14 Aralık 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

14 Aralık 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

60 ATATÜRK'E VE TATÜRK; İkinci ordu ku- mandan vekili olmuştu, Ku- mandasını eline aldığı İkin- ci orduyu derhal Murad vadisine kışlamağa çekmişti. Kış bütün şiddetile hükmünü sürüyordu. Ordunun geri hizmetini tanzim, ve iaşe kabiliyetini tezvid maksadiyle Sekraita bulunan karar- gâhımız Diyarıbakıra dönüyordu. Nuri Conkerin kumandasındaki sekizinci fırka; Muş cephesini Mu- rat şimalinde tutuyordu. Sayılı arkadaşları arasında önde bir bir yer sahibi olan Nuri Conk: erin Atâtürke sevgi ve bağlılığı çocukluktan ve mektep sıralarından başlamıştı. Bu samimiyeti bütün ömrünce daima artan bir muhab- betle 'devam ettiren Conkerin me- muriyet hayatı da ekseriya Atatürk- le beraber; ve bir muhitte geçmişti. Atatürk sevdiği arkadaşı Nuri Conkeri serbest konuşturmak için vesileler yaratırdı. Açılan münakaşalara cesaretle iştirak eden Conkerin itiraz ve mü- talealarından Atatürk pek hoşlanırdı. Ordu başında bulundığı zaman- larda da iğneli olsa bile Nurinin vazife harici söz ve mütâlealarından Atatürk her zaman büyük bir zevk duyardı : Bu tafsilâtı iki arkadaşın aralarında cereyan etmiş bir vakanın hikâyesine geçi- yorum. Yukarda (bahsettiğim « karargalnı Muşta bulunan sekizinci fırka kinmandanı Conker: Atatür- kün ikinci ordu kumandanlığı vekâ- letine geçer geçmez, bulunan vaziye- ti mütalea eden askeri ve siyasi bazı şifreler göndermeğe başladı. Muhabbet ve sabrını tüketmeğe, arkadaşlık, ve kumandanlık sıfa- tını ihlâl etmeğe vesile olan bu, broşe şifrenin büyük bir kısmını Atatürk cevabsız bırakmakla Conke- verdikten sorra bu vechile SERVETİFÜNUN No, 9260—3513 CONKER'E AİT BİR HÂTIRA Atatürk ve Nuri Conker- ri mevki ve vaziyetinin icabına da- vet ediyordu. Halbuki; Conker o hususi soh- betlerindeki nazının çekilmesine, da- yanarak yazılarına gene devam etti. Kolordu kumandanlığını atlhya- rak doğrudan doğruya ordu kuman- danına gönderilen bu mutalâalar; iki suretle telâkki olunuyordu. Bir; o şiddeğli kışın fırkanın iaşesinde yapıda olduğu tahri- battan doğan ihtiyecların daha âcil ve şümullü olarak arkadaşı ordu kumandanına yaptırmağı istihdaf etmesine göre su götürür yeri vardı. Diğeri ise; üzerlerine dört met- ro kar yağan ve fırkayı çevrelemiş bulunan yüksek dağın karşısında mahsur bir hayata düşüldüğünden bozulan bir maneviyatın akislarini veya ruhi bir isyanı gösteriyordu. Atatürk; kendine has vazife cid- diyetini zaafa düşürecek bir sabır, ve tahammül sahibi olmamakla be- raber arkadaşlık vefasının vicdanın yarattığı musamaha ile fırka kuman- danının bazı şakalarına cevap ver- mişti. Fakat mateessir arkadaşını tatmin edememişti. Harbin bıkkınlık veren, ve her günü peh uzun gelen senelerin içinde Conker, vatanın her cephe ve bucağında kahramanca düşman- la çarpışmış, Conk muharebelerin- de başından vurulmuştu. Yarasının tedavisi için geriye gitmemek ve tedavisini vazifesi başında yaptır- mak istemesile yüksek metanet ve fedakârlığını misli yapmış bir as- kerdi. & İsmini bihakkın iftiharla taşımak hakkına malik olan bu zat Conk bayırı muharebesindeki yararlığına mükâfatan fırka kumandanı olmuş- tu. Doğrusu cessur bir asker :ve kumandandı. Atatürk bu meziyetlerinden do- ayı da arkadaşını Seviyordu. Fa- kat bu mümtaz kumandanın muş- tan yazdığı şifre mahlüllerinin mali ise; askeri kıymetini sarsıyordu. Atatürk arkadaşının ruhi iztira- bını yakından görmek, dertlerini dinlemek, muradını her hususta tat- min etmek için Sekrattan verdiği bir emirle Diyarıbakıra devet etti. Atatürkle, Conkerin samitni mü- nasebetlerini, kardeşçe yakınlıkları- nı bilenler; bu iki zatın karşı, kar- şıya geldikleri zaman herşeyin dü- zeleceğini tahmin ediyorlardı. İki yakın arkadaş yüz yüze gel- diler. Saatlerce konuştular. İçinde bulunan vaziyetleri mütalea ettiler. Nihayet Fırka kumandanı Ordu ku- mandanına yazdığı ve hesabını ver- diği mütalealarında israr ettiği hay- retlerle görüldü. Düşman karşısında bulunan fır- ka kumandanının bir teklifi de “elsulh seydülahkâm, olduğuna gö- re askeri kanunda cezası ağır olacağı tabii idi. Böyle bir akibet ise; Conkerin hayat ve istikbalini felâ- ketle neticelendirebilirdi. Bu vaziyet önünde Ebedi Şef Atatürkün vereceği kararı hep me- rakla bekliyor, Nuri Conkere hem acıyor, hem de israrından dolayı tahtie ediyorduk. Çok geçmedi. O büyük adam; vazife ile arkadaşının, kardaşının hatta en derin muhabbetlerin telif edemiyeceğine karar vermiş, Conk- eri ordudan uzaklaştırmıştı. Fakat bu emri kalbi sızlıyarak vermişti. Cavad ABBAS

Bu sayıdan diğer sayfalar: