15 Ekim 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 18

15 Ekim 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Umumi tamaşa meselesi: HAYAT,I8 Temaşa san'atının bugünkü vaziyeti Sinema karşısındaki zatı Asırlarca gerek bedii, gerek içti- mai pek mühim bir rol oynamış olen “Temaşa,nın bu son asırda, bilbassa umumi harpten sonra pek derin bir buhrana Bip muhakk kir. Bunda Şu ve y son amm olan değişikliklerin müessir olduğunu her şeyden evel tasdik etmemiz lâzım- ir. Bu meyanda şu son sene zarfında sinemanın geçirdiği tekâmül hareketlerinin de tesiri (o ziyadedir. Hatta “Sinema, için tiyatroyu ta can- evinden vurmağa kasdetmiş bir rahip gözüyle de bakmak mubalga sayılma- malıdır. Avrupanın ileti gelen temaşa beldelerinde büyük sinema ii a e asıl tiyatrolardan a olması bile bunu eyl tatile “Halkın umumiyetle Si aya karşı gösterdiği bu tahalük sek çok tiyatro binalarını da sinema salonları haline sokuyor. Bu cereyan o derece kuvetli ki bazan en «coşkun ve samimi tiyatro direktörleri bile, ça- resizlikten ve bu yanda bilhassa iktisadi vaziyetlerinin pek müşkül bir on en safhaya girmesinden Odolayı. adeta kerhen o sinemayı kendi bağırlarına kabule mecbur kalıyorlar, Nitekim Pariste ikisene evel Vieux - Golombier (Viyö Kolombiye' tiyatrosunun düçar ubran bunu İspat ei e etli oldu Ja- CUES ak Kop kiy direktörün sinema arık buraya da Halbuki Vieux - Colombier tiyatrosu bugün bile Fransada Ni kadar diğer memleketlerde de yeni temaşa san'atının beşiği addedilmektedi. Buna rağmen sinema rakabeti karşısında bu beşik çoktan sarsılmış demektir. 0 bir delaletiyle yerleşmiştir. Sinemaya karşı her memlekette bu um rağbet neden ileti geliyor? Bu NR cevabı azçok bir temaşa tarihi olan her diyarda uzun anketlere (meydan açtı, münakaşalar yapıldı ve işte bütün bu gürültülerin sonunda tebarüz eden esaslı nokta da şu oldu. Tiyatro bugünün Mi vaktile verdiği ayni zevki verem ÜÖ halde tiyatro va tamamen deği- şerek yeni bir şekle bürünmeli, yahut yavaş yavaş sildhını elden bırakmalı, Çünkü asirdide sa'atlar ancak devirlerin ruhüna göre degişmek şar- tile hayatlarını idame edebilirler. Ve işte sinema bu hükmü teyit eden muhtelif k ebebek tahtında bu asrın zevkine ve herşeyde sürat in pek ziyade uyğun bir olduğu a tiyatronun üzerinde şim- diden kuvvetli ve müstebit bir ec dar bi İtak olmuştur. Umum harpten sonra tamamile sinirli bir bal alan insanlar artık uzun sözlerden ve mevzuları bin Kere tekrarlamış piyeslerden hoşlanmıyorlar. Ayni za- manda, dünyanın vüsatine nazaran bir sahne nihayet pek dar bir kovuktan başka ne olabilir? Halbuki sinema, bir beyaz perde üzerinde sizi bir, azami bir buçuk saat içinde hakiki hayatını- zın ayni şehirde hemen hemen aynı lâvhalar karşısında geçen yeknasak çerçivesinden çıkarıyor ve: dünyanın beş utasında dolaştırıyor. Hem siz bunu rahat rahat bir koltuğa uzanarak edebiliyorsunuz. Hatta Zeplin veya tayyare ile son kutup seyahatini de belki tayyarecilerden daha fazla teferruatını kavrıyarak yine o beyaz perdenin üzerinde o görebiliyorsunu”, Çünkü siz, koltuğunuzun üzerinde tamamile tehlikeden salim bir vazi- yette bunları seyre dalmışsınızdır. Sonra şunu da düşünün ki bugünki hayat, süratin e Cazbandın yüksek musi astıran madeni gü- rültüleri, iabrikelarin makine , sesleri, sporun umumi bir iptila halini alması tayyareler, otomobiller, hasılı herşey sizi sürat telakkisi ve mecbüriyeti ile karşılaştırmış ve artık bu asrın hayi- huyuna tamamile alışmışsınızdır. Diğer taraftan, radyo vasıtasile mesafelerin yeni taze elde Avru- selâ de hükmü kalmamıştır; Me pan ir ucundan d sesleri, konserleri, oOperaları, nutukları dinliyorsunuz. Fennin, terak- kinin bu mucizeleri karşısında tiyat- ın hatta ronun eski prensipler ve şekiller ile artık tutunabilmesine imkân var mıdır? Bütün gün eskisinden yüz kere fazla yorulan insan dimağları akşam olunca hiç bir yorgunluk istemiyor, sadece dinlenmek, sükün bulmak istiyor. (na uzun perde araları, dekor değiştirme- v. &. gibi işkenceler şimdi sabır- sızlık veriyor. Sinemada ise bunlar da yok. Yalnız bir biler alacaksınız. Ondan sonra içeri girip yerinize otur- dunuz mu, bir an gelecek, ışıklar sö- necek ve tatli bir orkestrenin nağ- melerile binbir hayal âlemini karşı- nızdaki perdede seyredeceksiniz. Bu ne derin bir hazdır ve dimağ içi karanlıkta ne derin bir sükün ve hi- yale ne geniş bir penceredir. İşte daha böyle tadadı mümkün pekçok sebeplerden dolayı sinema bugün tiyatroya cidden tehlikeli bir rakip kesilmiştir. Simdi yarım asır evvele doğru gidelim. Ozaman tiyatro bütün kuv- vetile medeni hakim idi. in temsil umumi Herhangi bir memlekette edilecek olan yeni bir eserin bütün diğer memleketlerde müthiş bir alâka uyandırırdı. Adeta Avrupa baştan ayağa kulak kesilirdi. Şimdi ise - en yüksek ve en yeni bir şekilde yazılmış olan pek nadir provası eserler rin temsili bu alâkayı kendi m dıramıyor. O halde buna çare nedir? Ede- biyatin en İâyemurt eserlerini sinesin- müstesna - herhangi bir ese- derece hararetli bir uhitinde bile uyan ruhlarına en kudretli tesiri yapan temaşa, bu gidişle, iflas "

Bu sayıdan diğer sayfalar: