23 Mart 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

23 Mart 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

288 SERVETİFÜNUN No. 2972—537 > K O yy u z Yaralar Hastayım... nazarların nazılarıma düşman... Uzaklar yastığı sinirlerimin... Ruhum abhenklerinde, doğmadığına pişman. Benden kopan bir halin, ateşi var halimde.., Bana cezâ duyduklarım... Neden... neden göremedim hayalimde? Gitsem ah... yansam artık sancımın diyarında... Beynini sarınsam oraların... Yaşasam içimin dekorlarında... Bir gölün müphem sahillerinde olsam Utuklar yaralıyken... Kumların göğsünde, üryan koşsam... Ölsem bir daha... Ölsem o yerde... Kimsesiz ormanlara yağmur düşerken... Ve bahtıma bir gönül, ağlarken gurbetlerde. Faik Baysal Benden uzaklaşana Ben sevdânın elinde bir yaramaz çocuğum. © Aşk içimde uziyor, bitmiyor yolculuğum... Sen gönlümün hastetle beklediği baharsın. Varlığımda, kanımda, zerrelerimde varsın. Haytlini kucaklar gözlerimle öperken İncitmesin kirpiğim diye sakınırım ben. Sen gidersen nabzımda vuracak sanma bu kan, Düşün, nasıl ayrılır bir kalb damarlarından. Birleşmek olmasa da tahammülüm var aşka, yı Z w-1- a rl Hasretle katlanırım, onun da zevki başka. Sen giderken gönlümü can evimden dağladın; Eli mi sıktın, fakat kalbi mi parçaladın. Senden ayrılıyorum içerim yana yana. Yollar... Geçit vermeyin benden uzaklaşana... Felek böyle ayırdı çiçeğimi dalımdan. Nasıl isyan etmesin damarlarımdaki kan... Mes'ud Kacaralp Apandisit mi oldum ? — 278 inci sahifeden devam — — Sen bir kere de filâpca doktora git, o bu hu- susta pek anlayışlıdır dedi. Kalkdım, pek anlayışlı olan filânca doktora gittim. Bu sefer de o, dudağını bükerek :- benzer fakat kat'i olarak spandisit te di- yemem, Rontgene girmelisin. Rontgene girdim, bel- li olmıyor dediler. Tahlile lüzum görüldü, tahlil olduk.. fesmekan doktor da görsün dediler, o da gördü... Hülâss, her tavsiye edilen doktora, her metedi- len operatöre koştum. Hepsi de; « Ameliyat ol!» « — Kat'iyen olma, sende apaudisit yok!» ceva- bını verdiler, Artık sinirim başıma vurdu, hangisinin dediği- nin doğru olduğunu ve ne yapacağımı şaşırdım |. İşin daha tuhafı? Meseleyi bilen ahbablardan ayni şekilde: «Ol kurtul» sişin mi yok, bıçak altı- na boşboşuna yatma Ii» gibi birbirini tutmıyan fakağ kat'i ve tesirli tavsiyelerde bulunuyorlar. Haydi on- lar ne ise ama, ya doktorlar Şimdi şu dakikada bende, apawpisit miyim, de gil miyim bilmiyorum Acaba ameliyat olaam mı f.. Olmasam mı? Rahmi Karaca İhtiyarın korkuluğu artık ma- halle çocuklarına eğlenceli bir he- def olmuştu. Onlar taş yağmuru- na başlayınca tavuklar çil yavru- &u gibi dağılıyorlardı. Bu oyünün Dayıya verdiği zahmetiere rağınen çocuklara sesini çıkarmıyordu. Çün- kü onlar tavukların tarlaya girme- Otur1.. Resmim' Onlar gibi benim de bir resmim olsun dedim. sine mani oluyorlardı. Dayı her akşam korkuluğu, ertesi günkü atışlara mukavemet edebilmesi için, dibindeki taş par- galarıcı topluyordu... Enver Naci Gökşen Eğilme, dik dur,. Neş'eli ol, yüzün şen olsun, dedi.. Gösterdim sonra çektiği resmi kendine. Bu, sen değilsin dedi.. Mehmed Dizman AHMED İHSAN Bemmavi Ltd.

Bu sayıdan diğer sayfalar: