January 15, 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

January 15, 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

me li malin eee Nİ ÇA v BENCE Toplanma ve Konuşma ihtiyacı Toplanma ve birleşme zihniyetile yoğ- rulmuş olmak, bence, batının doğuya o- jan en belli başlı üstünlük sebeplerinden biridir. Doğuda, cemiyet hayatınm geri olması, teşkilât yoksulluğunu, ve teşkilât yoksulluğu da medeniyet (e yolunda geri kalınayı doğurmuştur. Dikkat he luslar, bu cemiyetleşme ve teşkilülanena göreneğine en çok sahip olanlardır. Klubu İngilizin timsali olarak göste renler, bu düşüncelerile İngiliz ulusunun üstünlüğü sebeplerini de anlatmış olma agiz Cluk'n Lâtin nı daima ayni arkadaşlarla beraber geçir- cendilerine dikleri ve evlerinden sonra en yakın saydıkları, ve devamdan en faz- ln hoşlandıkları yerdir. mürleri- miz ekseriya yalnızlık içinde, ve boş za- manlarımız, ya evde veya bir kahve kö- şesinde, elimiz şakağımızda, düşünmek- le göçer. Toplantılarımızın üç dört kişi çerçevesini aşması, onlarcamızın, yüzler- cemizin bir araya gelmesi en seyrek rast- ladığımız hâdiselerdendir. Sayısının çok- luğu bazı yazarlarımız sendişeyo düşürüp şikâyet ettirecek dereceyi bulmuş olan cemiyetlerimizin ise yalnız adları var. dır. Bunların yıllık blânçolarını bir göz- den geçirmek mevcudiyetlerinin ne nafile olduğunu anlamaya yeter. Çi bu cemiyetler birkaç toplantı, bir iki yafet, balo veya tenezzühle yıllarını ka- pamışlarsa vazifelerini bakkile yapmış gibi öğünürler. Halbulâ cemiyet kurmak- tan .toplanlı yuvaları vücude getirmekten ir. Aralarında herhan sık sık bir araya getirilmesi, aralarında sıkı bir görüşme ve anlaşma imkânlarının hazırlanmasıdır. Memleketimizde aile dostluk rabıtalarının dışında birleşme ve toplanma göreneği teessüs etmemiştir. Gece hayatımızın bu kadar sönük olma- senın belli başlı sebeplerinde biri de Türk ın işlemiş o ve akrabalık, ruhuma yabâncı kaynaklarda. Ian inziva zihniyetidi iye ve ge, yatlarını yaşamaya ayrılmalı değilmidir. Medeniyet yolunda geri kaldığımız a- sırların boşluğunu kapatmaya çalışırken bizim bu topluluk göreneği ulusumuz? aşılamamız pek büyük bir ihtiyaçtır. De Bişiklik kalıpta değil, ruhta yapılmalıdır yoksa, en iyi birer klüp olacak sureti teşkilâtlanmış olan halkevlerimiz bile bo ve âtıl kalmaya mahitüm olurlar. Mesleki yeniliklerimizi, hattâ umum malümatımızı arttırmak mak ve yalnız düşünmek Biz, kendi kafamızın içinde yerleşmiş bir çok fikirlerin bile, ancak bir münal nın harareti sırasında söz halinde dudak: larımızdan döküldükleri zaman farkına varırız. Kendimizi tanımak © için bile bu kadar başkalarına ihtiyacımız vardır. Güzel ve düzgün söz söylemek en nok- san ımızdan biridir. Çünicü kala- balık-içinde söz söylemek fırsatını haya- timizda pek seyrek buluruz. Bir de kür- sülerinden halk hatipleri ve hatinlerin et- rafında meraklı kalekol kları eksik olma- yan Londranın Haldparkını gözönüne ge- triniz. Kalabalıklar karsısında bilgimizin, ka- biliyetimizin, rimizin mehenge varalacağını bildiğimiz zamanlar kültür- lenmemize ve zihni hâzırlanmamıza Vere- ceğimiz emek çok daha fazla olur. Sonra unutmayınız ki meslek adamları arasın fa bir saatlik bir münakaşa hazır bulu- manlara ciltlerce kitabin yeremiyeceği ka dar çok şey öğretir ve bilhassa muhake- melerini zenginleştirir. Kafa çalışmasını icap ettiren meslek- lerde bu ihtiyaç çok daha fazla duyulur. Küçük bir kasabada, etrafında kendini an layacak, eserlerini takdir edecek, kendi- sile münakaşa edecek kimse bulamayan bir sanatkâr ne © korkunç bir süratle Mili tefrika: 73 Şampanyanın biri gelip biri gidi- yordu. Artı Galatasaraydaki kü- Şücük apartımanın kapısı ancak yatmak için açılıydrdu. Nazmi para yiyordu. Mari... Varsa yoksa Mari. Sarışın rum ie ayrılamı- yor, onsuz bir saniye duramıyordu. Artık içkiye de alışmıştı. Sabah- lara kadar içiyordu. y Yemeklerden evvel aperitif şişelerle m ki öre şara, nra şamp, Nis ia Taki, konyak, gene rakı. Küp gibi bir uyku... Ve uyanır uyanmaz limonlu bir rakı daha... Yokuş aşağı inerken * freni kop- muş bir tramvay gibi alabildiğine hızlanarak gidiyordu. Öyle ki Ma- ri onun bu halinden eki. — Ne oluyoruz kuzum? — de di -— Be kadar icki isilemez. Ya- | man Mari, iz “di mide Nerede öz musiki? Atatürkün, önderliği ile musi- kimizde yapılacak değişikliğin bü- yük komşumuz Sovyet Rusyada ge- Teği gibi sevgi ile karşılandığım:, Moskovadan gelen telyazılarından öğrendik. Sovyet musiki bilirleri Türk melodilerini ele alıp çalış - mağa başlamışlar, Moskova kön - servatuvarı, musiki devrimimizin ana çizgilerini öğrenmek için bi - zim konservatuvara baş vurmuş. Rus musiki okullarında, Türküleri- miz elden ele dolaşıyor, üzerinde inceden ince araştırmalar yapılı - vindirdi, bir yerin da ye vardırdı ve ne yalan söyliyelim, kendi payımıza biraz da canımızı sıktı. , Sevindirdi, çünkü, Türk masi- de bir yeri olacağına inanıyoruz, Bir komşu ülkede, musikimizle uğ- raşanlar bulunduğunu görmek, bu inancımızı arttırmaktadır. Düşün- Şunun için ki, Sov- ceye vardırdı. "musiki bilirlerinin yet İusyadaki öz Türk musikisine karşı göster- bağlılığın eşini kendi kom. izde göremiyoruz. Atatürk, musikide tutacağımız yolu göstereli aylar var, bakanlığının biz işi ele aldı liyoruz. Ancak aradan geçi; bu aylar içinde,öz musiki için kişi- sel olarak neler yapıldığını ve ne- ler yapılması düşünüldüğünü öğren mek istiyoruz. Ortada yürek sevindirecek taş- kın bir musiki kaynaşması göremi- yoruz. Radyo yine hep olduğu yerde, balalayka ile Havayan gitar ara- sında gez'niyor. Öz musiki, bu mudur? diye sor- sak, musiki lerimiz o umarız, bize gicenmezler. Salâhaddin GÜNGÖR Tepebaşında tarhun Belediyesi ŞehirTiyafrosu — Sehir Tiyatro- unda NI LL KM ni ZEHIRLI KUCAK iL ear “sarden Bar Tepebaşı Hor akşam muzik - dans - varyete cu- ma günleri Matine 17 den 20 ye kadar dar çay komple 75 kuruş. söndüğünü ve verimsiz kaldığını düşü- nerek, epey bir muhitin mevcudiyeti ve bu muhite temasın sanatkâr üzerindeki büyük tesirlerini daha iyi kavrarız. Esasen hepimiz, kafa arkadaşlarımız. In yaptığımız toplantılardaki münakara- larm, heyecanlarımızın uyanıklığını ko- rumak, düşüncelerimizin keskinleşmesiri ve sarahat kazanmasını temin etmek hu susunda bize ne büyük faydaları dokun- duğunu bilmez miyiz? Evet, biliniz, ve topluluğun büyük meziyetlerini tasdik hususunda hepimiz birleşiriz, yalnız te- şebbüs hassamız eksiktir, doğruluğunu kabul ettiğimiz bu hareketi düşünce ha- Binden fiil hatine bir türlü © getiremeyiz. Çünkü bu düşüncelerin de gerçekleştiri! mesi için toplanmak ve konuşmak icap ©- derdi. Yaşar Nabi NAYIR Müeiliti: Nazmi Şahap nıp kavrulacağız. Güzel kadın bu sözleri bir gece sabaha karşı © apartrmana döner- ken, yolda <öylemişti ve, bir sütçü- ye girdiler. İkindiye doğru : uyandıkları za- Terezayi sütçüye gön - dermişti; ona gene süt içirdi. O ak- şam yemekte Nazmi sudan bir şey içmedi. Tuhaf bir haleti ruhiye (içinde yaşayordu. Başı boş bırakılınca ta- şarak, coşarak, dört nala koşuyor ve gemi hafifçe çekildi mi derhal uysallaşıyor, olduğu yerde kalıyor, veya istenilen istikamete yollanı- yordı İ-ra-de- siz - leş--miş- til. Süt ve sü ile yaşamağa başladı- ün üzerinden bir hafta geç- seti, Bir perşembe sabahı evden çıktı. O gece Mari gelinediği için MİLLİYET SALI O BER DEFA in Eşeklik bahsi... Tramvay, son hızile gidiyordu. Üç zil sesi, biribiri ardınca çınladı. Tramvay, öyle bir duruş durdu ki, kafası tahtaya çarpmadık bir tek yolcu kalmadı. Ön sırada yaşlıca bir erkek yol- cuyu uğradığı bu sarsıntı, fena hal. de hiddetlendirmişti, Avazı çıktığı kadar; — Vay eşşek vay!... dı. Bu haykırışı vatman da duymuş- tu, Canı sıkılarak başını çevirdi. Yolcuyu tepeden tırnağa süzdükten sonra: — Eşek kim? kime eşek dediniz? diye sordu, Adamcağız belliki fena içerlemiş ti. Yolcudan cevap (o alamayınca tramvâyı durdurdu. Biletçiyi yanı- na çağırarak; — Baksâna, dedi, şuradan bir po lis çağır! zabıt varakası tutturaca- ğum, bu adam bana eşek dedi. İhtiyar yolcu, polis, zabıt vara- kası sözlerini duyunca ayağa kalk- tu. Yüzü korkudan sararmıştı: Ne olmuş, ne olmuş? diye yü- diye haykır. rüdü. Vatman, homürdanıyordu: — Eşek demesini öğretirim sa- nal... Yolcu sükünetle sordu: — Ben kime eşek dedim? Kime diyeceksin, > bana de- in adammış, gülümsedi: — Had: oradan be.. .Eşek diye ben kendime söyledim... — Kendine neden eşek diyor- sun? — Et paketini, Beyoğlu balıkpa- zarındaki düöki (a unutmuşum. Ondan ötürü. Yo'culardan biri hemen araya gi- rip, valmana işaret etti: — Amca bey (2) eşekliği üzeri- ne aldı, hadi işi uzatma artık, çek arabayı!.. 1S'İKİNCİ Öz Türkçe ile Bilmecemiz Geçen defaki bilmecemizi doğru halieden- ektiğimiz kurada birinciliği ehei hususiye müdüriyetinde ikinciliği: Beykorda Se » Lütfen hediyelerini idarebanemizden aldır- maları kendilerinden rica olunur. Ceçen defaki bilmecemi- zin halledilmiş şekli 1234567891011 VeanuRWNM CLAİKJA' EMİL © UjmL Lim İİT A'TA arasında kura çeki veriyoruz. Müller Porşombe yünü kığamul kadardır; Yeni bilmecemiz 1234567891011 s-eoouaumm SOLDAN SAĞA 1 — Mülliyetin yeni adı 3, Dem 3, Şöhret 3. i 5, Nota 2. meşum 5, Beygir 2 6 — Ayakta 3, Hal rabıta & 7 — Bir nevi içki 4, Cedit, gayretli, kavi 4. Kulakmisafiri İNSTANBUL: > 18: Almanen ders, 18,30: Jimnastik, Azade Tı 18,30: Dans musikisi, Bülent; Koman dö» ik. 20,40: Stndyo halif rkestrası, 21,20: Son haberler. 2130: Radyo orkestrası, 22: Radyo can ve tanga gr“ kastraları, 225 Kar VARŞOVA, İsaSm. Jb: Piyasa kanseri, — Sözler, 28, Pizamo ler, 20: 823 Kh. BUKREŞ dm. 13 - 15 Gündür plâk neşriyat. 18: Radyo cani 19: Son mod tangolar. 18,15; Radyo ax K is 33: Haberler. 2328: Örkestramı 195 Khz, FRANKFURT, 19,30: Sözler. 19,50: Eğles 4Sı Akti Sehumannın 21,30 “Ayak imili #keç, 23: Haber. Halk musikini. 24: Kh LELPZ 19,20: Halk mu Haberler, spor. 210 PİL meslkink Zay Eğ yalnız kalmıştı. Tunele kadar yürü. dü. Karaköye inince biraz vası almak istedi. Denizi ce hatırma vapurlar o geldi ve vapur” binmek isteyince kendi ada iskelesinde buldu. O zaman; — İyi. — dedi — Büyükada kimbilir bugün ne kadar güzeldir! Nerimanı alır, tura çıkarım. Neriman... Güneşten yanmış kolları, hülya- hk bakışları, güldüğü zaman otuz , ikisi birden gö; temiz dişleri ve kıpkırmızı diliyle Nerimanı gö- rür gibi ol — Ben de ne sersemim! — diye üşündü — bu kızı ihmal et... Ma- ri ile meyhane (meyhane dolaş. Yok Calibe Makriköydemiş diye den ipekli mendili- ne gitti. Mendili burnuna dayadı. Sarayburnunu “dolaşan geminin tentelerini oynatan rüzgâr, bu men dilin avucunun iki yanından taşan uclarmı yanaklarına © çarpıyordu. Uzun uzun kokladı. Helyotrop.. Ada, tur,yolları, maden kıyıları: nı gerine gerine yalayan deniz, be- > 8 — Dalület, hiddet 3, 10 — Köpek 2, Dürug 5, Armalar emir 2. Mi — Bir renk 4, Lex kayığı 4 YUKARDAN AŞAĞI 1 — Çile değil 3, Nota 2, Dumun lekesi 2. 2 — Amca 3, Cezire &, Cet 3 8 — Bir rakam 3. 4 — Avize, hevenk 4, Düb 3. 5 — Soruna Bir (I) kayarsamız saçları dö külür 2. 4 — Yadetmek 8, Hususi 4. İatifahim 2, İşte 2. Sert 4, Yenal 3; Güzellik karaliçesi 3. Bal amelesi 3, Valide 3, Hal sabıtası 3. — Parlak 2, Nota 2, Şart odak 2. Ger BELGRAT 20,15, Haberler. — Ulusal saşriyat. 21: Pi- önler. 221 Rek 20; Orkestra rafakatile şarkılar, 841 Kh. BERLİN, 357 one musiki. 24081 Haberler. Yarınkı program 30: Kn, SR e Ve e birer hayalinde belirince; — Ne yavaş gidiyor e bu gemi? — diye homurdandı — Mendili biraz daha kuvvetle bur- nuna bastırdı: Ooh! dar hatırlanabildi. Zira aradan he- nüz yarım saat geçmişti ki Nazmi. nin eli bu helyotrop kokulu mendi- li, çıkardığı gibi gene kendiliğin- den acele acele cebine trkıyordu. Gözlerinde birdenbire bir başka arzu alevlenivermişti. Neden mi? Neden olacak... Modaya yanaşan vapurun üst güvertesinden ii: yi dolduran yolculara bakarken gözleri bal de duran üç kıza ilişmişti. Bu dan biri... Gal ibe... Evet evet o i- di: Galibe... Derhal vapurdan çıktı, kravatı- nı düzeltti, iskelede geziyormu! bi bir hava takınarak sallana sal. la tenbel tenbel yürüdü. Kızın et- rafında bir iki kere dolandı, allem etti kallem etti nihayet kız arkadaş. larından ayrıldı. Az sonra Mühürdara çılari dar yaz bulutları kızıllaştıran © sabah ü Havuzu saran o örümcek Nerimanın bu o hatıraları birer sokaklardan birinde yan yana yü- rüyorlardı. Sokak tenha idi. Bir iki çocuk çenber çeviriyor ve bir o yoğurtçu İ Yarın aşan SÜ MER sim g İ Henrı Bataille'in meşhur piyesi JISKA Filminin ilk iraesi münasebetile MÜSTESNA GALA; Bütün kadınların görmeleri lâzımgele NDAL bir film... Bütün erkeklerin tetebbü etmeleri lâzımgelen bir film... GABY MORLAY ve HENRI ROLLA gibi iki böyük artist tarafından temsil edilen bu muhteşem film if yerlerin evelden temin edilmesi İttihadı Milli Telefon: 42851 si rica olunur. pi Türk Sigorta Şirketi Herik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleriz. Sigortaları halk için Merkezi idaresi * müsait şeraiti havidir Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. o Telefon : Dr. A. KUTIEL Karaköy Topçular caddesi No33 152. lstanbul Altıncı Tera Memurluğundan Birinci derece ipotek borcundan dola yı vazıyet edilip üç yeminli ehlikvukuf marifetile tamamına 1587 lira kıymet takdir edilen Balatta Hacı Isa mahalle sinde Orta sokağında eski 4i yeni 63 numaralı hanenin açık arttırına ile para- ya çevrilmesine karar verilmiş ve şart- namesi 15 « 1 - 985 tarihinden İtibaren divanhaneye asılmıştır. Mezkür gayri- menkulün birinci açık arttırması 16 - 2 935 tarihinde saat 15 den 16 ya kadar satılacaktır, Bu arttırmada muhammen kıymetin 9475 ine talip çıkmadığı takdir- de 15 yünü mütcakıp yani 3 - 3 - 936 ta- rihinde saat 15 den 16 ya kadar açık art- turma ile satılacaktır. Bu arttırmanın muhammen kıymetin (78 ine talip çık- madığı takdirde satış 2280 numaralı ka- nun mucibince geri berakılacaktır. Satış- Fakat Neriman işte ancak bu ka- | | — | | lar bedeli peşindir. Vakıf icavesi ve mü- terakim vergi, tenvirat ve tanzilat ver - gileri borçluya ait olup satış bedelinden almacaktır. — Teliplerin muhammen kıy- metin > yedi buçuğu nisbetinde pey ak - çesi veya nisbet dahilinde milli bir ban- kn mektubunu hömil olarak satış zama- ka: ipotekli alacaklılarla alâkadar. | de diğer ve ri larının hususile faiz ve masrafları dahil olan iddialarını il te dairemize bildirmeleri I$ le tak dirde hakları tapu sicillerile sabit olma- dıkça satış bedelinin paylaşmasından ha- riç kalacaklardır. Bütün alâkadarların 3090 numaralı dosyası üzerine müracaat (6992) Istanbul asliye altıncı hukuk mahke- mesinde: Ibrahim tarafından Fatih Kumrulu Mesçit sokağında 1 numarada ölü Mu- rat kızı Fitnat aleyhine açılan boşanma davatının tahkikatı esnasında müddea- h Fitnatın ikametgâhının meçhuliye- tine binaen davetiyenin on beş gün müd- detle ilânen tebliğine karar verilmiş ve tahkikat günü olarak 31 - 1 - 935 ta; kılınmış ve bir nüshası da mahkeme di- vanhanesine asılmış bulunduğundan ta» yin olunan gün ve saatte Asliye mahi kemesi 6 ncı hukuk dairesinde hazır bu- lunulması lüzumu tebliğ makamma kaim olmak üzere ilân olunur. (6995) mızmız bir kadına kâse beğendir- meğe çalışıyordu. Ağzını ilk açan Galibe oldu: — Vallahi şaştım... — dedi — Hiç te mi ulanmıyorsun? Ne yüzle bana geliyorsun? Ben (seni daha vapurdan tanıdım. Fakat dedim a sen de yüz surat yok. Gene gibisin? yapıştın mı — yapışıyorsun! Adeta zorla beni arkadaşlarımdan ayır- dın. — Hoş, gelmesem gene gelmez- dim a... .— Neye susuyorsun? — Seni dinliyorum. Bu kadar kızgın olduğunu bilseydim... — Bunu anlaman £ için yüksek zekâya ihtiyaç yok. Yaptığın şeyle- ri hatırlaman kâfi. — Burnumun dibinde bi sile kucak kucağa döndün, tın... Dikkat ettim bir defa bile yü- züme bakmadın. Hırsımdan az kal- sm herkesin yanında ( bayılıvere- cektim. Eve koştum, ayna karşısın- da saatlerce kendime baktım. Val- lahi Nazmi ben o sarışm kadından çirkin değilim. — Fakat ne yalan söyleyeyim. Hiç te fena kadın değil. Şimdi ne 4.4887 —» 7 raya Parasız resim dersleri HALKEVİNDEN: Evimizin Sanatlar şubesi resim kolu parasız resim derslerine baş Bayan ve Baylardan yazılmak isi rin her gün saat (16,5) da Alı Iç İşleri Çevirenine başvurmaları ilani Tunar. Deniz yolla pomeranian TRAAZON YOLU KARADENİZ vapuru 18 İkli ci Kânun SALI günü saat 20 d Galata Rıhtımmdan kalk ae vapuru ek Sirke mbtmamdan mile eyi Zonğuldak, Ba yi Cid » Dr. NIŞANYAN İ Beyoğlu Tokatliyan Oteli yanı Mektep sokak No. 35 reye gideceğiz? — Bilmem... — Böyle sokak sokak dolaş değiliz n... — Zannederim. Sen söyle n gidelim. Kurbağalıdan bir binsek nasıl olur? — öğle sığazında çekilmez" — Gel ben seni bir yere göl — Bıra içebilir miyiz? — Bakkaldan aldırırız... Nazmi yan gözle kıza baktı: — Beni nereye götürmek yorsun kuzum? — Nereye olacak... bizim köyde gidecek başka bir yer madın mı? Geeel... fazla söylenme. — Zaten iki gündür seni yorum. Bunu söylemek is ama... Ağzımdan kaçtı işte. Ne nediyorsun? Bana göz kaş ettiği çin mi zrkadaslarımdan ayrıld Aya İrini kilisenin arka ta17” da bir sokağa girmişlerdi... -Bitmeri EE>E BARTIN YOLU SAEBoOsdO SgOw8 2 : <İ f

Bu sayıdan diğer sayfalar: