14 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

14 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1938 Üç aylık bir Çocuk; takat bıyıkları var | Dünya tarihinin hiç unutulmıyan ta. Tallarından birisi de eski İsparta çocuk- ları terbiye etmek için kullanılan &. #uldür, Hepimiz biliriz ki İspartalılar, ırkları bozulmasın diye hasta, zayıt ve malül olarak doğan çocukları öldürür. lerdi. Fakat İspartada bu iş bu kadarla kalmış değildi, Çocukluğun ilk senelerin. de vücutları ileride normal (insanlara benzemiyeceği anlaşılanlar da ortadan kaldırdırdı, Bu hafta içerisinde gelen Fransız gs- zetelerinde gayritabif iki çocuğa dair iki Yazı okudum.. düşündüm: Bu çocuklar İspartada olsaydı acaba ne yaparlardı? Çocuklardan birisi Moris isminde üç Yaşında bir Fransızdır. Bu çocuk, Fran. San bütün vilâyetlerini, dünyanm bü. tün hükümetlerini merkezlerile beraber, ezbere sayryormuş. Bu çocuktan bahse. den gazete onun fotoğrafını koymamış... Fakat muharrir, çocuğun (resmini gör-| müş. Bu resmi bize anlatıyor: “Fotoğraf tabil bir çocuk o resmine benziyor.. Bir başı, iki elli ve iki a. yaklı bir çocuk. Bu yaşta bir çocu. ğun resmi çekilirken yavruyu ye bir çocuk arabasına, yahut üç tekerlekli bir volaspide bindirirler. Morisin annesi yakut babası öyle yapmamış. Çocuk bir karita önünde ayakla duruyor, Elinde bir değnek.,, Arnesi ve babası çocuklarile övününe- bilirler. Fakat Fransız muharrir bu man, Zara karşısında pek haklı olarak gurur duymuyor. Onun fikri bambaşkadır: “Yaşlı adamların bile bilmediği çet. vefil isimleri biribiri arkasına sıralı. Yan bu çocuğun iyi bir Fransız vatan- daşı olamıyacağına şüphe yok. Her yaşta çocuğun meşgul olacağı şeyler muayyendir. Üç yaşındaki o çocuğun hakkı oyuncaklarile oynamaklır. Ba. banin, gurur duyatoğım ve öğünere. ğim diye, oğlunun mini mini dimafım ballalamasına tahammül edilemez. “Zavallı Morisi kurtarmak için aca. , Oba Fransız adliyesi işe müdahale et- miyecek mi? Çünkü görünüşe göre 20. talk çocuk coğrajyadan sonya terike geçecek., Bütün Fransa krollarının is. mini öğrenecek, sonra sıra Logaritme Cetvellerine gelecektir. Yedi o yaşına gelmeden lise mezunu... Yirmti yaşın. da akademi azası, yani bir bunak.. “Fransada bir mahkeme istiyorum. Bu babamı elinden derhal çocuğu a- lacak ve zavallı yavruyu köpekler ve Havuklarile oynasın diye bir o çiltliğe gerleştirecek bir mahkeme... “Ceki Koğanın parasından istifade ettiler diye efkâör: umumiye ve âdelet sanatkârın ebeveyninin o aleyhinde... Morisin ailesi için niçin ayni hassa. siyet gösterilmiyor... İkinci çocuk Pedro isminde bir Meksi. » Üç aylık bir yavru olan Pedro. Mun halinde ne annesinin, ne de babasi- Rin Suçu var... Tabiat yanılmış. Yavru. Mün dudakları üzerine gür ve siyah bir takmış, dünyaya öyle göndermiş. ÜÇ aylık çocuk, bir adam gibi yürüyor. Mus.. Kimbilir, belki de bekâr olduğu i. SİN istırap çekiyor! Bü yavru belki akrabalarını memnun *tmistir. İhtimal ki onlar çocuğu yer yer ırmağı, ve bu suretle para kazan- Mağr düşünüyorlar. Bu hülyalar hakikat “labilir. Fakat büyüdükten sonra bu ço. Suk ne olacak? Onu düşünen olmasa ge. Zavalir Pedro iki defa talisizdir. Bıy- Kin modası geçtiği bir asırda dünyaya N İği için. Fakat bara kalırsa Pedro, otisden daha talilidir. Çünkü: Morisin Bormal bir çocuk olması için yetim kal. Masin; temenni etmekten başka elden bir *Y gelmez, Fakat Pedronun arkadaşları Ba benzemesi için eline bir tztura vermek kâfidir, Mevsimin ilk kır halosu 2. Kızıltoprak kamunu tarafından San tumartesi günü akşamı Fenerbah, İng, Selvü otelinde bir kır balosu hazır, Mister. Kamunun azasile davetlilerine ui olân bu balonun mükemmeliyeti. ei için bir heyet tarafından bütün a m alınmış, muhtelif eğlenceler, mil Bararie numaraları, zengin (o piyanyolar İş , imıştır. Balo davetlilerinin, bu ba, *ebelile fevkalâde o eğlenceli bir Irecekleri anlaşılmaktadır. ! | İMESELE| HAPFR — Aksam nostam Gürültü ile mücadele Belediye bu iş üzerinde gene titiz bir konirot Bu şehirde gü- rültü ile mücade . le edildi mi? Edildiyse bu mücadeleyi gü- rültünün kazan « mış olduğunu ar- tık kabul etmek lâzımdır, Şehri şöyle bir dinle. mek, gürültünün dehşetli savleti karşısında bele - diyenin ne kahka» ri bir hezimete uğradığmı anls- maya kâfidir. Gizlemeye lü. zum yok. Gürültü ile mücadele et - mek kararını verenler, bu kârari kat- iyyen tatbik edememişlerdir. Eskiden gürünü yalnız arasıra canımızı Sıki- yordu, şimdi bizi kızdırıyor, sinirle . rimizi bozuyor, Hastalanıyoruz. Zira gürültü, bu seferki istilâsmda şidde- tini kat kat arttırmış bulunuyor. Hani satıcılar sokak aralarında ba- Zırmıyasaklardı? Hani geceyarısın - dan sabahın sekizine kadar hemşeri rahat rahat uyuyabilecekti? Ne olduy. sa otomobil klâksonlarma oldu. Gü - rültüyü bastırmaya gücü yetmiyen be- lediye, her zaman olduğu gibi, sözi nü ancak şoförlere geçirtebildi. Za . vallıları 6 canım klâksonların rahatlı. Zindan mahrum etti. Çapkın ve mo. dern tarafları kalmadı şoförlerin. Nuh nebiden kalma “korne” lerle, Cemil paşa devrinin arasbacılarma döndü - ler. Şakayı bir tarafa bırakalım, Gürül. til artmıştır ve artmakta berdevam - dır, Şu satırları yazarken sokağa ku. Jak veriyorum: Fanacia! Pis, mendebur, mızmız, mıymmtı bir yük arabası vilâyet konağı önlün- den ver etmiş kendini, etrafa bir Dec- >— latanbul şehrinin en mühim İle DEMEM bas: yoldan geçerken... ğı dört nala iniyor, Pencereden baktım: “Böyle uyuz bir arsbanm İstanbul şehri sokaklarında dolaşmasma nasıl müsaade ediliyor?,, dedim. Dilencilerin köşebaşlarında otur - malarına tahammül edemiyen bir şe. bir, hemşerilerinin üstlerini başları- nı düzeltmeyi hedef edinmiş bir şehir, müvezzilere, hamllara, bekçilere te - miz elbise giydirmek titizliğini göste. ren bir şehir bu berbat, bu maskara a- rabalart sokaklarında nasıl dolaştıra - bilir, Uzağa gitmeğe hacet yok. Sof- yadan ibret alalım (1). Bulgar “iktı- sad,, da pintilik derecesini bile israf saydığı için kendi memleketinde yapa. madığı motörlü vasıtalara fazla rağ - bet etmemektedir. Sofyada gezmek ve yük taşımak için kullanılan vasitala. rm yüzde doksanı beygirlerdir. Fakat belediye lâstiksiz tekerleği menetmiş- tir. Bütün yük arabaları lâstiklidir. Ve boyasız araba yoktur, Bizim belediye RKamallara yük ara . bası nümünesi yaptı, Bu mendebur garibeleri ortadan kaldırmak için ne- yi bekliyor? Yük arabaları için de bir nümune yapsa ya... Bunu yapmak için LİR gürültü menbalarından biri olan bir yük ara- kurmalıdır Hani bizdede nakliyat gecele. yin yapılacaktı? , — Gürültü, cemi- yetin mantarıdır. Birini koparırsın, yerinde biri biter. Belediye, gü - rültüyle milcade. leye karar verdi . ği gün büzi şeyler yapmadı değil Fa kat o gün yaptığı şeylerle bu günün gürültüsü dinmez. Zira o günün gü - rültüşü başkaydı. Bugün başkadır. Binaenaleyh yeni derde yeni tedbir gerek. Haksızlık etmemiş ol - mak için şunu da söylemeliyiz ki gü. rülti mücadelesinden elde edilen ilk neticeler bizi bir parça daha titizleş - tirmiştir. Bir müddet kendimizi dinli- yebilmiş olmamız, gürültüsüzlüğün ta. dımı almış bulunmamız bizi şımart « mıştır. Tahminimiz yanlış olsa da, ha. kikatte bugünkü gürültü eskisinin an- cak onda biri derecesinde bulunsa yi- ne eskisinden daha çok bizi yorduğu. nu söyliyebiliriz. Çünkü gün geçtik- ç6 rahatımız için titizleşiyoruz. ... Belediyenin bu satırlarımızı cevab. sız bırakmıyacağnı, gürültüyle mü » cadeleye başlamakta gecikmiyeceğini umduğumuzu niçin inkâr edelim? Be- lediyedekiler de insandır; onlar da bu şehirlidir. onların da bizim gibi ve bi. xim kadar bu berbad halden muztarip olduklarmı niçin kabul etmiyelim? Ensari BÖLENT “(1) İzmirden diyemiyorum. Zira 0- rada da . bilhassa ikinci Kordonda 0- turanlar . incir arabaları geçmeğe baş- adı mı “lâhavle...,, çekmeye başlar - lar. Yeni Ankara nasil? Alt yıldan- cal gürültüsü yayarak, yokuştan aşa. yalvarmamızı mı bekliyorlar? beri gitmediğim için bilmiyorum. Prensip sahlbi adam ORJ TOMSON isminde bir adam kızını kırbaçla döğ. mek suçundan dolayı Neyyork polisi tarafından tev- kif edilerek mahkemeye verilmiştir. e Mahkemede bu adam şunları söylemiştir: — Sayın hâkimler, evvelâ şurasını biliniz ki ben prensip sahibi bir adamım. Bana göre akşamdan sonra genç bir ka. dının yalnız başma sokağa çıkması afledilmez bir suçtur. Kızım bu husustaki tavsiyelerime ehemmiyet vermemiştir. Geçen akşam (geceyarısından sonra geldi, bende kendisini kamçıladım. —Fakat kızınız 34 yaşında ve evlidir. Hattâ 10 yaşında da bir oğlu var. Bunu unutuyor musunuz? — Hayır, fakat kocası kızımı bırakıp gitmiştir. Şimdi kızım evimde oturuyor. Aile reisi olmam sıfatile emirlerime itaat etmesi lâzımdır. — Hakkınız da hapis kararı vermek mecburiyetindeyim. — Bu sizin bileceğiniz bir iş. Ben kırk sene evli yaşa- dım. Karım çok mesuttu. Fakat bu kırk sene içerisinde onu ancak altı dela kucakladım. Bir aile reisi nüfuzunu bu suret. Je muhafaza eder. Bu ifade üzerine hfikim, kızına sokağa çıkmak müsaa- desini vererek evlâdiyle uyuşmasını teklif etmiştir. — Kızım hergün akşam ona kadar serbesttir. Cumarte. si ve pazar günleri de gereyarısına kadar dışarıda kalabilir, Kendisine vereceğim son müsaade budur. Genç kadın bu şartları kabul ettiğinden hâkim davanın Sukutuna karar vermiştir. * Mirastan kalan para RDEN civarmda bir köy papazı 12,500 frarıklık bir miras birakmış ve mirasın varisleri arasında taksimi. ne de arkadaşlarından birisini memur etmiştir. Bu adamcağız derhal işe koyulmuş, varisleri aramış bul- muş, icap eden veraset ilâmlarmı yaptırmış, veraset vergisini tahakkuk ettirmiştir. Veraset vergisile, mahkeme ve noter masrafları tamam 12.451 frank ve on beş santim tutmuştur. Geri kalan 9 frank 35 santim de varisler arasında taksim e. dilmiştir. i | Bilinmiyen zehir LMAN nebatat âlimlerinden biri, baharm bütün gü- zelliğini kıymetten düşürecek bir keşifte bulun- muştur. Bu âlim, baharın en güzel çiçeklerinden birisi olan inci çiçeklerinde epeyce bir miktarda Asid pürsik denilen gayet şiddetli bir zehir bulunduğunu meydana çikarmış- tır. Binsensleyh bu güzel nebatın sekmı, yapraklarını ve çiçeklerini yemek, emmek ve çiğnemek tehlikelidir. Baş dönmeleri, kusmalar verir, Hattâ ölüme dahi sebeb ola- Bu keşfin bir safhası daha var: inci çiçekleri bütün güzelliklerini Asid Prüsike bağlıdır. Eğer bü çiçek zehirli olmasaymış, hiçbir güzelliği clmıyacakmış. * Yalan makinesı ve doğruluk seromu MERİKAN polisinin son iki icadından sık sik bah- sedildi: yalan makinesi ve doğruluk serumu... Ame, rikada bu iki öletin taraftarları ve aleyhtarları var. Eski bir meselenin tekrar meydana çikişi, bu âletlerin taraftarlarma hak kazandırır gibi oldu. 1925 de, mektepten yeni çıkmış bir bahriye zabiti, oto- mobilini satmak istediğine dair gazetelerde bir ilân ver- mişti. O vakit bir ihtiyar kadınla oğlu, arabayı almak ü. gere bahriys zabitine müracaat etmişlerdi ve bir tecrübe gezintisi yaparken, ana oğul bir olup, bir çekiçle vurarak gabiti öldürmüşlerdi. Zavallının vücudunu parçalamışlar, bazı parçalarını yakmışlar, bazı aprçalarını da yol üzeri. ve gerpmişlerdi. Kâdmla oğlu mahkemeye verilmişti. Fakat aleyhlerin- âe kat'? deliller bulunamayınca, o Yakit yeni icad edilen yalan mekinesine müracaat olunmuştu. Ancak makine suçluların koluna takılmadan evvel suçlular cinayeti itiraf etmişler, kadın sekiz sene, oğlu da müebbed bapse mah. küm olmuştu. O vakit bu âletlere aleyhtar olanlar itiraz etmişler “kadınla oğlu makineyi görünce korktular ve korkudan yalan söylediler,, demislerdi. Şimdi #tiyar kadın mahkümiyetini bitirerek hapisha- neden çıkmış, kendisiyle konuşan gazetecilere suçlu oldu- ğunu itiraf etmiştir. Ça mura Karşı : - Zeytinyağı Ben, spor aktüalitelerin dikkatle ta- kip edenlerden değilim. Bunun için olacak her halde Amerikan, İngiliz ve Fransız gazetelerinin spor sütunlarında beliren, yüzleri gözleri çamura bula miş bir takım betbahtları yeni yeni gürmeğe başladım. Evvelâ; “.— Acep ne oluyor bu zavallılara? - diye düşündüm . Stromboli volkanı- york ve Paris ringlerinin lâv selleri al- tında kaldığını söyliyen olmadı. Fakat sönrsdan anladım, tabii: Meğer betbahtlar güreşiyorlarmış —. “Çamurlu güreş,, adı verilen bir garibe, günden güne dal budak salan, yayılan bir moda halini almağa başlamışmış.. Tesadüflere (o hükmeden kudretin, memleketimizi ve bizi bu iğrenç belâ. dan masun bulundurmasına dua edelim, Bırakalım, çamur kötü suratlarm ebe- di nasibi olsan!, Ama güreşe çamur? Asli. Bu hal, yiğitliğe çamur sürmeğe ve çamur sürülmesine tahammül etmeğe benziyor, İnsana öyle bir azap sunuyor. Bilmem, siz nasıl düşünürsünüz? As ma ben, güreşi, yalnız basit veya muğ- lâik bir spor gibi sevmekle kalmam. Ona ayni zamenda inanırım, Güreş ba- na adalenin duası, bedenin âyini gibi Güreş üzerinde bizimle başbaşa ko, nuşabilecek (9) tek başka millet tanı rem: Japonlar, Onlar güreşi, bütün manevi tarafla. rından sıyırmışlar bu işi kanunlaştır - mişlar ve makineleştirmişler. Hasmının her hamlesini nasıl karşılayacağını bi- İen, güreşte galebenin tesadüfe bağlı tek tarafımı bırakmıyan Ciyocitsocu, aslâ bir kahraman değildir şüphesiz. Bu- nunla beraber, Japonların bu sahada bir hayli zekâ sarfettikleri ve işi sadece, “hasmı ne bahasına olursa olsun” yen- mek,, gayesiyle ele eldıkları halde © çevik ve şirret buluşlarından hiç birin- de aslâ bayağılaşmadıkları ve adileş- medikleri nasıl inkâr edilebilir?. Garp spor meydanlarında görülen bazı güreş şekillerinin korkunç vahşe- ti yanında bizim güreşimiz, bütün mü. cadelemizde erkekliğin asil, civanmert we mert mânasını daima gözönünde bu- lunduruşumuzu izah eder. Güreşimizin yayılmasına ne kadar dikkat ve gayret edersek kendimizi ve dünya milletlerini, mücadelede asil, civanmert ve mert olmağa o derece teşvik etmiş oluruz. Fütbolun manevi terbiye üzerindeki tesirinden bahseden» ler bizim güreşte bulduğumuzu sandı- ğumuz bu fazileti redde kalkışmazlar sa- Ah şu propaganda bilmemezlik! Bu halimiz yalnız bize, kendimize değil, başkalarına da zararlı oluyor işte, Eğer biz bu güreşimizi olsun propağanda et. mesini bilseydik, Edremitin, Tirilyanm, Odemiş ve Baymdırın o nefis, o kay- gan, o deriyo en tatk renk ve parlaklığı sunan zeytin yağları dururken Ameri- kah veya İngiliz organizatör, bu pis - çamurları kova kova salonlara taşır miydi? * Gene taşırdı diyecekler bulunabilir. Fakat bu çamuru yüzde elli olsun a- zaltamaz mıydık? Yahut bu çamurlu güreşten evvel, bizim yağlı güreşi mo- | dalaştıramaz mıydık? Vıcık vıcık çamura bulanmış bir ka, dım vücudunun, çamurlu bir satıh üze- rindeki kavrılışmın göze çok güzel gö- zükebileceğini iddia edenler, zeytinya- ğmun kadın adalelerine ne diri İevrek bükülüşleri verebileceğini tahayyül © demiyenlerdir. .. . Davranalım? Paris, Nevyork, Londra ve Berlin ringlerini, ve hattâ dünya ringlerini bu çamurdan ancak biz kurtarabiliriz. Bu, spor dünyasında üzerimize düşen insani ve tarihi bir vazifedir. (9) Güreşebilecek demiyorum. ee Ky ŞMMŞRŞŞMAN Ye Ğ i j İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: