24 Eylül 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

24 Eylül 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

286 SERVETİFÜNUN Eritik : e Şehir Tiyatrosunda Mırnav «Daha sahneye konuluşundan evvel diğer operet- lerin mazhar olamadıkları şekilde renkli afişlerle reklâm edilen bu opereti ben de gördüm ve eseri iğneliyenleri hiç de haksız bulmadım. Yalnız musiki tarafı bundan müstesnadır. Evet, musiki hakikaten güzel ve muvaffakiyetlidir. Valânın tabirile «mizaca uygun» dur. Sesler iyi tan- zim edilmiştir. Fakat eseri yazılış ve sahneye konuş itibarile beyenmek için bir haylı geniş yürekli olmak gerektir. Bu eserde «ince espriler» nerededir * Şimdi düşü- nüyorum, düşünüyorum de, tahaf değil mi, aklıma hemen hemen bunlardan hiç biri gelmiyor. Acaba bu ince espriler para ve kadın peşinden koşan dok- torla avukatın konuşmalarında mı, erkek olduğunu kediler mırnavlarken duyan bayanın hikâyesinin içinde mi? Yoksa meşhur opera Prima Donnasının: «Profilinizi gösleriniz. Şimdi bana dönünüz, elleri- nizi yalvarır gibi yapımız, Ali dudaklarımız titretiniz, burun deliklerinizi açınız ve şimdi.. bana doğrw yavaş yavaş geliniz f» diye tekrarladığı mahut cümlede mi) Böyle piyeslerin en birinci münekkidi abali midir, baştan sona kadar katılmak, şarkı tekrarlattırmak bir esere iyi demek için kâfi midir ? bilmem. Tulünt sahnelerinde «Mırnav» dan daha çok alkış- lanan eserler, ondaki şarkılardan daha çok tekrar- lattırılan Şarkılar da vardır. Böyle olduğunu kabul etsek bile, tahaf değil mi, bu eseri seyrettiğim gece pek öyle baştan sona kadar katılanlara rastlamadığım gibi, bir iki şarkıdan başka tekrarlattırılan şarkı da işitmedim. Gülmekten katı- lanmamayı değil, birçok şarkıların tekrarlattırılmama- sını haksızlık saydım. Bununla beraber, aksi tesadif buya, bu eseri belki o gece inadına operetten anlamıyan kimselerle beraber seyretmiş de olabilirim. Eserde pekâlâ orta oyunu tipleri de vardır. Haydi karısının aşıkını tutup kesmek için ortaya konan bir numaralı koca tipini «orta oyunu» tipi saymıyalım. Fakat ya karısını erkek oldu sanan iki numaralı koca tipini ne yapalım. Benee on tabloya ayrılan bu eserin ancak bir iki tabloyu birleştirerek birinci perde ile ayrılan tarafın- dan başka kısımlarını beyenmek, güzel eser diye saymak bir haylı zordur ve bu eserin, umumi beye- tile, Avrupa stili ile başlayıp orta oyunu tarzında karar kılan bir eserden başka bir değeri yoktur. Komik unsur da maalesef ibda edilememiş, komiklik, gene taklid işinde aranmıştır. Bereket versin ki, mu- şiki tarafı güzel ve oyniyan artistler kuvvetli.» Kitaplar Arasında: Gökyüzü «Değerli româancımız Reşad Nurinin yeni eseri basılmış ve satışa çıkarılmış bulunuyor. No.1097.—107 «Gökyüzü» bir çok romanlarda olduğu gibi, sa- dece bir sevginin hikâyesi değildir. Bu eserinde san- atkâr, yepyeni bir mevzu seçmiştir. Ta taş devrinden başlıyarak bugüne kadar, renk renk, şekil şekil boy gösteren, fakat hangi şekilde, ne renkte yaşarsa yaşa- sın insanların içinde ve kafasında görünmez korkunç- Tuğile yerleşip kalmış olan esrarlı kuvvetleri örten ağır bir perdeyi, kuvvetli ve san'stkâr bir hamleyle çekip açmıştır. Bu ağır perdenin arkasında karanlık yığınlar vardır. İnsanları gülünç bir esaret içinde, için için kıvrandıran vehimler, masallar, hurafeler, ruhlar vardır. Fakat biz orada bize onlardan daha korkunç gelen, daha acınacak şeyler görüyoruz: ou- lara inanan cemiyeti! «Gökyüzü» insanların iç yüzüdür: «Gökyüzür nün önümüze serdiği geniş yol üze- rinde karşımıza çıkan insanlar, gülünç zaafları, rüya lan, sayıklamaları, masalları, vehimleri, musmma- larile eşki, yeni, genç, ihtiyar, cahil, bilgili insanlar, gündüzleri başka geceleri başka düşünen, duyan in- sanlar, etrafımızda yaşıyanlardır. Yabancı yok. Fatih Çarşambasının basık, kafesli, karanlık bir evinden başlıyarak ağır, ciddi, dikkate değer mevzu» unu Kucaklıyan «Gök yüzü» karanlık, sarp, korkunç kayalıklar arasından ağır ağır, kıvrıla kıvrıla akan sonra açık, aydınlık bir yola çıkan azametli bir ne- hirdir. Kendinizi, ta sonuna kadar, ağır cazibesinden kurtaramıyor, geçtiği karanlık vadilerden beraber akıyor, aydınlığa beraber çıkıyorsunuz. «Gökyüzü, usta bir kalemin, yüksek bir san'atin eseridir. En büyük harikulâdeliği tertibindedir. Mu- harriri, yaman bir sahne vazı gibi, biç bir şeyi ih- mal etmemiştir. Mevzuu, derece derece artan heye- ganları, korkularile önünüze sermiş, insanları, yalnız acınacak değil sevilecek, eğlenilecek, gülünecek taraf- larile de, önünüze çıkarmış, 4iz6 düşünce için yerler bırakmış, heyecanlarınız son haddine vardığı, bey- niniz zonkladığı dakikalarda bulutları dağıtmış, ışık- ları yakmıştır. «Gökyüzü» 8on yılların en heyecanlı, en enteresan, en faydalı san'at eseridir. Onu hepimiz tekrar tekrar okumalıyız.» Leylâklar Altında «Sönen Işık» muherriri Bayan Mebrure, bu yıl da ortaya yeni bir eser çıkarmış bulunuyor: «Leylâklar Altında.» Bu roman babasının ölümüyle <leylâklı yuvw» a yıkılan bir genç kızın macerasıdır. Zengin, İakat birer «azamet heykeli olan uzak teyzelerinin yanında ya şamak meoburiyetine düşen genç kız bisleri, duygu- İk. Sırrı Üzellinin

Bu sayıdan diğer sayfalar: