24 Kasım 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

24 Kasım 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No:1893—208 Dıl Düzeninin Temelleri Yazan: Muslih Ferit Türk dilinin bugün milli zevkimize yabancı gelen, kolay ve doğru anlaşmaya engel olan aksaklıklarını yoketmek hepimizin dileğidir. Ötedenberi kimsenin umur etmeyip omuz silktiği bu meselenin ne kadar mühim olduğunu söylemiye lüzum yoktur. Türk Dili Tetkik Cemiyetinin ve Büyük Türk Bili Kurultayının ortaya saçtığı ışık birçok hakikatleri göz önüne koydu ve artık herkes inanmıştır ki medeniyet yo- lunda ilerlemek, yeni hayatın istediği düşünce ve bilgiyi kavrayabilmek için dilin eksik ve aksak ol- maması gerektir. Başlangıçta çok güzel ve işlek olan Türk dili sonraları Arap, Acem taslağı yobazların gösterişçi Sultan dalkavuklarının yüzünden bozuldu. Eski güzelim sözler unutuldu, unutturulmak istendi yerine bir alay Arapça sözler karışı. Bu çetrefil, uydurma Iğflara öztürkün dili dönmüyordu, bu kötü tatsız tuzsuz tekerlemeleri türk anlamıyor anlıyamı- yor anlamak kullanmak ta istemiyordu. Halk kendi dilini bırakmıyor ve softaların Padi- şahın dalkavuk yardakçı adamlarının &özüne kulak vermiyor fakat ne de olsa kulak dolgunlinğile dinin ve istibdadın kelimeleri ruhunda yer tutuyordu. Dil özünden uzaklaştı ve kol kol ayrıldı, çapraşık için- den çıkılmaz bilmece halinde yazmak bilgiçlik oldu. Bugün artık bu kötü ve bozuk dilin tatsızlığını an- laşıkaızlığını herkes çakmıştır. Hepimiz kolayca ve iyice anlaşmak, dinin, sarayın ve dalkuvukların pa- rolasından uzaklaşmak istiyoruz. Dilin değişmesi ve düzelmesi kaygusu içimizde kökleşti. Bd dil düzel- mesi işi üç sebepten dolayı lüzumludur. A) Türk milleti tarihin öğdüğü ve kendisile öğün- düğü yüce bir varlıktır. Türk ruhunun zengin düşün» celer ve duygular veren kaynakları bugün milli küt İeyi canlandıracak kuvvetleri içinde taşımaktadır. Şimdiye kadar İslâmlık, Osmanlılık gayeleri uğruna unutturulmak iştenen Türklük artık asırlardanberi gizli kaldığı yerden taşmıs bütün coşkunluğile kendini göstermiye başlamıştır. Milli kültür zengin tarihimizin kuvvetli ruhundan ödünç alırken bize yabancı gelen ve öz milli varlığımıza sataşan her engeli ortadan kaldıracak Türke düşman yabancıların Türklüğe ver- diği zararın hıncını &lacaktır. Biz 'Türküz dilimizin duygumuzun, hayatımızın Türklüklü, Türkün ulu ruhile dolu olmasını isteriz. Bize Türklüğümüzü unntturmak isteyen moloz Arap Acem paçavralarına söğüyoruz. Kahrolsun Araplığa Acemliğe ve Frenk- liğe üzenenler!. diyoruz. Biz her şeyde olduğu gibi dilde de Türkçülükten başka yol bilmiyeceğiz her sözüne « Ben Türk diliyim » diyen bir dil istiyoruz. Bu dilin düzelme merasiminde milli hedeftir. B) Duygularımızın coşkun coşkun haykırarak. söylediği ihtiyaç düşüncelerimizin mantığımızın için- de de kendini göstermektedir. Dilin düzelmesini is- terken milli duyğulara kapıldığımız kadar düşünce- lerimizin doğru ve haklı sesini dinlemiş oluyoruz. Bu meşele yalnız milli değil ayni zamanda fikri bir ihtiyaçtan doğmuştur. Türkçe bugünkü biçimile her şeyi düşünmeğe, her bilgiyi, her duvguyu anlatmaya veya anlamaya elverişli değildir. Başka dillerde olan öyle kelimeler vardır ki bizim dilimizde onun ma- nasını taşıyan bir kelime yoktur. Maddi şeylere, hayvan, ot çiçek v.s, şeylere ait kelimeler pek çok olduğu halde düşünceyi, mücerret ve manevi şeyleri bildiren kelimeler asırların içinde kaybolmuş, bugüne artakalanlar da işlenmediği için ifade kabiliyeti ölğün ve gizli kalmıştır. Bu nokta yani lugat darlığı mese- lesi Türkçeyi bilmiyen ve tanımıyan kof kafalıların her tarafta ileri sürdükleri bir iddidır ki sanıldığı kadar büyük bir aksaklık değildir, Çünkü : 1 — Nasıl bazı dillerdeki kelimelerin Türkçesi yokşa Türkçenin bazı kelimeleri de başka dillerde yoktur. Her dilin bir çırpıda işlediğini savan ve her yabancı kelimeye Türkçe mukabil bir kelime bulun- madıgını teessüfle karşılayanlar çok kere yabancı dillerden türkçeye tercüme ile uğraşanlardır. Halbuki Türkçe sözleri yabancı dile çevirenler de aynı güç- lüğü çekerken Türkçenin inceliğinden dem vururlar. Şu muhakkakki Türkçe kendisine mahsuş kelimelerile çok zengin bir dildir. 2 — Anlama ve anlatma ne demek olduğunu anlayamıyan lügatçiler, tercümeciler lisanların keli- me kelime birbirine uymasını beklerler, fakat birçok dillerin sözleri tıpkı tıpkısına birbirine uymaz çünkü insanların her zaman ve her yerdeki kafa teşekkül- leri başka başkadır. Eşyayı, hadiseleri çeşitlere ayırır- ken başka türlü düşünmek isterler ve ya ancak başka türlü düşünebilirler. İnsanların kelimeleri bir tasnif- ten doğmuştur, bu taşniflerde ırkın, içtimai müna- sebetlerin izi vardır. Dilin eksik olmadığını anlamak için dilimizdeki bir kelimenin başka dillerde birçok kelimelerin bir araya getirilmesile ifade edilebileceği gibi mukabili yok sanılan birçok yabanci kelimelerin dilimizde bir kaç kelime ile anlatılması mümkün olduğunu kabul etmelidir. 3 — Sou yılların değerli çalışmalarına gelinceye kadar Türkçenin tarih ve yurt içerisindeki biribirine benzemiyen şekilleri araştırılmış, Türkçe üzerinde çalışmaya değmez kabasaba bir dil diye tanınmıştır. Arapçanın en zengin lügatini yapan ve ezberliyen, Acemee şiirler yazan okuyan Türkler kendi öz me- deniyetlerinin kaynağından Orta Asyadan uzaklaştıkça kendi benliklerinden de nzaklaştırılmışlardır. Halkın içinde daima yaşattığı milli varlık memlekette zihin — Devamı 413 üncü sayfadı — AŞ SERVETİFÜNUN 407

Bu sayıdan diğer sayfalar: