23 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

23 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> ve 23 MAYIS — .. .. Sömürge ve . 4. a istiklâl pF RANSA'dan gelen haftalık pa. çavralar arasında hani birde Marianne var; işte onda Picrre Naguet nin biri Hatay meselesinden bahsedi. yor. Fransa'nın haysiyeti, Fransa'nın şerefi, zayıf milletleri himaye etmek vazifesi... Bütün bu lâkırdılar arasın- dan asıl maksadım kulakları gözüktü. | yor: “O zengin ve münbit havaliyi Türk nüfuzuna bırakmamız doğru ©- lur mu? Oralarda, Akdeniz nebatları. nm ber türlüsünün yetiştiği ormanlar bulunmuyor mu?,, Fransa bir türlü sömürgeye doya. mıyor. Bazı milletler var, kendi top- rakları kâfi gelmediği için başka top- râkalra da göz dikiyorlar. Onları ma. zur görmeğe imkân yoktur, çünkü her ne sebeble olursa olsun hiç bir mille- tin başka bir milleti ezmeğe, onun topraklarını istemeğe hakkı yoktur. Kuvvetin hakkı... Kendisinin hak ol- duğunu iddia eden kuvvet... Dünyada bundan daha çirkin bir tek şey var. dır: o da kuvvetin hak olduğunu 8öy- Yiyen veya hakka omuz silkerek gülen mütefekkirin hali. İ Fransanın sömürgeciliği öyle de de. | il: toprağı kendine yetiyor, orada hemen her istediğini buluyor, birçok yerlere de el uzatmış... Fakat yine doymuyor: biraz toprak daha... Sö- mürgelerindeki milletlere en çok ezi- yet eden de odur. Bu yüzden kendi a. damlârmı bile isyan ettirmiştir. O ka. dar ki Fransız Kongo'sunda, Hindiçi- ni'de halka edilenleri anlatan Fran- sızlar, Fransız olduklarına utanıyor. Bir gün İstanbul'da bir Fransmia konüşuyordum; kendisine sömürgeci. lik hakkında düşündüklerimi söyle dim: “Siz, dedi, insanların uşak kul. lanmasıma da itiraz edeceksiniz!,, İşte #ömürgecinin zihniyeti: başka bir mil, , Jeti kendi milletinin uşağı sayıyor. Sonrada, birtakım lâkırdı; medeniyet götürüyorlarmış, zayıfları müdafaa ediyorlarmış. Meselâ Tunus'ta Düstu- ru Cedid'cilere edilenler medeniyet... Bütün Fransız milletini kötülemeğe kalkacak değilim: yetiştirdiği büyük adamları, dünyaya yaydığı asil fikir. leri inkâr etmiyorum. Fakat o mille. tin çekilmez bir zaafı var; faizcilik. Ferdlerinin büyük bir kısmı indinde hayatın en büyük gayesi “esham ve tahvilât,, alıp onun faizi ile geçinmek. Son günlerde açılan dahili istikraz, beş saat içinde kapanmış; hamiyetten, vatan sevgisinden sanmaym: faiz sev- gisinden .Son zamanlarda Fransa'nm büyük devlet adamları vardı. “Ben sağ kaldıkça muharebe olmıyacaktır,, diyebilen Brjand; kiymetli bir nazari. yeci olan Blum; yüksek bir âlim olan Painlevt; harbi kazanmak için didi, nen ve nihayet muvaffak olan Cleman- ccau... Fakat Fransız gazetelerine ba. km, Fransızlarla konuşun: büyük har. be sebeb olan sevimsiz, çirkin, üslüb- suz Poincar€'yi hepsine tercih ederler; gilnkü o, Fransızların paracıklarmı kıymetlendirdi. Franstzlarınm paracık- ları.. Robespierre'in, (o Diderot'nun, Corneille'in, Montaigne'in memleke. tünde paranm bu kadar hâkim olması İnsanın gücüne gidiyor. İskenderun sancağr, Fransızlar için bir sömürge meselesi; Hatay bizim i- sin millt bir dava, Kendi milletimiz. den, kanımızdan olan insanların istik- Mili, hürriyeti davası... Bilmem ama böyle bir işde, Fransız dahi olsa, hiç bir vicdanlı adam Fransa'ya taraftar olamaz, ç Nurullah ATAÇ mamak tiple : Evlenme töreni Türk Maarif Cemiyeti Yönetim kurulu İ , halkevleri müfettişi Urfa ayla | vE Refet Ülgen kiz Aliye Ülgen ile Türk Mâarif cemiyeti Ankara kolleji resim öğ- | Tetmeni Şinasi Barutçu'nun nikâh tören. lerinin bugün Ankarada icra kılındığı | memnuniyetle haber almıştır. Yeni ev- İilere bahtiyarlık ve saadet dileriz. | Yukarda gördüğünüs ii fotoğroj/, İstanbulu en gilsel sayfiye yerlerinden biri olan Swidiyede çekilmiştir ve Suadiye iskelesini asfalt caddeye bağlıyan yolun berbat halini göstermektedir. Kışı da Suadiycle geçirenlerin bu yoldan bata çıka müşleülâtla geçebildiklerini söylemek Tizumsuzdur. Yazın i90 kalabalıklaşan semtin ahalisi toz dumanları içinde bulunan bu yol yilzünden sayfiyeye geldiklerine bin kere pişman olmaktadır. f Suadiyeliler birkaç yüz metreden ibaret olan bu yolun yola benzer bir hale getirilmesi için aldkadarların himmetini bekliyorlar. Me Otelciler birliği kuruldu Fakat cemiyetleri bunu doğru bulmuyor Memleketimize gelen seyyahların ih- tiyaçlarına cevap vermek ve turistik ha- reketleri arttırma yolunda çalışmak üze- re Turing klübün ve belediyenin teşeb- büsile geçen sene temeli atılan fakat son- radan her nedense yarıda kalan bir otel- ciler birliği kurulması işi nihayet kuvve- den füle çıkmış ve birlik kurulmuştur. Fakat, yabancı seyyahların indiği otel- lerin sahipleri tarafından kurulan bu bir- lik daha ilk adımda bir aksilikle karşı- aşmıştır. Birliğin teşekkülü için vilâyete müracaat edildiği haber alınır alınmaz otelciler cemiyeti vilâyete müracaatla or- tada bir cemiyet varken başka bir birli- ğin kurulmasına cemiyetler kanunu mu- dbince cevaz balüramıyacağını bildir- miştir. N “ Şimdilik iş böyle çapraşık bir şekilde bulunmakla berüber cemiyetin müraca- atinden bir netice çıkmıyacağı kânaati vardır, Çünkü, birlik, mahiyeti itibarile cemiyet işlerile alâkadar veya onun ga- yelerine aykırı görülmemektedir. Yeni kurulan birlik seyyah gelen o- tellerin tensiki, fazla seyyah celbi, sey- yahları eğlendirecek vasıtalar bulunması ve bu suretle onların memlekette fazla kalmalarını temin işlerile meşgul olacak- ır. Birlik, beynelmilel otelciler cemiyetine dahil olacaktır. . Zeytin yağı maksulü Bu sene 35 bin tonu buluyor Gelen maltmata göre, bu seneinn zeytinyağı istihsali işi bütün yurdda sona ermiş ve yeni rekolte tamamen tahakkuk etmiştir. İzmir ve civarmâa yağ istihsali işi şubat nihayetlerinde sona ermişti. Mart zarfında da Marmara rekoltesi tamamlanmıştır. Ayvalık, Aydm ve Tire bavalisinde de faaliyet şimdiye kadar devam etmiştir. Alinan haberlere nazaran bü sene Ege mntakası rekoltesi 25 bin ton. dur. İstanbul ve Mersin o mıntakaları istihselât yekünunun de on bin ton olduğu hesab edilerek bu seneki umü. mi rekoltenin 35.000 ton Taddesinde bulunduğu anlaşılmıştır. Bu miktar rekolte ancak, 1932 senesinde idrak e- ŞEHİRDE vE MEMLEKETTE Zonguldak büyük elektrik santralı Iki sene içinde yapılarak elektrik çok ucuzlatılacak Memleketin elektrik işini bir elden ve en müsbet yoldan halletmek hususunda hükümetin iki senedenberi yaptırdığı tet- kikler neticelenmiştir. Bizzat başvekilimizin yakından alâka- şi üzerindeki avan projeler de hazırlan- mıştır. Hükümetin bu iş üzerinde verdiği ilk karara göre, Zonguldakta yapılacak olan büyük elektrik santralının inşsatına 939 senesinden evvel başlanmış olacaktır. Memleketin hemen o yarısma yakm bir pârçasınm elektrik ihtiyacını tamamen temin edecek bir vüsat ve kabiliyette ola. cak olan bu santral için icap eden kredi İngiltereden temin edilmiştir. Santralm da İngiliz teknisiyenleri tarafından ya- pılması ihtimalinden bahsedilmektedir . Mütehassıslar, Zonguldak büyük elek- trik santralı için Çatalağıını muvafık görmüşlerdir. Çünkü, gerek arazi, gerek- se kömür istihsali ve deniz vaziyeti nok- tasından Zonguldağın böyle o muazazm bir endüstri için en müsait sahası Çatal- ağzıdır. Elektrik santralının burada ya- Çatalağrında modem ve küçük bir liman da yapılması münasip görülmüştür. Alâkadar makam- lar Çatalağzı limanının — plânlarını çiz- mekle meşguldürler. Gerek elektrik fab- rikasının gerekse limanın (inşaatı ayni zamanda başlıyacak ve 940 senesinden evvel burası memleketin en hayeti bir dilmişti, Ondan sonra 933 senesinde zeytinyağı rekoltemiz 30.000, 934 se- nesinde 25.000, 935 senesinde 21.000 ve 936 senesinde 18.00 tona düşmüş. tü, Bu suretle 937 rekoltesi bir evvel. ki senenin iki misli olmaktadır, Mevsim zarimda hâvalar zeytin ki rekoltemizin çok iyi kaliteli olduğu, fazla miktarda yemeklik temiz mal elde edildiğini meydana koymuştur. Tonton amca- nın heyecanı Yapılan o hesaplara göre Zonguldak santralı kurulduktan sonra memleketin buradaki iştihsalden istifade edecek kı- sımlarında elektriği bugünkünden yüzde yetmiş daha ucuz kullanmak kabil ola- caktır, Alâkadarlar, İstanbul, İzmir, Ankara- gibi büyük şehirlerimizdeki elektrik fi- yatların, İşletme masraflarile nisbet- lendirilmiş birer tarifeye müstenit olma- larına rağmen gayri tabit derecede fazla olduğunu tesbit etmişlerdir. Zonguldak elektrik santralı kurulduk- tan sonra, elektriğin kilovatını vasati 0- larak kırk paraya istihlâk etmek kabil Tütüncülük mütehassısı Yetiştirmek için Inhisarlar imtihan açtı İnhisarlar idaresi, memlekette mik- tarı az olan tütün mütehassısı ve eks. peri yetiştirmek üzere bir eksper kur- su açmıştı. Bu kurs muntazam bir mesai ile tütüncülüğümüze yeni ele. manlar yetiştirmektedir. Idare, bundan başka yetişen gençler içinde Jlsan bilen ve tütüncülük mesle. kine karşı fazla istidadı olanları bir müsabaka imtihanma tâbi tutarak muvaffakıyet kazananları dünya tü- tüncülüğü hakkında staj görmeleri i- çin Avrupa ve Amerikaya göndermek. tedir, İnhisarlar idaresi, altı ay evvel on Kişiyi bu maksatla Avrupa ve Ameri- kaya göndermişti. Almanya, Frunsa, İtalya ve Amerikada bu memleketle- rin tütün ziraat, işleme ve İabrikas- yohu ile sair hususları tetkik eden bu gençler staj müddetlerini bitirdikle - rinden bu ay sonunda memlekete dö. neceklerdir. Şimdi ikinci kefile gene bu maksatla ecnebi memleketlere gön. derilmesi için bir müsaaka imtihanı aşılmıştır. Bu müsabaka imtihanma girecek 0- Jan gençlerden on kişi seçilerek tem- muz syı içinde staj için yine Fransa, J . (Haber'den Tarihe amman mler mem | Hovarda kâtip Dölebıma açtı döktü yemeğim, Boşuna mı git& benim emeğim?! Kediyi ben yakaladım, Bir iyice patakladım! Mirnav... Mirnav.. Mirnav.. Mirmirnar! Miyav.. Miyav.. Miyav.. Miyav... . Aşağı ve basit zevkin şu biçare mahsu- lü, büyük muharrir Ahmet Rasimin “u- zun boylu, doru beyaz, balık etinde, se- si gür, yalnız biraz durgun tavırlı, diye tarif ettiği meşhur “Büyük Amelya, nın kantosu imiş. Geçenlerde bir vesile ile bahsetmiştim. Altmış dört altmış beş sene kadar evvel İstanbula gelmiş bir İtalyan, şu şayanı dikkat satırları yazıyor: “İnsan İstan- bulda, eğer zevk alabilire gecesini he- men hepsi bahçeli ve içkili olan adi ve ahlâk bozucu tiyatrolardan birinin kala- balığı arasında geçirebilir. Bu tiyatrolar. dan her birinde İtalyan komedisini bü- Tarsunuz, Hattâ daha ziyade İtalyan o- yuncularının en âdilerinden bir sürü bu- larsunuz ki, sahneyi ekseriya bir manav dülkküm ile değişmeği arzu ederler, Bu- nunla beraber, makyajlı, dekolte, arsız ve edebsiz Fransız karılarının şehir dı. şındaki bir meyhane orkestrasının refa- katinde şarkı söyledikleri tiyatroları ter- cih ederler. Bu tiyatrolardan birinin adı Elhamra idi. Beyo glunda büyük cadde üzerinde idi: Uzun bir salon, daima dolu, sahnenin önünden kapıya kadar fes ile kıpkırmızı. Bu cüretkâr kadınların söy- ledikleri şarkılar, bu şarkıları dinleyici- lerine anlatmak istedikleri (şeylere dair yaptıkları hareketler, ne düşününelibi- lir ve ne de söylenildiği zaman inanılabi- lir. Ancak Madritteki Los Capellanes ti- yatrosuna gidenler bunun bir örneğini gördüm diyebilir, En edebsizce şakalara, en hayasızca jestlere yüksek seslerle gü- Yünür.., Bu sahneyi Ahmet Rasimin şu satırları ile temamlıyabiliriz: “Amelya, sahnede arzı endam edip de senelerden. beri düzelmek bilmiyen dili, okekremsi sadası ile güfteye mutabik gemici Mi- çosu kılık kyafeti ile: Haydi tayfelar Gemi yalpalar İçelim şarap Olakm karap vi z Lâriç com terelelli hakakay! Diye sarhoş taklidi yıkılmalar ile o- kudu mu azim bir “fors,, kopardı. Fors, alabildiğine el çırpmak, alabildiğine te- pinmek idi.., Amelyalar, Peruzlar “bir çok'gencin kanına girmiş kahpeler,, idi. Bu bahçeli — içkili tiyatrolar, Tanzi- matın piçleri idi. Devlet uçuruma sürük- lenirken, Osmanlı ricali için, gençlik hiç hir vakit bir mesele olmamıştı. Dele denilen koruyucu ana kuş kanadından mahrum gençler, içkili bir bahçeli fiyat rolarda Peruzlar uğruna bıçakçı Petrile- rin kamasile sol memelerinden vuruşmuş Vardı. Türk milletinin hayati kudretine atladığı şu son uçurum ne büyük ne can- İr bir şahittir. Kırk elli sene evvelki ken- di haline bırakılmış Türk çocuğu sanat terbiyesini: Kadek kırmak el sarmak Hovardaya hovardaya pek şandır! Diye görmüşdü, Mektebe giderken de ideali: Nasil takdis edilmezler mekâtip Çıkar ordan cihâne bunca kâtip! Reşad Ekrem KOÇU (Lâtfen sayfayı çeviriniz) ll 2k ulke

Bu sayıdan diğer sayfalar: