1 Eylül 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

1 Eylül 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

222 SERVETİFÜNUN No.—1881 196 e UÇ PERDELİK PİYES | Başka Bir Yol | Yazan M. Feridun Ragıp — Anlatması çok güç Cahit, Anlatmağa gayret edeceğim. Dinle beni, dikkat et.. Sözlerim belki gana biraz garip gelecek. Fakat hüküm ver- meden evvel düşün!., Biliyormusun ki her erkek yabancı bir kadına arzulu gözlerle bakar, Bunu bili- yor musnn? Cahit — Pek iyi anlamadım. Ragıp — Bir erkek kim olursa olsun, kanısı ol- miyan bir kadına daima arzulu, iştihalı gözlerle bakar. Cahit — Eyi sonra Ragıp — Halbuki, ben bir adam tanıyorum ki o karıma artık arzu etmiyen gözlerle bakıyor. Anlayorsun değil mi? Arzusu tatmin edilmiş bir adam gözile bakıyor.. Cahit — Müsaade edersen sana şunu söyleyim ki bu senin nazariyen pek garip.. Bu yaşa geldim hiç böyle bir şey işitmedim. Sen benim karıma tabirin vechile arzulu gözlerle mi bakıyorsun ? Ragıp — Ben erkeğim... Cahit — Malum. Ragıp — Senin karın da bir kadındır, Cahit — Ha şunu bileydin., Ragıp — Bir erkek kendi karısı olmıyan kadın- lara arzulu gözlerle baktığına göre ben de senin karına, arzulu gözlerle bakıyorum. Cahit — Karm namına sana teşekkür ederim. Bu yaştan sonra böyle muvaffakiyetler kazandığını işitap kendide memnun olur. Bana gelince.. p — Rica ederim alayın sırası değil, Demek demindenberi ne söylediğimi anlamadın Cahit — Azizim, Sen böyle saçma lakırdılar söyledikçe ne demek istediğini anlamak imkâni yoktur. Ragıp — Evet pek güç. Anlatamadığımı hisse- diyorum. Sen de anlamak için hüsnü niyet göster- miyorsun,.. Halbuki.. ahif — Halbuki.. Ragıp — Ben sözlerinden eminim. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar derler, Bu hıyanet ben- den senelerce saklandı. Senelerce hiç bir şeyden haberim olmaden, etrafımda geçen şeyleri görmeden bir kör gibi yaşadım. Birden, hastalığım esnasında idi, o zamana kadar görmediğim şeyleri görmeğe başladım. Senelerce saklanan bir sırrı bazen bir hiç meydana çıkarır. Hasta, yatakta yatıyordum. O buh- ranlı günler geçmişti. Kalkıp odada biraz dolaşmak istiyordum. O aralık Sait bize misafir geldi. İnsan hastalığında belki daha hassas oluyor. Saidin karımla muhaveresinde bir gayritabiilik hissettim, Söylediği sözler alelâde şeylerdi. Fakat bilmem neden nazarı dikkatimi celbetti. Karım onun gözlerinin içine ba- kıyordu. Halbuki o karıma artık arzu etmiyen göz- lerle bakıyordu. Aklı başka yerde idi. Cahit — Naaıl1.. Bu Sait.. Öyle mi? korkarım bir daba yatağa düşeceksin. Ragıp — Evet. Saitle karımın arasında bir bag var, bir sır var. Sait genç, öteki yaşlı.. Hala ona güzel görünmek, hiç olmazsa ihtiyarladığını göster- memek arzusiyle çırpınıyor.. Cahit Bağırma, bağırma, yavaş söyle. Rağıp — Hakkın var, asabiyete kapıldım... Cahit — Bana boş yere üzüliyorsun gibi geliyor. Bütün bu.. söylediklerine inanmak için evvela senin o garip mazariyeni kabul etmek lâzım. Halbuki bü o kadar işidilmemiş bir düşünüş ki.. Ortada gayri- tabii bir şey olmadığını bizzat sen kendin söyledin. Bütün bunlar vehim, Bu ihtimali bir an kabul etmek bile insana dehşet veriyor. Sen bu düşüncelerinle Yapma iki Bu sözlerini karın, vaziyette gözüm, biraz da kendine eci.. Emel veya Sait duyarsa pek müşkül kalırsın. Ragıp — Peki ne yapayım! Bu kepazeliği haz- metmek mi lâzım? Bana bunu mı tavsiye ediyorsun” Cahit — Ortada bir rezalet görmiyorum ki haz- metmeni tavsiye edeyim. Ragıp — Peki. Bir an bu söylediklerimin doğru olduğunu kabul et. Bu vaziyet karşısında ne yapayım” Cahit — Canım söylediklerin doğru olsaydı tabii başbaşa verir bir şey düşünürdük. Fakat her şeyden evvel bu söylediklerinin yalnız muhayyelende mev- cut olduğunu, böyle bir şeyin asıl ve esası olmadı- ğını zihnine yerleştirmek lâzım. Bak, sana bir tekli- fim var, Kabul edersen hakkında pek hayırlı olur ve ileride bana teşekkür edersin. Ragıp — Dinliyorum. Cahit — Tamamile iyileşip işe gidinceye kadar bu meseleyi zihninden çıkar. On onbeş gün hiç ken- dini yorma. İyileşip işe başladığın zaman bu mese- leyi bir daha görüşürüz ve icap ederse kat'i bir ka- rar ittihaz ederiz. Ragıp — (Gülümser) Pek ala. Sen hâlâ beni hastalığın tahtı tesirinde ganıyorsun.. ne ise... madem ki istemiyorsun bu meseleyi bir tarafa bırakalım. Görüyorum ki bana zihnen malul veya deli bir adam nazarile bakıyorsun. Cahit — Neler söyleyorsun Allahaşkınaf Cidden müteessir oluyorum. Ragıp — Müteessir olacak bir şey yok. Ne ise bu bahsi kapatalım, Zaten... Sekizinci Meclis Evvelkiler, Emel, Selma, Makpule Emel — Hala karanlıkta mı oturuyorsunuz” Elektriği niçin yakmadınız? (Düğmeyi çevirir, salon aydınlamr.) Böyle daha iyi değil mi? Cahit — Mersi küçük hanım. — Devamı ver —

Bu sayıdan diğer sayfalar: