1 Ağustos 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5

1 Ağustos 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1720 —35 Kömürle çizgiler : 1 Tılısımlı Altın bir buğu. Güneşin altından buğusu... Otları, yaprakları, çiçekleri canlandıran taptaze bir cilâ... Otlar, yapraklar, çiçekler parlıyor.. Genç adamın traşlı yüzü parlıyor. Genç kızın kahkaha fışkıran inci dişleri pırıl pıml... Pembe ve ıslak ağzı ışıklı... faf, yaprak nakışlı, gümüş kur- İpince, cam gibi ge deleli bir sepet.. İçinde renkten parlıyan kirazlar, tutuşan elmalar ve portakalların alevden rengini sa ran isimsiz yemişler ve tadı kalpte duyulan, kalbi tatlı ürperişlerle lezzetler içinde bayıltan yemişler, İpince, cam gibi şeffaf, yaprak nakışlı, gümüş kur deleli bir sepet içinde: Genç kaz... Bahar kokuları. İlkbaharın nefes alışı.. Çiçeklerin uçuşan kokusu.. Güneşten terliyen baharın kokusu.. Sarhoş eden koku.. İçinde hazdan ölmek istenen koku : Genç kızın kokusu... Kahkaha. Kahkaha... Billürların musikisi.. Kuşları cıvıldaştıran nağme : Genç kız gülüyor... Yanyanalar... Genç adam rüyalarındaki gibi gerinmiş.. Damarla rınm içinde uçan bir hava, etlerinde hızı yalnız kalp- te hissedilen durgun bir titreyiş... Pembe ve ıslak ağızlardaki ışıklar, ayın sudaki parlayışı birden sönüyor, Ezilen dudakların ve carpı- şan dişlerin elektrikli lezzeti vücudu yakar gibi bi küp kıvrandırıyor.. İçiçeler.. UYANIŞ 551 rüyadan uyanış.. Ellerin birbirine dokunuşu; hazzın, lezzetin canlan ması, şekillenmesi ve havadan nefesi tıkanarak uçuşu... Bu bahar, bu bahar çiçekleri, bü bahar kokuları onlar içindir. Ve kahkahaların billürlaşması elbette onlara yaraşır... O kahkahalar ki akisleri dokunduğu dallara çiçekli çelenkler örüyor... Genç adam birden haykırdı : Ah ne güzel kuş. Bak şu dala... Genç kız kuşu kıskandı, Tılısımlı rüyadan uyanış... Kuşa bakmak için başını döndürdü. O vakit en sesinde, saçlarının dibinde koparıcı bir öpüş.. Çicek leri uyandıran bir çığlık... Kahkahalar... kahkahalar... Rüya devam ediyor... Güneşin altın buğusu yavaş yavaş dağıttığı renk leri topluyor. Boyalar soluyor, soluyor.. Kayboluyor... Buğu gümüşleşiyor.. Gümüşü bir akşam; gümüşü bir ay ve gümüş bir gece... Kolkolâlar... Beyaz yolda yürümek ve kenardaki çimenlere basmamak için yapışık gibi kolkolalar.. Beyaz yol ince ve uzundur.. Taana ilerde sarı ışıklar arasında karanlıklaşıyor, kayboluyor. Bitmesi istenilmiyen uzun yol bitiyor... Bir çeşme.. Işıldıyan bir su... Aymlıyorlar; koparı ır gibi... Genç kız süslü bahçeden geçiyor, pencerelerinden parlak ışıklar taşan eve giriyor..

Bu sayıdan diğer sayfalar: