21 Ağustos 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

21 Ağustos 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gazı Osman Ve Rıza Paşalâr Arap İzzet Paşayı Hiç Sevmezlerdı Arap İzzet Paşa | Bırdenbıre Nasıl Parladı Müuharriri X4 Her Hakkı Mahfuzdur v $8 Mahmut Nedim Paşa bende- gânının saraydaki nüfuz ve kud- retleri bir müddet devam ettikten sonra yavaş yavaş sönmiye baş- Jadı. Sarayın modası mucibince bunların yerini, daha zeki ve daha — becerikli olanlar — aldı.. Neticeye gelince; bu adamlar saray hayatına veda ederken beheri üçer, beşer milyon Kirahk birer servete maliktiler, Para- larının büyük kısımlarını Alman bankalarına yerleştirmiştiler. Lâ- kin, bu mühim servetin bir kıs- mıme sefahatle yediler, Bankalar- daki paralar da umumi harp neticesinde kaybettiler. Masum bir milletin, saçı bitmedik ye- timlerin hakkımı gasbeden.. ya- lancılık, riyakârlık ve jurnalcılıkla kendilerine ebedi bir istikbal temin edeceklerini zanneyliyen bu | adamlar, nihayet akıl ve hayale gelmiyon üefaletlere — düştüler. Kendilerini tanıyanların hakareti ve vicdanlarının ıstırabı altında inliye inliye eriyip, gittiler... Ermeni — vukuatından — sonra maliye meselelerinin ıslahı. için Abdülhamit bazı ( kâraşina ze- yat )tan âyihalar istemişti. Lâ- yiha verenlerin arasında ( Şürayi Devlet azasından, Şamlı Holo Paşanın mahtumu, İzzet Bey) sisminde birinin lâyihası nazarı dikkati — celbetti. — Abdülhamit İzet —Beyi mabeyne çağırt- tu Bizzat izahat alırken, büyük bir zekâ karşısında bulunduğunu anladı. İzzet Bey, adliyeden yelişmiş, icra ve ticaret mahkemesi reis- liği etmiş, kanuna tamamile vâ- | kıf, maliye işlerinde keskin gö- rüşleri olan bir adamdı. Mülâkat devam ederken, içinden: — Tam aradığım adamı bul- dum. Diyen Abdülhamit, mülâkat bittikten sonra: — Pekâlâa. Biraz istirahat ediniz. Dedikten sonra düşündü ve İzzet Beye şu iradeyi gönderdi: — Burada kalşın... İşte ( Arap İzzet) denilen ada- mın sarayda yerleşmesi ve sene- lerce devletin idare ve siyasetini parmağının ucunda çevirmesi, şu bir çift sözle başlamıştır. (İkinci mabeyinci ve ikinci kâtip) unvanını alan ve bir müd- det sonra da (rütbei verzaret) e nail olan (İzzet Paşa), bu suretle saraya yerleşir yerleşmez, birçok- larının ikbal güneşi küsufa uğra- m.ştı. Velüt bir dimağ ve harıkulâ- de bir zekâya malik olan İzzet Paşa, Abdülhamit taj lan kendisine tevdi edilen işleri bir anda (arzuyu şahane)ye muvafık bir şekilde hallediyor; en muğlâk işlerin kör- döğümlerini kolaylıkla çözüveri- yordu. O zamana hdıı ( sadrazam Sait Paşa) mın oyunlarına muka- bele edebilmek — için yorulan, bıkıp usanan - Abdülhamit, şimdi eline (Arap İzzet) gibi bir zekâ membat geçirdikten sonra artık müsterih bir vaziyete giriyor, bu iki mahir oyuncuyu karşıkarşıya koyup kendi hesabına — onları boğuşturarak biraz nefes almak istiyordu. Arap İzzet, ( büyük mabeyin ) dairesinin karşısında, küçük, ah- şap, daracık bir odaya yerleşti. Bu oda onun hem mesai, hem yatak, hem yemek odası idi. Eski bir yazıhanenin üstünü dol- | duran yığın yığın evrak arasına f gömülüyor, saatlerce nefes alma- dan çalışıyor, hattâ yemek yer- ken bile yine evrakı elinden bırakmıyor, geceleri ancak üç dört saat uyuyor, yine çalışıyor, hiç yorulmadan, hiçbir zaıf eseri göstermeden mütemadiyen çalışı- yordu. Onun istirahat zamanı, ancak ( Huzuru şahane ) de bulunduğu beş on dakikaya münhasırdı. Odasına girenler ve onunla konuşmak istiyenler, gayet kısa söylemiye mecburdu. rayın odasında — toplanıyordu... geçtikçe Abdülhamidin — itimadı artıyor, arlık onunla müşavere etmeden hiçbir irade sadır olmu- yordu. Öyle bir gün geldi ki Arap İzzet ( Nedimi ' has) ve ( Müşaviri — humayun ) — mevkiini kazandı. Vakıâ bu tâbirler, açık- tan açığa söylenmiyordu. Fakat kulaktan kulağa aksediyordu. Nihayet bir gün (İradei şifahiye tebliğine memur)! unvanını reswen kazandı. Ve bugünden itibaren de | artık yıldız teçesinde onun ikbal | güneşi, bütün manasile parlamıya başladı. Gün * Arap İzzet bu ikbalini çeke- | , * 21 Ağustos Pazar İstanbal — | 1200 meltra yü mmsikiyo h tamburi Refik Rey go orkestrası, amm. —( SÖ4 metra ) 1910 Savil berberi ismindeki opera, Belgrat — ( 429 metrs ) 80,40 Kora, a könseri, Roma - komedi. (1 motro) 21,45 musikili Prag — (483 metre ) 20,30 -bir ope- ra balosü İsmindeki — opora, 23,25 gramofon , Viyana — ( 5L7 metro ) 8 Heidelberg ismindoki piyes, şan könseri Peşte — ( 860 metri ları, 21,90 eaki aperı Varşova — (1411 metra) 21 örkestra, 21,45 edebiyat bahisleri, 22 konsor. Berlin — (1635 metre) 20 konfarans, 21,3) Königsbergden nakil, 23,90 mü- l tevella Karllssnın şarkıları. Çünkü sa- | bütün işleri artlık onun | | İ .J............—...........n—......_.......o.......... RADYO 2 #a İcarsasa a İseras AAA K LAAAAA. ı——...—...—..».—....om.— * miyen birçok rakiplerile beraber onu sevmiyenler de vardı. Gazi | Osman Paşa ile sarasker Rıza Paşa bu adamı hiç sevmezlerdi. (1313 - Yunan harbi) nin başlıya- cağı zaman, harbe karar vermek için Abdülhamidin geçirdiği te- reddüt devresi İzzetin telkinatma atfedilmiş ve hatta bu harbe mâni olmak için Yunanlılardan (üç yüz elli bin altın) rüşvet aldığı da söy- lenmişti. Fakat, Abdülhamidin şahsen harpten nefret eden bir adam olduğu nazarı dikkate alı- nırsa bu rivayeti ihtiyatla telâkki etmek icap eder. Arap İzzetle en çok uğraşan- lar, ( Ebülhüda ) ile Necip ve Selim Melhame Paşalardı. Fakat bunlar da Abdülhamit üzerinde birçok tesir yapmağa çalıştıkları | halde, ona hiçbir şey yapama- mışlardı. — İzzet, cevval zekâsı, metin cerbeze ve talâkati, herkesi herşeyde oyalıyabilen şaklaban- lığı sayesinde her ittihamın al- tından silkinerek kalkıyor, kendi- sile uğraşan kuvvetleri âciz bıra- kıyordu. | Abdülhamit, ötedenberi (Hi- | caz )a bir şimendilfer hattı yap- mak ve bu süretle de - islâm | âleminde büyük bir nam ka- zanmak istiyordu. Fakat para- sızlık buna mani oluyordu. İzzet bunun da çaresini buldu. (Arkası var) Tefr.kamızda ismi geçen Mizancı Murat Bey bakkında Ömer Faruk | imzasile gelen bir. mektubu bitaraf- lığımıza binaen aynen naklediyoruz (Murat bey pek ilvi bir gaye ile i düşüncelerle | “memleketine av- ardir. Ne ia- serlürn haneye yüz ildir. Silrmüş zelil bir insan d Ç| | - ( 1200 metra ) 18 Gra- 22 Ağustos Pazarlası İstanbul | mofon, 1945 Makbula Hanımın ve Ye- sari Asım Bi konser, 20,7 Kuvartet, konser, orkestra . Bükrı (304 matre) 20, #alon or- kestrası, 20,980 radyo temeilleri, 20,45 salon orkestrası 15 danö havaları, Belgrat — ( 120 metre ) 21 akşam konsori, 21,10 komedi, 22440 konmser, 23410 gşarkı. Roma — ( 441 motre) 21,4ö Asya n iştiraklerile alaturku iyo heyeti larafından afiye Hanımın iştirakile hakkında bir konferans, 22,15 - hatif konser. Prağ — (483 metre) 20 halk şarkıla- rı, 20,90 şen müsiki, 22 piyano konaori. Viyana —( 517 halk şarkıları, 21,26 seufni. Paşte — ( 580 metro ) 22,50 konaar. Varşova —( İ41l metre ) 19,20 dans havaları, 21,15 gramolon, 2 1,25 Dolar Pronaes isşmindeki operet. Berlin — ( 1685 motre )32,10 Sha- kespoare'in Arsunuz nedir? ismindeki komedisi, | şaşlar | intaç etmiştir. O surette ki, bu- 'Bulunan Aiultu 2( Dunya Buhrandan Kurtulacak Mi? ——?. Nikbin Olanlar Bu Suale Karşı “Evet,, Diyorlar (Baş tarafı | inci sayfada ) Bu vesikalardan birinin tarihi (1857), diğerinin de (1886) dır ki, birisi 45, diğeri 74 senehik yazılar | demektir. Birinci Vesika (Jurnal Harper Vekliy ) in 10 teşrinievel 1857 tarihli nüshasın da neşrolusan bir siyasi makale- de deniliyor ki: “Uzun senelerdenberi görük memiş ve işitilmemiş karanlık bir tarih devresi geçiriyoruz. Hatta insan hahzası bu kadar derin ve vabim bir sıkınlı gümz leri batırlamıyor, hiçbir vakitte istikbal bu kadar müphem ve karışık görülmemiştir. İşlerde wnumi bir inhitat ve hatta hakiki bir panik hüküm sürmektedir. Binlerce işçi vatan- daş görüyoruz ki, kolları düşük, işsiz ve yaklaşmakta olan kışın şiddetine karşı koyacak vasıtala- ra ve paraya malik değildirler, ümitsizlik içinde çırpınmaktadır- lar. Fransada siyaset kazanı gayri tabilikler içinde çalkanıyor. Rus- ya - bermutat - Avrupa — ufkunda karanlık ve sessiz bir bulut va- ziyetinde görülüyor.... İngiltere İmparatorluğuna ge- lince: ihtilâller, isyanlar ve iğti- içinde çalkalanan Hindis- tanda asayişi ve mevkiini muha- faza etmek için birçok tedbirler almaktadır. Bu suretle kuvvetini | sarf ve belki israf ediyor. Bunün daha uzun zaman devam edeceği de muhakkak... Çin ile olan umumi — münase- bat çok karışık ve gergin bir vaziyette... , * Diğer hulâsa ise Amerika mesai nezaretinin bir raporundan alınmıştır. Bu rapaorda deniliyor ki: *“Makine kuvvetinin harikulâ- de inkişafı her tarafta kabul edilen yeni bir tabir mucibince (Sürri düksiyon) denilen bir hali günkü buhran ( maşinizm ) ile (ılı-proğokıı'yqıı) un b&n)ıırııı tamamen bağlı ye ayrılması mu- hal olan iki esas sebebin nelice- sidir. İngilterede, Belçikada, Fran- sada çok zamandanberi ihtiyaç hissedilen şimendiferler ve ka- nallar küşat edilmiştir. Almanya, ıdelı ül Aineükği gelcez 'orala düj fevkalâde miktarda istihsal olu- nan eşya ve malları nakletmek üzere geniş mikyasta şimendifer inşaatı yapıldı. Her tarafta limanlar, nehirler, antrepolar, gaz, tramvay ve su şirketleri tesisatı fevkalâde -h.l etti. Alpların altından, Prene dağ- larının — içinden büyük - tüneller açıldı. Kezalik Süveyş k-ıh im- ratı temin edildi. Şimdiye kadar ahşap olarak yapılan tüccar gemileri demirden yapılmıya başladı. Muhtelif milletler unmuml ihti- yaçlarının Üstünde denilecek de- vecede fabrikalar ve sanayi mü- esseseleri inşa ettiler. İşte bu esbaptır ki, sanayi in- hitatını tevlit etmiştir. Artık büyük kârların sonu gel görünüyür.., x İşte (1886) da Amerikada vaziyet böyle idi. 46 sene ev- vel de şimdiki gibi herkes umuml buhranı çaresiz ve devasız. bir vaziyette görüyorlardı. Halbuki bu kadar bedbin ol- mıya mahal yoktur. Nevmit dü- şünceleri atmak ve daha iyi gün- leri görmek mümkün olacaktır. 50 sene sonra belki yine Çi- nin tekrar dünya münasebatında gerginlik yapmakta olduğu yazr lacak; — elektrik, radyo, tayyara ve daha düşünemediğimiz birçok sebepjerin bugünkü umumi sefa- leti ve işsizliği doğurduğu öne sürülecektir. Güneşin altında yeni bir | şey yoktar. — k Z miş ICınıyet Ve Soygun Yıpın Defırıe Cerrahpaşa hastahanesi şısında bir Çukurçeşme sokağı vardır. Havva Hanım isminde bir kadın altı ay kadar evvel bu so- kaktaki 44 numaralı evi satın al- mıştır. Kadıncağız birkaç gün evvel evi tamir ettirmiye başlamıştır. Amelelerden biri temelin etrafımı Haydutlar Yakalandı (Baş tarafı | inci sayfada ) tarafından haber alınmış ve mer-« keze malümat verilmiştir. Bu malümat üzerine köye bir jandarma müfrezesi hareket etmiş ve abluka edilmiştir. Hay- dutlar muhasara edildiklerini gö- rünce silâh atarak kurtulmağa yeltenmişler, fakat muvaffak ola- mıyacaklarını — anlayınca — teslim olmuşlardır. Tahir — ismindeki haydut, — evvelce — yedi buçuk seneye mahküm edilmiş, cezasının bir kısmı tecil olunmuştu. Tahir serbest bıııhldıkı.tîı ılı'ıın l:::ıt duracağı yerde ayalığa la- mış, l::ıundde! zarfında sayısız soygunculuk — hâdiseleri yapmış ve bu arade dört kişiyide öldür- müştür. — Camal kazarken eski bir altın bıılmuş ve bunu la bozdurmak iste- Bunun Üzerine alâkadar memur— lar eve gelerek hafriyat yapmış- bir define . Defineden bir İi altın paralar çıkmıştır. Bulunan altınlar 43 tanedir ve tamamen çok eski devirlera aittir. Hafriyat devam etmektedir. Buradaki — resimlerde Havva Ha- mımla altınları görüyorsunuz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: