14 Nisan 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

14 Nisan 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— - -— — HABİBE MOLLANIN Skeç Radyo için Spiker - Allo allo.. Hanımıc- tendiler, Beyefendiler.. — Şimdi temsil neşriyatımız başlıyor. Da- rülbedayi san'atkârlarından Ha? lide hanım size radyo muharriri- miz gsan'atkâr İ. Galip — beyin yeni bir skeçini bizzat muhür- ririn refakatında... Habibe — Hu.. Bana baksa- na oğlum, affedersin.. Yakırdımı balnan kestim. Burası her za- manki — telsiz telefon değil mi? Hani haftadan — haftaya gelip canlarım ciğerlerimnen dertleşti- ğim yer?.. Sipker — Bir saniye müsaa- de edin. Evet efendim.. Bizzat L Galip beyin refakatında... Habibe — Ayol sen ne bi- çim adamsın.. Sorduğuma cevap versene,. Sana adam gibi birşey sordum.. Suratıma bakıp sırtını çevirdin.. — Ayip derler - birşey vardır.. Anan yerinde kadınım, Edebi, erkâm peynir ekmek- men mi yedin sen? Spiker — Canım efendim ne istiyorsunuz? Ne sordunuz 7 * Habibe — Aman ağlum ce- Jâllenecek birşey yok.. Bak pan- car gibi oldun, — bari pencereyi aç ta bir parça — nefes al, açı- hram.. Spiker — Rica ederim — bi- yük hamım.. Burada alaya geve- iğe vakit ayırmadık.. bibe — Nasıl, Nasıl Na- #ıl.. Aman bir daha söyle.. İyi- cene işidemedim.. Onu sen gel de benim küllâhıma anlat.. Hah bah hah güleyim bari, Ne ise: imdi — söyle bakayım. Sen kimsin ? : Spiker — İnnallahımaassabi- , A, O ne Arap mısın necisin söy- Habibe — A, Uzun — isim — ayol. sen? Sen kimsin, *İsene? v Sipker — Spiker vekiliyim! N Habibe — Ya. — Siz vekil misiniz oğluma? Maşallah bu yaş- ta ha seni doğusup — meydana çıkaran anaya ne mutlu.. Ne vekili. Ne vekili - dediniz- di bakayım? Bu da yeni birşey galibal... b Spiker — Hanım ben burar daki memurun - vekiliyim.. — Yani Onun yerine burada ben spi> kerlik yapıyorum... Habibe — —Ha..- Desene ayol.. Ben de sahici vekil zan- nettim.. Eyi peki amma.. Ben demincek buraya girdiğim zaman tersim persime döndü.. Burada her zaman kutuya yakırdı söyli- Yen oydu da onu göremeyince.. Spiker — Ha.. Mes'ut beyi mi söylüyarsunuz? O yok.. Habıibe — Ağzından — yelal- sın.. Yok mu? Şeytan yok olsun ne oldu benim zom zom evlâdı- ma. Çabuk sövle. Merak edi- yorum, (Kekirir) hu.. Kuzum oğlum.. Söyle.. Yoksa hasta mı - grip mi oldu.. Ayol saratıma bön bön bakacağına söyle.. — (Kekirir) yüreğim kabar- dı.. Şimdi hafakanlar basacak. Üstüme Fenalıklar gelecek.. Söyle ayol.. Spiker — (Gülerek ) efendim merak - etmeyin.. Birşeysi yak. Misıra gitti.. Yine gelecek.. Habibe — Ya... Mısıra gitti ha... Hay külhani bay... Deseneze ru Mısıra gitmek değila.. Çinmaçine gitse yine benim se- simden kurtulamaz.. Oğlum, 8ö- | zün kısası., Bu kutuya söylenen yakırdıları telsiz tetefomman cihan K'em işidir ya!.. Spiker — Evet... Tabil değik mi ? Habibe — Ha.. - Öyle ise bı- rakta şuna telsiznen bir İzl'efoı çekeyim o telsize alışıktır.. Dinle- mese duramaz.. Malüma ılışımş kudurmuştan — beterdir.. — Sevgili memleketinden — yelen — sesleri, eşi, menendi bulunmaz Imıı!ıığııı seslerini — dinliyeceğine — eminim , İşte enun için zom zom ._vudunı mektup yazamıyorum, bari telefon çekeyim.. Olur mu? Spiker — Olur Hanım.. bu- vurum.. K Habibe — Ayol, külhaniyi pek te göreceğim geldi Vallahi.. böyle gözümde tütüyor... da Si n Öönüne geldikçe bur sumum dir: sızlıyor.. Yüreğim cıx edîyor.î*(KlHn'n ne de güzel ü vardı. Nede fasih komnu- sardü.. Nede tatlı dinlenirdi.. Kutunun karşısına geçip te şöyler Mes'ut — Alo. Alo.. hanım- fendiler, beyfendiler. Habibe — Demer mi idi. A- Rmallah.. herkes kulak kesilirdi.. Fidan boylu zom zomum benim.. b sesi kulağımda — çınlıyor.. E 'iîu kâğıdı — alır, gjıl:ğı:nnn kasından okuyarak, dudakları- :: ;:nknıuyı dogr: uzatarak i ahenkli, tadımı - tuzunu ;bo;:k::ldc: şarkıların beyitlerini bir söyleyişi vardı.. İşte şöyle ; Mes'ut — Efendim şimdi si- ze stüdyomüz muganniyelerinden Vedia Riza Hanım şu maruf şarkıyı terennüm edecektir; Kar- gada seni tutarım aman, kana- | dim yolarım aman, amanın aman, imanım » lara — satarım aman.. Habibe — Dive süzüle süzüle söyler.. İnsanın daha dinlemeden keyfi gelirdi.. » Spiker — Ey. Haydi telefa- ne edecekseniz edin.. Sizi bekli- yoruz.. Habibe — A. Dur ayol. Üstüme varma öyle.. Acelen ne? Çekil bakayım kutunun karşısım dan; Spiker — Peki. buyrun baka- aman yım.. . Habibe — Allo... Hu.. Mısir- da zom zom evlâdım.. Beni din- | hiyor musun? İstanbulda Yenipos- tanenin cehennem ağasından sa- | na telefon çekiyorum.. Beni din- liyor musun? Alla. — Allo.. Hu.. | | Hu.. Mes'ut — ( Uzaktan ) Hu.. Hu... Neresi.. İstanbul mu? Habibe — ( Sevinçle ) Aman yarabbi.. Onun sesi.. (Elferini çırpar) Ay gocüklar gibi sevini- yorum.. Aman ne güzel oluyor.. (Mikrofona) Alo.. — Huvu.. Zom zom evlâdım.. Sen misin? Mes'ut — (Uzaktan) Benim.. Benim.. Habibe Hanım.. Habibe — Ah Habibe Hanım £ diyen dilini yesinler senin.. Ha- bibeciğin sana kurban olsun ton- tonum.. Nasılsın.. Ayol? Mes'ut — İyiyim.. İyiyiz.. Ya sizler nasılsınız. orada? Habibe — Bildiğin gibi yav- - ".’ıî Amma pek öyle eski tas eski hamam değil. Hamam biraz tamir gördü.. uruı ol: ustalardan — çatlaklarını ıli:::ltti!a.- Bir _ıt_lı güzel bada- vurdular.. Tasıda sık — sık l-ı:lıylı e Görme pırıl pırıî.l. Mes'ut — (Güler) İlâhi Habibe Hamm.. Yine eskisi gibi neşeli- Z Habibe — Ne yaparsın çocu- gum.. Kendimi deliliğe vurdum .. Kekâ yaşıyorum. eIlı:'ı.ııi — Ey herkes afiyette- ya?, Bana biraz İstanbul havadisi ve bakahın? “Zom Zom Evlâdıma Telefon Habibe — Vereyim çocuğum., Söylenecek şey çok amma.. Ben- de takat yok.. İstanbulun hali yine bildiğin gibi. Bu tarafta herkes atiyette. Buralarda kar kalmadı.. Hınmır kar, kâfir kar.. Geldi.. Bir salgın yaptı.. Herkes- | leri öksürttü, aksırttı.. Fıkaranın | belini büktü .. Kurbanlarinı aldı , derken bir lodos rüzgürı esti.. Karları eritti.. Ortalığı kuruttu piri pâk etti. İstanbulun — keyfi geldi. Fıkara da sevindi.. Tango- ların da yüzü güldü.. Neden mi? Çünküm sokaklara zemheri zü- refası gibi çırıl çıplak çıkabiliyor- lar da ondan.. Hanidise utanma- | salar egara kâğıdından gömlek yapıp giyecekler .. Oralar nasıl .. Oralarda da moda salgını, moda belâsı var mı? (Selâmı kavlen).. Sor: ma yavrum... Moda İstanbulu yi- ne p kavuruyor.. - Züppeler tangolar, — biribirlerine — gösleriş olsun diye giyinen, giyimi mı insanlık, büyüklük satan zavallı hebennakalar yine — Avrupadan gelen mallara paralarını dökü- yorlar ... — Orası da öyle mi - evlâdim?, Orada da Avrupadan, Amelika- dan gelen malları mı - kullanıyor- lar. Desene onların memleketi var mı ki. Malı olsun.. Hamdol- | sun.. Bizim mem'eketimiz var.. Malımız da var.. Sen - gittikten | sonra canım yerli mallarımız öyle zenginlendi, —öyle parladı ki.. Avrupa, Amelika mallarına hep miras rdıkmn ıklığı, modayı me! etinden ıi.yıdhe.ı.ıınıl:v rağbet ediyor. —Sonra burada yine çay, kahve, cıgara gibi tatl — zehirlerini dumanlandırıp duruayorlar.. Ah ne olur?.. Çayı, kahveyi bilmeri amma bizim tütünleri hep Avrupaya, Ameli- kaya satabilsek te bizim mem- lekette yasak etsek... Hele o rakı.. Ah orakı. O kendini süt gibi bembeyaz, süt gibi te- miz, masum gösterip te kezzap gibi dunyum f?.ı.ıı fışlata delen zehiri her zamandan ziyu- de kullanıyorlar.. Oraları da öy- le mi? Burada yine azgın oto- mofiller ibini sürüyor, vakit va- kit şuna buna çatıyor, — kurban veriyor.. Geçenlerde bir otomo- filci bir ahbahın köpeğiai yor.. — Köpek olıu?'o dıd’:n Yazan: İ. Galip değil mi? O da nefes taşımıyor mu? O da Allahbın kulu.. Ahpa- bım köpeği çok seviyor.. Sever &.. Herkes birşey sever... Otomofilci kendisini müdafaa için ne söylüyordu biliyormusun? Şoför — Hakkım — yok mu.. Hanım ablacığım. Dinin imanın gibi doğru söyle. — Ne yapalım biz şöför milleli çevik, atak, mil üstünde.. Önünde, ardında ne ol duğunu görüveren, — dört gözlü, sekiz kulaklı, cin gibiyizdir işte.. Evet amma damarımıza basma- malı,. Barat barut dedis mi çe- kilmeli önümüzden. Yoksa sür- tüp geçer, basarız kalayı.. Allah Killâh aşkına söyleyim. — Biz de can taşıyoruz.. — Kendi canımın kıymetini hilen cana kıyar mı? Amma kazın ayağı öyle değil.. Herifçioğlu çekiyor kafayı.. Alı- yor yanına aynalı gacoyu... Bini- yor makineye. — Şöför çek Bü- yükdere... Alâ... Mükemmel iç.. İlle velâkin arabada tek dumu: lar ya.. Tövbeler olsun.. Bu gi- dişle kedi, köpek değil.. İnsan iğnemek işten bile il.. Onun is;ı'ğn', ııııı::fı'h bıı:.!ıı"l; dahi- linde biz şöförler mazuruz. Ya arabamıza — binenler adam gibi tek otururlar. Yahutta arasıra bu gibi vukuat — kendiliğinden oleveriyor.. Binaenaleyh ber mizi talep ederiz.. Habibe — Diyiverdi. Gü- er misin ağlar mısım?. — Amma elendim.. Getir. kulağını bana.. Bizde de bazı gözü dönmüşler var.. — Onları — kırbaçnan — yola getirmeli.. Ne ise.. Yakırdıyı dallandı- rıp budaklandırmayayim.. — İstan- bulda yine en çvı hastalık — ci- ğernen başta.. — Orada da en zengin doktorlar kafa doktarları mu? Orada da san'at, ilim para etmiyor mu? Orada resim- nen, musikinen şanlar para- sız mı? Orada d?. ed:hîyılp;ılu birbirlerinnen — kavga ediyorlar ma ? Orada da gazeteciler iste- diklerini göklere — çıkarıyorlar, istemediklerini lere batırı; lar mı? Ondıiîl'erin de rıly:: mak âdeti — var m? Orada da inci gibi beyitler dizen değerli şairlerin nefesi kokuyor mu? Orada da bir tane sahici şalirim on tane mukallidi var mı? Ha orada da bâlâ köşede bucakta kunduz. gibi yerlerin — dibinde sokacak zehirliyecek adam an- yan zındıklar var mı? Zom*zam evlâdım oralardan bize havadis getir.. — Hem artık çok durma özümde fena halde tütüyorson. birsızlıkla bekliyorum ÂAllahis- marladık - evlâdım..

Bu sayıdan diğer sayfalar: