31 Ocak 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

31 Ocak 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1694—9 8 — Buranın askeri de pek tuhaf: başlarında kıp kırmızı, o mahrutunakıs şeklinde yarısına kadar sarkmış toparlak püsküllü uzun bir fes, arkasında kısa bir ceket, ayağında, diz kapağı- na kadar beyaz bir don, yalınayak bir siyahi!.. Bu yalınayaklık askere malısus değil, bütün memleket halkı yalınayak!... Burada ayakkabı ihtiyacı yok, onun için olacakki bir mağaza getirip te satamadığı yüzlerce ayakkabilarını likidasyona koymaz. Bu halk tabiatla pek dost yaşıyor, sebebi: iptidailik hissindan ziyade fakirlik olacak, za- vallıların üstlerindeki amerikan bezi cinsinden beyaz bir entariden ibaret, o da vücutlarını setredecek bir derecede. 9 —: Bu sakin, kanaatkâr insanlar hoşuma gidiyor: o kadar itaate alışkın ki önlerinden, yanlarından geçen tanıdıkları, tanımadıkları her, şapkalıya mutlaka baş iğerek selâm verir ihtiram gösterirler. Çarşıdan, Caddeden geçer- ken bana selâma durduklarını görmeliydiniz!.. 10 — : Calibi nazar bulduğum birşey daha var: buralarda türk askeri istilâhlarının yaşa- makta olması... Meselâ nefere: azeri, sonra: on- başı çavuş, bölük.... tabirleri gibi. Bu tabirler vaktile, Mısır idaresi tarikile intikal etmiş hâlâ devam ediyor. Mısırda da elân o ıstılâh- lar bakidir, İngilizler onları değiştirtememiştir. 1 —: Bu havali halkı bir halitadan mürekkep: habeşler, tahkruri dedikleri zenciler, karşı yakadan, yani Arabistan yarını adasından gelmiş Araplr, diğer yerlerden gelme muhtelif unsurlara mensup insanlar. Bu hıttada ekse- riyetin Müslümanlarda olduğunu, İtalyan dos- tum bana söyledi. Arapların umumu, sahil ahalisinin en çoğu, Şimal taraflar Müslüman, Cenup ve Habeşistana mücavir yerler halkı hiristiyan, yani Kıpti - amma bizim verdiğimiz manada değil, bir nevi Ortodoks mezhebi olan ve Mısır hiristiyanlarının tabi olduğu kiliseye tabi manasına Kıptidir, bunların kendilerine mahsus kiliseleri var. Bu münasebetle şunuda ilâve edeyim ki: buralarda mensup oldukları mezhebi neşre çalışan Misyonerlerin yerli hiristiyanlardan bir çoğunu, meselâ Katolikliğe, Protestanlığa çe- virmeğe muvaffak oldukları halde, Müslümanları iknâa muvaffak olamadıklarını, sohbet esnasında Italyan dostum söyledi. İşte size ERİTRE müstemlekesi hakkında söyleyeceğim malümat. Bura iç kabileleri kıya- fetlerini gösteren fotografilerden bir kaçını gönderiyorum. Bakı, Afrikanın şark yakasın- dan derin hürmetler, Beyim. A. Seni UYANIŞ 135 Müsahabe: Birçok dedikodu, bir tek tesviye Tababet âlemimizde birçok dedikodular. — Diğer fen ve ilim şubelerimiz yerinde sayarsa tebabet nasıl ileriler? — İtti- sali kaplarda mayiat; ietmâiyat sahesinda tesviye meselesi. — İlim bir küldür, ancak böyle tarakki eder. — Maarif ve Adliye, pek eski münasebetleri. — Aykırı işlerle yalnız doktorlar mı meşgul? — Amerika ve Avrupa.— Nihayet bir iktisat meselesi, Hasta yatağımda yatarken lutfen beni ziyaret ve tedaviye gelen pek kıymetli Doktorum ve dostumla — Fakültede müderristir— küçük bir hasbihal ile Akşam gazetesinde, Gülhane seri- rıyatı üstatlarından kulak, boğaz, burun hasta» lıkları mütahassısı Dr. Sani Yaver Beyin oku- duğum beyanatının bende hasıl ettiği intiba üzerine demek istiyörum ki: Şu bir iki haftadır tababet âlemimizde bir çalkantı var, doktorlarımıze birçok tarızat. On- ların bazıları tarafından müdafaat. Doktorları- mızdan, doktor olmayanlarımızdan bir kısmı tarafından da bir alay münakaşat.. Bunlardan doğru yanlış çıkarılabilen hulasa şudur: bizde tababet gerilemekte denilemezse de tarakki ediyor, asri tarakkıyatı takip edemiyor, en mütekamil milletlerle bu hususta boy ölçü- şebilecek bir halde bulunmuyor. Fakültemiz islaha muhtaçtır, doktorlarımızdan bir takımı doktorlukla, ilimle alâkası olmayan ticaret iş- leriyle meşgul oluyorlar, ve hakeza.. Bu sözler, bu tenkitler doğru mudur, yoksa hiç te yerinde değil midir? Doktorlarımıza, müderrislerimize hürmeti- mizle beraber, biran için farzedelim ki bu söz- lerde hakikat şemmesi var! Doğru ve mantıki surette düşünmeye, mu- hakeme etmeye biraz çalışmak şartile, doktor- larımıza, tıp Fakültemize tevçih edilen tariZ- lerin, tenkitlerin bütün memlekete, her meslek erbabına raci olduğunu, yani tababetle, dok- torlara atılan taşlar lastik top gibi geri ak- sederek, tarizciler ve tenkitçiler de dahil, he- pimizin başlarına düşdüğünü görebiliriz, bu- nun böyle olduğunu kabul edebiliriz. Bizde tababet diğer fen şubelerinden evel teessüs etmiş, bir asırlık bir tekâmül devresi geçirmiştir . Vaktile ecnebi, oldukça muşahit ve münekkitlerden işidiyorduk ki türklerde ta- bitaraf —Devamı 188inci sayfada—

Bu sayıdan diğer sayfalar: