15 Mayıs 1948 Tarihli Sebilürreşad Dergisi Sayfa 3

15 Mayıs 1948 tarihli Sebilürreşad Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cılt l Sayı 2 ' SEBİLÜRREŞAD. : Ü, « 19 Km* anı âi&âş&gan Büyük Adamlar Mister Jon Deveuport «Hazret-i Muham-. med ve - Kur'an-ı Kerimn üÜnvanlı eserinde Kur'an-ı Kerim'den bahsederken şü sözleri 6 söylüyor: «Kur'an'ın sayısız hususıyetîerı içinde bilhassa ikisi fevkalâde mühimdir: 1) Zat-i — kiberyayı ifade edön Âyâtın âhengindeki ul- viyetdir. Kur'an-ı Keri herhangısını zat-ı kibiryaya isnaddan münez- zehdir. 2) Kur'an, başından sonuna kadar gay- ri beliğ, gayri a.hlakı, yahut terbiyeye muha- lif herhangi fikir, herhangi cümle ve herhan- gi hikâyeden münezzehdir. Halbuki bütün bu hakiseler hır 1stıyan1arm e]leundekı Kı ab-aı Mukaddes de mebzuldür 5 Karlayl şöyle diyor: «Kur'an'ı bir kere dikkatle okursanız onun hususiyetlerini izhara başladığını gö- rürsünüz. Kur'an'ın güzelliği diğer bütün e- debi eserlerin güzelliklerinden kabili temyiz- ir;.. Kur'an'ın başlıca hususiyetlerinden bi- . ri onun ashyetıdır Benim fikir.ve kanaatime öre Kur'an serâpâ samimiyet - ve hakkani- yetle doludur, Hazreti Muhammed'in cihana “tebhg ettiği davet, hak ve hakikatdir.»n & B I gılterenın en meşhur ve en bııyuk mü- ' verrihlerinden Edvard Gibon |/ ryatorluğunun inhitat ve sukutu» adlı eserin- de soyle diyor: «Ganj nehriyle Bahri muhiti Atlâsi ara- sındaki memleketler, Kur'an'ı bir Kanunu Esasi ve teşrif hayatın ruhu olarak tanımıştı.. Kur'an'ın nazarında satvetli bir hükümdarla zavallı bir fakir arasımda fark yoktur. Bu gi- bi esaslar üzerinde öyle bir teşri' vücude gel- miştir ki dünyada bir naziri yoktur. Mü: manlığın esasatı tesliyet akidesini, tecessüdünü, vahdet-i vücut akidesini reddet- mektedir. Bu mütesavvifane akideler üç kuv- wetli uluhiyetin. mevcudiyetini ve Mesih'in Allah'ın oğlu olduğunu öğretmektedir. Fakat 'bu akideler, ancak mutaassıp huristiyanları - “tatmin edebilir. Halbuki Kur'an.bu gibi Dü rışıklıklardan, ibhamlardan âzâdedir. Kur'an “Allah'ın birliğine en küvvetli delildir... Fey- . lesöfane bir dimağa malik olan bir muvah- hid, İslâmiyetin noktai nazarını kabul etmek- beşeri zaaflardan' «Roma İmPa- - te hiç tereddüt etmez. Müslümanlık, belki bugünkü inkişafı _fîkrimîzin seviyesinden da- ha yüksek bir dindir.» 7 . «Kur'an'ın telkin ve Hazreti Muham- /| mde'in tebliğ ettiği esasattan mükemmel bir ahlâk mecellesi vücud bulur. Esasat-ı Kur'a: niyenin, mühtelif memleketleıde, ınsanlıga iyilik ettikten sonra Allah'a tekarrüb etmek isteyen insanları Cenab-ı Hakka raptettiğini inkâr etmek mümkün değildir. Halik'in hu- kuku ile mahlükatın hukuku ancak müslü- manlık tarafından mükömmel bir surette ta- rif olunmuştur. Bunu yalnız müslümanlar de- ğil, hıristiyanlar da, museviler de itiraf edi- yorlar. n B Marmardok . Yeni fenni keşfiyat, yabut ilim ve ir famn yarchmıyle hallolunan, yahut - halhne uğraşılan mesail arasında bir mesele yoktur ki 1slamıyet1n esasatiyle taaruz etsin, Bizim, “hıristiyanlarım, hıristiyanlığı kavanini tabii- ye ile telif için sarfettiğimiz mesaiye mukabil EKur'an-ı Kerim ve taalimi ile kavanini tabii- ye arasında tam bir âhenk görülmektedir.» « Kur'an, her hürmete şayan olan eserdir. Zon Hukukullah'ı tanıtmıs Kur'an msanla ra mahlükatın Halik'den ne bekleyeceğini, mah- - lükatın Hâlik'le münasebatını, en sarih şekil- de öğretmiştir. Kur'an, ahlâk ve felsefenin bütün esasatını cami'dir. Fazilet ve rezilet, hağyir ve ger, eşyanın mahiyeti hakıkıyesı, hu: lâsa her mevzu Kur'an'da ifade olunmı Hikmaet ve felsefenin esası olan kaıdeler ada—' let ve müsavatı öğreten ve başkalarına iyilik etmeyi, faziletkâr olmayı taliın_eden esaslar, bunların hepsi Kur'anda vardır. Kur'an, insa- nı iktisat ve itidale sev keder, dalaletten ko- rur, ahlâki zaafların karanlığından çıkarır Taali-i ahlâkı nu surlarını, hatâlarını, 1t11a ve kemale kalbey- 10 Müsteştik Sediyo <ıKur’an şiir midir? Değildir; fakat-onun şiir olup olmadığını tefrik etmek müşkildir. Kur'an, şiirden daha yüksek bir şeydir. Ma* mafih Kur'an, ne tarihtir, ne tercemei haldir, ne de İsa'nın dağda irad ettiği mev'ıza gibi ' bir mecmua-i eş'ardır. Hattâ Kur'an, ne:Bud- da'nın te]kınatı gıbı bir maba'd-et-tabiiye, ya- (Devamı 27 inci sahifede

Bu sayıdan diğer sayfalar: