15 Eylül 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

15 Eylül 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yaşında ölen bu ük adam, bütün san'at devir: | *A meşhur simalarından biridir. g7hi zamanda hem heykeltraş, Tossamdır. Ve bütün bunlarla Mir ve mühendistir. ğ Ange 1474 senesi Floransa di li bir köyde doğmuştur. Asil mensup olan pederi, oğlunun İİ itina etmiş ise de, delikanli bop yaşında resme olan inhi- İsferrüt ederek meşhur bir res- girmiye muvaffak olmuş kiç Ay sonra usta, çırağına “ken- ik öğreteceği bir şey kalma 'afa mecbur olmuştu. Kalk Floransa Valisi “Loran Güzel sanatları sevdiği için Zamanın en büyük sanatkârla- bulunuyordu. Michel Ange bu #irdiği vakit fevkalâde iltifa- İlç” oldu. Hattâ bir gün benler sanatkâra kızarak yüzüne © illeti; bir yumruk ömdirmiştir İN era ölünciye kadar bu : İN İzini taştmiştır. , sinin vefatından sonra genç ros- Mireti yayılmıya başladı. Artık ri raşlık sanatını da tahsile ko- İV: O zamana kadar kimsenin ce- Memnediği bir şeyi Michel Ange Yani hastahanelerde vefat e bazısını, geceleri atöl- İş #tirterek muayene ediyor, hare- : bir çok şekiller alan ada “İsi, Bözden geçiriyordu. Bu suretle, Me üyük adamların hayatları ichel Ange ve eserleri “yarlığında gözleri görmez olmuştu içinde tecrübe görmüş bir ihtiyar san'atkârın cerrah kadar teşrih ilmini de öğrendiğilm | san vücudunu çizerken (şayanıhaycct bir kat'iyet göstermeğe muvaffak oldu. Artık başkalarının düştüğü hatalardan, | | meselâ bacakları gayet uzun, kolları gayet ka yapmak gibi şeylerden kondi- sini kurtarmıştı. 30 yaşımdayken Papa ikinci Jül, bir mezar yapması için kendisini Romaya çağırdı. Michel Anze hemen Ehram şek- linde bir plân resmederek işe başlamış» sa da bitirmemiş ve bakıyesinden yal- nız Romadaki “Hazreti Musa,, sun hey keli gibi eserler kalmıştır. Mezarm ya- rım kalmasma sebep: Michel Ange'in, bir kaç defa “Vatikan, a gidip Papa ile görüşmek istediği halde kendisine bir yabancı gibi muamele edilerek reddedil- mesi olmuştu. Son ziyaretinde, daha doğ rusu ,son defa roddolunuşunda artık, bu muameleyi gururuna yediremiyerek atölyesine dönmüş ve atına binerek Floransa yolunu tutmuştur. Bunun üzerine Papa hiddetlenerek, derhal arkasından bir adım göndermiş- se de Michel Ange dinlemiyerek yoluna devam etmiş ve bundan sonra Floransa- da rahat bırakılmıyacağını anlayınca İe- | tanbula gelmeyi düşünmüştü. Nihayet gene Papanm yanma dönmiye karar vermiş ve huzura girince acı tahkirlere hedef olmuştur. Bir kaç sene sonra Jül'ün yerine geçen rahip, kendisini Sikstin kilisesinin tavanlarını nakşa me- mür etmişti, Bu tam yirmi ay devam etti, ve bütün bu müddet zarfında res- l i Gürbüz yavrularımız: Atillâ Sezai sam arkası üstü yatarak çalışmıştır. “ Gece, namı verilen heykeli yaptığı vakit ,o zamanın şairlerinden biri şu mealde bir kıt'a yazmış: “ Şu uyuyan kadm gecedir. Bir melek tarafından mermere hâkkedilmiştir .Bu, ziruh bir taş... Ne isterseniz, sorunuz; size cevap verir.,, Buna, Michel Ange şu meşbur kat'asile cevap verdi : “Ben uyumak, bahurus taş olarak kalmak isterim. Şu sefalet ve musibet devrinde görmemek, işitmemek bir södettir. Rica ederim be- ni uyandırmayınız, ve yavaş konuşur nuz!,, Michel Ange 90 yaşında vefat etti. Ibtiyarlığında gözleri görmez olduğun dan kendisini teselli için müzelerde gez- dirirler ,o da ellerini beykellere sürerek san'at zevkini alırdı. Gözlerini ebediyen kaparken eon arzusunu soranlara şu #öz- eri söylemiştir:: “ Ben malımı aileme, vücudumu toprağa, ruhumu Allaha tos- Him ediyorum... Denizde mini miniler fotograf objektifinin Karşısında i karşı iki günü bazı gazetele ğine göre de Beşiktaş İş, “maç kendi sahasında t ir takdirde oynamıya- ayy *Lİ sürmüştü. Bunu ben de i e gâzeteme yazma- yel etmiştim. Çünkü fut ay, inin, kararımı geri almı- İğ, VE Beşiktaşın hükmen pimağı kabul etmiyerek isteğini yüzde doksan do- dum. Nitekim de öyle kadar , blöfünü son daki- Mat devam ettirdikten dap tam © dörde beş kala kume halinde Fenerbahçe “ey, 'Şeri o girdi. Beşiktaşlı bei klüplerinde soyunmu?- Ölüye motörle geçerek " Dünkü şi't finali Mnerbahçe Beşiktaşı bire ile yendi bir enstantane maç saâtinden beş on dakika ev- vel sahaya gelmişlerdi. Yalnız bir çok meraklılar ve bilhassa bu mü- him maçı görmek isteyenler, Be. şiktaşın biğfünü ciddi zannede- rek gelmemişler ve maçi kaçır. mışlardır. Bunun için sahada an- cak 1000 — 1500 seyirci vardı. Saat dördü Beyin hakemi başlandı. Takımlar şöyle teşekkül etmiş- ti: Fenerbahçe: Bedii — Y, Fazıl — Cevat, Ali Rıza, imei Süleyman, Niyazi, Namık, Fikret, Şaban, Beyiktar: Mehmet Ali — Nuri, Adnan — İbrahim, Fahri, Feyzi -— Hayati, Hakkı, Nazım, Şeref, Eş. ref, İlk devrede rüzgârla beraber oynayan Beşiletaş nisbeten hâkim. di. Fakat bu hâkimiyete rağmen, eline gol olabilecek tek bir fırsat geçirdi, onu da kullanamadı. Bu- na mukabil Fenerbahçeliler, bir kaç fırsat kaçırdılar. Beşiktaşın © bütün hücumları muavin hattında ve en fazla mü- dafaada kırılıyordu. Bu suretle iki taraf ta sayı çı- karmağa muvaffak olamadan ilk devre beraberlikle bitti. İkinci devrede rüzgârı lehine alan Fenerbahçeliler vaziyeti der- hal deriyi ve hâkimiyeti ele lar, Bu hâkimiyet o derecede idi ki 22 dakika Beşiktaşlılar Fener ka- lesine inmek fırsatını bulamadı - lar. Bundan sonra yapabildikleri akınlarda Fener müdafaasının ve kalecisinin himmetile akim kal - dı. Otuzuncu dakikada sağdan ge- len topu sol iç Fikret ustaca bir kafa vuruşile Beşiktaş ağlarına taktı ve maçın ilk sayısını yaptı. Bu gol iki tarafı da harekete ge - tirdi, oyun biraz daha canlandı. Dört dakika sonra Namık bir şüt- le Fenerbahçenin ikinci sayısını da yaptı, Artık vaktin bitmesi yaklaşı » yor ve İstanbul şampiyonu mağ - İübiyeti kabul etmiş gibi görünü- Keskin sirke Küpüne zarardır Minimini Cemil beşikte uyurken, an- nesi, yavaş ve tatlı bir sesle ninni söy- lüyordu .Cemilin küçük ablası da he- men oyuncak beşiğinin içinde yatan be- beklerinin yanma gitti. Onları şarkı söy- leyip uyutmak istedi. Fakat yaramaz bebekler bir türlü uyumak bilmiyorlar- dı.. Bunun üzerine küçük abla, kızdı. Çocukları beşikten çıkarıp yere yatırdı ve bir küçük süpürge ile dövmeğe baş- ladı. Gürültüyü işiten annesi koşup gel- di: — Oh, yaramaz kız, dedi, insan kü « şük yavrularına böyle imi bakar? — Fakat anneciğim bak şimdi ne us- lu oturuyorlar. Bu sırada annesinin ninnisini duy- mayan mini mini Cemil beşikte ağlama- ğa başladı. Küçük abla: — Annecğim ,oda halâ uyumadı dur, ben onu uslandırayım. Eline süpürgeyi aldı, küçük kardeşi- nin beşiğine doğru yürüdü. Fakat annesi vaktinde yetişmişti. — Anne, ben onu vslandırırım, bak benim bebeklerimin hiç sesi çıkıyormu.. O zaman annesi irüçük kızımı kuca- ğına aldı, Sert ve haşin o olmaktansa, yumuşak ve tatlı huyun daha eyi oldu- ğunu anlatmak için mini mini Cemilin yatağı başına geldi ninni söyledi. Cemil de ,ablası da uyudular. Kurabiye Hoca — Annen sofraya beş kurabi- ye getirse, İki tanesini sen yiyecek ol- san, geriye kaç tane kalırdı. Çocuk — Hiç kalmazdı Efendim! — Neden ? — Hepsini de ben yerdim de ondan Ruya Nihat — Anne, bon bu akşam rü- yamda biliyormusun ne gördüm ? Babam bir bisiktet almış, ten de bir saat almışsın. Annesi — Rüya aksinedir oğlum bil. roz misin? Nihat — Öyle ise babam santi, sen de bisikleti alacaksın, öyle mi 'anne? En son Hoca — En son hangi dişler gelir? Talebe — (Tereddütsüz) takma diş- ler, yordu. Fakat oyunun bitmesine üç dakika kala, Hakkı daha fazla şah si bir gayretle Beşiktaşın yegâne sayısmı yaptı. Biraz sonrada o- yun 2 — 1 Fenerbahçenin galibi- yetile bitti ve Istanbul şildini ka» zandı , Dünkü maçta tatbik edilen fut- bol tarzı, iki taraf için de, hiç bir zaman vaşatın üstüne çıkamadı. Bilhassa Beşiktaş çok ağır ve çok zaman da şuursuz oynadı. Fenerbahçeden Bedii, Cevat, Fikret, Beşiktaştan Nuri, Hakkı, ve Eşref nisbeten muvaffak oldu- lar. Sadun GALIP . Tenis turnuvası G.E F. Şişli nahiyesinden : Nahiyemizin Nişantaşı tenis kortlarında tertip ettiği tenis tur- nuvası 16.9.934 pazar günü başla- * Kayıt muzmelesi bugün 15-9-934 saat 15 e kadar devam edecek ve saat 16 da iştirak eden oyuncular arasında Kur'a çekilecektir. Turnuvaya kayıt mahalleri: Ni- şantaş Kortları, Ateş-Güneş Kort- ları, Milli Spor Zeki Beydir. Beşiktaşlıdar kaptanlarının — vesayasını dinliyorlar Resim yapmak o kadar zor değildir. Bir dela elinizi alıştırınaz. ATA SÖZLERİ Min özet gili bukıp düşman gibi bin Atla yola giden eşeğin vay haline Av avlandı sav savlandı. Ay ışığında ceviz silkilmez. Aynayn bak ta kendini gör, Az söyle öz söyle. Bakan göze yasak olmaz. Bağa bak üzüm olsun üzümü yeme- | ğe yüzün olsun. Bağlı arslana tilki bile hücum eder. Bağ dua değil çapa ister. Balcınım var bal tası odun yarıcının var baltası, Baskın basanın, av vuranm olur. Bıçak yarası onulur, dil yarası onul maz, Baba bilgisi ile adam adam olmaz. Beliya sabr etmededir. dünya da hüner. Ben derim bayram haftası, o anlar mangal tahtası, Bir göz odam olsun da, başım içerde ayağım dışarda olsun, Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Bir şeyin önüne bakana sonuna bak, Boş boğazlık karın doyurmaz. Borçlanan adam, ekini yeşilken biç- miş çiftçiye benzer. Boyuma göre boy, huyuma göre huy bulamadım. Cihanda yar ol, bar olma Çalışmak hazinelerin ana hatlarıdır. Çabuk parlıyan çabuk söner, Çivisiz tahtayı yel alır. İki kutup: Dünyanın en zengin ihtiyarı Rockfeller bir yavrunun elini sıkarken Celâl Beyin Beyanatı (Başı 1 inci sahifede) vaben Vekil Bey dediler ki £ — Hayır; düşük fiatla satış fiat. larm mütemadiyen düşmesine de karak maliyet fiatından bile aşa- ğı satış yapmalarını mucip olabi- lir. Bu hal ise maddi zarar kadar maneviyatın kırılmasını da intaç edebileceğinden memleket için çok tehlikelidir. Biz işte bilhassa bu tehlikeyi göz önünde tutarak ted- birlerimizi almaktayız. dedi. Bu tedbirlerin neler olduğunu şöyle izah etti: Ticareti teşkilâtlandırmak yo- Tundayiz. Bu hususta hazırlanan kanun lâyihaları heyeti vekilede- dir. Önümüzdeki içtima devresin- de Büyük Millet Meclisinde mü- zakere edilecektir. Ticareti teşki- lâtlandırmağı biz şöyle tasavvür ediyor. Ticarette monopole taraf- tar olamayız, ancak mallarımızın gelişi güzel fiatlarla elden çıkarıl- masına da razı olamayız bunun için satış kooperatifleri teşkil ede- ceğiz .Bu kooperatifler alıcılarla doğrudan doğruya temasa geçe- ceklerdir. Şahsi inisiyatiflerin tev- İt ettiği muvazenesizliği bunların faaliyeti tevzin edecektir. Bu kooperatiflerin teşkili mec- buri mı olacaktır? diye sondum. Dış ticaretimizi her zaman söy- lediğim gibi ne monopolize elme- ği ve ne de teşekkülü mecburi koo peratiflere vermeği düşünmüyo - ruz, Satış kooperatiflerini kurma- ğa teşebbüsten maksat demin bah settiğim müvazeneyi temin edi bilmektir. Bu satış kooperatifleri nin teşkilleri Ziraat bankasına bı- rakılmış olan kredi kooperati! rile hemahenk yürüdükleri takdir- de istihsal ve satış işi yolunda gir- miş olacaktır cevabını verdi. Ziraat bankasının reorganizas- yon kanunu lâyihası da diğerleri gibi heyeti vekilede tetkik olun - Floryada Hilâliahmer müsameresi Dün Filorya plâjında; Hilâliahmer Cemiyeti Bakırköy şubesi tarafından bir müsamere verilmiştir. Çok neşeli olan müsamerede manlar Ik koşu, yumurta, çuval ve eşek yarış» ları yapılmış, üç ayakli adam yarışı ile helva yarışı pek çok eğlenceli olmuş« tur, Yarışlarda kazananlara o hediyeler verilmiş ve müsamere geç vakite ka « dar büyük bir neşe içinde devam etmiş" tir, DOKTOR Rusçuklu Hakkı “Galatasarayda Kanzlık eczahanesi karşısında Sahne sokağında 3 numa. yalı apartımanda İ numara, 56031 Dr. Hafız Cemal Dahiliye mütehassısı Cumadan başka günlerde saat (2,30 dan 6 ya) kadar İstanbul Divanyolu No. 118. Muayenehane ve ev telefonu 22398 yazlık ikametgâh telefonu Kandilli 38, Beylerbeyi 48 ——— maktadır. Banka ziraati finanse edecek - tir. Yani asil sahibi olan zürram kredi bulması için © çalışacaktır. Zürra üç nev'e inkisam edecek ve bunların en başında da arazisinin genişliğinden ziyade sayi ile istih- sal eden küçük zürra bulunacak- tır. Bu suretle zirai islahat da ken- diliğinden vukun gelmiş buluna - çaktı, ir, Celâl Bey alınmakta olan diğer tedbirleri de şöyle hülâsa ederek beyanatına nihayet verdi. : Standardizasyonu zikrederim. Mahsullerimizin © alıcılarımızca makbul vasıflarını da tayin etmeli lâzımdır. İncir, üzüm, yumurta, portakal için arkadaşlarım çalışı. yorlar. Marmaranın zeytin tanesi de fındık gibi muayyen bir şekle bağlanmıştır.,

Bu sayıdan diğer sayfalar: