18 Mart 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

18 Mart 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 MART — 1938 HABER — Akşam postası X GUN GECE 45 |Hokkabaz Hacı Şahinin herkese ;., : LALE DEVRİNDE SÜREN BiR SÜNNET DUGUNU — Yazan: Reşat EKREM x parmak ısırtan zenbil oyunu Cumaya tesadüf eden sünnet düğü. Binün onuncu günü sabahı yağmurlu '? » Namaz vaktine doğru hava açıldı. füncü Ahmet haremden geç çıktı ve g:_meyrııı—.ım. öğleden sonra gitti. Di. Bünlerde yapılan eğlencelerin tek. gdan sonra yine bir esnaf alayı "'“p edildi. Bugün de: okçular, 'âr, balmumcular, kâğıtçılar, Misir Ti NSt tüccarı, kılıççılar, biçakçılar, laycılar, Bitpazarı esnafı ve kürk - l tlay güste , düğün hediye- İni takdim et Hepsi sanat- 4 ait hünerlerini göstererek, atlı lt yaya, rakkasları, çalgıcıları ve ı bn ndeleri ile beraber geçen cenafın Ngün verdikleri sünn Sünlardı: Okçular ve yaycılar: içi dışr nakığlı him işi iki aded kıymetli yay Tüyet nofis oklar; Mmumcular: ediyeleri de biri üç okka ağır. â sekiz aded h ve herbiri beş Okka ağırlığında dört aded beyaz kâ. | h"llu balmumu. $ k*Ğîlcı'.ur: kapağı mücevherli bir "'Ml: divit ve yazı takımı, bir gümüş aa. iİki deste Semerkand kâğıdı, ':İlım;u'ş:sx esnafı: yelkenleri açık, Yrakları atlastan, tayfaları içinde Slar Mmal yüklü bir kalyonu Okmey . t“mı Çıkardılar, İçindekiler çıkarı - __I:ııyon üçüncü Ahmedin otağı ö - — alındı. Şehzadeler gemiyi yakm- ü ül Beyrettiler. Hediyelerine gelince: | —mu; maşraba, iki gümüş tepsi, İ 'Okka öd ağacı, iki tabak bubur, WÂ wt tabak karanfil, Hindistancevizi, ş—. tarcım, safran, misk sabunu, on #işe buhur suyu, altı şişe çiçek XYu, yedi kâse teni mahtüm, üç tabla "'tmı, 6 tabak ağız miski, 15 tabak & #ekeri, 4 tabak akide, 7 tane bardağı. (Buradaki tabaklar bü- lî j m Mevlüt tabaklarıdır). l Kulıççilar: Sultan Gurf'nin kılıçla . ğ üdan dudu burun, balık dişi kabzalı, ;':'mğı altın işlemeli gayet kıymetli y bir kılıç. j Biçakçilar: 4 tane yaldızlı tırnak br. L $ tane balık dişi kabzalı, altın ="’îxlr İstanbul demiri, mercan te . k. kalemtraş, 2 aded kıymetli bıçak. m';yemr: gümüş buhurdan, gümüş | xPtlıı. B İtpazarı emafı: Bunların hediye ğ:::m mutad değildi. İlk Gdefa bu k de hediye vermek şerefine nail | kapandı. Tçerden en ufak bir pıtırtı | C HİS, ASK, ISTIRAP VE FACİA ROMANI * l &N Suad oğlum, - dedi. İstersen odana çık... Seni yormıya. f Yemek vaktine kadar dinlenirsir, Yorgun değilim diyorsun —.ı halin hiç de bunu göstermiyor. | | k*_"ukkm var anne.. Size kavuşmam bende yorgun olmadı. * hiseini uyandırmıştı. Biraz oturunca hiç de böyle olmadığı. oldular. Bir çift incili çizme ve filâr verdiler. Kürkçüler: 2 tahta vaşak nanesi, 13 tahta kakım, iki tane samür postu. Esnaf alayından sonra düğün mey- danıma ip canbazları ve - pehlivanlar çıktı. Bir pehlivan, yere iki yalım kı- linç koydu. Onların keskin ağızları üs- tüne sırt üstü yattı. Göbeğine koca - man bir değirmen taşı koydurttu. Bir çeki taşını am on kişi makaralı bir sı. rıkla Üç mero kadar hâvaya kaldırıp değirmen taşının üstüne bıraktılar. Değirmen taşmın üstüne konulan bir tuğla un gibi ezildi, adama bir şey ol. madı. Bugün de 267 çocuk sünnet edildi. Çocuklar cerrahlarla beraber alay gösterip sünnet çadırma gittiler, Ora, da gündüz çengiler oynadı, gece de karagöz oynatıldı. Fakat, Mısırlı hokkabaz Hacı Şa- hin ile Hacı Mehmedin bugünkü mari- fetleri, bütün hünerlerini gölgede brra- karak binlerce kişiye parmak 1sirttı: Hüner meydanıma boş bir çadır ku- ruldu. Sanra bir tanesi sarr, öbürü ye. şil boyalı-İki zenbil getirdiler. Hacı Şa. hin ile Hacı Mehmedin ayaklarına bu. kağı vuruldu, elleri ve gözleri sımsıkı bağlandı. Hacı Şahin sarı zenbilin i- çine, Hacı Mehmet de yeşil zenbilin i- çine tıkılarak zenbillerin ağızları da sımsıkr bağlandı. Sonra zenbiller o boş çadırm içine bırakılıp çadırın. kapısı Ayasofyada Üçüncü Ahmet çeşmesi bile işitilmedi. On beş dakika sonra çadırın perdesi açıldı. Zenbiller dışarı çıkarıldı. Nasıl konulmuşsa öyle du- ruyorlardı. Evvelâ sarı zenbili çözdü- ler. İçinden hacı Şahinin çıkması bek. lenirken Hacı Mehmet çıktı. — Yeşil zenbili çözdüler, onun içinde de hacı Şahini gördüler. Her ikisinin de elleri ve gözleri sımsıkı bağlı ve ayakları bukağılı idi(!). Sünnet düğününün bu onuncu günü divacı bümayun hacegânı ile kâtiplere ziyafet verildi. Huzura kabul edilen vezirler arasında İnebahtı muhafızı Mustafa paşa, fevkalâde güzel bir Çerkes köle hediye etti. O gece üçüncü Ahmed, tersane sa . hilsarayına döndü. Sadrazam İbrahim paşa Okmeydanmdaki otağında kaldı. Gece deniz donanması için emir veril. di. Sallar donandı, fişenkler atıldı. Gece müthiş bir yağmur başladı. Sa- baha kadar dinmedi. Ertesi gün de Bğ- leye kadar devam etti. Üçüncü Ahmed haremden çikmadı, İbrahim paşa da, otağında saz fasılları yaptırdı. Dev - rin artistleri, odibleri, şairleri ve mü- verrihleri sadrazamın davetlisi olarak bu saz faslmda hazır bulundular. Sonra şiir ve tarih #ohbetleri oldu. İbrahim paşa, uzun bir miülddet de Şatranç oynadı. O gün alay göstermeye hazırlanan esnaf yağmur yürlünden perişan oldu. 'Tepeden tırnağa kadar ıslandılar. Öğ. Maş- Devamı 11 tnetde DA 7 1900 den bugüne kadar Mahvolar Yer yüzünde he - men her memleket vayom balonculuk işleri . © le uğraşmıştır. Fa- kat hiç bir millel bu işte Almanya. | vun tuttuğu yükıek' mevkii tutamamış, Almanyanın balon. | culuk nhuındı! kazandığı muvaf- fakıyetleri kazana- mamıştır. Bu, Kont | Ferdinand- fon Ze. | pelin'in muvaffa- * kıyetli çalışmala . ! rınm neticesidir. Kont Zeplin, mü . | vellidülma — gazini | küçük baloncuklar | içersine — koymağı | düşündü. Bu küçük | balonları, — husust | sürette pamuktan | yapılmış geniş | bir mahfaza içersi- ne yerleştirdi. Bu | mahfazanın dışar. sma madeni bir | iskelet kurdu. Bu 1 madeni iskelet | - | —— | | zeplinler linin tarihine kısa bir bakış çin aliminyom ve /0 45 yaysında kazaya uğrıyan Graf — Zeplin'le Hisiden bakır halitası kul. Jandı, bu suretle bu iskeleti güç kırılır bir hale koyabildi. Von Zeplin, 1838 dedoğdu, 1917 de öldü. 1900 de ilk ameli tecrübelerine başladığı vakit 62 yaşındaydı. Bu sıra. da Almanyada hafif esansla işler bir motör icad edilmişti. Bu motörün ica- dr kontun çok işine yaradı. Bu sıralarda Fransada istenilen ci. bete sevki kabil balonlar üzerinde toc- beler muvaffakıyetli neticeler verme- beler muvaffakryetle neticeler verme. di, Çünkü balonu rüzgüra rağmen is- tenilen süratte harekete getirebilecek bir muharrik cihaz, bir motör Fran . sada mevcud değildi. Başlangıçtan itibaren yapılan ba - lonlar tulâni çubuklarla biribirine raptedilmiş madenf dairelerden teşek. kül ediyordu. Bu daireler balona bir yaprak sigarası manzarasını veriyor. du. İçersine, gaz dolu baloncuklar, ta- mamiyle biribirinden ayrı olarak bağ. lanmıştı. Bu bağlanış çok ehemmiyet- Hi bir fayda temin ediyordu. 'Balonlar. dan bir tanesi patladığı takdirde hâ. dise mevzif kalryor, tek bir patlama ile balonun düşmesi ihtimali ortadan U el UİD lerde sarkan tül perdeler, odaya süzerek doldurduğu güneşi parlıyan muşambalar üzerine işliyordu. Ferid, babasını, şezlon. ga oturttuktan sonra storlardan birini çekti... Bununla hem o- danım aydınlığını yarıyarıya azaltmış, hem babasma güneşten korumuş oldu. Şezlongun çiçekli kumaşı, açık mavi bir zemin burg yan yana... kalkmış oluyordu. İlk tecrilbeler, 2 Temmuz 1900 de Konstans gölü üzerinde yapıldı. Ba - lonun muvazenesini daha emin bir ha. le getirmek için altıma bir ağırlık 3- sılmıştı. Bu ağırlık bir kablonun yar. dımı ile yerini değiştirebiliyor ve bu suretle balon muhtelif vaziyetlerde muvazenesini muhafaza dü. . İlk Zeplin 128 metro uzunluğunda ve 11,000 metro mikâbr hacmindeydi. herbiri 16 beygir kuvvetinde iki mo. törle mücehhezdi. Sermaye yoksulluğu yüzünden muhteri tecrübelerini kes - meye mecbur oldu. İki sene sonra ka. zandığı bir piyanko ikramiyesi ona, yeni bir balon yapmak imkânını ver- di. Fakat bu balon ilk çıkışında kaza. ya uğradı. Daha mütekâmil bir üçüncü — balon 1906 da hazır oldu. Bu üçünecü balon muhteri! tatmin etti ve Prusya hükü. meti dördüncü bir balonun yapılması için kendisine sermaye verdi. Bundan başka, Almanya hükümeti muhteriin on senelik tocrübeleri esnasımdaki za. WEP- Devamı 11 inelde) HAKKI MAHFUZDUR ıb::ınu'hamm ayağa kâlktı. Paşa onu takib etti. Selim ye- doğrulmak istiyan ağabeysinin yardımma koştu. Sağ b tuttu. Ferid soluna geçti. Anneleri önde, onlar arka- Yürüdüler. —:'ı aşağıda kalmış, her zamanki köşesine çekilmişti. Su- B Odası üst katta, eski odaarydı. Annesi bir haftadanberi €ki haline getirmek için uğraşmıştı. Kapıyı açarken: | q&ud! -dedi. Odan bıraktığın gibi.Unutmadınsa hiç kim- F ' Yardımma ihtiyaç görmeden hareket edebilirsin. $ | * Tegekkür ederim, anne... Ben yokken de böyle miydi? İnaz hanım dudaklarını ısırdı: ;uBiç dokunmadık oğlum... Her gün gelmeni bekledik. , “ Moşru yalan, Suad'in yüzünde bir memnuniyet uyandır. Me © Bu dakikada, dedi- gözlerimin görmesini istiyorum. An- hi)Vöma gel... Bakayım hâlâ eskisi gibi misin, yoksa değiştin * Sevginde en küçük bir değişiklik yok. Ne yazık ki ben bu 'Ye gözlerimle mukabele edemiyorum. 1 yanma yaklaştı. Suad, ellerini onun yanaklarında ve dolaştırdı: —N Biraz zayıflamışa benziyorsun anne... Artık toplanmalı. İşte, bundan sonra size yük olmaktan başka bir şeye ya- N olan ben de geldim. Hiçbir endişen, hiçbir üzüntün ilı, ._:ıd Yine karısını hatırladı. Eksikliğinin annesine üzüntü | kadar esaslı olduğuna inanıyordu: Üy Babihayı düşündün değil mi anne... İçinden o yok dedin k Hati mİ* Ama üzülme sakım... Ben hiç Üzülmüyorum, hattâ se- giniyorum dersem İnan bana... O beni çok, hem pek çok severdi. Seni iki gözü kör bir halde görmeğe tahammül edemez. HABERİN EDEBİ TEFRİKASI: 20 Yazan: Hasan Rasim Us di. Ölünceye kadar bu kör adamın kalrını çekmeye meobur ka. lacağma üzülürdüm... Ne yapalım... Sizi sağ ve sıhhatte buldum Yaük Safinaz hanım harap olmuüştu. Onun ağzıandan dökülen her kelimede sarsıldı. Fakat, elleri hâlâ yüzünde dolaşan oğluna hiçbir şey hissettirmemek için büyük bir gayret sarfetti. Suad elini annesinin yüzünden çekerken takrarladı: — Üzülme anne... Her şeyin bir hayırlısı vardır. Şimdi yal. nız da değilsin... Beni Sabihayla birleştirmede büyük yardımı dokunan küçük ağabeyin karısı onun yerini doldurur; aratmaz. Hattâ yalnız bana değil, hiçbirimize... Sabiha iyi bir kadımdır, hatırasını sevgiyle anacağımız bir kadımdı... İlk işim mezarını ziyaret olmalıdır... Selim! Yarın diyecektim âma işine mâni o- lurum; Cuma günü beni mezarma götürürsün değil mi? — Gidelim ağabey... Suad bir an durdu. Sonra: — Şurada bir şezlong vardı. O da duruyor mu? — Evet oğlum... — Sizi rahatsız etmiyeyim anne, işleriniz vardır. Yalnız Fe- rid yanımda kalsın. Ne Selim, ne de annesi, Feridi babasmın yanında yalnız bı. rakmak istemedikleri hâlde onun bu Garzusuna boyun eğmek mecburiyetinde kaldılar ve Suad şezlonga ilerlerken, onlar baş- larmt yare eğerek dışarıya çıktılar, Kaprt önünde Fatmanın nemli gözleriyle karşılaştılar. - BSund'in odası zevkle döşenmişti. Bahçeye bakan pencere. — füzerine tatlı yeşil yapraklar işlenmiş duvar kâğıtlarının her gün güneş gören yerleri solmuş görünüyordu. Bununla beraber odada içe ferahlık veren bir hava vardı. Hele bu hava Feridin perdeyi çekmesile daha samimileşmişti. ğ — Gel bakalrm, Ferid, Otur... Babasının arzusunu bir an evvel yerine getirmek için ace. le gösterdi. Tâ yanma geçti. Ciılrs bacaklarımım babasınınki: lere temasımdan büyük bir zevk duyuyordu. Suad, oğlunun bir hayli boylandığını dahâ eve geldiği da. kikada göğsünde hissettiği başından anlamıştı. Asıl maksadı. na geçmezden önce, ona: — Artık büyümüşsün Ferid... - dedi. Anlat bakalım, seneler geçti... Ben seni brraktığım zaman yedi yaşında ya var, ya yok. tun. Şimdi... Biraz düşündükten sonra ilâve etti: — Şimdi bol bol an dördünde varsın. — Evet baba, on dört... — Artık kocaman oldun sayılır. On dört yaşında bir deli- kanlı... Amcan senin rahatsız olduğunu söyledi, nen var oğlum ? — Bilmiyorum baba! Üç sene evvel çok hastalan. dım. Paşa dedem o zaman beni Yakacığa götürmüştü. Orada altı ay kaldık. Mektebe gidememiştim, Doktor bu sene de zayıt olduğumu söyliyerek göndertmedi. ğ — Ya!.. Bak ben bunları bilmiyorum... Sonra?.. ' S — Bu sene de gidecektik ama Yakacığa, doktor lüzum gör. medi. Fakat mektebe de bırakmadılar... —- Doktor ne diyorsa onu yapmalı oğlum... Zarar yok... Bu sene olmazsa gelecek yıl... Gelecek yıl olmazsa daha sonra..; Bwvelâ iyileşmen lâzım. Mektap bilâhare düşünülecek şey. — Ama arkadaşlarımdan geri kalryorum. — ! * — | Süz « CDevüme varl

Bu sayıdan diğer sayfalar: