22 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

22 Mart 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA HAINLERIN IÇ YÜZÜ Yüz ElliliklerNasıl Gıttıler, NeYaptılar RIZA TEVFİK MISIRLILAR HAKKINDAKİ KANAATİNİ ŞİMDİ DEĞİŞTİRMİŞTİ LAİ YŞ Şaban ağa, fıkrayı bitirdik- ten şonra ilâve etti: —Sizin hikmetfuruşluğunuz da kurdun sözüne benziyor. Saçınız- da tutam tutam pislik, bıyığınız- da tel tel kir var. Onları silme- ilemeden bize hikmet Rıza ev(ık ihtiyarsız bir hareketle saçını ve bıyığını yok- lamakla beraber cevap verdi: —Ben kurt sen tilki oluyorsun, öyle mi? Vay sevsinler kuyruksuzu mu ! Kürt Zeynelâbidin, münaka- büyümesine mani olmak karıştı. oluyorum, şanm için söz — Yahu, ne tuhaf adamlarsı- nız. Bu felâketli günde bile bir- birinizle dalaşıyorsunuz. Fıkrayı, tefrikayı bırakın da bahse geçin. Yine gevezeliğe yol bulmak zevkile Rıza Tevfik, kavgadan vaz geçti, sözüne devam etti. — Evet, — müteselli — olalım. bunlar, bu gibi şeyler olagandır. Her devirde ve her yerde de olmuştur. Ben, Gümüleünede adam akıllı dayak ta Kelle yerinde durduktan sonra herşöy “unütülüyor. Yalmız dü- şüneceğimiz bir nokta var! Bu baldırıçıplakları — östümüze kim saldırdı? Bana kalırsa bunlar, para ile satın alınmış adamlardır. Bizim memleket haricinde haka- ret gördüğümüzü söyliyebilmek için muhakkak bir plân kuruk muştur. Ve bu donsuzlar, o plâ- tin figürnalarıdır. Zaten Mısırı ve Mısırlıları biliyoruz. Bilgisiz, görgüsüz insanlar ! yemiştim. Diğerleri dinliyorlardı, lâkin cevap vermiyorlardı. — Vapurda Mısırlıların siyasi seviyyelerindeki yükseklikten derin bir hayrani- yetle bahseden sersem - filozof, kendilerini istikbal için geldikle- rine zabhip olduğu halka konfe- ranslar vererek şükranlarımı ar- zetmeği tasarlıyan o alık adam, şimdi kanaatını değiştirmişti. Mısı- rın ve Mısırlıların aleyhinde bu- lunuyordu. Halbuki o sırada dün- yanın neresine gitseler, Türkiye- deki milli cidali işitmiş clan herhanği — milletin — taprağına adım atsalar ayni istikbali ve hiç olmazsa ayni istiskalı gö- receklerdi. Çünki o cidalin küre üzerinde — uyandırdığı — akisler, çok mühimdi. Sersem filozof, işte bu hakikati görmek istemiyordu, yahut güremiyordu. Saçına bıyı- ğgına bulaşan kirlerin ve bilhassa kürklü paltosunu berbatlaştıran lekelerin, hıncını şimdi ©o temiz ruhlu ve mert hamleli İskende- riyelilere atıp tutmakla çıkarmak istiyordu. Riza Tevfik, arkadaşlarının bir hüküm vermediklerini görünce tekrar bıyıklarımı büktü : — Nasil, dedi, görüşüm doğru değil mi? Burada bizi incitmek, bizi kötülemek, bi küçük düşürmek için çalışan bir teşkilât var. Ayağımızı müvazeneli atmalıyız | Çünki o, karşılarına çıkan halkı kendilerini istikbal için gelmiş sanı- yor, onlara şükranlarını arzetmek için konferans vermiye hazırlanıyordu. Halbuki iş aksi çık- mıştı. Fakat düşünemi- yorlardı ki Anadolu cen- gini duyup işitmiş hangi memlekete gitseler ayni istikbali, hiç değilse ayni istiskali göreceklerdi. ve bu teşkilâtı tepelemek için hükümet nezdinde şiddetli teşeb- büsatta bulunmalıyız. Hükümet kelimesi, firariler kümesinde yeni bir yakaza uyan- dırdı ve Hoca Zeynelâbidin ağ- zını açtı: — Hükümet denilince hatı- rıma geldi. Bizi burada da ara- yıp sormıyacaklar mı? Bir mem- lekete kuvvetli bir tacir gelse hükümetin alâkadar olması icap eder. Buraya siyasi mülteciler geliyor da aldıran yok. Vallahi şaşıyorum, şaşmak ta değil, fena mü!lâhazalara kapılıyorum: Mısırla Ankara arasında gizli bir mua- hede, bizim aleyhimize mütevec- cih bir anlaşma olmasın ! Şaban Ağa dayanamadı : — Be hocam, dedi, gizli mu- ahedeye ne hacet? İşte Mısırlılar hislerini apaçık gösterdiler, bizi parlakça karşıladılar. Daha ne istiyorsunuz? Taş, çamur, yumur- ta kâfi değil de üstümüze bir de top mu atsınlardı? — Ağa, bu dir, senin bildiğin ince —manadır. Yalmız şu kadarını söyleyim: Halk başkadır, hükümet başkadir. — Bu diyarın hükümeti, halk gibi düşünse gerek. Polislerin bakışından ben öyle anladım. kuruntundur. — Bu, senin bizler buraya dost elile ve dost | pasaportile geldik. Dost muame- lesi göreceğimize şüphe yok. — Ne şerefle geldik, ne par- lak gehnldıkt’ Allah, tekrarmı nasip etmesin! Yine kavga, yine gürültü baş- lamıştı. Şimdi Şaban Ağayı ters görmekle — ittiham — ediyorlardı. O da, bütün arkadaşlarını kör- lükle, hakikate karşı göz yum- makla müttehim tutarak mütema- diyen atıp tutuyordu. Artık Mısır höükümeti — tarafından — hatırları sorulacak mı, — sorulmıyacak mi, bahsi unudulmuştu. Sen ve ben davasına girişilmişti. BŞ ( Arkamı var ) Bu senenin en talihli Kumbara sahipleri... 2500 lira mükâfatlı 932 birinci kurası 1 nisanda Birinci mükâfat İkinci mükâfat çekiliyor. 750 lira 250 10 kişiye “100,, erden 1000 ,, 10 kişiye “50,,erden 500 Türkiye İş Bankası i | 19,55 Bu Akşam : Radyodd Nel Dinliyeceksiniz 22 Mart 932 Salı Istanbul — (1200 metre 5 kilovat) | 18 gramofon, 19,5 Hafır Burhan Bey heyeti tarafından konser, 20,5 gra- mofon ile opera parçaları, 21 Hafız Burhan Bey heyeti. 22 orkestra. Heilsberg — (276 metre 75 kilovat) 19,5 Faustun ikinci perdesi. Mühlaker — (360 metre 75 kilo- vat) 19,5 Faustun ikinel perdesi, 22,50 dört kişilik konser: Şubert. Bükreş — (394 metre 16 kilovat) 19,5 milli tiyatrodan naklen Göthe bayramı, Belgrat — (429 metre 2,5 kilovat) gramofon, — 20415 —Göthenin şiirleri, 22,50 Çigan orkestrası. Roma — (441 metre 75 kilovat ) | 20,45 salon orkestrası Brams, Lekau, 21 muhtelif sayha, Prag — ( 488 metre 120 kilovat ) 19Götheden bir komedi Egamon. Viyana -— (S17 metre 20 kilovat) 19.28 Arlen şarkıları, 20,28 Göthe hakkında bir konferans. 20,50 sen- foni Beethovenden parçalar, dans — havaları. Peşte — (550 metre 23 kilovat) 19,45Hlalk sanatı,20,15Göthe hakkında konferans, 22,30 piyano konser. Varşova — (141l metre 156 kilo- vat) 19,35 gramofon, 19,45 radyo gazetesi, 20,10 Şopen komedi. Berlin — (1933 metre 75 kilovat) 19,30 Favstun ikinci kısmı. könser, 22 komedi, ilk Dercetmekte olduğumuz programların 22,35 | 23 Mart 932 Çarşamba Istanbul-— (1200 metre, S & 18 gramofon, 19,5 Cennet Yesari A, Bey, 20,5 fon ile opera, 21 Bedayi heyeti, 22 cazbant. Heilsberg — (276 metre, 7 wat) 20 ikbahar, bavaları, 21,10 kon- ser, musiki kile. Mühlaker — (360 metre, 75 ki'avat) 19,55 hafif musiki, 21 konferanı, 21130 keman könseri, A. Molden sonatlar. Bükreş — ( 394 meire 16 kil Scarlatte, vat ) 20,445 keman solo, Suber List, Belgrat — ( 429 metre 2,5 kilovat 20 Çek konseri, 21 Göthenin milli Sarp şüirlerine tesiri, 21,90 Rus mu- l Prens İgar Roma — (441 metre, 75 kilovat) 20,45 operadan nakil. Prag — (488 metre, 120 kilovat) 21 askeri banda. Viyana— (517 metre, 20 kilovat) 20 klasik op Peşte — 20,15 Haydenden numara 28. metre, 23 kilovat ) parçalar, — senfoni Varşova—( 1411 metre, 158 kilovat 19,15 Şopen konseri, 21,30 komedi. Berlin — (1635 metre, 75 kilovat) 20 klâsik operellerden parçalar. Avrupaya —ait olan kasını vasati Avrupa saatine göre tanzim edilmiştir. İstanbul saatine tatbikı için Avrupada saat (12) olduğu zaman — İstanbulda () « geldiği farzedilmelidi. [ HİKÂYE | “Otello,, nun Pastırması (Baş tarafı 10 uncu sayfada) deline tesadüf — edilemiyeceğini zannederdi, İkinci perdeden sonra kem- dinde bir halsizlik hissetti ve makyaj masasının başına çökerek pastırmasını — yemiye — başladı. Dışarda gürültüye tempo tutan sandalye - takırtıları — tahammâl edilmez bir hale gelmişti. Fakat, Kâzım Ziya hiçbir şeye ebemmi- yet vermiyordu. Ne zamandan- beri uyuşan açlığı ilk lokmalarla uyanınış midesini tazyik ediyordu. Dere kahve müsteciri içer- den sıkı sıkı sörmelenmiş olan kapımın önünde yalvarıp duruyor fakat, bir cevap alamıyordu. Küâ- zım Ziya yemeğini tamamen bi- tirdikten ve üstüne de iki bardak soğuk su içtikten sonra kapıyı açtı. Dudaklarının anlaşılmaz bir mırıltı, gözlerinde mecnun bir | tebevvürün kızıllığı vardı. Müste- cir korktu ve sessizce yol verdi. * Üçüncü perde başlamıştı. Sahneden büyülü bir buhar balinde taşan dolu ve tanan cüm- leler, kanatlanmış tufeyli gibi sa- lonu esrarengiz bir hava ile dol- duruyor, ruhlara dehanm müte- hakkim ve sürükleyici zincirini vuruyordu. Dördüncü —perde açılıncıya kadar alkış kesilmedi. Halk, Kâzım Ziyayi, komikleri, göbek | atan kızları unutmuş, sahnedeki Arabın — etrafını saran — tilisima dalmıştı. Belediye Reisi okadar eziyet çektirdiği artistin - elini sıkmak için hazırlanıyor, Muta- sarnıf, ciddi eserlerin himayesi icap ettiğini yanındaki “ eşrafa ,, anlatmıya çalışyordu. Fakat, ne Belediye reisi Kâ- zım Ziyanın elini sıkabildi, ne dı mutasarrıf ciddi piyesler - te lini himaye etmek fırsatını Çünki; Kâzim Ziya dördü perdeye sancılar içinde kıvra- narak çıktı. Ve, bir şey ister gibi halka doğru uzanan kolunun Üstüne, boylu boyunca cansız uzandı. Halka ışığını açan artist açlıktan ölmüştü. dehaların Bir Kongre Anadolu kulübü heyeti miye azasına: 25 mart 932 cuma günü saat 11 de fevkalâde bir kongre akti mukarrer olduğun- dan kulübümüze mensup umum azanın mezi günde behemchal kulüp bina; teşrifleri ehem- miyetle rica olunur. İrtihal Eskişehirde Ebe zade Ebe Naciye Hanımın vefat ettiği ha- ber alınmıştır. Cenabı Hak ailesi efradına sabrı cemil ihsan etsin.|İ umu- Fotoğraf Tahlili Kuponı Tablatlaki öğrenmek letiyoravur fotoğralınım 5 adet kapon e »e Wkte gönderinliz. Fotoğrahası srıyı kabidir ve iade edilmes. İslm, meslet veya san'a. * . ecek mi! Foroğratıa — Hişesi JOkuzay! makabilimde göndür ebir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: