15 Ekim 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 13

15 Ekim 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ur. ri ekse- İkinci divenle :rdiven ıehayet kısmı olduğu Bu kat, naricine kıntılar karşı» aklarile esi, yu- iathiye- 'ağmur- len mu- çeği o görülür. hafaza etmek ve her iki sokak başını görmek içindir. Odaların hepsinde Pençere- lerin boyunca bir sedir vardır. Sedirlerin irtifa ve ge- nişlikleri muhtelif olup üzerleri halılarla örtü- lüdür. Bazı evlerin odalarına kapıdan gi- rilince odanın döşe- mesinden on, on beş alçaklığında bir mahâl görülü ki burası pabuç çıkarıla- cak yeridir. Oda kapı- sının karşısındaki kö- şede parmaklıkla hu- susi bir yer ayrılmış- ırki, burası odanın döşemesinden yirmi, otuz santim kadar yükseklikte olup (Kız- lar sekisi) tabir olun- maktadır. Kı/lar sekisi kış geceleri sıra gezen yaşlı kadınlarla gelen genç kızların ayrı otur- maları için yapılmıştır. Zemin katı hizmet- çilere hasredilmiş ve umumiyetle büyük evlerin alt kısımlarına avlu mahiyetinde geniş bir taş- lik ve bu taşlığın etrafında ahır ve samanlık yapılmıştır. Evlerin nakış- larında en ziya- de karanfil, bo- ru, ve yıldız çi- santim Lâle, nar çiçeği, mine ve gül, di- ğer o çiçeklere nispeten az kul- lanılmıştır. Buna mukabil Anka- radaki nakkaşlar lâlenin envaını çizmişlerdir. Ankarada gördü- gümüz lâle tez yinatı, lâle mera- kının yalnız Istanbuldaj değil Ankaradada aynı derecede rağ: bet bulduğunu gösterir. Nakışlarda hakim olan r nk koyu yeşil, toprak sarısı, kire- Eski bir evin içi midi ve kırmızıdır, Yeşil ekse- riyetle zemin rengi vazifesini görmüştür. Tezyinatta Anadolu halkının ruhunu okşayan renk- ler intihap edilmiştir. Nakışlar- Evlerde çiçek tezyinatı da üstübeçli, tutkallı, tutkalsız yerli oOboyalar o kullanılmıştır. Yağlı boya (Rokoko) nun An- karaya girmesile başlamıştır. Bazı evlerin tavan ve diğer HAYAT,İĞ, nakışları Rokoko olarak yapıl- mış ve bazende Rokoko, Türk tezyinatile karıştırılarak bundan melez bir tezyinat vücude geti- s rilmiştir. Ankaradaki Rokoko tezyinatı hem fakir hemde fazla karı şıktır. Bu usul Ankara- da birinci Mahmuttan ikinci Mahmut zama- nı a kadar devam etmiştir. Gezdiğimiz evlerdeki o nakışların çoğu gaz ve kandıl yağından çıkan islerle siyahl şmış, hatta bir kısım eserlerin çizgi- leri bile fark edilme- yecek bir bale gelmiş- tir. Böyle olduğu halde gördüğümüz nakışların içinde hâla renklerinin temizliğini muhafaza edenleride yok değil- dir. Bazı evlerde Türkçe, Acemce, Arapça beyit- ler görülür. Bu beyitler başlıca, pençerelerin, oda kapılarının, tavanların ve duvarların etrafını çeviren lâta- ların üzerlerini süsler. Eski Türk evlerinin en san'- atkârane kısmı tavanlarıdır. Halk içinden ye- tişen Türk san'- atkârları en yük- sek bilgilerile kudretlerini ta- vanlarda göster- mişlerdir. Ta- vanlard «ki nakış- larla kabartmalı oymalar hakıkı bir zevkin mah- sulüdür. Tavan tezyinatının bir çok şekli vardır. En kıymetli tavan- lar müstakıllen bir göbeği taşı-

Bu sayıdan diğer sayfalar: