11 Ağustos 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

11 Ağustos 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No'1878—193 — Gerek tiyatro da gerek roman ve hikâyede sureti katiyede adaptasyonun «rtık aleyhindeyim, Adaptasyon Ahmet Vefik paşa zamanındanberi bu memleketin edebiyatına muzır olmuştur. İnsan bir eseri benimseyince artık yaratmak he- vesini kaybediyor. Halbuki tercüme eser insana bu hissi vermez. Tercümeyi görende, okuyanda, yapan da «ben de böyle bir eser yaratayım> arzusuna kapılır. Muhakkak ki tercümeye ihtiyacımız var. Tercüme yapıldıkça telif eser kendiliğinden doğar, — Tenkit ve münekkit hakkındaki fikirleriniz ? — Münekkidimiz yoktur. Ve eğer her munaks- şayı küfürle devam ettiriş, ve eş dost hatırı için ya lehte veya aleyhte yazı yazmakta devam edilirse münekkit çıkmayacaktır. Münekkit gördüğünü ve hissettiğini hiç çekin- meden söyleyen bir adamdır. Bu adama diğer biri küfürsüz ve tecavüsaüz fikirlerinin doğru veya yanlış olduğunu ayni birtaraflık ve ayni doğrulukla söylese münakaşalardan tenkit doğar ve münekkit yetiğir. Bizde ise görüyorsunuz en vfak tenkit derhal hücu- ma ve küfre uğrayor. — Laiince ve yunanca meselesi için ne dersiniz ? — Lüzum yoktur. Çünkü latin ve yunan eserle- rinin hepsi bir ecnebi lisanına tercüme edilmiştir. Her hangi bir ecnebi lisanını bilen bir münevver eğer istiyorsa latin ve yunan eserlerini okur. Eğer bilmiyorsa bu eserlerin türkçeye tercümesini oku- makta hiç bir faide elde edemez, Yunan ve latin eserlerini anlamak ve bunların zevkine varabilmek için lâakal iki, hiç değilse bir ecnebi lişan bilinmesi lâzımdır. — Biz de okumak? — Bugün dünden çok okuyoruz. Okuma zevki her gün biraz dahe artma Bunu &on neşriyat pekâlâ iabat ediyor. Üç gün sonra: Selami İzzet beyle Akşamın balkonunda öteden- beriden konuşuyoruz. Selami İzzet bey diyorki; — Şimdi yine dedi kodu olacak. «Bizde sanat hayatı yok» diyişime ihtimal bir çokları kızacak, Fakat zarar yok. Küçük bir sükuttan sonra soruyor : — Kuzum, siz bu edebiyata nasıl başladınız? Ve cevap vermeğe vakit bırakmadan anlatıyor: — Mesela ben edebiyata başladığım zaman âşıktım. Komşumuzun bir kızı vardı, onu seviyordum. Bir gün « Gözlerinin altın çelengine > isimli bir şiir yazdım, zarfa koydum ve Türk Yurdu'na yol- ladım. Bir iki hafta mecmuayı helecanla karıştırdım. Bir gün baktım şiir çıkmış. Ondan sonra her zaman yollamaya başlad Bir günde bir hikâye yazmıştım. Şimdi ismini hatırlayamadığım bu hikâyeyi ar- kadaşlara okuduğum zaman fevkalade beğendiler. Ondan sonrada hikâye yazmaya başladım. Sonra Fağfur isimli bir mecmua, çıkardım. Halide hanımın SERVETİFÜNUN N 171 orada Foğfur Kâse isimli bir şiiri vardı, 7-8 nüsha kadar çıkardık. Benim bir yazımdau dolayı dâv& açıldı, mecmuayı kapattık. O vakit hergün Akşama da bir hikâye yazıyor- dum, Fakat Necmettin Sadık bey: — Selami, hikâyeler olmiyor, diyordu. Bu dâvâ ve bu sözler üzerine bir gün Ömer Seyfettinle ko- nuşuyordum. — Cancağızım, dedi, bu böyle olmaz. Avrupada yazılanları okur, sonra kendin yazarsın, yani adapte edersin. Artık öyle yapmaya başladım. Ömerin de bilirim bir çok hikâyeleri böyle ada Sonra hep adapte ettim. Fok adapte olmayan eserlerim de vardır: Mesela, Yeni Şark da tefrika edilen Müjde ro- yi Dertli geceler ve Gönül aklama isimli azılar p Hirnlmemi Ekremden Mahmut Yesariye kadar bugün yazanların hepsi adapte ediyor. Mahmut Ye serinin yalnız son yazıları adapte değildir. Bende adapte ediyorum. Fakat şu farkla ki, ben adapte ettiğimi söylüyorum, onlar söylemiyor. Benim öyle adapte hikâyelerim vardırki onlara kendi ma lımdır diyebilirim, Mesela bütün gazetelerimizde Cümhuriyet'te, Milliyet'te, Akşam'da, Tercümanı Ha kikat'te, Akbaba ve Aydede de çıkan bir hikâyem vardır ki o yazının artık fransızca aslı ile hiç bir alakası kalmamıştır. Zira ben ona kendi ruhumu ver- mişimdir. Ben öyle adaptelerimi bilirim ki benden sonra kaç kişi ayni hikâyeyi adapte ettikleri halde benim adapte ettiğimi anlamamışlardır. Bu adapte meselesi mevzuu bahsolurken şunuda ilave edeyim; şu nakili tabiri yok mu, işte onu ben çıkarmışımdır, Başka bir vesile ilede Selami * İz bey sanat hakkındaki düşüncelerini söyledi. Selami İzzet beye öre : «Sanat, her tarafa yayıla bilen, ve her yayıldığı yerde anlaşılabilen bir şeydir.r, Sehap Nafiz — Tercüme hakkı mahfuzdur. — m 00 mama, mmm, Küm anmanın, zamma, om, mmm Yeni neşriyat: Bir Şiir kitabı Genç şairlerimizden Muharrem Zeki bey “ Ne derseniz Deyin siz , isimli bir şir kitabı neşretmiştir. Karilerimize tavsiye ederiz. A

Bu sayıdan diğer sayfalar: