7 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

7 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftada Bir Defa Muallîm_S_a_y—f.ası Her Hafta Perşembe Günleri Neşredilir. Alfabe Nasıl Okutulur? Ba meseleyi nekadar kurca- lasak, zerre kadar hayideleşmiyor, ehemmiyetini kaybetmiyor. — İlk- mekteplerde alfabe tedrisi harf- lerin öğretilmesinden ibaret ola- maz. Birçok kimseler zannedi- yorlar ki, lisanımız savti bir lisan olduğu için, harfleri yazıp oku- mayı öğrenen kimse, bir kıraat parçasını da derhal okuyabilir, Hakikatin böyle olmadığı biz muallimlerce müberhendir. Binaenaleyh —alfabet — tedris etmek demek, çocuklara harfleri öğretmek demek değildir. Harf çocuğa birşey söylemez. Hece de çocuk için hiç anlaşılmıyan bir- şeydir. Çocuk için müşahhas şey ancak söz ( kelâm ) dır. Çe- cuk ( kuş uçuyor ) u anlar, Bu cümlenin ( kuş ) parçası da onun için bir mefhumu haiz- dir. Çocuk resminden kuşa inti- kal ettiği gibi, yazılı gördüğü isminden, yani (kuş) kelimesin- den de kuşa intikal edebilir. İşte bu pisikolojik hâdiseyi düşünenler (kelime usulü) alfabe- Iılercih etmiye başladılar. Fa- at görüyoruz ki bu usulü bizzat kavrıyamıyan bazı muallim arka- daşlarımız, onunla okuma - yazma öğretmekte çok güçlük çekiyor- lışrı.'el*(ılbulıiç uıâ.çlhlclçıe ’içîn olduğu kadar muallim için de vazifeyi kolaylaştırmak vazifesini görecektir. Şu halde kelime usulile ted- fiste sür'atle muvaffakıyet elde etme menin çok zahmet çekmenin saiki nedir? Bunu en ziyade muallimin ruhi tereddüdünde aramak lâzım- dır. Muallim bu usul ile muvaffak olacağında şüphâ ediyor; bu yüzden adımlarım korkarak atıyor. Maamafih alfabet sınıfındaki talebe —arasında ekseriya bir mücaneset te bulunmuyor. Ço- cuklarım:z, bir dereceye kadar büyük bir sin farkı göstermi- yorlar. Fakat tabil sin farkının haricinde âge psychologigue de- nilen, zihni yaş âge mental de- nilen bir sin farkı vardır ki, ekseriyetle bir sımf — talebesi arasındaki mücanesetsizlik bun- dan ileri geliyor. Talebemiz, bir sıhbat raporu ile mektebe geli- yorlar. Bu rapor, çocuğun halen sari hastalıklardan salim oldu- ğunu gösteriyor. Bu kadarcık bir muayene kâfi midir? Çocukların zihni yaşlarını bilmekle beraber, anormal veya normal olduklarını da anlamak lâzımdır. Rubi tetkikler ve anomalie me- seleleri bizde henüz düşünülemi- yor; onun için muallim, gayrimü- tecanis talebeyi tedris etmek mecburiyetinde — kalıyor, bu su- retle de muvaffal i gecikiyor. Maamafih ilk tedrisat müfredat programı bu ciheti ihmal etmiş değildir. Programın 34 üncü say- fasında Ginci aaddeyi bir. oku- yalım: “Birinci sınıfta alfebe oku- turken bütün sene zarfında ayni seviyeyi muhafaza etmek müşkül- dür. ğerı' enin tehalüfü aşağıdaki sebeplerden ileri gelir: A) Çocukların istidatları muh- teliftir. Bazıları okuma ve yaz- manın mekanizmasını daba çabuk anlarlar, B) Çocukların bazıları mek- tep haricinde ebeveyninden veya sair kimselerden muavenet gör- mektedir, C) Bir sene evvel sınıfta ka- lanlarla büsbütün acemi talebe ayni sınıfa kabül edilmektedir. Bir Kız Mektebinde Bahçeli odada vakit geçirmek- teki tenevvü- Okuma, yazma, konuş- ma.- Kızların, boş vakitlerini İste- dikleri gibi geçirebilmeleri için bu- rada lâzım gelen her şey vardır. Kitaplar küçük bir kütüpha- nededir. Bizim mekteplerimizde de böyle bir salonun ve kütüphanenin temini mümkündür. Devam Meselesi Bu seviye tehalüfünün bir de- receye kadar önüne geçmek için icap eden tedbirlerin — ittihazı lâzımdır. Eğer birinci sınıf iki şubeden mürekkep ise, talebe- nin şubelere — tefrikinde seviye ve malümatları — nazarı itibara alınır. Eğer bütün talebe bir sınıfta okuyorsa, talebe arasin- daki seviyeler ehemmiyetli su- rette tehalüf edince muallim bir dershane dahilindeki talebeyi iki kısma — ayırır. Bir kısımla yirmi dakika, diğer kısımla da yirmi dakika meşgul olur. Muallimin doğrudan doğruya —meşgul ol- madığı — kısım yazı vazifesile iş- gal olunur. Bununla beraber muallim bü- tün sınıf talebesini sene sonuna kadar hep beraber götürmeğe gayret etmelidir. Programın bu tavsiyesine — ilâve edilecek bir nokta daha vardır ki, o da, alfa- be derslerinin haftada on ders olmasıdır. Binaenaleyh muallim, bu tavsiyeye riayet ettiği tak- dirde, bidayette biraz müşkülâta uğramakla beraber, sene sonuna kadar muvaffak olması ihtimali pek kuvvetlidir. Gelecek — hafta bu noktaya yine avdet edeceğiz. Gençlerin Müsameresi Gençler Temaşa grupü ta- rafından cuma günü Gülhane Parkındaki Güzel San'atler aka- demisinde bir müsamere veri- lecektir. | MUALLİM SAYFASI ş )Çocuklarda Tembelliğe Çare Nedir? Derslerine çalışmıyan çocuk- ların büyük bir kısmına tembellik isnat etmek âdetimizdir. Ana baba ekseriyetle bu fikirdedirler; böyle düşünen — muallimler de eksik değildir. Hakikaten çocuk tembellikten mi çalışmaz? Hem terbellik nedir? İradi ve şuuri bir hal midir? Yoksa marazi bir halin neticesi midir? İşte asıl halli lâzımge'en mesele budur. Yapabileceği şeyi yapmak is- temiyen çocuk tembeldir. Zekâ, dikkat ve hatta irade noksanı gibi tabil bir kudretsizlikten ile- ri gelen ihmali tembellik addet- memelidir. Birkaç türlü tembellik vardır: İradi, sistematik tembellik; bilin- miyen tembellik, Demek ki hakiki tembelliği marazi tembellikten ayırt etmedikçe çocuklara tembel demek doğrü değildir. Tedavisi kabil bir bedeni veya ruhi mara- zın tesirini tembellik şeklinde görmek, — çocuğu — © hastalığın ilelebet esiri bırakmayı mucip olur. Sonra da bir çocuğa müte- madiyen ( Tembel ) demek, salim çocuğu da telkin tarikile tembel yapmayı mucip olur. En fena tembellik, kökleşen tembelliktir, işi çırpıştırıvermek, itiyadıdır, çünki yalmz bugünkü dersleri alâkadar etmekle hkalmaz, istikbali de zararlandır. Tembel- Hiğin tedavisi, vaki olmalıdır; sert- Hk müessir değilse, tembelliği artlırır; asıl iş, zekâyı uyandır- mak, gayreti teşvik etmek, iş zevkini ilham etmek, bu zevkin itiyadını vermektir. MÜZE ae LERİ ME ler bir nevi mekteptir. Çocuklar canlı bir sekilde görülür: Çocuk beşeriyetin bütün tarihini, bayvan ların ve tabiatin bütün tekâmülünü görebilir. | yaptırılan tetkikat, onları uzun uzadıya kitap okumak zanmetinden kurtarır. Istanbulda da birkaç müze vardır. vanat müzeleri yoksa da, askeri müzede tarihimizi görmek mnmküfl' dür. Çocuklarınızı müzelere götürünüz ve orada ameli dersler veriniz. K Çocuklar müzede haşeratt tetkik ediyorlar Başka memleketlerde büyük ve zengin müzeler vardır. Bu müzer , Bu Sayfac'a: Yeni terbiye cereyanları - Büyük terr İ biyecilerin hayatı - Türkiyı nazariyelerin — tatbikatı - Nualileai dertleri- Yeni tecrübe er — vesalre. —| TEP YAPMIŞLAR| 1 buraya getirilir. Burada her şey Çocuklara müzelerde Bizde tarihi tabii ve hay” -— ne e c Muallimler İstanbul — Muallimler — Birliği | kongresi, kânunusaninin on be- | şinci cuma günü, Darülfünun konferans salonunda toplanacak- tır. Bu kongrenin geçen senelere nispetle çok daha kalabalık ola- cağı anlaşılıyor. Muallim sayfa- mizin bu husustaki hizmeti tak- dir. olunur, sanırız. Çünki say- famız, muallim teşekküllerine pek yakından alâkadardır. İsteriz ki muallimler biribirlerile çok daha sıkı bir münasebet ve tesanüt halinde yaşasınlar. Evvelki seneki kongreye işti- rak eden azanın miktarı üç yüzü ancak geçiyordu; geçen seneki koöngrede de aza adedi, istenilen miktara çıkmamıştı; fakat bu BİR KIZ MEKTEBİNDE HANIMLAR ÇALIŞIYOR v Kongresi sene, köngre esnasında salonun çok kalabalık olacağı bekleniyor. Birliğe müracaatle fiş alma- miş ve azalığını — yenilememiş olan muallimler, tatil günlerinden bilistfade bunu yapmaktadırlar . Maamafih köngre günü de, kon- ferans salonuna erkence gelerek kayitlerini yeniliyecek, bu suretle kongreye iştirak hakkı edinecek muallimler çok olacaktır. Kongrede bu sene mevruu bahs olacak meseleler içinde en mühimleri, birliğin bir sene'ik mesaisi arasında bulunan merkez şubesinin faaliyeti, toplu tedrisat, muallimlerin tekaüdiyesi mesele- si, muallim kooperatifi ve saire- dir, zannındayız. af 1 — Lâboratuarda fen billgisi. 2 — Dikişhanede ey b'lgisil 3 — Lisan bilgisi (Fransızca öğreniyorlar ), Kızlarımız da erkeklerimiz gibi bugünün güç ve girift hayatına faalâne hazırlanıyorlar. Kadının erkeğe muhtaç olmadan hayatını kazanabilmesi lâzımdır; böyle olmakla beraber kadın unutmamalıdır ki, bir ev hâkimesi, hakiki bir çocuk mürebbiyesidir. Binaenaley bir taraftan hayatıni kazandıracak şeyleri öğrenirkan diğer taraftan da ev kadınlığına, ı%ı'ılijı yarar işleri de öğrenmelidir. Mühim Bir Eser Ankarada Maarif Vekâletinim Ji kıymetli bir mektep müzesi müd var: İsmail Hakkı Bey. Bu gen” cin son zamanlardaki rahatsız” lığıma rağmen — çalışa çalışa yo* rulmak zevkidir. İ. Hakkı Bi İstanbul Erkek Muallim mektebi p mezunudur. — Almanyada 'e görmüştür. Maarif Vekâleti tar rafından geçen senelerde çıkı (terbiye ) mecmuasına — gaye faydalı makaleler yazardı. Ç 1 — Hakkı B. son defa G Kerschenşteinerden bir kitap ter” ; cüme etti. “Mürebbinin ruhu v€ muallim yetiştirme meselesi, (# 4 mindeki bu kitap Ankara MuaF Himler Birliği neşriyatının birint kitabı olmak üzere Ankarad Süz (Köy hocası Matbaası) ndi basılmıştır. ğ Kerşenstayner -bugünkü Ak manyanın büyük bir - terbiye' cisidir; nazari terbiyeci dej terbiyevi — nazariyelerini — muv&” fakiyetle tatbik eden terbiyeti İş mektebi “Arbeit Sehule,, tabif bu zatindir. Buradan R! , (Tek iş mektebi) Ecole unigue d traail çıkar, fakat Ruslara ı"' bir mahiyet almak şartile. Binaenaleyh böyle büyük w terbiyecinin bu mühim eser! tercüme edip milli kütüphanemif” hediye etmek takdire şayan V"

Bu sayıdan diğer sayfalar: