31 Aralık 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

31 Aralık 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İİ —ş—— EE 3IK MİLLİYET PAZARTESİ 1957 #NUNEVVEL Küçük masak “ Biray ayıavı ı hikâyesi Tİ Kami V A #FUŞ hp küçük, fakat eski bir masal- : O gün köyde müthiş bir heye- fin vardı. Yediden yetmişe kadar har erkek, çocuk, genç, ihtiyar es İstanbuldan gelen avcıların akalayarak köye getirdikleri vah- âyınm etrafını” alınıştr. Herkes koca ayının nasıl yakalandığı. 7 İa hayretle bakıyordu, Ayı deyip & in # p p öküzünü, ineğini, manda- ve bunlar yetmiyor. Ti bütün bostanları da harap Köylüler kap kaç geceler bunu bek- işler, öldürmek istemişler, fa muvaffak olamamışlardı. E- buna da imkân yoktu ya... İstanbuldan gelen avcx Ali bey- li. Ali bey uzun zamandanberi bu varda avlandığı" için buradaki tar dere- i çok iyi biliyor ve avlanmağa i hayvan vuruyordu. Ali bey buraya (geldiği zaman Köylüleri konuşurken Hasan dede i kiz — Efendi... bizim burada bir a- var. Hergün gelir bizim bostan- yer, bitirir. Hayvanlarımı- ha zarar verir, Bir türlü yakalaya- D Mıyoruz. Vuramıyoruz. Esasen ya- kalayabilsek te vuracak ayıyı öldü- mavzer tüfeklerimiz yok ki... izim köyde bir kaç tane çakmak- tüfek var. Bu tüfeklere ağızdan i, kurşun o koyacağızdaoda alacak ta... vuracak... Ama si- ı tüfekler iyi herhalde vurabilir- Ali bey köylü © Hasan dedenin zlerini dinledikten sonra dedi kit — Hasan dedeciğim... Ayı vur- tüfekle olmaz. Biraz da akıl i- olur. — Nasıl? — Siz benden iyisini bilirsiniz t | J » | —Şimdibana anlatın buayına- i al geliyor. Ne zaman geliyor? i — Efendim. Buayren me be- İhim bostanlarıma düşmandır. ie ben yala e Lir ee ise, beş gece, on gece sabaha ka- 'dar bekledim, fakat ayı gelmedi... ? "gelmedi ama... sabahleyin bostana iğim zaman gene bostanda ayr- & Mun izlerini gördüm. » ; Ertesi akşam gene bekledim... - “Sabah oluncaya kadar gözüme bir #aniye bile uyku girmedi. Elimde , Sakmaklı tüfeğim de vardı. Fakat . Sabahleyin gene bostana inince ne ireyim, bostanda gene ayı izi var. İ stan gene mah: | Velhasıl bir türlü ayıyı yakala. , Jmak kısmet olmadı. Zİ — Pekâlâ... Hasan dede. Bu , Jâyıyı ben sana tutarsam ne yapa- p taksın? — Bu sene elceğizimle besledi- ğim bir kuzum var... onu güzel ke- ter, doldurur hep beraber güle oy- haşa yeriz. — Köylüler de şahit olsun mu? Olsun... Ali Bey hemen silâhını omuzla- bd. Köpeklerini (odaha evvelden | İyice doyurmuştu. Dağa doğru iler. “ledi. Dağda az gitti, öz gitti, dere * İtepe indi. Tepe çıktı, nihayet kor- bir yamaca girdi. Yüksek Fakat avcılıkta çok olan Ali beyin hiç bir ei iz kusu yoktu. Onun yanında köpek- > varken hiç bir şeyden korkmaz- ra koyu gölgesi altında yollara bakan Ali bey koca aymın izini buldu. İlerledi, ilerledi, fakat ortada ayıdan hiç bir ses yoktu. Aşam da oluyordu, o Erkenden köye dönmeği münasip buldu. Köye gelir gelmez Hasan dede- yi buldu. Bostanın kenarmda pu- suya yattı. Hasan dede de beraber... Bir saat, beş saat, (gece yarısı olmuştu. Hasan dede: — Bak aksiye bak... Bu akşam bekliyoruz ya... muhakkak gelmez. diyordu. Bu esnada birdenbire bir hışıltı oldu. Bir homurtu yükseldi. Ali Bey mavzerini sesin geldiği tarafa doğru düzeltti. Biraz sonra koca ayı hiç bir şey- den haberi olmadığı için sallana sallana bostanın çitinden içeri at- ladı. Ali Bey çitin arkasına biraz da- ha saklandı. O ayının yemeğe başlamasını ve kendisine karşı gelmesini bekliyor- du. Hakikaten ayı istediği gibi kar- şısına çıktı geldi. Ali Bey de mav- zerini doğruttu: — Dan... dari... dan... dan... Dört defa patlayan tüfek sesine aymın müthiş ve korkunç sesi karış tı. Ayı vurulmuştu. Avcılar sabaha kadar (ayı kaç- masın) diye bekleştiler. Sabah o- lunca aym yanma gitmek istedi- ler. Fakat kimsede cesaret yoktu. | Çünkü ayı müthiş bir şekilde çitin yanında oturuyordi a. Dakikalar geçti, Hâlâ hiç bir ta- rafta hareket yoktu, Nihayet köyü tanınmış delikanlılarmdan iki; çitin yanma kadar gitti. Garip şey onlar da ayıya dokunamıyorlardı. Yaralı ayım çok büyük bir tehli- ke olduğunu çok iyi biliyorlardı. Nikzyet son bir cesaretle ayının yanına gittiler. Halbuki koca ayı yediği dört kurşunun tesiri ile çok tan ölmüştü. Köylüler kuzuyu pişirdiler. Ayı- nın Hee ya gülerek o yediler. ee MASALCI “Liman - Rıhtım (Başı Hinci sahifede) tum ve liman lerinin yeni ıdare- ye bağlanışında alacağı şekiller ve ya Salan hazlar gönder geçireceğim. Liman ve Rıhtım umum müdürlüğü teşkilâtı aybaşmda bilfil çalışmağa barlıyacaktır. Rıhtım şirketinden güm rükçe devralman antrepolarda umum müdürlüğe bağlanacatkır. Rıhtım v» Liman işleri için, muvakkat bir bütçe hazırlanmıtşır. Bu bütçe bir aylık 0- larak yapı'mıştır. Ve bugünkü kadro- yu muhafaza etmektedir.,, — Umum müdürlük kadrosu ha - zırlanırken değişiklikler olacak mı - dır? — Esas kadro, ikinci kâmın içerisin de hazmlanacaktır. Şüphesiz, her iki idarede de yersiz ve faydasız görü » len kısmlar tamamen kaldırılacak ve yahut, başka bir şekle konulacaktır. Bununla beraber, umumi işleyiş vazi- gümrük idaresi an trepolnrdaki eşyanın tesellümü mua- melesini tamamlamak üzeredir. Bu eş ya, gümrüğün mesuliyeti altında ka- İBunları biliyor musunuzt| | Hayvanlar kendi kendine yüzmeği nasıl yi Biz biraz yüzmek içi ğa uğrarız. - Halbuki, kaz gibi hayvanlar hiç su yüzü görme dilleri halde suyun içine atılınca bir- denbire yüzerler. Acaba bu nasıl o - lur?. Bunun cevabını verecek tabiattır. Yeni bir kedi yavrusu doğduğu za man bilmiyerek nasıl anasının süt memeye atılırsa, bir küçük alde nasıl anasının memesine sarılırsa, ördek, kaz ve kö- pek te sevki tabii ile okndi kendine Biz neden yüzemiyoruz? Insanlar ilk defa suyun içine girdi- ği zaman yüzemezler. Neden? Bunun kabahati kimde! İşte bunu iyiden iyiye tetkik ode- cek olursak kabahatin gene hizde ol- duğunu anlarız. Nasıl? 'ok kolay izah edeyim. zekâsı vardır. Zekâsı sa- yesinde her şeyin me olacağını gayet iyi bilirler. Bundan maada insanlar ya şamayı çok severler. Denize veyahut geniş bir suya giren insan; — Acaba ben bu suda boğulur m yum? diye korkuyor. Ve yüzmek i ii kuvvet bulamıyor. Halbuki ne kendinizi bıraksanız,biraz 'da kolumuzu, bacağınızı oymatzanız siz de yüzebilirsiniz. Öyle amma, dedi- gim gibi, insan oğlu canı tatlı olduğu işin yüzmeğe cesaret edemiyor. Yok- sa insan da isterse yüzebilir. b taşların şekilleri lar, taşların şekilleri hiç bir Dale den? Belki suali iyi anlamadınız. Burada da dağ var. Taşlık yar, Ka- kenarmd. masaydı, bütün mevcudat olduğu gi- bi kalacaktı, Eğri ağaçlar! Yosunlu taşlar! Belki siz de görmüşsünüzdür. Bir çok ağaçlar bir tarafa doğru eğilmiş- Ur. Adeta boyunları böküktür. Daha garibi ağaçların bir tarafı âdeta yo - sun tutmuştur. Diğer tarafında hiç bir şey yoktur. Sonra dağlar, taşlar da ay ni vaziyettedir. Hattâ taşların bile bir tarafında yosunlar vardır. Diğer ta - rafı çok iyidir. Sebebi nedir? İşte bunlar havanm tesiri altında» dır, Hava rüzgâr şiddetli olduğu için »- e NK yere Re o mk alan yosunlu oluşunun 3e bebi de şimal rüzgürma karşı bulun - masından ileriye gelir. Yontulmuş kayalar Birçok yerlerde sular taşlara müt- hiş surette tesir eder. Hele deniz ke - narmda bulunan kayalıklar suların te sirile öyle garip şekillere girerler ki.. Bazı yumuşak kayalıklar vardır. Sular buraya tesir ede ede bu kayalık larr ezer, hattâ onlara garip şekiller verir, Meselâ ayakta bir adam duruyor - muş gbi taştan heykel olur. Bundân başka sular toprak içinde bir yere top lanır. Birikir, birikir âdeta yerin için- de bir su mağazası olur. Bu su orada bulunan taş, toprağı eritir. Onlara ga- r'p şekiller verir, Sular oradan çekilip gittikten sonra mağara içinde garip şekilli yontmadan daha güzel taşlar meydana çıkar, * Afrika çöllerinde yarım mil. yondan fazla insan yaşamaktadır. * 1848 martının 29 unda niya Gara şelâlesinde bir damla su kal- yani saatte yüz kilo metre süratle nakledilmektedir. Eğer bir adamın kolu güneşe de- ecek kadar uzun olsaydı, o adam elinin yandığını o 167 sene sonra hissedece| di 85 akdardır. Ancak ücretli bulunan memurlar da Rıhtım şirketinde pek gok emekleri era bahisle ken dilerine de tazminat verilmesini rica dei Tantiye haya öerelli me murların müracaatını da tetkike baş- Ökonomi konseyi (Bay İnci sahifede) Timatnamede yazılı bazı kayıtlar, ta- i ilâta düşürmüş ve ge iz takas heyetine, gerekse Türk - Yunan müşterek ofisine bu güçlüklerin kaldırılması için müraca- atlar ya er. Yaptığımız tahkıka» ta göre, şikâyete yer veren mesele şu duri Hususi takas talimatnamesinin bir maddesine © göre, & memleketimizden mal ihraç edecek her tacir, vereceği beyannamede, mukabilinde ithal ede- ceği malın cinsini, newini mikdarını ve daha diğer malâmatı da ayni za- manda göstermeğe mecburdur. Bu ka yıt, balık sevkiyatile uğraaşn tacırleri, hakir olarak müşkülâta uğratmıştır Çünkü, memlesktimizden Yanan na gönderilen her balık partisi 100 - 400 lira kıymetindedir. Hususi takasa | tâbi olarak mukabilinde ithal eri bilecek mallar ise mahduttur. Balığın ihracı serasında verilecek beyanname- de, balığın değerine karsılık olarak getirtilecek o malm tayin edilmesine imkân yoktur. Bundan başka, gönde- rilen parti küçük olduğu için, hususi takasa elin; 5 İsra mal gelrülesliss'de kakâa yoktür. Bu mevzu üzerinde alâkadarların na zarı dikkatini çelen balık ihracatçıla- ramnız, ihraç edecekleri ufak balık par tileri için bir hesabı cari açılmasını, bu hesabı cari, muayyen bir mikdara vardıktan sonra, ücari muameleye im kân olabileceğini söylemişlerdir. Ta- çirler, ihraç, ettikleri balık mukabi ze ithal eodbileceklerini ve böylelik le ihraç sırasmda, ithal edilecek ma- ln tayini külfetinden de kurtulacak- larını ayrıca bildirmişlerdir. Bu güçlük yüzünden, son on gün Yunanistana olan balık ih- racalımız tamamile durmuş gibidir. Sularımızm bol uskumru çıkmağa baş lamasına rağmen sevkiyat yapılama- maktadır. Öğrendiğimize göre, Türk - Yunan ofisi bu meseleyi tetkike baş- lamış, ayrıca talimatnamenin tatbika- tile meşgul olan takas heyeti de ta - cirleri nmüracaatlarını alâkadarlara Yurdun her Yanında soğuklar (Başı 1 inci sahifede) gatta nakıs 6, Bolu, Eskişehir, Kasta- monu, Mn ve Kayseride nakıs 4, Afyon, Çorum nakıs 3, ei Kon: caklık da Antalya, Adana ve Dörtyol da zayit 14 santigraddır. Doğu Anadolusu ile Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında İstanbul çerçeve ölç karın toprak üzerindeki kalınlığı İs, Erzincanda Sivas ve Malat ya 8, Erzurumda 12, Karsda 14, Sar Kamışta 29 29 santimetredir. k Bafra'da Birkaç gündenberi yağan yağmur- lar kara dönerek yakın tepe ve dağla» rı beyazlatmıştır. Erzurum kapandı TRABZON, 30 (A.A.) — Havalar olumu) ve kardan Erzurum yolu oto mobillere kapanmıştır. MUGLA, 30 (A.A.) — ri havalar soğumuştur. Yağmurla be- tepelere ve civar dağ - lara kar düşmüştü Güzel yazı rmüiisabakarmız Bir haftalık dahili ve harici vakayii takiğ ediniz en şayanı dikkat bulduğunuz hadise hakkında bir yazı yazıp bize gönderiniz. En güzel yazılmış makalenin sahibine: S lira İkinci gelen makalenin sahibine: 2,5 lira Hakkı telif Acunun bir yanmda milyonlar Noel sa- bahina gözlerini açarken, biz Kubilâyın kesik başı etrafında” toplanıyoruz. Atatürkün bize emanet ettiği cumhuri- yete yan bakmağa © yeltenen üç buçuk yobaz bir kış sabahı, eşine, yavrusuna sataşılmış bir aslan gibi saldıran ve bu yolda başını ve canmı | veren Kubilây, düşünüyorum, gerçek öldü mü? Hangi ölüm onunki kadar insanı yaşa- tabilir? Kubilây bütün bir o Türk acununda parça parça, delik deşik vücgdile bugün nasıl yaşıyorsa, nasıl hiç bir canlıya na- sip olmayan bir diri maz ki, yarın, v larmda gene öyle, baliğ daha ozal, daha kuvvetli yaşayacaktır. Kubilâiy Menemen la inkılâba m IRZ İİ Pi lerle) 4, Sezik, 8, Sezinti, İNTİ Göi “e 2, Uyar İKTİSAT, “NADİA YE ma, sora 1 Tüme. İKTİZA, 1, İNTİHAR, 1, Ayırt 2, Beğeniş, 8, Geçim, İKTİZA INTİHAR, 1, Kendini öldürmek. İKTİSAP DE verilecektir. Bu musabakaya yalnız liseler, yüksek mektep talebeleri iştirak edebilirler. Yazıların gazete yazısıyla azami satır olması, kâğıdın bir tarafına yazılmış bulunması lâzımdır. 75 ve asgari 30 Bu yazılar cuma günü akşamına kadar elimize geçecek tarzda postaya veri'melidir. Geçen müsabakayı kazananlar Güzel yazı müsabakasında bir inciliği “Kubilây ve biz” yazısile Vefa Lisesinden Kemal Aksoy, ikinciliği “Yugoslavya'da Yevtiç ka- binesi,, serlevhalı yazı ile Edebiyat Fakültesinden Numan kazanmış- tır. Kendilerinin hüviyet varakalarile birlikte idaremize müracaat e « derek mükâfatlarını almalarını rica ederiz. KUBİLAY VE BİZ.. Ben neler söylüyorum? Kubilây! beni bağışla! Seni ben bir insan ve bir insanın şaşır ve rağ ir diye düşünerek böyle iin Biner Ge çi May yrı birer Kubilâyız. gün çağırdı, o gitti, hangimiz yağma Lap şe yl Sal mutlu ona... ve ne mutlu ondan o- lan bize! Vefa lisesi B, 3 den 979 Kemal Aksoy YEVTİÇ KABİNESİ gerçekleştirmek © yolunda ileri adımlar atmıştır. Fakat öte yandan da diğer um- g in IKTİFA (etmek), 1, Carmak, EK 2 een İKTİTAF EMEK, 1, Aparmak, ETMEK, Gerekli olmak, gerekmek, İLA deme) 1, Ağıtmak, , Çıkarmak, yukarı çıkarmali, İNTIKANL Eğl le d ie AR De İNT! zn ayılaş, VERME! UNLIZAM, 1, Ge Hazim 2 Bü Büzenlik, 4; Düs İLAĞ İÇİN KULLANILAN NEBATLAR, Talak, BEL beee Me ÇİN İLAM £ Bile“ > İmanı a TNZIMAN Katma, 2, Va gelmek, dete İLAN, İyem a UNZIMAML, 1, 1, Usta , İNZİVA, 1, Aydar Yaşamak 2 Çekmek 3, İce TLAVE, 1, Ala, 2, e ak İPOTEK, 1 Dea © > ILGA, Çetmek) 1, 2, Kaldırmak. İPTALİ, Bozmak, 2, Çizmek, 3, Gürütmek, 4, Kalır İLHAK (etmek), i, Bitiştirmek, 2, Eklemek, 3, Tliştin . mek, 4, Katmak, İPTİDA, 1, Ban, 2, Başlarla, 3, Başlangı, İLHAK. EDİLMEK, 1, Çalınmak, (“Ürçüp kazası Kay» İeTİDAR, 1 Büyümek, ) APİ! yüşkünlük, İLHAM, 1, İPTINA Dayanmak vi TEAM ETMEK, 1 Damak, İRADE, 1, bayrul erman, emir, mam) (etmek), i, ayl eml a m A YEKAM Çek Döl aldırmak, 3; Gebe bırakmak, yar, man.) 4, Ecem, 5, Erim, kem yan mu) Gere İRAT, (varidat man.) 1. Gelir. IRCA (etmek), 1, mek, eke lim SE yerle emk, Geriye İRFAN, 1 Anlayış, 2, BÜLE, 8; Bilim, Babadan kalma, anadan e 1 sile yadigârı "İRSAL (ermek), , Göndermek, İRRAT Çete) 2 Yel Böstermek, Kafasmı İRTLAŞI, rel > Urperti, RTUİ a tüy İRTİCALEN, 1, Ağızdan, 2, Birdenbire, 3, Düşünmele sizin, İRTİFA, 1, Yücelik, 2, Yülesekdi üeseklik, lam A Mama alez 3, yukarı çikma, 4, YE “kVA Dayanma, a dayanma, 2. Kama, aya 1, Eğmek Çtemayll ettirmek man) 2. 3, srvarma, 4, IRZA Çetmek), BAT, 1, Bağlantı, 2, ağla, 3, Biribirini tutma, gevirmek, 2, Döndür. anadan babadan kalma ni Nr il akm ae 2, Gözünü açmak. Li Mİ SATİN e ef TEMUHAREK, 1 m İLTVA ETMEK, o NR e bilüsü. USAK (etmek), 1, Biiştirmek, ILTİCA Yatmak) 1, Barınmak. ILTICAGAM 1, Barisk, 2, Ocak, ILTIFAT (etmek.) 1, Çevre bulmak, ME a) karışmak, 2, Birleşmek, rm İŞ b etmek), lü ğimAsI 1, Arka (Elimi, rmuzahir, man) 2, Bl gölge *İLTIMAS ETMEK, 1, Arkalamak, 2, Arka çikmak, arka İLTİSAK Se (etmek) 1, Birleşmek, 2, Bitişmek. (OKTASI, 1, Çat, 2, Kavşak, kavüşak, 1, Burgaç. 2. Burgaç,

Bu sayıdan diğer sayfalar: