4 Mart 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

illiyet 4 MART 1932 İdi * Ankara 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet 'Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 b ddesi Son söz lkbı.l Hımm o kıdır umrlı dın degıldır. Kınlırı ıınırlı ve öfk | bal Hanımm kocasına gıptı e- derler . Bir akşam İkbal H 1 İABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için Hariç için LK L. K. 3 aylığiı — 4 — 8 — A6 , v7 s0 y Bz 28 — ” 4 — kocası yemeğe oturmuşlardı. Yemek yerken de dereden tepe |den konuşuyorlardı . İkbal Hanımın keyfiyerinde idi. O gün hiç hiddetlenmemiş, bardak kırmımış, kıpılırı ŞE- n del & r Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. - Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete — müracaat edilir, Gazetemiz ilânların mes'u- liyetini kabul etmer. BÜGÜNKÜ HAVA Yeşilköy Askeri rasat merke- zinden verilen malümata göre bu gün hava bulutlu olacak, yağınur yağması kuvvetle muhtemeldir Rüzgâr şimal ile garp arasınd: esecektir. 3—3—2 tarihinde taz- İiyiki nesimi 769 milimetre en faz- la sıcaklık $ en az nakıs 2 santi- grat kaydedilmiştir. Kar topu Dogruıu şehrimiz gençleri © şehrin her tınfmdı_ harıl ha- rıl top oynayan bir sürü deli kanlıya tesadüf ediyoruz.. Öyle “ya hareket lizrm,' Yılnıı bir ti. Bütün bu delikanlılar topla. rını yoldan geçen kadınlara tev cih ediyorlar. Kabadayılık di- ye eskiden makbul olan bir his ve seciye vardı. Kendinden âci- ine böyle takılmak hoş görül. di.. Şimdi iş tersine döndü iba! Kızlar, bu erkeklere na ran kabadayılık ediyorlar... u yüzden olmalı ki; polis bu lenceye nihayet verdi. âtife bertaraf; işine gücüne iderken bir sürü haylazın te- cavüzüne uğrayanları polis cid- t 'î surette himaye etmelidir. Bil . huıı Beyoğlunun bazı yokuş - Tlarmda geçitbaşı tutan ve hiç bir kadını - yaşlı, genç - esirge- miyen münasebetsizlerden bir i inin tecziyesi ailelerinden a. bir terbiye teşkil Telefon şirketi karakolda — Talii yaver olsun!.. Yaver B. minde bir zat, Telefon şirketi hesabı, kitabı, kontrolü ol- mayan para ıste'yı;ını bir tuza- ğa dugurmek için otomatik ma kinesinin kadranını resmi bir daireye mühürletir, bir de zabıt varakası yaptırır.. Ve bu suret- e bir ay kadar hiç kimseye te- m etmez.. Telefon şirketi bu ütun sebebini anlayamaz.. (Günün birinde sorar: — Efendim makinenizde bo. çiyi kogmımıştı. Hulâsaâ karı koca barometresi güzel hava gösteriyordu. Fakat kocası, saygısız ve düşüncesiz sözleri- /|le barometrenin ibresini fırtıma / ya kaptırdı. | — O kadar da ehemmiyeti haiz olmadığı halde dedi ki: |— — Hatırlarsın ya, Salim am- ca geçen sene apandisitten ame |liyat olduğu sıralarda.. Karısı tashih etti: — Geçen sene değil, evvelki , sene.. Kocası da ısrar etti: | — Hayrır geçen sene! | - İkbal Hanım pek haklı bir “hiddete kapılmak üzere idi. Bir başkası olsaydı, çoktan hiddeti 'ne mağlüp olmuş ve kocasının yüzüne karşı bağırmağa başla- mıştı bile.. Fakat İkbal Hanım kendisini tutuyordu. Sükünetle dedi ki: — Salim amca evvelki sene apandisitten — ameliyat oldu. Hattâ evvelki sene yazın müt- hiş bir de yağmur yağmıştı. İkbal Hanımın kocası Mu- zaffer Bey tehlikeden bihaber yine ısrar etti: — Hayır Salim amca geçen zukluk mu var?.. Abone cevap verir: — Hayır! Birşey yok! İşte görüyorsunuz ya! Sizinle görü- şüyorum... Birkaç gün sonra şirket bu a- boneden a hiç makinesini kullan madığı zamana ait fazla mükâ- leme bedeli diye on lira kadar bir para ister... Abone bu para- yı verir ve o gün makinenin mü hürlü olduğuna dair zabıt vara kasile birlikte şirket — aleyhine müddeiumumiliğe müracaat e- der. Müddeiumumilik te işi şir- ketin merbüt bulunduğu kara- kola havale eder. Şimdi şırket karakoldadır. İfadesi al k kadının! sene ameliyat olmuştu. Ve ilâve etti: — Sonra ben apandisit ame Tiyatı ile yağmur arasında hiç te münasebet görmüyorum. Lâf diyeceksiniz değil mi? Gayrikabili izah bir mucize olarak İkbal Hanım yine sinir lerine hâkim bulunuyordu. Ma amafih cevap — vermekten hâli kalmadı: — Evvelki sene yazın fazla yağmur yağmıştı. Hattâ biz Bursada idik. Ameliyat haberi ni alır almaz alelacele döndük. Muzaffer Bey dedi ki: — Evet, ameliyat haberini â he almaz alelacele döndük am- ma, o zaman Bursada de- ğgildik. Balıkesirde idik. Hem &v velki sene değil, geçen sene.. : İnsan denilen mahlükun si- nirleri ve sabrı bu kadar suiiş- timal edilebilir mi?. Nihayet İkbal Hanım kabın dan taştı: — Dur, dedi, senin yalanını tutacak bir şey daha söyleyece ğim. Bursa treninde büyük bir kalabalık vardı. Kompartrman da sıkışıp kalmıştık. Neye o- muz silkiyorsun ya?, Yalanmı tuttum diye mi? . — Ben omuz silkmedim. — Hayır silktin. Zaten ar- tık bu gibi şeylere hayret etmi yorum. Huylarına alıştım. Bir da hep haklı çı ikmakl Bugünkü. Program İstanbul — Saat 18 den 19 a ka- dar gramofon, 19;30 Vedia Rıza Ha- mım heyeti, 20,30 Habibe Molla, 21 İnci Hanım heyeti, 22 Tango. Belgrat — (429,8 m.) 17 orkestra, 18,4 çekçe ders. 19,15 konferans, 2,015 Varşova radyosu. Bükreş— (394,2 m.) 17 radyo or- kestrası, 19 musahabe, 19,40 gramo- fon, 20 iptidaf musiki hakkımda kon ferans, 2,45 radya jurnal, 21 Rus koro heyeti. Budapeşte — (550,5 m.) — 17,30 salon örkestrası, 18,45 stenografi dersi, 20 konferans, 20,39 konserva- tuvar konserinin nakli. Roma — (441,£ m.) 19,50 gramo- fon, 20,45 operet. Varşova — (1411 m.) 18,35 gramo fon, 19,45 radyo jurnal, 20 musaha- be, 20,15 senfonik konser, 22,40 rad- yo jurnal, 4 Viyana — (517,2). 19,20 — viyalon- sel konseri, 19,50. haberler, 20 Nev- York telsizinin nakli, 20,15 opera, 22,30 dans havaları, .. Şükran Kıt'ası Filorina'lımın, (Şairi âzınunııı tebcil) daki eseri tile, ve üstatlarımızdan Ttabzon Meb'uıu muhteremi (Halil Nihat) Beyefen- dinin, Büyük şair Fhlorımah Beyefendiye Hitabı iltifatile (Cümhuriyet gaze- Nâzım istersin, hakli çıkmak için ya- lanlar bile uydurursun. — Ben yalan söylemiyorum. Omuz silkmedim ki, silktim di yeyi di: — Omuz silkmedin mi? O halde ben yalan söylüyorum. Artık iş işten geçmişti. İk. bal Hanım hiddetlenmişti: — Evet, yalan söylüyorum. Ben yalancı bir kadınım. Efen dimizin sayesinde yalancı da ol duk. Muzaffer Bey, yine musliha ne sözlerle kendisini affettire- bilir ve fırtınanın önüne geçe- bilirdi. Fakat bu kaca hakika- ten kaba bir koca imiş. Halsız bile olsa, kadına hak vermek cari — muaşeret - usullerinden iken, bu usule ne kadar gafil davranıyor? Müraiyane bir li- sanla dedi ki : — Cicim, beni dinle! Lüzum im. İkbal Hanımın sesi yüksel- zere M. Vatson karakola çıgrıl mıştır... Lâkin çefaide! Bütün abone ler böyle kontrol yapamazlar ki... Sözün en kestirmesi şu. dur: Telefon şirketinin mükâleme hesabatı kimseye emniyet tel- kin etmemektedir. Elbette dün yada bunun bir kontrol sistemi vardır. Şunu bir araştırsalar fe- na olmaz.. Zaten mükâleme be delleri her yerden pahalı iken, zaten her sözümüz iki okka ek mek parası tutarken şimdi bir de görüşülmeden lâflar için de para vermeğe kalkarsak yarın: — Düşünülen - fikirler için!. diye birer fatura almamiz ihti- mali vardır. FELEK suz bir kaşayı uzatıp du- ruyoruz. Ben demin Salim am- canın geçen sene ameliyat oldu ğunu söylemiştim. — Hayır, evvelki sene! — Hayır, geçen sene! — Nasıl, dediğime varıyor- sun, Ben yalancı bir kadınım değil mi? Beni yalancı bir ka- dın olmakla ittiham ediyorsun. Yine Muzaffer Bey kaba bir tarzda: — Ööööööf! Canımı sıkıyor sun kadın! dedi. Artık bu kadarı fazla idi. Yemek masasının üstünde ağır bir meyva kâsesi duruyordu. Sofralarda böyle tetlikeli şey- ler bulundurmak doğru değil- dir. İkbal Hanım kâseyi yaka- lıdıgı gibi “kafan budur” diye başına fırlatı mı? Mıllıyet in Edebi Romanı: 28 kuvvetlendirecek?, Bilirsin İki gönül bir olduktan son- Ya samanlık seyran olur.. Der- ler, Ben ve yahut sen bu bera- berliği temin edemezsek nikâhı ik için bin bir sebep mi rok?, — Fakat, itiraz ediyor: Nikâhsız olmanın ne fai- var?. Diyorum. Ona da bin dere- su getiriyor, bir sürü kaça iklı çevap veriyor. Bilmem ne yapacağız?. Hoş i .—-lllı nıkıh olsun!, — Dediğim yok. ç Aşıkın gözü dünya mı gö GOZYASLAR[ £ Etem İZZET goılermden başka hiç bir şey görmüyor. Yeter ki biz bize, gönül gönüle olalım — ve., dur- madan sevişelim!. Komisyonun işi neredeyse bıtecek Belki de yarın akşam yi parate edebil ceğiz. Fakat, Fransız ve İngi- lizler fena halde kuşkulanıyor- lar. Sefirlerin, sefaret adamla- rının hariciyeden çıktıkları yok. Kokuyu aldıkları muhak- kak amma, sırrı alamıyorlar. Vaziyeti bir öğrenseler ortalı- gı birbirine katarlar! aA T DA rik diyor. İngiltereye de bir bahri ye heyeti gonderıyomz Galiba Babiâli ııyısı bir ma nevra çeviriyor. Fakat, benim için en mühim ölan nokta hariciye — nazırını kandırmam — oldu. Az kalsım, harbiye nazırının yanında ben de Fransayi bovlayacaktım! İmkânı yok:. Hastayım!. Filân.. diye fırtınayı savur- dum. Galiba müsteşar muavini gidecek. Naran, hakikaten bu işte beni yaktı. Yoksa- mükem mel bir Paris - seyahatinin ne kusuru vardı?. Bir aşk borasının enginlerinde — Ben nikâh istemem!, Demekte hakkı varmış. Gece baloda idik. Yapmadı ğmı bırakmadı. Belki biraz da Bir öuçikPağ s0nril e m—;;;ı içtik. urla ya içti ühide yünirökn” Bir tarsilakrn ©/ a dakar hrııürdılil. tesinde ir şu: (Şâhısın): Şi'rü edep ülkesinin ey —Nâzım—, (Şuara zumresl) hakkında ne ister- se desin. Anlayıp kadrini (Hâmit) seni etsin tebcil, Bence tebcile seza —Şairi âzam—: sensin! İMuallâ Şiir kıt'asına mukabil, Filorina'lı- nın (şükran kıt'ası): (Ey şiir âleminin şehbâzı) İltifâtın, bana —şehnamei şan—! Beni dünyalara mağbut ettin, —Dâstanı zaferim— dir: —krt'an—! (İRTİHAL) Mektebi Harbiyenin en kıdemli askeri Musul fırkası kumandanlı- ğından mütekait, Ferik Zühtü Paşa vefat etmiştir. Merhumun nakşı Üs-, küdarda kayin biraderi Ragıp Be- yin hanesinden kaldırılarak bugün- kü Cuma günü Üsküdar Yeni camii şerifinde cenaze nemazı eda edile- cektir. Dostlarının teşrifi rica olu- nur. FETHİYE îşıxm*t MADENİYESİ Türk anonim şirketinden Hissedarana ilân Ticaret kanununun 361 inci mad- desi ve esas mukavelenamesinin 47 inci maddesi ahkâmına. tevfikan Fethiye Şirketi Madeniyesi Türk Anonim Şirketinin hissedaran he- yeti umumiyesi mevâddı atiyenin müzakeresi zımnında işbu Martın 29 uncu Salr günü saat 15 buçukta şirketin Galata'da Merkerz Rıhtım Hanının 2 inci katında kâin merke- zi idaresinde sureti adiyede akti iç- timaa davet olunur, 1 — Meclisi İdare raporile mura- kıp raporunun kıraati, 2 — 1931 senesi hesabatının tasdi- ki mezkür sene netayicine dair Mec lisi İdarenin teklifi hakkında itti- hazı karar ve Meclisi İdare azasının tebriyei zimeti, 3 — Metlisi İdarenin tecdidi, 4 — Meclisi İdareye ita olunacak hakkı huzur miktarmın tayini, S — 1932 senesi muamelesi -için bir tayini ile ücretinin tes biti, 6 — Şirketin idarei y nin tedviri ile mükellef Meclisi İdare azalarile müdüne verilecek | ücretlerin tesbiti için Meclisi İdare ye salâhiyet itası, 7 — Gerek şahsen kendi namlari- le ve gerek sair, şirketlerin Meclisi İdare azası yahut müdürü sıfatile şirketle akti muamele — hususunda iMeclisi İdare azalarına müsaade ita SI. Esas mukavelenamesinin 52 inci maddesine tevfikan lâakal 250 his- seye malik olup işbu içtimada bilâ- sale veya bilvekâle hazır bulunmağı arzu eden hissedaran Ticaret kanu- nunun 371 inci maddesi mucibince malik oldukları senedatı içtima gü- nünden lâakal bir hafta evvel, Gala- ta'da Şirketim merkezi idaresine tev di eylemeleri lâzım gelir. Hissed. dan her biri hi heyeti umumiyesine dahil diğer bir zatı tevkil edebilir. Hisse senedatının tevdi - olundu- ğuna dair müessesatı maliye tara- fından muta vesikalar içtimar umu- mide hazır bulunmak üzere mevdu hisse senedatı gibi kabul olunur. Meclisi İdare d İstanbul Dördüncü İcra Memur- luğundan: Kurbalı dere köşklerin- de mukim iken elyevm ikametgâh- farının meçhul hanedanı sakita ef- radından Osman Fuat ve Nihat Bey lenle Atiye, Adile, Behiye, Rukiye Hanımlara: Hacı Hasan Efendi ve- gesesinin alacağından dolayı mah- cuz bulunan Göztepe'de Göztepe caddesinde 78 numaralı bir krt'a tarlanın dörtte bir hissesi borcun ademı tesviyesine binaen furuhtu idarğ Muzaffer Bey alnı yarılarak, ye re yıkıldı. Ancak bu hâdiseden sonra, hakikt İkbal Hanımın iyi kalp- liliği kendisini gösterdi. Mağ- lüp hasmini o halde bırakacak yerde, derhal kocasının kanla. rımı sildi, ihtimamla temiz bir sargı sardı, Yarası o kadar ağır olmayan Muzaffer Bey de bu tedaviden sonra - gözlerini aç- tı. Yalnız gözleri değil, kulak- ları da açıldı. Çünkü sevgili ka rısı İkbal Hanımın, — bir anne şefkati ile söylediği şu sözleri işitti: Hunriz adam, Salim amca- nıh evvelki sene ameliyat oldu ğunu kabul et bakalım. . dan üç gün zar- fında borcun tesviyesi ve tehiri ic- rayı müstelzem bir itirazınız vansa beyan etmeniz ve ikametgâhınızın meçhuliyetine binaen ikinci ihbar- name makamına kaim olmak üzere keyfiyet ilânen tebliğ olunur. İtimadı Milli Türk Sigorta A. Şirketinden : Serlevhasile dünkü nüshamızda münteşir heyeti umumiyeyi içtima- a davet ilânında yevmi içtimam 23 Mart Çarşamba olduğu yazılacak i- ken sehven (23 Mart Salı) gösteril- miş ve şirketin merkezi idaresi olan İtimacı (Milli Hanı yerine de keza #ehvi tertip olarak (İttihadı Millt Hanı) yazılmış olduğu tashih ve tavzihi keyfiyet olunur. Bu — haftanın reren göreceklerdir. FiLM DİYARININ En. CANLI veMERAKLI #MACERALARI TAMAMILEFAANSIZCA * SOZLÜ-ŞARKILI, B sanrZEVK NEŞE' GŞETARET Bugun MA J İ K'te Her halde görmeniz lâzım gelen bir tilmdir. Bugün saat İl de tenzilâtlı matine Umumi #ühuliye 25 kuruş büyük — hâdisesi Dün akşamdanberi ASRİ sinemanın iraesine b şladığı ŞANGHAY GEMİSİ filmidir. Bu eser KAY JOHNSON, CONRAD NAGEL ve I&UİSE WOL- HEİN tarafından fevkalâde bir surette temsil edilmektedir. Kuvvetli heyecanları hissetmeği sevenler bu hatfikulâde filmi her halde müker- İlâveten: Saat 16 V4 matinesinde ve suvaresinde zengin varyete prog ramı. Yeni numaralar ile 7 ASAYALOFF'un yeni repertuvarlarının son haftası ve Anastas'ın yeni Türk bâleti. SKTT A AA S NLAL AA DİN TEK İKT N Fevkalâde tuvaletler - Şayanı hayret fanteziler - Bir çok & şarkılar ile sözlü sinema ve zarafet kıraliçası GLORİA SWANSON ARTİSTİK SİNEMASINDA kemali muvaffakiyetle gösterilmekte olan ÇILGIN filminde. - Buyün- saat 10,30 da tenzilâtlı matine DUL FLEDERMAUS YARASA FLEDERMAUS “Telefon sistemlerinde Devredilecek İhtira Beratı ıslahat, hakkındaki icat için Sanayi İMüdi- | riyeti umumiyesinden istihsal edil- | miş olan 17 Mart 1928 tarih ve 729 | numaralr ihtira beratt hakkında bu ;'kere Serağ veyahut icara verilece- | ğinden mezkür ihtirar isticar etmek veyahut satın almak arzusunda bt- | lunan zevatın İstanbul Bahçekapı | Taş Han No, 43—48 de mukim ve- | kili H. W, İSTOK Efendiye müra- 1 caatları. Sinirlerim gı i? Hayatım zehrolurdu eger Bromural komprimeleri olmasaydı ! 1 ... Uyl ? Bromural! ... Bir bardak su içerisinde alınan bu zararsıı ilaç gergin sinirleri teskin eder. (Ludwigshafen a.Rh.,Almanya) KnollA.-G. Kumpanya- sının Bromural'ı çeyrek asırdanberi halkın aradığı ve heryerde muhtaç olduğu bir ilaçtır. 10 ve 20 komprimelik tüpler içerisindedir. - a'u On ıkıyı geçıynrdu. Nâran; kendisini birden *zevkin çılgın kolları arasına at” — Yapma.. Dedim. — Otur!. Kıskanıyorum: Dansetme.. 4 Dedim. Dinlemedi. Sanki, neyi istemiyorsam inadına onu yapıyordu. Hemen hemen balo da ne kadar genç erkek var ise hepsi ile tanıştı. Tanıdıklarını da bana gösterdi: — Bak şu bahriye zabiti. ne!. f Favorili genci görüyor mu- sun?, - Şimdi dansettiğim çocuk!. Mavili kadının yanında otu ran sarışın delikanlı, Ve.. daha bir çoklarını işa- ret etti, etti hepsi için teker te- ker: — Bunlar benim h iye- birer gösterişile sanki birer de- fa boğazımı sıkıyor, beni ayak larının dibine — dibine atıyor, çiğniyor ve çiğnetiyordu!. De. li gibi idi. Tamamile değişik bir kadındı. Her — günkü Na. ran'a, hiç benzemiyordu. Söy- lediğim bütün sözler bir kula- ğından giriyor, öbüründen çı- kıyordu! Bazan küsüyor, ma- samda yapayalnız oturuyor, dü şünüyordum: — Bu bir orospu.. Aile kızı, zevk kızı, dalğın kız, kim olursa olsun hiç biri- si bu kadar erkeğin hususiyeti ne girmiş olamaz ve bu kadar alın damarı patlamış olmaz!.. Ve.. nefret ediyordum. İz- reniyordum. İsyan ediyor- dum.. Ve kendi kendime hük- metmeğe çalışıyordum: — Kalk git budala. Daha buralarda ne duruyorsun?. Bu kad bıyığılığnıı, sür- tine girdiğim erkekler!. Dedi. Ve.. hâlâ onlarla dans nim alev alev vanıvardu. Tanı ediyordu. Konuşuyordu. Bey- | gece bü tüklüğünü olçmek ıçın hâlâ mı tecrübe ııtıyoruııı - İşte, bu srslran ae - çocuğunu terkeden senin gıhı budalaların akibeti budur. Hay di durma.; Git!. Ve., biran geliyor, asabileşi- yor, bütün cinlerim — başıma toplanıyor: — Kalkayım şunu iyice bir döğeyim. Bütün halkı da yüzü ne tükürteyim.. Ondan sonra, ben de ne olursam olayım.. Diyordum. Ve.. bütün bu mütezat his ve düşünceler a- rasında şaşkımna dönüyor, ne ya pacağımı bir türlü kestiremi- yordum. Neyse ki sabah imda da yetişti ve o da yatıştı! Yanıma geldi: — Gidelim mi Ruhi?. Dedi. Suratlı idim. Nefret, isyan, kin, azap, ıztırap karı- şık nazarlarım hep birden 0. nun gözlerini dolduruyordu. Fakat, o birden bire yumuşadı. Kendisini — müdafaaya başla- dı: | — Görüyorsun ya hiç bir şey yapmadım! k v “-Dansetmi ne öp> Vizu sadta SAA kalkap gidecek değil miyiR?. Ve.. du: — Haydi canim!. Güzel Ruhiciğim!. Şekerim.. Bal çocuk, Ve,, 1srur edıyordu — Haydi gidelim!. biraz da beni okşayor- Barışalım!, Ve.. beni guldurmeye Calra şıyor: — Gülücük.. gulucuk gulu— cük.. yordı Diye de şaklabanlıklar yapı Başka ne yapabilirdik. Kalk tım; — Gidelim!, Dedim, Fakat ne ıçım, yüzüm barışık degıldı' Eve bitkin, posasi ne çıkmış bir adam gibi girdim. Suratım daki ekşilik ve içimi dolduran

Bu sayıdan diğer sayfalar: