Varşovadan işde edilen bir değiko - du bütün ecnebi matbuata sirayet et . miştir. Sözde Moskovada Allahsızlar kongresi toplanacakmış. Bu havadiz ta- mamiyle uydurmadır. Moskovada bir beynelmilel Allahsızlar kongresi top - Janmak şöyle dursun, Sovyet hudutları Allahsızlarının dahi kongresi aktedil - miyecektir. Bunlar, bolşevik düşmanla. rmın #ydurmalarıdır.,, Alman matbuatı şu haberi vermiş: i Üçüncü Enternasyonalle Sovyet Dış Bakanlığı anlaşmışlar; bütün Sovyet hariciye memurları “Allahsızlar,, Ce - miyetinc möhsup olmağa mecbur tutu Jacakmış, Gazete, bunu “ahmakça bir iftira,, sayıyor. Ve diyor ki: “Naziler bu gibi iftiralarla neyi istihdaf ediyor- lar? Almânyada, Hitler hükümet başma | geldiğindenberi, din, kabaca takibata uğramaktadır. Naziler, ahalinin bu yüz. den memnuniyetsizliğini hafifletmek için dikkati bolşeviklere celbetmekyisti- yerlar.,, Sovyet kanunu esasisi, 124 madde - sile papazlara da intihap hakkı vererek onları da vatandaşlar arasına resmen kabul etmişti, malüm.. Din düşmanlı » Biyle en fazla şöhret alan Yaroslavski, bu münasebetle diyor ki: “Seçimlerde rey veremiyoruz diye onların kendilerini bir nevi işkence (va-Nü) (Devamı 4 üncüde) Bolşevikler ,din|! Bava sl 0 km Daber muharririne dert yanan Arabacılar kâhyası ve Samafyanın yazi Daber m ' Istanbul konuşuyor ! Samatyada, yedisinden yetmişi- ne kadar sporu sevmiyen yoktur Halk, mekteplerinden ve semtin asayişinden bir memnuniyetle bahsediyor büyük Samatyanın en dertli esnafı araba - cılar ve balıkçılardır. Deniz könar daki kahevelerden birisinde “toplanmış olan arabacılarla konuşmak istediğimiz zaman bize kâhyaları Sajmi gösterdi » | ler. Kâhya şöyle dert yandı: — Biz burada en iyi kazanan, en râ- hat geçinen esnaflık. Tam 25 arabacı İ bol bol iş buluyor, durmadan çalışıyor. duk. Fakat bir müddet evvel semtimize dadanan bir kamyon bütün işlerimizi Tak ak etti. Bize işimizin yarısın- il m temin eden Yedikule Hava gari fabrikası, artık bütün işini bu kam. yona yaptırmağa başladı. Bu öyle bir rekabet oldu ki, kısa bir zamanda topu- İ muzu birden temelimizden sarstı. Fiyat. lanmuızı kamyondan ucuz yaptık. Taşı - dığımız yüklerin arabadan boşaltılma . sıni kendi sırtlarımızla temin etmeğe razı olduk. Fakat kumpanya yine evvelâ kamvona yük verdi. Bilmem amma, ga Hem İsis; Sr BADIBİNİN kumpanyada tu. tanları varmış. Bu gidişle halimiz ne olacak, bakalım? 1. Kâbya daha sözlerini henüz bitir - memişti ki etrafımızda toplanmış olan gruptan bir genç iki adım ilerliyerek tam karşıma geldi. İsminin Simon ol duğunu söyledikten sonra ; — Bizim de derdimizi yazın, dedi. Ben ve benim gibi buradaki diğer balık- çiların vaziyeti bozuldu artık. Balık işi Tayyare piyangosu gibidir. Ne iş ola. cağı, ne kazanılacağı evvelden bilinmez amma, bizim şikâyetimiz denizlerin ba- Irksızlığından değil, küçük balıkçıları mahveden bombalı balık avcılarından - dır. Devlet bomba ile balık avlamağı kat- iyetle menetmiş olduğu halde &on za. manlarda kaçamak Yapanların, adeği pek çoğaldı ve bu da bizim işimizi çok bozuyor, Hem bizi, hem de kanunu mü- hafaza etmek için böyle hareket' eden « lere karşı sıkı bir mücadele açılmasını istiyoruz. “Basi balıkçıyı da dinledikten sonra veda edip ayrılacaktım.. Fakat araba - cılar kâhyasının bir söyliyeceği daha âarmış? zi t — Aman dedi, şu Narlıkapıdaki köp- rüyü de yaztuz. Bütün arabalarımız hep bu biçimsiz köprüden geçerken kı. rılryor. Arâbaçılardan ayrıldıktan sonra sa - hile dizdiği 9 — 10 çuval kömürü sat. makla meşgul Karadenizli kayıkçılarla konuştum. uk Samatyanın boş örsalarını birer spor sahası haline getiren gençicrden bir grup. (Ortadı gözünün üzerinde bir bere sı görünen mahalledeki gençle- rin elebaşısı olduğunu söyliyen Alber dir.) Bunlar senenin altı ayı, yani yazın mal getirip satar, kışın da ormanlarda çalı » şırlarmış. Sattıkları kömürün serma » yesi yüz on para olduğu halde kilosunu hem de eleme olarak 3 kuruşa veriyor - Jar, Bu çök zahmetli işin bıraktığı pek cüz'i kâra rağmen kömürcüler, hayat . larından pek memnun görünüyorlardı, Kendilerine ne sorsam: — Allaha çok şükür, Allaha çek şü - kürden başka cevap alamadım, Vakit geçmişti. Artık matbaaya dön. memiz icap ediyordu. Deniz kenarın - dan ayrıldık. Tramvay caddesine çıktık. Tam otomöbilimize bineceğemiz zaman bir alay çocuk, ellerinde bir futbol topu koşa koşa yanımızdan geçtiler. Bunu görünce bizim Foto Aliye: «— Gitmeden, bir de şunlar ne yapa - taklar gel görelim, dedim. Ve daima bir an evvel dönmeyi istediği için men. fi cevap vereceğine emin olduğum ârka daşımın söyliyecağini iemeden yerim den fırlayıp çocukların peşine takıldım. Samatyanın üst kısımlarma doğru, bir sokak, arkasından bit sokak daha ge. çildi. Üçüncü sokak, ta bittiği zaman, ortasına voleybol ağı gerilmiş küçük bir meydanla karşılaştık. Takip ettiğim grup bir saniye içinde ikiye ayrıldı. Ağı ortalarına alarak ellerindeki topla oy - namağa başladılar. Fakatne oyundu bu bir görseniz.. Her kafadan bir ses çıkiyor, tarafeyn dakikasında yekdiğe » rine binbir itiraz yağdırıyordu. Bü patırdı arasında gözüm meydanın Sama'yanın ufacik yavrularında bils top merakı vardır. ile balıkçılarının derdi Samatya arabacılarile b e aş mİ röüleri... (Samatya 2) kenarındaki evlere ilişti. Baktım he * penceresinde ekseriyeti n teşkil ettikleri gruplar o- turuyor. Curcuna en hararetli bir saf - hasına girmişti ki ,ben bu pencereler - den birisine sakuldum. Ve kördövüşünü tatlı tatlı seyre dal « #wş olan üç bayana sordum: İ — Bugürültü, burada her gün var mağır? — Yağmur yağmazsa her akşam. — Pek bu patırdı sizi rahatsiz et- mez mi?, Üç bayan hep bir ağızdan cevap ver- diler; — Niçin etsin. Gençler eğleniyorlar . Bilâkis bu bizim de iyi vakit geçirme » mize sebep oluyorlar, Arasıra cam, çer. | çeve kırıyorlar amma zara: yok. Ola - Hay nankörler hay! Abidin Daverin Frankoculara nan- abındadır. Güzi- diğt şu satırları kadaşımızın y yalım; Allah $ met versin! Nereye ister. gitsinler ama, heriflerin nankörlüğüne şaşmamak kabil değil Kimbilir, nekadar zamandanberi Tür. kiye sefarethanes'ne sığınmış ve böy. lece Türk bayrağınm himayesi altın. da canlarını kurlarınış, sowra da kı dilerini almak üzere oraya kadar bir ii mek suretile devletimizi ala sokmuş olan bu adamlar, bir Malyan lmanına geline oraya çık mak İçin biribirlerini ç yor, cznla- rını tehlikeye koyuyorlar. Türkiyeye gelmek istemiyorlar idiyse Türk sef rethanesine neden iltica ettiler, Türk vapuruna neden bindiler? Sonra da, hep birden zorla Si; agü. zaya çıkmak suretile devletimizin İs. panyol hükümetine verdiği sözü tut. ön aÇIp italysn top lenlerin zararı, b'ze de- olarak Madridie ka. ne. dokunucaktır, İs. ümeti, eğlebi ihtimal, bun. Jarın da ayni numarayı yaparak İtal, yayı kaçmaları ve so; da Franko «rdusur Tİ ihtimaline âni olmak için, İspanyaran ç.kma- iarma müsaade elmiye & iltica nci kaf hemeeri iltihak etme tir, Hulâsa, “İspanyol mültecileri, bu densiz hareketlerile Türkün civan- merd yardımına lâyık olmadık'arını göstermişlerdir. Yavrum Daver, bunlara - Fraakocu derler ki, kendi memleketlerine dahi ihanet etmişlerdir, bize haydi haydi ederler... Frankodutmun we demek oldu. Gunu sen yeni yeni mi anlamıya baş. ladın? KURUN'da: Boşanma kolaylaştırı'malı mı kolaylaştırılmamalı rx17? Boşanmanın güçlüğü yüzünden bin. lerc3 vötandaşın çektiği azabı tetkik €den anket muharriri bugün tecrübeli v9 tanıtmış bir avukattan aldığı şu cövali neşrediyor: “Herkes birkaç e gördüğümüz zina cürmümeşhudu- nu yaptıramaz Böyle bir cürmüme$- hut pek zordur, Birkaç sene evvel bir erkek karısın- dan süpheleniyordu. Takip etti. Şüp. hesinin hakikat olduğunu pörâ. Fa. kat cürmü meşhut yaplırasnadi. Niha. yet mahkemeye başvurdu Kağinın gan şeyler bunlar, Beni hayrete düşüren" bu cevaptan sonra başka bir evin penceresine otu » ranlara sordum. Onlardan aldı vap hemen hemen ayni oldu. — Garip mahalle . diye düşündüm. Patırdıdan, gürültüden hoşlanıyorlar. Bu sırada bizim Ali de dönüşü £#€ç bıraktığım için yüzüme sert sert baka baka meydana gelmişti. o Acele acele bir resim aldı ve: — Haydi artık gidelim dedi, Tam (Peki) diyecektim. Fakat sırada yanımıza sokulan bir çocuk: — Şurada da futbol oynüyorlar görmez misiniz? Demez ii. Ben Aliden çekinerek biraz tereddüt etmiştim. Fakat bizim (Beylerbeyinin eski kalecisi “futbol, sözünü işiti t (Devamı $ üncöre) bi | Bir ABERCİ | Dikkat! | mam mam e a Mahallelerinizde gördüğünüz bütün eksiklikleri, bütün şikâyet. lerinizi, yapılmasmnı istediğiniz şeyleri, canmızı sıkan hâdiseleri her saat, ister mektupla, telefonla ve isterseniz matbaamıza gelerek bize bildiriniz. Muharririmiz, fotoğrafçıları . mız ayağınıza kadar gelip söy. lediklerinizi inceliyecek, şikâyet . lerinize veya temennilerinize ga. zstemiz tercilman olacaktır. Mocasma ihanet ettiğini ispat edeme. di. Deliller yoktu. Mahkems talik ta- lebini reddetti. Zavallı koca çlgma dönmüş!ü. Kend sine ihanet eden ka- dımla nasıl yaşıyabilirdi? Nihayet arsda geçimsiz'ik olduğu- nu söyliyerek mahke nınldg, Şahitler dinlenildi de bu süretle adam kadından kurtulabil, Hayret! Zorla g Karı kocudan herha istemedi mi br işi a zellik olur pu? biri diğerini mi om beş günde bitirmermeli vrssclâm, Yeni Adım'da:' İYeni hayata yeni kahraman Sabik Darülfünun profes Emini terbiye rü İsmati Hakkı da halk TO. man'arı ve halka okutulacak k hak aplar da şu fikirde bulumeyor; Matbuat Umum Müdürl tarafın. dan yapılan bir tamimden öğrendim” ki, Türkiye halı Âşık Garıp, Kerem ile Asli, Köroğlu. gibi kitepları pek çok okuyormuş. Şimdi müdürlük Asık Garip, Köroğlu diye hik i basacakmış. Bu hikâyel ici yeni hayattan alınacak, fakat ramanla, Ti yine eski kahramanlar vizcakmış, Niçin acaba? Biz matbüar mürürlü, Bünü bu karara götüren zarmetleri âvrıyamadık. Her şeyden ünce şu su- svap vermek lâzımdır: halkı eski ara bağlıyan bu masalların mev zuu mu, yoksa kahramanlarının şahsi £Sowfan ceviriniz) Kara DAVUT gerileri

Bu sayıdan diğer sayfalar: