1 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

1 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| çi 1 Eylâl Hergün Münderecatımızın çoklu- gundan — dercedilememiş- tir. DEnya Güzelîı Ba- şından Geçen Hâ- diseleri Anlatıyor ( Baş tarafr ( inci sayfada) — | ziyaları gözlerimi az kalsın kör edeceklerdi. 15 gün kan geldi. | Doktor, ilâç derdile uğraştım 15 gün cehbennem azabı çektim. | Hâlâ da ilâç kullanıyorum, | Keriman Hanım İstanbulda | Türk güzelliğine nasıl seçildiğini | anlattıktan — sonra — beyanatına | şöyle devam etmektedir: * — Uzun ve sıkıcı bir tren seyahatinden sonra Parise ge- dik. — İstasyonda — sefaret a kâmımız ve Paris gazetecil vardı. — Programa — göre — iki saat sonra Brüksele hareket edecektik, Sefir Suat Bey Brük- sele telefon etti ve hareketimizi akşam üstüne bıraktırdı. Sefire Hanımefendi ve Lond- ra Sefiri Beyin refikaları hanıme- fendi bana Paris'i gezdirdiler. Otomobille şehri dolaştım ve akşamüstü —babamla Brüksel'e avdet ettik. Ayni trende Rus ve Fransız Misleri de — vardı. i de çok güzeldirler. Dünya güzellik mü- sabakasını kazanmak — hususun- daki son ümidimi de bu müşa- hede ile kaybetmiş oluyordum. Brükselde şehrin en büylik otellerinden birine indik. —Bu âıılde Amırik:: İ“flu“ıed'î"' et başka tün — güzeller toplanmıştılar. Ertesi gün — ve bunu takip eden günler, 2zi- yafetler, balolar, resmi kabub- | lerle geçti. Yavaş yavaş müsa- | baka neticesi hakkindaki ümidim | hesabına kazanmıya başlamıştım. Bir ayak- kabıcıya, bir çorapçıya, bir ter« | ziye, hulâsa nereye gitsem: “ — Miş Türki, müsabakayı sizin kazanmanız kuvvetle muhte- meldir!,, diyorlardı. Diğer güzellik kıraliçeleri ile ahbaplığı yavaş yayaş ilerletiyor- dum. Hatta Rus ve Yugoslâvya güzelleri ile sıkıfıkı ahbap olduk. Müsabaka gününe kadar ge- çen vakayi içinde en ehemmi- yetlisi. AÂmerika — kraliçelerinin bulunduğumuz şehre muvasalat- ları oldu. Bunun haricinde güzeller şerefine bir otemobil zarafet mü- sabakası yapıldı, çiçek muhare- beleri tertip edildi ve bittabi arada birçok ziyafetler, balolar da verildi. Amerika kraliçeleri çok nazik, çok terbiyeli kızlardı. Hemen hep- si ile tanıştım. Bundan başka Yu- nan gözeli ile de ahbap oldum. Yal- nız, bu güzelin bir annesi vardı ki kendimi ve Türkleri ona sevdir- mek bir türlü mümkün olam- yordu. Bir gün sebebini sordum. Şu cevabı verdi: — Çünkü Türkler benim üç çocuğumu kestiler. İşi biraz daha eşeleyince ço- cuklarının milli mücadelede öl- düklerini anladım. Dedim ki: — Madam, bu harptir. Harpte senin üç çocuğun öleceği gibi, be- nim kıvdqlı.ııî“:ir başka Türkün de babası ölebilir. Harpte ölmek | Türkler kesti demek değildir. Babamla ben muhitimizde çok iyi tesir bırakmıştık. Bu tesir bir akşam garip bir hâdiseye de sebep oldu. Yemek yerken bir adam ya- nımıza geldi ve sordu: — Siz Ermeni misiniz? | — Hayır. — İtalyan mı, yoksa Rus mu? | — Ne Rus, ne de İtalyan! Biz Türküz., bi e “,—f_,. t AlmanMeclisinde Bir Hâdise kaybettiklerimi gene 1 a eli ARELÜ CŞ SKT g e ZC © v AAA B SON POSTA N Son Postanın Resimli Makalesi ! — Gençler gürürsünüz ki san"- at tahs.l ederler, sonra bir san'ate intisap edeceğine, bir. memuriyete gıru'ır. 2 — Avrupada ticaret tahsil et- miş gençlerin burada lisan muallimi olarak çalıştıklarını görürsünüz. 3 — Bunlar, içtimal hayatta amı- dufıkarileri — olmuyanlardır. Yüksel- mesini biliyor, fakat yükseldikleri yerde durmasını bilmiyorlar. | SON TELGRAF HABERLERİ Milli Alman Fırkası, Cümburiyet Bayrağının Kaldırılmasını İstedi Berlin, 31 (ALA.) — Rayşhtağın içtimamı | hizbi reisi M. Oberfohren, reis Goehringe atideki lîülde(medî: egel meclis Hı-riıîmüfril ml_"lî':lptfvcr' mektubu vermiştir. lerden yüzbaşı Goehring, Hiadenburgun ilthaz edece- *“Nasyonal Alman hizbi, zati âlinizden, Rayi; a k > N ” , , yiş- ği hattı hareketin kanunu esasiden mülbem olacağı tağın sabık sosyallat “rehinin 'ömri'Üe Parlâmento kanaatini izhar etmiştir. ” Bu beyanat, sol cenahta memnuüniyet ve in- | sarayının koridorunda haşmetlü imperator Vilhelmin şirah tevlit etmiştir. l statüsü arkasına konulmuşolan siyah kırmızı altın Celse tatil edildikten sonra, Nasyonal - Alman | arısı Cümhuriyer bayrağını kldırmasını rica eder.,, - li ŞAAİR . © Almanya Ordu İstiyor Paris, | (A. A.) — Havas Ajansından: Fran- | ciye Nezaretine göndermiştir. sanın Berlin Büyük Elçişi M. Fonse, Alman Bu vesikanın — tevdi keyfiyeti, Alman Milli milli müdafaa ordusunun yeniden tensiki için dün | müdafaa ordusu kadrolarının genişletilmesi için Almanya hariciye nazırı Baron Fon Neurathın ken- | Almanya tarafından — yapılmış ilk resmi teşebbüsü disine tevdi eylemiş olduğu muhtuırayı Fransa Hari- İ teşkil eylemektedir. “açığa söyledi. Türk'leri muaşeret | ten yaptırdığım tuvaleti giydim. | armalarile süslenmişti. Bizi bu- kaidelerinden haberdar insanlar | Saçlarımı yaptırdım. raya çıkardılar. Nihayet saat (5) oldu. Hep be- raber Spâ gazinosuna gittik. Ga- zinonun konferans salonunda ha- saymazmış. Böyle olduklarını bil- mezmiş, Bir akşam Brüksel civarında Güzellik müsabakaları tertip heyeti reislerinden M. Marh ne- ticeyi ilân edecekti. M. Marh büyük bir şatoya gittik. Bir ge- kem heyetinin huzurunda - evvelâ | Şahhede ilerledi “ Mis ce mi likten ııınıdı bu n:.lııo_k bir geçit Tesmi yaptık. Bunu dedl. v. vuslu. T’.ul:nlverâ;,; nun büyük salonunda — güzelli teker teker tetkik takip et- | duran binlerce kişi ...]dy' nefes müsabakaları komite — azalarının huzuruna çıktık. Bu çıkış benim ümidimi bir kat daha kuyvvet- FN Ce Bi baki lendirdi. Her — şey — bittikten edılm—::;h; , Pu — müsabal ':."3 sonra gazeteci olduğunu bilâhare î “’"!": :'"";':dh'i". c öğrendiğim bir zat yanıma geldi: | idi. İşte DU Şart orada hiç te ar- — Müjde, Mis Türk?, dedi. | zu etmediğim çirkin bir hâdise- Reyler ıî:in üzerinizde temerküz | nin hudusuna sebep oldu. Ben ediyor. bakem heyetinin huzuruna sondan ğ Mkıekldeı:îmyıd:i“'i’lş 0*;- üçüncü ola:k ııectum. Girdim, n — yem onunda bir. gün | Çıktım ve dışarı pinin Önün nlu.mtken b’na bir. Sırp gaze- | g. ghıellgrdı:ıı ismini söylemek ';ü" ıg_ö“"d'k': ş Gl::::ış Sı:: istemediğim birinin taarruzuna izelimin resmini &* a altma da (Dünya Gözelliği tehie | SETAĞM L D G Ka yrerlea BB Giae yöKge. bap| S Sna Bore Güy, ladık. Mis Rus kadehivi Yugos- ::::y":hğ:ir;,o,dîı dgenmâg:;t: lâva güzeline doğru kaldırdı. Ben de| bi, hile yapmış olsam bile bunu kendisini taklit ettim ve biraz da | , 14 meydana çıkarmıya çalış- ümidini takviye etmiş olmak için: | ÇAk değil, yalnız hakem heye- ;';--dg:g;: ':Ğ.î"l'ğ.'e:î’.::; tîneHhıbçr yezmek kâfi idi. a , tin söyliyen... Pişman oldum. Kaşları m"ı.:ıy k "d: ınM:ı.:ıı.yen: ekn;l.; çatıldı. Sert sert söylendi: meydana — çıkabilirdi. Maahaza — Rica ederim, Mis Türk, S ej bu xözü I:ic:dılıı tekrarlamayınız. ben mukabil - hiçbir harekette bulunmadım ve şüphesiz ki iyi Yugoslâv güzeli ile ahbaplığ- e mız işte bu andan itibaren bozul- '“"x'k >> k du. Her birimizi dünyanın bir kö- 'ı“ıî olmuştu. Heyet - kara- şesinden alıp getiren müsabaka, | Tn | te ğini — ertesi — akşama ; bıraktı. Ertesi akşam saat beşte ertesi gün yapılacaktı. Herkes » T ğ tuvaleti ile meşgüldü. Ben do İs- şehir tîyıtmıı.ını gittik. Sıhnnnın tanbuldan ayrılmadan “ İpekiş , arka cephesi bütün ınıl.lellf_dn Kd | İSTER İNAN, İSTER İNANMA! | Terkos Şirketi kı;iıılıııı Belediyeye intikall zw | kos tesisatına vazıyet ettikten sonra, bu tesisatı İş- manı geldi. Şimdi bu intikal meselesi etrafında Ter- | , ,,wek işini yine Terkos Şirketine terketmiye hazır- I.ı:ıı nşrlırke(l_ llı.Bılıülyı arasında müzakere cereyan Yezırör ” barnim “ İdin' de ” syilok sanlankarat Sekğöyün ti. Müsabakaya girerken korsa ve sutyen takmamaklığımız tembih almıyordu. M. Marh ağır ağır ilâve etti: “ —Mis Türki.. , Birden müthiş bir alkış fırtı- nası koptu. Bir an şaşırır gibi oldum. Fakat kendimi çabuk to- parladım. M. Marh beni elimden tuttu ve halka tanıttı. Babam da bu sırada tiyatroda idi. Sevinçle sahneye koşmak iste- miş, fakat şahnenin yolunu şaşı- rarak bir türlü bulamamış. Güzeller, bir tanesi müstesna, hepsi birer birer gelerek beni öptüler. Önüme konan radyo mikrofonuna birkaç kelime söy- ledim. Fotoğraflar, filimler alındı, otele döndük.,, Keriman Hanımin intihaptan sonraki hayat ve faaliyetini ev- velce bütün tafsilâtile bildirmiş- tik. Dünya Güzeli bugün de evinde istirahatle vakit geçire- cektir. x ( Güzelimize, Türk hududun- dan — İstanbula) kadar yapılan istikbal tezahürlerine alt diğer tatsilâtı Iütfen dördüncü sayta- mızda okuyunuz, 'akat bu İşin garip tarafı şudur ki, Belediye Ter- | ediyormuş! İNAN, *Bün İSTER İSTER İNANMA! Sözün Kısası Aptallık Bulunmaz Bir Nimettir A E Sıcaktan fazla müteessir ol- duğunu tahmin ettiğim bir mes- lekdaş şu sualleri soruyor : ı Zekâ, ailelerde bir TBUTAF se- bebi midir ? 9 — Kadın, çok zeki bir adamla evlendiği takdirde bata etmiş olur mu? 3 — Erkek kendisinden daha zekl bir kadını almakla hata etmiş olurmu * Meslekdaşımın suallerine cevaj vermek herhalde güç olacaktır. Zira her şeyden evvel zekânın ne demek olduğunu tayin etmek lâzımdır. Bu ise çok nmisbi bir şeydir. Umumiyet itibarile zekâ, mu- ayyen hâdiseleri, muayyen tarzda anlamaktır. İnsan, zekâsını bazan söz söylerken, ekseriya da sus- masını bilmekle izhar eder. Bu itibarla bu sınıfta birçok gazete- cilerin yeri yoktur. Ve bir mu- harririn fikrine göre: Melek yerine geçmek istiyen insan aptal görünmelidir. Aptallık ise: Her vakit fikir yoksulluğuna delâlet etmez, ekser ahvalde fikir bolluğundan doğarl Ailede anlaşmıya gelince : No kadar müdekkik olursa olsun alâkadarın evlenmeden ev- vel nişanlısında mevcut zekânın derecesini ölçmesi gayet güçtür. Çünkü muhıkîı:ıeıiııibni evvelâ hissi ve cinsi cazibeye tâbi ola- rak yolunu şaşıracak, sonra da karşısındakinin kendisini bı= türlü —göstermek — istemesin müteessir olacaktır. Unutmıyalım: Tetkik altında bulunan her insanın yüzünde bir maske vardır ve zekâ da, huy m.uqi kabil olan - şeyler- Hakikat ancak evlendikten sonra meydana çıkacaktır. ve dünyaya gelen ilk karı kocanın gözleri de gökten yere indikleri — zaman açılınış, Âdem babamızın: — Bu kadın nekadar da bur- — dala imiş? Cümlesi ile izhar e- tiği hayreti, Havva Annemizin: — Böyle aptal bir adamla evlenmek ne büyük hatal Ferya- di takip etmiş, ve mukaddes kitapların müessif bir unutkanlık ile tafsılâtını yazmadıkları ilk kavga bu mütekabil hayret nida- sının neticesinde çıkmıştır. * phesiz — ailelerde — “zekâ, vahim bir ihtilâf sebebidir: Zeki olan veya kendisini zeki zanneden eşinin aptallığına kızar. Aptal olan ise bilâkis eşinin saklamak maharetini gösteremediği zekâsı karşısında izzeti nefsinin kırıldı ğını hisseder. İşi düzelten şey, tarafeynden birinin kuvvetini karşısındaki: kabul ettirdiği zaman teessüs eden disiplindir. Ve bu faikiyet mücadelesinde ebeyi kazanan ekseriya aptal ll_drlf— Zira ln: kat etmişsinizdir: Tabiatten çok kıymetli hasleti almış olan- da göze çarpan bir küstahlık bir faaliyet, bir tecavüz küdreti vardır. Bence en vahim kavga tara- Toyalı talsavi - zekâya nislik oe eli saman. ğ Grell yüz halli imkânsızdır. * Temenni edilecek şey: Tara- feynin müsavi bir aptallıktan hisse » almış - olmalarıdır. Bu takdirde — her fikirden bir münakaşa çıktı- ğına göre, fikir mahrumiyetinden doğan, hayvanlarınkine müşabih rahat, atıl, bozulmaz bir saadet içinde yaşanır. *kdıııı elinci Bizim — mesle gelincet Suallerini kurnazca tertip etme- ”i (Devamı 13 üncü sayfada) ç # e ğ KeYE

Bu sayıdan diğer sayfalar: