7 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

7 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TT — yU a SON POSTA TEMMUZ 1914 Umumi Harp Nasıl Patladı Nakleden: H. R. — Kızım Doktor: Semi Ekreme — -Si- Yazan Emil Ludviğ “Avusturya Hakkında Kin Ve Gayz Değil, Hakaret Hissi Duyuyorum,, Bu şahsi Iııııını ıkı mutavassıt arasında arzu edilmiyecek bir raddeye vardrrır. Halbuki Avusturya sefirinde- ki Macar nezaketi kendisini cezbeder ve iki muhasim arasın- da müteamil olmıyan bir yakın- hk gösterir. Zaten ( Sazanof ) un adetidir. Bu memleketlerin her birini, di- ğerinin sefiri yanında tezyif eder. Sazanof ©o zaman henüz harp istemiyordu, harbe, ancak za- man — geldiği vakit — müracaat edebileceğini —takdir. -ediyordu; fakat merkezi devletlerin dost geçinmek - istidadından uzaklaş- maları Almanlar hakkındaki hid- detini izhara sebep oldu? Alman sefiri mukabeleten: — Avusturya hakkındaki kin ve gayziniz, sizin gözlerinize per- de indirmiş! dedi. Kont cevap verdi; — Benim tabiatimde kin ve gayz yoktur. Avusturya hakkında kin ve gayz değil, hakaret du- yarım, Avusturyanın projelerinin nerelere kadar gittiğini biliyoruz. Evvelâ Sırbistan parçalanacak, sonra sıra Bulgaristana gelelecek, taki kendilerini Karadenizde gö- velim!.. — Zatı devletinizce malüm- dur ki, ancak mukabelei bilmisil olarak bir sefer mevzubahstir, yoksa Avusturyada hiçbir suretle fütuhat fikri yoktur. Bu muhaverenin — üzerinden iki gün geçti, sonra tekrar bu- loştular. Sazanof: — Viyanaya müdahale etme- lisiniz, bir iltisak noktası bulu- nuz, dedi. Alman sefiri: — Fakat siz bu müddet zar- fında teslihatta bulunmak fikrin- de misiniz? Sualini sordu. — Gafil avlanmamak - için bir derece hazırlık yapmak İâzım- dır. Amma bir seferberlik mev- Fransuva Jozef ölüm döşeğinde mek üzere hareket düğmelerine basmak üzere olduklarını yakinen takdir etti, Fakat Kont hemen o dakikada kullandığı — muhavere — şeklini beğenmedi ve fikrini değişti- rerek : — Avusturya metalibini şek- len biraz tadile razı olmaz mı ? Diye sordu. — Sizi hiçbir ümide düşüre- mem. Yalnız Avusturya - sefiri ile mülâkatınız. bu ümidi verirse doğrudan — doğruya — Viyanaya müracaatınızı tavsiye — ederim, şeklinde bir cevap aldı. * Görüyorsunuzya, bir tarafdan bütün Avrupa milyonlarca ada- mın mukadderatile — sallanırken, kabineleri hâlâ açıkça konuşmak- tan çekinerek, batta “Harp,, ke- limesinden ürkerek, nota, mükâ- leme, teşevvüş, cebir harakâti gi- bi kelimelerin arkasında siper aliyorlar. “ Sazanof şimdi — Almanyanın fikrini kabule temayül ediyordu. Zaten bunu kendiside düşünmüş- tü. Fakat bu şekildede Viyanaya karşı vaziyeti zaiflayordu. Maamafih bu yolun bir fai- desi de İngiltereye karşı mevki kazanması, Greyi hesaba katma- dan iş görmüş olabilmesidir. Derakap Viyanaya bir telgraf çekildi. Diğer taraftan Sazancf Avusturya sefirini karşısına aldı, hubbu vedat ile konuştu, Avus- turya hakkında rahan temayü- lâtı olduğuna dair yalanlar oku- du, ültimatom noktasına gelindi, Sefir derakap: — “Bu vesika her ne suüretle olursa — olsun bir şey söylemiye selâhiyettar bulunmadığını, binaenale bu hu- susta söyliyeceği herhangi bir sözüne kıymet verilmemesi icap edeceğini söyledi. Bundan — sonra — ikisi de Viyananın metalibini afaktf ola- rak — tetkika — giriştiler. — Rus Avusturyanın taleplerinden yedi- sini kabili kabul bulyordu, diğer Üçünde ise tadil icrası lüzumuna kanidi ve sözlerini hulâsa ederek: — Bunlarda nihayet kelime, tabir meselesidir, dedi, ( Arkam var ) hakkında Dr. Sarkisyan Dahili hastalıklar mütehassısı Harbiye - Hamam caddesi - “ Hay lâyf ,, sırasında PETROL — NİZAM — HİKÂYE Bu Sütunda Hergün İKTISADİ Beyoğlu lnldınmının karma- karışık kalabalığı bir sel gibi akıyordu. Temiz ve zarif bir sürette — giyinmiş güzel bir ka- dınla, etrafına ilimat telkin eden ciddi bir erkek, kalabalığın umu- mi ahengine ayak uydurup yan yana yörüyorlardı. Biribirlerine sokulmuşlar, hiçbir. şeyle alâka- dar olmuyorlardı. Kadın erkekle, erkek kadınla meşguldü. Kadını yürüyüşünde, — giyi- nişinde ve tuvaletinde — biçbir mübalâğa yoktu. Kaldırımı do duran — kokotların — içinde asil ve masum çehresile bir aile ka- dını olduğu besbelli idi. Erkek te Beyoğlunun — serseri ve züçbe tiplerine hiç bezemiyordu. Gör- müş geçirmiş, refah içinde vakur bir adam hissi uyandırıyordu. Hararetle konuşuyorlardı, bir- denbire — kalabalıktan — ayr.Idılar ve bir antikacı dükkânının vitri- nini seyretmiye başladılar. Kadın: — Aaa... Diye bir sayha çıkardı, ka- dın da hayretten ağzı açık kak mış, gözleri yerinden fırlamıştı, anlatıyordu : — Bak şu saati görüyor mu- sun? Büyük babamdan kalmış antika bir saattir. Bu saat aile- mizin zenginlik ve ihtişamının en son hatırası idi, çocuk'uğum- da bu saati nekadar severdim Yarabbi. Sonra birdenbire evi- mizden kaybolmuştu. Herhalde babamın kumara dadandığı günlerde satılmış ola- cak. Kim bilir o vakittenberi, kaç elde dolaştı. Nihayet şu anlikacı dükkânına girdi. Ah camım, cici, sevyili saat... Bütün genç kızlık hayatım bu saatin önünde geçmişti. Onun tiktakları ile benim kalbimin dara- banı nekadar biribirine benzer- di. Bu saati mutlaka alacağım, Erkek, kadının saate karşı gösterdiği büyük alâkayı sezmiş- ti. Saati alıp kadımna hediye ede- ceğini ima için: — Onu ben Dedi. Tekrar kalabalığa - karıştılar, alacağım !.. Muharriri : Satak ——J BUHRAN Auiıkıu ellerini oğuşturaraki — Maalesef hanımefendi de- di. Beş dakika evvel saati sattık. Kibar temiz bir müşteri geldi. Saati almak istedi, üç yüz lira istedim. “ Veremem, buhrandan sonra bütçem çok sarsıldı. Fakat saati mutlaka —almam — lâzıne dır!,, dedi, ben de bir kon- binezon buldum. Kıbar müş teriye saati bir hafta kiraya ver- dim. Buna mukabil basa on lira verecek. Kadın hayretler içinde dinli- yordu. Telâşla sordu: — Suat Bey mi, bu? — Evet Hamımfendil. On Üç Memur Mahkemede Vazifelerindeki ihmalleri yü- zünden kaçakçılığa meydan ver- mekle maznun 13 rüsumat me- murunun — muhakemesine Birin- €i Ceza Mahkemesinde — baş- lanmiştir. Maznun memurlar Fev- zi, Nurullah, İhsan, Necip, Safi, İzzet, Lütfi, Süleyman, Galip, Süreyya, Sabri, İsnail Talât Efendilerdir. Diğer üç maznuna tebligat yapılmadığından muha- keme başka bir güne bırakı- ıııı.hı Acele Sa! ılık Üsküdar Valdeiatik mahallesinim Kasım Ağa — Çinili hamamı cad- desinde köşe başında 30 numaralı beş oda, iki sofa, mutfak, kâfi bahçe ve kuyuyu müştemil bir bap müceddet hanenin tamamı salılıktır. Görmek - istiyenlerin çndeki kira- cıya, konuşmak için Üsküdar polla merkezinde Kemaetin — klendiye müracaat edilmesi ilân o unur. Beşiktaş Ikinci Sulh Hukuk Mahkemesinden: — Nibit — Beyin terekesine ait eşyası 10- 1 - 992 tarihine müsadif pazar günü saat 10 da — Nişantaşında Muradiye mahallesinde — Bayır sokağında SI numaralı hanede - satılacağı ilân olunur. zuu bahis değildir! Avusturyanın hakkımızda hasmane bir vaziyet almasını beklemiye karar verdik. — Bu halin verdiği müessif SAÇ DÖKÜLMESİ ve Kadının Galatasaraydaki apartı- KEPEKLERİN en müessir ilâcıdır. y manı Önünde ayrıldılar, Saçları uzatır. Kuvvetlendirir. ğ * Eczane ve parfümeri mağasalarında arayınız. SON POSTA evmi, Siyasi, Hava i; ve Halk Birarz sonra kadın, antikacı neticeler hakkında dikkat naza- rınızı celbetmek isterim. Bu gibi tedbirler, mukabil tarafı da ko- laylıkla ayni tedbirleri ittihaza sevkedebilir. Bu cevabile Kont harp fikrini rzannetliğinden fazla ifade etmiş bulundu. Kahir makinenin serazat ha- yatını, bizatihi müteharrik irade- sini, amansız intikamını ve niha- yet kendisine vücut verenlerin de idare ve murakabesinden kurtul- — duğunu evvelden ima etmiş oldu. Ayni zamanda daha kaba ve devcüsse Moskof makinesinin de ne olduğunu ve birkaç gün te- ahhurun korkular saçarak Alman makinesile — karşılaşmak — üzere yola çıkacağını, çünki iki tarafın da makinelere ilk hareketi ver- Tel. 21128 YEDİKULE YÜN Boyar Büker PAMUK Boyar Büker Kasarlar Parlatır (Merserize eder) İSTANBUL Tel 21128 FLO Ş işlikleri Büker Boyar Grizet Yapar. Pamuk İpek BOYAR KASARLAR SANTRAL ve Bezleri ÜTÜLER GENİŞLETİR Mensucat ve Trikotaj Fabrikalarına lüzumu olan noksanları Yün TAMAMLAR. Himayeyi SA NTR AL dan arayınız. dükkânının içinde idi. Yüzü hafif kızarmıştı. Ezilip büzülerek anti- kacıya şunları söylüyordu; Bugün yahut yarın, camakâ- nın içindeki antika saati almak için size bir müşteri gelecektir. Geldiği zaman ondan... evve'di şunu söyliyeyim ki, ben çok namuslu — bir. kadınım.. Aile yuvama çok — sadıkım. Fakat ne çare ki buhran afeti bizim evimizin içine de bir felâket ve sefalet kâbusu getirdi. Evet ne diyordum. Size bir müşteri te- min ettim. Bu saati mutlaka alacaktır. Geldiği xzaman saate bin- lira istersiniz.. Muhakkak suürette — verecektir. Bu — bin liranın 300 lirasını da bana komisyon olarak — vereceksiniz. Güzel teklif değil mi? gezelesi İstarlu': Esti Zaptiye Çataiçeşme »0.azı 25 İdare : Telefon İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanba! - 741 Telgrafi İstanbul SO XPOSTA ABÖNE F.ATİ Gelen evrak geri ve ilnez. İlânlardan mes'uli /et alınmaz. Cevap için mektupları 6 kuruşluk pul ilâvesi Vâzı n an Adres değiştirilmesi (/)/ <uruştar. ol Ragi a Razıp Sen Posta Malta>r Bökipleri: Ali Kkrs » Neşriyal — Müdücü .

Bu sayıdan diğer sayfalar: