20 Mayıs 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

20 Mayıs 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Güzel yazı müsabakarnız Bir haftalık dahili ve harici vakayii takip ediniz en şayanı dikkat bulduğunuz hadise hakkında bir yazı yazıp bize gönderiniz. En güzel yazılmış makalenin sahibine: 5 lira İkinci gelen makalenin sahibine: 2,5 lira Hakkı telif verilecektir. Bu musabakaya yalnız liseler, yüksek mektep talebeleri iştirak edebilirler. Yazıların gazete yazısıyla azami 75 ve asgari 30 satır olması, kâğıdın bir tarafına yazılmış bulunması lâzımdır. — Bir Alman üniversite talebesi | Almanyada Üniversite, gençliği nasıl Bu yazılar cuma günü akşamıma kadar elimize geçecek tarzda postaya verilmelidir. ç Alman gençleri geçit resminde Gemçler içim | Muhasebecilik istikbali Geçen haftaki müsabakayı kazananlar Geçen haftaki müsabakamızda birinciliği “Milli Müdafaamız ve Türkiyenin sulh siyaseti,, serlevhalı yazı le (o Galatasaray Lisesinden Faruk, ikinciliği “Balkanlarda son siyasi temaslar ve Bulgaristan” serlevhalı yazı ile Universite'den Rüştü Beyler kazanmışlardır. Ken- askerleştiriliyor? Almanya maddi şekilde silâhlarını kuv- vetlendirmekle kalmamış aynı zamanda harp ilmini mekteplerde tedris ederek bunu insan kültürünü lâzımı gayrimü- fariki bir hale sokmuştur Dünyada silâhsızlanma edebi - Yatının alıp yürüdüğü bir zaman - bütün memleketlerin harp büt- Şelerini akla havsalaya sığmaya - cak derecede kuvvetlendirdikleri muhakkaktır, Birçok memleketler sade bu hususta maddi vesaiti zar etmekle kalmıyor, bunun İ- Çin bütün milletin mâneviyetini de arp ve müdafaai memleket yolun da terbiye etmekle de uğraşıyor - lar. Filhakika harpte birçok defa- lâr kullanılan vesaitten ziyade Psychologigue sebeplerin en bi bir âmil olduğu O muhakkaktır. letiklâl harbimiz bunun en büyük ir misali değil midir? Bütün dün Ya karşısında yalnız sulh için çalı- şan ve sulhün idamesine den Türkiyenin herhangi ir emele karşı kendini k imkânlarını hazırl Müdafaai milliye bütçesine 20 mil. Yon ilâve ederken bu hususu da göz önünde bulundurduğu muhakkak- r. Size bugün bir misal olmak ü- ?ere hem maddeten hem mânen or- 'Usunu takviye eden Almanyanın Yaziyetini izah edeceğiz. , Şimdiki halde Almanyanın han- &i tarafını dolaşırsanız dolaşın ve attâ Berlin sokaklarında Ünter en linden'de bile bir hudut şehri nzarası görürsünüz. Tab'an as - ker olan bütün Almanya bunu her Vesile ile izhar etmekten çekinmi - Yor. Versailles muahedesi muci - bince yalnız 4000 zabit 300 sıhhi- Ye zabiti, 200 baytar 21,000 küçük Zabit, 30,000 asker bulundurmak Mecburiyetinde iken eskiden de | tatbik ettiği bir usule tevfikan bun ge talim ve terbiye ettikten sonra “erhal hizmeten çıkarıyor ve ye - yine yenilerini alarak harp zama - ında çıkarabileceği ordunun mik- Karını fazlalaştırıyor. Fakat bu tedbir de Versailles'n boyunduru Sundan kurtulmak için çalışan Al Manyaya kâfi değildi in başka bir çareye mü- t edilmiştir: tir, siversite talebelerini askerleş- iy ek. Almanyada doi ya Yakın zamanda bütün k, Şamil bir vaziyet alabileceğini ni çizmek çok zor deği kabilgi #8 cümle ile bül undan sonra harp için hazır - gi husuci bir ilim, bir talim Svzuu olmamal ye iyesi umumi tahsil ve terbiye - in bir paprçası, insan “culteure”- ünün bi : me mün bir unsuru haline getirilme - ir, bunun için Alman büküme- İşte 1933 senesi mayısı zarfında Ber- Yüksek teknik mektebinde ve <r muhtelif Üniversitelerde harp ? için birer kürsü ihdas etmiş- ilm; zi Hattâ bu hususta Militar Wo - <henblatt gazetezisnde Strange is- minde hiv hekelesinme snriları sövle “Bugünkü harp battı hareket - | lerinin çok karışık olması, bütün a- hali tabakalarının buna iştirak et- mek zaruretinde bulunması, faal orduya hinihâcette destek olabile - cek ve icabında idareyi eline ala - bilecek gençler yetiştirmeği zaruri | kılmaktadır.,, İşte Alman Üniversitelerini as- kerleştiren fikir budur. Yüksek mekteplerin muhtariyeti, talebele - rin an'anevi hürriyetleri biç şüp - hesiz ortadan kalkmağa mahküm- dur. Bütün talebe, teşkilâtı Alman- yada Deutche Çtudentenschaft na- mı altında bir teşekkülde toplan - mıştır. Bu idareyi elinde tutan Dr. Staebel diyor ki: “— Serbest talebe ortadan kal- kacaktır. Üniversite birliklerinin gayesi, kendi seviyeleri nirbetin - de vazifei askeriyeyi tatbik etmek | bulunanlara icap €- yeyi vermektir. Eğer bu teşekkül bu vazifeyi yapa mazsa bunun Üniversite dahilinde | hikmeti vücudü yoktur. Hiç şüphe yok ki harp sanatin- de e m talebeler ye - ni Alman ordusuna mühim bir hi ni Alman ordununa mühim bir hiz Bunlarm adedi nedir?, 1933 - 1934 kışı zarfında, Al- man Üniversitelerine 71.043, yük- sek teknik mekteplerine 18.600 ve diğer yüksek mekteplere 3916 genç talebe kayıtlı bulunmaktadır. E - ğer bunların içinden harbe yara mıyacak olanlarla ecnebileri çıka racak olursak bu adetlerin 14.888 (56.836) ve 3.132 ye yâni ceman 74.856 ya baliğ olduğunu görürüz. Demek Almanyanm Versailles muahedesindeki tahdidata rağmen ayrıca elinde yüz bine karip her türlü terbiye ve tahsil görmüş genç zabiti daha vardır. Bu gaye - yi elde etmek için ayrıca 5 Mayıs 1933 tarihli bir nezaret emri, rinci ve ikinci sömestrlerdeki bi tün talebenin askeri spor talimleri görmesi lâzımdır. Bu olmadan ü - çüncü sömestre geçmek memnu - dur.,, demektedir. Burada okuyan ve Üniversite'yi bitiren talebe hiz- meti askeriyesini tamamile yapmış tır. Bu ayni zamanda talebeler için de bir kolaylık telâkki edilmekte- dir. Ve kimse de bunun farkına var mamaktadır. İşte Almanyanın ordusunu na « sıl hazırladığını öğrenmek için yu karıdaki satırları okumak kâfidir Almanya Fransa gibi harbe mad - di vesait noktai nazarından değil ve ayni zamanda da harp ruh ve zihniyetini genç Almanlara aşıla - yarak çalışıyor. Bunun neticesi ne olacak? Her. halde zaman bize bunu gösterecek dilerinin hüviyet varakalarile birlikte idarehanemize müracaat etme- lerini ve mükâfatlarını almaları Milli müdafaamız ve Tür- kiyenin sulh siyaseti Bu haftanm en mühim hadisesi hiç süphesiz hükümetimizin Milli Müdafa a bütçesini 20 milyonluk yeni tahsisat ile takviyeye karar vermesidir. Bütün bir cihan harıl harıl silâhlanırken ve | bu silâhlanma yarışının 1914 tekinden | daha açık bir şekilde tebarüz etti örülürken Türkiye, kendisini ka n bulunduğu vaziyet üzerine terke- Jemezdi. Filhakika Gazin'in “Yurtta sulh, cihenda sulh” sözlerinde bütün yasetteki umumi politikamız hulâsa dilmiştir ve bunun © içindir ki kendi ahamız dahilinde kendi komşuları - İn sul elimizden geleni yap - ın bir an için bile olsun çekinme ik ve çekinmiyoruz. Balkan misakı, ınanlılarla yapılan Entente Cordiale bir çek O memleketlerle aktettiğimiz dostluk ve ademi tecavüz muabedele- ri bu politikamızm icraat sahasında tebellür etmiş birer aksidir. Zaten teş- kilâtı esasiyemiz yapılırken “Harbiye Nezareti” unvanının “Milli Müdafaa Vekâlet?" unvanına kalbedilmesi yeni Türkiye Cümhuriyetinin ta ilk teğei külü anındanberi takip etmek (istedi sulh siyasetinin en göze çarpan bir mi idir. Bizim bu sulhperver düşünce- lerimiz yalnız söz halinde veyahut dü. sünce halinde de kalmamış bu vadide birçok icrnatımızla da teyit ve takviye olunmuş ve bunu, silâhsızlanmayı bir gaye ettiklerini söyliyen birçok Avru- pa hükümetleri de tastik etmişlerdir. Birçok hükümet ricalimizin de müte addit kereler söyledikleri ve teyit et tikleri gibi biz kat'iyyen harbetmek ni- yetinde değiliz. Lozan muahedesinden sonra kendi tabii hudutl öçü çekilip kurduğumuz mü: tanın imarından ve mütesanit vatan - şka hiç bir ga- iliyoruz ki bu da ancak sulh içinde kabili tahakkuktur. Ve sulha çalıştığımız içindir ki bugün de her hangi bir taarruza karşı kendi mizi müd YE va bei ruz imkân olmak zaru- yerinde zerre kadar gözümüz yoktur. Olsa idi harpteki mağlüplar arasında galip çıkmış bir memleket ol- mamız itibarile Sevr" n'da tashih ettirirken bu kan, de açıkça söyler ve gayelerimizin tahakkuku i- çin çalışırdık. Maksadımız statükoyu muhafaza etmek ve birtakım devlet- lerin muahedelerdeki arazi ahkâmını değiştirmeyi aleyhimizde kullanmak imkânı aradıkları zaman onlara kar 4 kuvvetli bulunmaktır. Biz biliyoruz ki muahedeler hiç bir zaman rızayi ta- rafeyn ile tashih edilmemiştir. Millet- ler Cemiyeti misakınm “zamanm ta - ahkâm tagayyür edece- ” prensipine istinat lerin ebedi olmadığını cak bunun sulhperver bir ha tashih edilebileceği o davasmı güden meşhur 19 uncu maddesi kuru bi i Şimdiye kadar dostça, ahbapç muâhede tashihi görü iş ve görülemiyecektir. Kuv- vetli olan taraf dileklerini o kuvveti nisbetinde karşı tarafa kabul ettirir ve bunun için muahedeleri kalem değil süngü, mürekkep değil kan tashih e- der. Işte son aylar zarfında beynelmilel sahada munahedelerin tashihi için bir hava yaratılırken ve bir takım devlet- ler hâlâ lâfzen iflâs ettiği söylenen ve fakat mevcut olan emperyalist maceralar peşinde koşarken Türkiye nin de bu hususta söyliyesek sözü ol- duğunu kendilerine hatırlatmak için biz de silâhlarımızı şıkırdatmak ve mahmuz çarpmak mecburiyetindeyiz. Bütün dünya silâhlanıyor: Amerika i bahri inşaat için kongreden tahsi- sat istedi. Fransa Cenevrede silâhsız- lanmanın esası hazırlanırken “emmi - yet” meselesini bahams ederek kuvvet- İerini günden güne fazlalaştırıyor, Al len, muahede- i hissediyoruz. Bizim başkalarının | rica ederiz. Balkanlarda son siyasi temaslar ve Bulgaristan Balkan sulh siyasetinin inkişafında her gün görülen ileri adımlar, dünya sulhü içinde Balkanlara en mümtaz bir yer ayıracak mahiyettedir. Balkan hükümetlerinin — ayni sulh bayrağı altında toplanmaları lüzumu- nu ilk önce ortaya atan Büyük Gazi nin bu fikri az zamanda “Balkan mi- ile yemişini verdi. Kral Alek - sandr'la Gazi ve Kral Karol arasın- daki temaslar, bu uğurlu birliğe vücut Son haftalar içinde M. Yevtiç, ve Ce neral Kondilis'in Ankara ziyaretlerin- den sonra, Tevfik Rüştü Beyin son se- yahati, Balkan hükümetleri arasındaki hakiki münasebetlerin asıl ifadelerini teşkil etmektedir. Bütün bu temaslarda dünya sulhü için hiç şüphesiz o büyük bir kazanç olan Balkan misakının mihver olarak alınması, bu siyasi birliğe umumi Bal- kan sulhünün bir bütünü gibi bakmak için bize hak verir. Balkan devletleri arasındaki son si yasi temaslar arasında o M. Yevtiç'in Sofya ziyaretine de büyük bir yer a- yırmalıdır. Misaka girmemekte #dela inat gös- teren Bulgaristanın, bu sulh camiasın- dan ayrı kalması, Balkan misakına iş- trak eden devletlerin bu hükümete karşı aykırı bir vaziyet almalar- icin asla vesile teşkil etmemiştir. — is Bulgaristana daima bir açık kapı bi rakılmıştır. Bu hattı hareket riyasız sulh hesabi” na kaydedilebilecek mühim bir nokta“ dır. Son gelen haberlere göre Belgrat- ta Bulgarlarla ayrı ayrı iki taraflı mi- saklar akti esası kabul etdilmiştir.Bal- matbuatımn, diğer Balkan hükü- metlerinin, Yugoslav - Bulgar yakınlı- Zindan endişe ettikleri o hakkındaki neşriyatını bu hareket açık bir şekilde tekzip etmiş ve sulh idealinin artık her türlü entrikalardan uzak bulundurul- duğunu anlatmış oluyor. Yalnız Bul- gar noktai nazarı değişmez kaldıkça, bu iki taraflı misaklarda da müşkülâ- ta rastlanacağı aşikârdır. o Bulgarlar bugünkü arazi statükosunu kabul et- r ih muahedelerinin ve müte- inin değiştirilmesini istiyor. lar. Şurası muhakkaktır ki, bu kadar büyük bir iddianm Akdenizde ticari bir mahreç istemekle hiç bir münase- beti yoktur. Ve şunu da unutmamalı. dır ki, Kral Aleksandr'ın son beyana- tında, revisionisme'in harbe mani ola- madıktan başka, bunun aksi bir tesir yapabileceğine kuvvetle işaret edil mektedir. Bu biribirine zıt fikirler, hiç olmazsa Bulgarların o kadar ümit b: ladıkları Yugoslav - Bulgar yakınlığı- nm tam olmasını imkânsız kılacak bir mahii ir. T Diğer taraftan Bulgaristanın komşu, larından arazi isterken, cenup kısmın- da tam bir Türk ekseriyetinin bulun- 'duğu unutulmamalıdır. Türkiye sulh ine aykırı gitmemek için komşu- karış toprak istemiyor.Fa kat tam bir revisionisme'de bu nokta- nm kendiliğinden bir mana ve kıymet alacağı açıktır. Bugün Bulgaristanda kabine buhra- nı var. Hükümetin misaka iştirak et- gar idarenin, harici siyasette evvelki başka ossulara dayanıp dayanmıyacağı Balkan sulbü için çok mühimdir. ii M. ŞUKRU diplomatlarını enditeye eden mü- him bir sebep oldu. Diğer taraftan gazetelerde mütemadiyen Balkanla - rın yeniden tayyare aldıklarını okuyo- ruz, İtalyanın sulh siyasetinden bah - setmiye lüzum yoktur: O Akdenizde kendisine hakimiyeti temin etmekten a Asya ve Afrikada emeller bes- ni af gençler memlekette Geçen haftaki yazımızda yeni | inkişaf eden sanayi (hayatımızın gençlerimize birçok yeni meslek- ler hazırladığını yazmıştık. Filba- kika kurulan yeni fabrikalar “ele- meği,, sahasında birçok gençleri- mize çok iyi mevkiler vücuda geti- | recektir. Ankara'da (açılacağını memnuniyetle haber aldığımız İş Üniversitesi'nin teksikle ilmi ve el- emeğini birleştirerek bize bu fabri- kalar için lâzımgelen kıymetli un- surları yetiştireceğinde şüphe ede- meyiz. Ancak tahsilini bitiremeyip ha- yata atılmak mecburiyetinde olan bir takım gençlerimizin de fabrika mesaisi dahilinde vücutça o emek sarfedecek mevkide olamıyacakla- rı da kabul etmemiz lâzımdır. Böyleleri ne yapmalı? Kendi kendilerine ticaret hayatı- na mı atılmalı, yoksa bir yere me- mur mu olmalı? İkisi hakkında da lehte ve aleyh- özler vardır: Bir defa , 'dan doğruya bir sermaye meselesi - dir. Eğer o sermaye mevcut olsa o genç zaten tahsilini daha yüksek bir şekilde ikmâl etmek çatelerini de arıyabilir. Memuriyete geline: :| her şeyde olduğu gibi, umumi haya tn veya herhangi bir müesesenin yürümesine yardım eden bu kısım faaliyetin de son zamanlarda tekâ | mül ettiği pek bariz bir şekilde gö- ze çarpmaktadır. leme mülâzemet eden ve orada im- kân olduğu nisbette terakki vasıta- larını arıyan memur zihniyeti ta - mamile değişmiştir. Yazı kalemini daktilo makinesi istihlâf ettiği gün- denberi “hüsnüh iflâstadır. ettirecek kabiliyette bir takım ev- saf lâzımdır. Yalnız yazı yazmak- la kendisine her nevi sahada iş bu- il anneden ye bulabilen i,, bugün ölmüştür. Me- muriyet bir nevi ihtısas haline gir- miştir. Onun için bu vadide çalışa- cak olan gençler kendilerini ona göre hazırlamalıdırlar. Bunun için de her iş sahasında olduğu gibi bu- rada da memuriyet için icap eden vasıtalarla kendimizi teçhiz etmek zaruretini hissediyoruz. Memuri- yet hayatının muhtelif kısımları i- çin hiç şüphesiz onunla alâkadar olan muhtelif bilgileri öğrenmek möcburiyeti vardır. Bunların da burada tahlili uzun sürer. Bugün- sözlerinden şüphe etmek hakkımız - in biz de kuvvetli olmak ve ir taarruz imkânmı hudut- derhal (o defedebilmek için Müdafaa bütçemizi takviye et- hangi zda mek mecburiyetindeyiz. a Lisesi: FARUK olan iyi bir meslektir Türkiyede yeniden açılan iktısadi haya- tın, usulü defteriye bihakkın vâkıf genç- lere ihtiyacı vardır; muhasebeciliği bilen hakiki bir boşluğu dolduracaklardır lük yalnız memuriyetin tica sai olan kısmından bahzed: Zaten bütün devletlerin, tasa etmek maksadile memur adetlerini tenkis etmek istedikleri bir devir- de, bizim için daha müsmir olabi- lecek sahalar mevcutken herkesin devlet memuriyetine atılması ca - zip bir iş olmasa gerektir. & Onun için yüksek tabsillerini ikmal ede- miyecek mevkide olan genç'erimiz için bir saha kalıyor: i faliyet. Gençler ancak burada #rayabil- dillerini bulabileceklerdir. re için de kendilerinin £ terakkisine çok büyük ve hayırkâr bir tesir ic ra edebilecek bir ilim vardır: O da usulü defteridir. Maalesef memle- ketimiz bu hususta kâfi unsurlara malik değildir. Halbuki usulü def teri bütün ticaret ve bütün sanayi dünyasmın £ esaslarından biridir. Çünkü usulü defteri bu iş âleminin akislerini bize sadık bir şekilde gös teren bir aynadır. Bizi ikaz eden bir mürgittir. Bir iş ne kadar kâr getirir olursa olsun bu hususta ii eden defterlere malik ol, rine müddetçe bunlar temiz bir surette tutulmadıkça o iş hakkında bir fi- kir edinmemize imkân yoktur. Ta Fenikeliler ( devrinde icat edilen defter tutmak usulünün büyük bir mevki aldığını görmüyor muyuz? Her hangi sahada olursanız olu- nuz bu ilmin hepinize en kıymetli yardımları dokunacağı muhakkak- tır. Tüccar vaziyetini bununla bi lir. Bir sanayi müesesesi istihsal tını bu defterlerdeki ifadelere göre tanzim eder. Avukatsanız, hâkim- seniz her hangi bir ticari davadan dolayı zerre kadar müşkülât çekme den vaziyeti öğrenebilirsiniz. Diğer taraftan memlekette inki- şaf eden iktısadi faaliyetimizde de usulü defteriye aşina unsurlara bü- yük bir ihtiyaç olduğunu açıkça söy lemek vazifemizdir. Maalesef bu, bizde haylı ihmal edilmiş bir nok- tadır. Sınai; ticari usulü defteriyi bilen, banka muamelâtından anlı- yan, muhtelif memleketler beynin- deki para değiştirme farklarını sü- huletle defterine geçirebilen, kaç tane muhasip gösterebiliriz? Filha- kika gerek Ticaret o mektebinden çıkmış, gerek ameli sahada tema - yüz etmiş kıymetli © unsurlarımız yok değildir. Fakat bunlarm bu- günkü vaziyete göre kâfi olduğu iddia edilemez. Bunun için genç- lerimize bunu süratle öğretebilecek tedbirleri süratle almamız lâzım - dır. Bir Ticaret mektebi kâfi de- ğildir. Bizce defter tutmak usulü- ne mektep programlarımızda esas- lı bir mevki temin etmekle beraber bunun için ayrıca muhasebe kursla. rt ve mektepleri açmak zarureti de vardır. Gençlerimize yeni meslekler dü- şünürken bunun vesaitini de hazır» lamak mecburiyetindeyiz. #

Bu sayıdan diğer sayfalar: