20 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

20 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

UD ğ T PE AÇ N SON POSTA Şarkın Yeni ; Peygamberi GANDİ KİMDİR Gandi, Konuştuğu Adamları Daima İkna Eğ_ixç M —7 — / — Ben bu itirazlara maruz kala- cağımı peşinden hesap ettiğim için bunları işittiğim zaman hay- ret etmedim. Menfi mukavemet kaidesini tatbik eden adam için aldatılmanın ehbemmiyeti yoktur, diyordum. Şüphesini uyandıracak kuvvetli delillere istinat etmediği müddetçe düşmanına itimat el- melidir. Aldatılabilir, bu, bir acıdır. Fakat menfi mukavemeti tatbik eden Hintli için acının da bir zevk olduğu unutulmamalıdır. * Cenubt Afrikanın birçok yer- lerinde içtimalar aktedildi. Bun- ların birçoğunda bulundum, mu- wakkat itilâfı anlattım ve sami- lerimi iknaa muvaffak oldum. Bu sırada Gokhale Hindistandan İngiltereye gitmişti, bir telgraf gçekerek beni çağırttı. 1914 — senesi — temmuzunda Kallenbah, Kasturbai ve ben ( Southampton ) a müteveccihen bareket ettik. * Mader , — adalarından ge- çerken büyük muharebenin ilân edilmek üzere olduğunu duyduk we Manş denizine vardığımız za- man da ilân edildiğini işittik. Vapur bir müddet denizin orta- gında kaldı. Boğaz - tahtelbahirlere karşı torpil tarlaları ile döşendiği için kolaylıkla — ilerlemek — mümkün değildi. Limana tam iki günde girebildik. Büyük muharebe ağustosan dördüncü günü ilân edilmişti. Biz ise ayın altıncı günü var- mıştık. İhgiltereye ayak bastığımız gün Gokhalenin sıhhi bir sebep dolayı- sile Fransaya geçtiğini ve iki semleket arasında münakale kesil- diği için orada kaldığını öğren- dik. Ne vakit döaebileceği ma- lâm değildi. O zaman düşündüm: — Muharebe karşısında be- nim vazifem ne idi? Ne yapmalı idim? Hapishane arkadaşım olan Adajania hukuk — tahsil etmek üzere Cenubi Afrikadan Londra- ya gönderilmişt.. Bu genç mü- kemmel bir Hint milliyetperveri olduğu için tahsilini ikmal ettik- ten sonra Cenubi Afrikada benim yerimi işgal edecekti. Gidip kendisini gördüm ve onun delâ- letile yine Londrada tahsillerini ikmal etmek üzere olan Doktor Metha ile ve diğer Hintli genç- lerle konuştum. Ve onlarla hem- fikir olarak — İngilterede sakin Hintlileri umumi bir içtimaa da- vet ettim ve bu içtimada noktai nazarımı anlattım. Benim fikrime göre İngiltere- Kaçak et almayınız. Parça et almayınız Çünki hastalıklıdır. de ikamet eden bütün Hintlilerin İngiltere lehine muharebeye iştirak etmeleri lâzımdı. İngiliz talebelerinin hersi de orduya gönüllü yazılmış- lardı, Hintli talebenin onlardan geri kalması caiz değildi. Bu noktai nazarın aleybhine I Yeni nesillere ne okutacağız? I uvaffak Oluyordu bir sürü itiraz yükseldi. Filhaki- ka İngilizler ile Hintliler arasında azim farklar vardı. İngilizler efen- di geçiniyorlardı, Hiatliler ise esir mahiytinde idiler; — Bir esir bir efendi ile nasıl teşriki mesai edebilir, deniliyordu. (Mabadi yarın) Terbiyeci İsmail Hakkı Bey Bize Diyor Ki: “Bugünkü Şartlarla Türk Neşriyatınm Hakkile Inkişafına İmkân Yoktur; Çünki Burada Ölçü Yalnız Adet Değil, Ayni Zamanda Keyfiyettir.,, ( Baş tarafı 1 inci sayfada ) tabiat kendi kanınlarile idare edilebilir ve beşeri mefküre için kullanılabilir. Asıl meseleye girelim: Eski harflerle milli bir kütüphanemiz yoktur ki meseleyi eski kütüpha- nenin telâfisi şeklinde vazedelim. Yeni kütüphanenin yoktan var edilir. gibi birdenbire vücuda ,gelmesi mümkün değildir. Bunun- la beraber tesisi için usulü daire- sinde çalışmak lâzımdır. Türkiyede kitap neşreden iki sermaye vardır. Biri Devlet mü- essesesi, diğeri hususi ticaret müesseseleridir. Devletin vazifesi, herhangi fayda'ı eseri satın almak, bas- mak değildir.. Ancakt milli ve hayati bir ebemmiyeti clan eserler tasarruf — edebilir.. Bunun için terbiye işlerinde, mektep teşki- lâtında olduğu gibi eser neşrinde de rejimle ahenkli prensiplere malik olması lâzımgelir, Mektep — kitapları da dahil olduğu halde Maarif Vekâleti- nin alelitak her faydalı — eseri neşretmesini zaruri bulmuyorum. Çünki bu meşgale — en esaslı vazifesi olan ilim ve san'at har- sını tesis ve himaye vazilesine sekte verebilir. Mektep kitapları neşri bah- #i de ayni hükme tâbidir. Hükü- met mektep — kitapları da dahil olduğu halde serbest neşriyatı salınalmak — veva — mükâfatlan- dırmak — süretile — daima teşvik edebilir. Birçok senelerden sonra Ve- kâletin de — bu şekle temayül ettiği görülüyor. En tabil olan vaziyet budur. Devletin en yük- sek menfaati millet ve insaniye- tin malı olan eserleri himaye et- mektedir. Yeni bir millet için mühim —mesele yeni insaniyeti vücuda getiren klâsik temelle- rile yeni milleti inşa eden yeni müessiselerdir.Bunların nakli, ter- â a telifi için devletin ;ui::;;ıi"l’ı:ııımdır. Yîkıı alfabe telif ettirmek, kıraat kitabı yaz- dırmak, yahut Bul ar deskolları- nın pedlscii k:!ı(ı;:k îııııâ" tercüme astırmı gg ildir. geze doğrudan | doğruya edecek teşel lerden ;ı:;.ıl:ıı" Bunlar devlet nı.mıui haricinde —hususi — sermayelerle daha muvaffakıyetli bir surette vücuda gelebilir. Dediğim gibi, devletin asıl —neşriyat — vazi- fesi milli bir kamus telifi, klâsik- lerin nakli ve müşterisi az olan bususi etütlere muavenet etmek gibi şeylerdir. Ancak bütün bu vazifelerin tabit bir — surette yapılması — için —iş — başında Türkiyenin yetiştirdiği en yük- sek salâhiyetli ilim adamlar- nın bulunması lâzımdır. Dünyanın her tarafında Maarif Vekâletleri amell pedagoji ve usulü tedris daireleri olmaktan ziyade ilim ve ihtisas daireleridir. Onun için idare içtimal sevkitabilsini taşır yan milletler en büyük ilim ve felsefe adamlarını maarif vazife- sinde kullanmak sayesinde büyük ıslahatlar yapabilmişlerdir. Bizzat pedagoji bile ilim, yani sosyolcji — kafasile — anla- şılmazsa milletin başına belâ ke- silir, çünki İçtimat şahsiyetler yerine ukalâlar yetiştirir. Devlet manzumesinin bütün şubelerinde olduğu gibi neşriyatı koruma ve ilim ve tefekkür zevkini yaratma işi de en yüksek ilim ve ihtisas tekniği ile halledilecek çetin bir meseledir. Beynelmilel mübare- zede ne bususiyetin ne de usul- süz bir faaliyetin muvaffakıyet anili olmadığını tarihimiz gös- teriyor. Bu işte teknik herşeyin üstündedir. 'Türkiye halkının kafası — ve kalbi kötü esaslar yüzünden bo- zu'muştur. Birkaç sene - evveline gelinciye kadar Türkiyenin her tarafında ilmi ve edebi mec- mualar - çıkar, İstanbul — gaze- teleri de — dabil olduğu halde, Felsefe, terbiye, İçtimaiyat, es- tetik, iktısat, tiyatro tetkiklerine dair günlük ve haftalık makaleler yazdırmak,| Tesmi — ve / hususi salonlarda konferanslar — verdir- Ş Bu Akşam Radyoda Neler Dinliyeceksiniz 20 Kânunusani 932 Çarşamha İstanbul— (1200 metre, 5 kilovat) 18 gramofon ile opera parçaları, 19 alaturka birinci kısım saz, 20 gramofon neşriyatı, Anadolu Ajansı haberleri, 21 ulaturka İkinci kasım sar, 22 orkestra. Hellsberg — (276 metre, 75 kilo- vat ) 19,45 Org koönseri, 20,30 kon- ferana, 21410 Der Tareador, opera. Brüno — (341 metre, 36 kilovat) 19,30 operasından maklen — Jenufa operası, Mühlaker — (360 metre, 75 kl'ovat) 19,45 halk konseri, 21 Flarmonl. Bükreş — (394 metre, 16 kilovat) 19,4S Romanya operasindan nakil, Belgarat — (429 metre 25 kilovat) 20,30 Keine Florami, operet 3 perde Roma — ( d41 metre 75 kilovat ) 20 gramofon, 21 operadan nakik Viyana — (517 metre, 20 kilovat) 20,40 Dars Antliz Amerika. 21,05 tempo, 22,15 Viyana musikisi, Peşte — (5S0 metre, 23 kilovat ) 19,40 şen gece, 20,40 Çl|1ı öre kestrasi, Varşova— (Mil metre, 158 kilo- vat) 20,17 halk konseri. Berlin — (1635 metre, 75 kilovat) 20 Breslavdan naklen şen gece. 21 Kânunusani 932 Perşemhe latanbul — (1200 metre, 5 kilovat) gramofon ile opera havaları 19 birinci kısım alaturka saz, 20 gramofon plakları. Anadolu Ajansı haberleri, 21 ikinci kızım alaturka sar, 22 oörkestra. Heilsberg — (276 metre, 75 kile- vat) 22 dans gecesi. Brüna — (341 metre, 35 kilovat) 20,10 şehir konserva'uvarı muallim- lerinin konseri, 21 Prağdan nakil. Mühlaker — (360 metre, 75 kilo- yat) 1910 Rişar Wağner gecesi, 20,30 Frankfurttan maklen Fransıa harsı, Bükreş — (394 metre 16 kilovat) 20 şarkı. 20,30 senfon', Belgrat — (429 metra, 2,5 kilovat) 20 doktorun tavsiyeleri, 20,30 opera parçaları, 22,50 cazbant. Roma — (441 metre 75 kilovat) 20 gramofon, 21 senfoni, Viyana — (Sİ7 metzea, 20 kilovat) 19,30 operadan naklen ( Wagner ) in Die Walküre operası. Paşte — (550 metre 23 kilovat) 19 gramofon, 20,>0 operadan mak- len Mignon operası. Varşova—(1411 metre, 158 kilavat) 20 musahabe, 20,15 hafif musik'si. Berlin— (1635 metre, 75 kilovat) 19,50 işsiz, bir hikâve, 20,4 konser. Dikkat: Emek, radyoda söyletmek için mütcaddit talep ve davetler olurdu. Bugün bu neviden yazıları yazdırmak için iştiyak yok de- nilecek kadar azalmıştır. Yapılacak şeyi hükümet ya- pacak — diye herkesin ağzını açıp beklemesi doğru değildir. Christophe Colomb ve yumurta bikâyesi gibi basit olarak derim ki herkes ve her — müessese kendi tabil vazifesini yapmalıdır. Bu milli davada malbuatın hissesine düşen mühim bir vazife vardır, tenkide, mümkün İise, bitaraf ve ilmi tenkide, mümkün değilse, lehte yahut aleyhte de olsa, yine tenkide yer vermektir. Bugünkü şartlarla Türk meş- riyatının hakkiyle inkişafına im- kân yoktur, çünki burada ölçü yalnız adet değil, ayni zamanda keyfiyettir. Bugünkü vaziyet şu- dur: Milli servet, ilmi prensipler, ilm! teşkilât ve ilmi tenkit o- maması yüzünden dağılmaktadır. Bu hal marazidir. Türkiyede ha- kikf neşriyatın çoğalmasına en- geldir. En meşhur bir hayatiyat marifetine göre her vazifenin ataletinden — veya — ihtilâtından doğan rzararlar ancak © vazi- feyeij tabil — faaliyetine — sevk ve iade etmekle telâfi edi- lebilir, yoksa bir uzvun vazifesini diğerine yüklemek hayat kanun- larına mugayirdir. Dünyanın ber tarafında bu neşriyat işi kitapçı- lar, kiısmen devlet, kısmen de hususi — cemiyetler — tarafından yapılır. Yine dünyanın her tara- fında iyi eserleri tanıtan ve kö- tülerin fesadından koruyan has- sas uzuv matbuat olagelmiştir. — EYTA Mizah gazetesi yarın çıkıyor: 3 kuruştur. 10 büyük renkli resim - Şeytanca fikirler; fıkralar; hikâyeler; güzellik bahsi; kadın güzelliği, sinğma ve aşk... Hepsi 3 kuruştur. Dercetmekte olduğumuz programların Avrupayı alt olan kısımı vasatl Avrupa saatine görs tanzi n ed.lmiştir. İstanbul saatine tatbikı içla Avrapada sart (12) olduğu zaman İstanbulda (1) e geldiği farzedilmelidir. Mubarrirlere gelince onların vazifesi elinden geliyorsa iyi eser yazmıya çalışmaktır. Lâkin kim- senin farkına varmadığ nı görün- ce ameli bir netice olmak Üüzere bir daha yazmamaktır. Öyle ise neşriyat İşinin selâmetinden ve delâletinden mes'ul olan üç mü- essese vardır. Benim için bu uzuvlar Üzerine nazarı dikkati celbetmekten başka çare yoktur. Binaenaleyh devlet, matbuat ve tâbiler faaliyetlerine en tabif ve en içtimai şekli vermek sure- tile Türkiyede iyi kitapların ço- galması mümkün olacaktır. Yeni Neşriyat: Havacılık ve Spor Havacılık ve Sror mecmua- sının (63) Oncü sayısı zengin, cazip ve çok sevimlidir. Kapağı canlı bir tablo ile süslüdür. 40 tane resmi olan bu say- nın fiatıda her zamanki gibi on kuruştur. | #otoğraf Tahlili Kavona Tablatinlzl Öğrenmek İetiyorsana fotoğrafınımı $ adet kapoa e bir- Hikte gönderiniz. Fotojrah at mraya Fotoğraha klşesi 3() huruşuk pal mukabilinde gönderilebilir. N ———

Bu sayıdan diğer sayfalar: