18 Ağustos 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

18 Ağustos 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No.1879—194 Her türkün bu ruhun bir parçasını ruhunda taşı- ması ve yürüyeceği yolda bu ışığın rehperliğinden istifade etmesi lâzımdır. Her vatandaşa gerek devlet karşısındaki vazifelerini ihtar eden gerek fertler arasındaki menfaat rabıtalarını tayin eden kanunların esaslı basit ve pratik cihetleri öğretilmelidir. Bunu her bilgiç münevver iş edinmelidir, bu mevzu etre İlnda küçük kitaplar çıkarılabilir, devletçe daha bin türlü tedbirler alınabilir, Meselâ camilerde halha medeni vazifelerini anlatan dersler verilebilir. Eskiden camilerde hukuk, mantık, tıp, riyazi gibi bilgiler öğretilirdi, şimdi halka hitap için umumi yerler neden kullanılmıyor? (Bence medenileşmek istiyen insanlara karşı fikirleri ve vasıtaları umumi- leştirmek zarureti vardır. Vatandaşlara vazifelerini tanıtan terbiye üç büyük faydayı haber veriyor. I. Kanuna göre üzerine düşen vazifeleri yapma- dığı takdirde ne dereceye kadar mesul olacağını öğrenen insanların haksız, kanunsuz hareket yapma- ları ihtimali daha azdır, böyle bir cemiyet dahilinde daha az suç işleneceğine ihtimal verilmelidir, çünkü işlenilen suçların bir çoğu kanunen suç teşkil edip etmediği veyahut hakkında ne gibi ve ne kadar bir ceza verildiği bilinmediğnden dolayı işlenmiştir. TI. Kanuni vazifelerin bilinmesi âdalet noktasın- dan muvafık olur. Yapılan fena hareketlere karşı cemiyetin gösterdiği muameleler içerisinde pek ç0- gunun adilâne olması ihtimalini doğurur; çünkü ceza gören insân daha evvel vazifesi kendisine ihtar edildiği halde bilerek suç işlemiş demektir. Cezai meguliyetin esası irade olduğuna göre verilen çcza- ların adilâne olmaması ihtimali bu suretle azaltılmış olur. TI. Vazifesini bilerek mesuliyetten korkan ve çekinen vatandaşların vücude getirdiği heyet ahenk- tar ve müteganittir, her insan içtimai fonksiyonunu en mükemmel tarzda yapmıya çalışır haksız ve ka nunsuz hareketlerin teşkil ettiği tehlike ihtimali azalır, ve fertlerin birbirile olan ahlâki, fikri ve bilhassa iktisadi münasebetleri inkişaf eder. Milli iktisnadiyata ve devlet maliyesi ciddi kazançlara ka- vuşur, 3 — Demokrasiyi doğuran eşaşlı temayülü tani- mak ve tanıtmak icap eder: Ferdin devletten istiye- ceği haklar vardır. Halk haklarını tanımalı ve ars- malıdır. Halk milli ihtiyaçların bir ifadesidir, bu ihtiyaçların temini cemiyetin yaşayışı noktai naza- rından elzemdir. Ancak birer ihtiyacı temsil eden bu hakların devlet tarafından temini için onların ferdi şuurlarda sarih bir arzu halinde kendini hisset- tirmesi şarttır. Fertlerin şuurunda arzu halinde şeş vermiyen amme hukuku kanunun içinde uyuyan fikirlerden başka bir şey değildir. Memleketin hakiki saadetini görebilmek için vatandaşlar devletin vatana karşı vazifelerini görmeleri lâzımdır. Halkın siyasi terbiyesi için en büyük müşkülât buradadır. Monarşi devirlerinden kalmış olan bir telâkki itiyadı vardır. ki devletin halk için yaptıklarını bir vazife değil bir lütuf olarak göstermektedir. Bu müstebit hatayı tarihe gömmek ve «her şey halk için» diye haykırmak zamanı gelmiştir. Demokrasi demek milletin devlet SERVETİFÜN UN ŞILIR Sikâyet Kalbimde açılmış gizli emelsin Beni hırpalayan coşkun bir selsin, Ne kadar somurtsan yine güzelsin, Bırak gönlünü tâ gönlüme gelsin. 0 Geçen gün rüyamda sevgimi gezdin Yanıma sokuldun benimle gezdin, Sevdaya kanınca aşkımdan bezdin, Sonunda hicranlı ruhumu ezdin, ni Haykırdım: gel, gitme diye duymadın Kimsesiz ruhuma sen de uymadın. N. Hikmet teşkilâtından en çok istifade etmesi demektir. Ferdin bu istifadeleri muhtelif şekillerde olur, a) Siyasi haklarına tam bir surtte malik olmak ve milli hâkimiyete müstakil bir irade ile iştirak etmektir. Zaman siyasi kabiliyetleri iradi vesun'i hareketler kadar inkişaf ettirecektir. Halk, kanunların terbiyevi tesirile idrak çağına gelecektir. b) Halkla tefrii kuvvet arasında daha yakın ve mütemadi bir temas mevcut olmalıdır. Halk kanun- ların yapılmasında müessir olabilir. Milli menfaatleri tehdit eden her hadiseye karşı tedbir alacak en yüksek makama müracaat ber türkün vazifesi olmalıdır. Meselâ İsviçre ve Almanyada ievcut olan kanu- nun halk tarafından teklifi #nitiafine halkın reyine müracaat referendum usullerinin merasimine lüzum kalmaksızın millet meclisinin nazari dikkatini celb- edecek gazete neşriyatı ve meclise verilecek istidalar bu maksadı tamâmen tatmin edebilecektir. Yalnız bu yolda halkı harekete getirmek ve bu yolda bir cereyan açmak lâzımdır. Bizde devlet karşısında fert küçüklüğünde çocuğuna çok sert davranmış bir baba ile çocuğu arasındaki vaziyeti hatırlatır; İstibdada alışan çocuk babası ne kadar samimi ve mültefit davransa cesaret edipte ona derdini anlatamaz, meramını anlatabilmek için vasıtalar arar. İşte de- mokrat devlet karşısında milletin çekingenliği de böyledir. Şüphesiz bu mahzur günden güne ortadan kalkıyor, çünkü cumhuriyet hükümetinin eserleri halkın duygularını terbiye etmektedir. Modern bir devletin fertlere korkudan başka hisler de vermesi lâzimdır. 6) Tabiat kanunları nasıl zalim veya müşfik de- gile cemiyet kanunları da öyledir. Ferdin hetırı için kanun değiştirilemez, ancak fert kendi vaziyetini değiştirerek kanunların cereyan sahasında kendi aleyhine olmıyan bir mevki almalıdır. Ferdin bu mevkii tabiat kanunlarında olduğu gibi fili ani oto- matik değil bati bir mekanizma dahilinde fikri, ma- nevi unsurların da inzimamile husule gelir, — Mabadi var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: