17 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

17 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* tâbi oldukları kanunlar VT Eyiâi TİMURLENK Tımurlenk Muharriri : X4 »4 Tevekküle Artık Kızım Diyordu İntibaha eren, ant bir uyanık- lıkla o güne kadar aşina olmadığı insant hakikatle.i seyre dalan Aksak Cihaagir, nefsinde temes- sül eden incitici, üzücü ve belki iğrendirici sıfatlarla Tevekkülün sessiz, fakat kuvvetli bir iradeye bürülü tavrında beliren Üzüntüyü, ezintiyi ve çekingenliği şöyle bir karşılaştırdı ve mecbur! bir insaf ile için için mukayeseler yürüt- miye girişli. Şimdi kendini, vaktile olduğu gibi genç bir bey haline koyır yordu ve © yaşta yetmişlik bir kadınla evlendiğini farzediyordu. Saçları yarı dökük ve kınalı bir kadın ki yüzünde hep mezar işa- ret eden sıra sıra yarıklar var. Dişler gitmiş, çene — düşmüş, deri buruşmuş ve kadın, bazin bir hazabe haline gelmiş. O ka- dına, genç güvey ne diyebilir- di, nasıl bir. iştiyak gösterirdi, ne gibi diller. dökerdi? Onların karşılaşması bir - facia, yüzleş- meleri bir felâketti, konuşmala- m ise bir muthike olacaklı. Ka- dın, bizzat kadın da belki bu muvaceheden utanacaktı, torunu yerinde bir erkeğin — nevazişini beklemekten sıkılacaktı. © yaşta bir kadına sunulamıyan ı'i. ayni yaşa yaklaşan bir er- kek için verilip alınması müm- kün nesnelerden miydi? Tabiatin ihtiyar bir kadına yasak dediği herhangi hayati zevkler, ihtiyar erkekler için mübah olabilir miy- di? İnsanlar diğer hayvanların haricine çıkmak kudretine malik midirler ve bu kudret, yalnız erkeklere mi münhasırdır? Timur, zihninde kurduğu kı- yasi sahneden ve gee zihninde gıralanan suallerden eza duyar- ken kendi varlığının Tevektü! Üzerinde yaşattığı ezayı da dere- ce derece hissediyordu. Artık hodgâm değildi, hotperest de- ğildi. Yaşlanmış kadınla yaşlan- miş erkeği müsavi buluyordu. Yalnız mustaripti, cebren ka- bul olunan her hakikat gibi Te- vekkülün bakkını, gençlik hakkı- nı kabul etmek Timuru ıstıraba düşürüyordu. Çünkü ©o bakka kıymet vermekle nefsini inhizama Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi . İstanbul? Eski Zaptiyoş ıdare Çöütülçeşme sokağı 25— Telelont İstanbul - 20203 Pöosta kutusut İstanbul - 741 'Telgrafi İstan bul SONPOSTA ABONE FİATİ -ECNEBİ 1 Sena 2700 Kr GAy 1400 , 400 » 3 « 800 ,, 180 » » 300 , Gelen evrak geri verlimez Hanlardan — mes'üliyet alınmaz Gevap için moktaplara (6) kuruşluk dul Htvasi Yâzımdır. Adres değiştirilmeai (20) kuruştur. Gazetemizde çıkan resim ve yazıların bütün hakları mahfuz va gazetemize alklbr. TÜRKİYE 1400 Kı" 750 « uğratımış oluyordu. Zevki, iştiya- kı, ihtirası — ve kendi kudretine ait o büyük itimadı altüst etmiş- ti. Tevekkül, gençlik silâhile onu mağlüp etmişti ve bu yenilmek, elemli bir sukut tesiri yape yordu. Ayni zamanda — mühim bir noktayı da düşünmekten geri kalamıyordu. Yenilmek bir fe- lâketti, — o felâketin şüyuu ise daha — ağır bir musibet teşkil edecekti. Timur, birinci Felâkete tahammül etmeği göze almakla beraber — ikinci bir musibetten ürküyerdu. Kızı kendi haline mi bırakacaktı? — Bu, — aralarında mevcut uçurumu muhafaza etmek ve kızı da o uçurumun kıyısında durmiya mecbur. eylemek — gibi bir şeydi. Bizzat kendisi de bu vaziyetten üzülecekti. Zira hergün galibini görecek ve mağlübiyet açısını tazelemiş olacaktı. Tevekkülü ba- basının yanına da gönderemezdi. Böyle bir muamele, sonsuz de- dikodulara sebebiyet verirdi ve kızın nahak yere haysiyetini im citirdi. Hem kızı şu İzdivaç zin- çirinden kurtarmak, hem hânlık şerefini korumak lâzımdı. Bunlar, telifi çok müşkül görünen ut şeylerdi. Timur, bir aşağı bir yukarı dolaştı, her ihtimali göz- önüne getirdi. Nikâhladığı kadınları bâ- kir dul olarak başkalarına miras bırakan Emir Hüseyin gibi, bir gün, tezyif olanmak noktasını da unutmadı, kaşını çattı, biyiğini çekti, sakalını karıştırdı ve niha- yet o geceyi o şekilde geçirmeyi, ertesi gün münasip bir karar ittihaz etmeyi tasarladı. Şimdi biraz rahatlaşmıştı. Hiç bir şey yapmamak, birçok şeyler yapmış olmak kadar hoşuna git- mişti, sıkınlısı dağılmıştı. Tevek- külün karşısına dikildiği - vakit âdeta gülümsüyordu ve onu şu sözlerle emniyete davet ediyordu. — Eh, artık GÜzülme. Seni in- citecek değilim. Tut ki senin babanım, sen de benim kızımsın, — Allah bir gününü bin etsin, evlâdını bağışlasın. — Seni alışım yanlış oldu. Başbaşa verip, iyi düşünüp bu yanlışlığı düzeltmeliyiz. — Sen ne dilersen o olur! Timur, elemli elemli içini çekti: — Ben de öyle — sanırdım amma yanıldığımı anladım. Her istediğim olmuyor ve olamıyacak. Bunu bana sen öğrettin. Keşki tanışmasaydık, burada karşılaş- masaydık. Ben, her - dileğimi yaptıracağıma inanır kalaydım, sen de üzüntüden uzak kalaydın. Her ne ise, bir yanlışlıktır oldu, ne-desek faydasızdır. Elverir ki içine düştüğümüz çukurdan in- cinmeksizin çıkalım. Kız, sustu. Çünkü ağımı açsa sade kahkaha dökülecekti, İçinde © kadar İnşirah ve o kadar sevinç vardı. Haklarından ferağat eden zevç, silâhmı atıp diz çöken bir mülteci gibi — tehlikesizleşmişti. ( Arkası var ) SON POSTA Yeni Usul Bir Dolandırıcılık Keşfedıldı Doktorlar, Dışçıler, Terzıler, Kundu- racılar Ayaklarını Tetik Almalıdır Dolandırıcılnra Vasıtalık Ediyorlar Erkekler, Kadın Sahne: Paris hukuk mabke- melerinden birinin salonu. Dava- nn mevzuu: Dolandırıcılık. Dava eden: Bir diş doktoru. Dava edilen de dişçinin mahallesinde oturan bir adam. Diş doktoru, bu adamdan tam 120 lira istiyor. Çünkü bir ay evvel karısı muayenehanesine gelmiş, hüviyetini bildirmiş ve dişlerini yaptırmak istemiş. Diş doktorunun narzarında komşusu muteber bir adamdır. Emniyet tedbiri almıya lüzum görmeden müracaatçı kadına hüsnlü kabul göstermiş. — Dişlerini - muayene etmiş, bozuklarını — temizlemiş, eksiklerini tamamlamış. Elbasıl bir ay meşgul olmuş. Son hesap | günü, müşterisini beklediği halde gelmemiş, Haber göndermiş; ses çıkmamış. Arka arkaya mektap yazmış biçbirine cevap alamamış, Nihayet mahkeme va- sıtasile hakkını almıya karar ver- miş ve kadının kocası aleyhine dava açmış. Hâkim mazmuna soruyor: “— Efendi! Ne dersiniz! Dok- tor Beyin sizden 120 lira alacağı varınış? Maznunda çok zeki bir insan kâli vardır. Bu sual kendisine sorulmamış gibi telâşsızdır. Ya- vaş, yavaş yerinden — kalkıyor ve cevap veriyor: Pariste birçok dolandırıcı kadınlara yasıtalık eden Düran “— Bir yanlışlık olacak, reis bey! Benim bu efendiye borcum yok. Hâkim, — biraz Sualini tekrarlıyor: “— İsminiz Düran değil mi? “— Evetl “— Karmızın dişlerini yapan bu efendiyi tanıyor musunuz? “— Hayır! *— Nasıl hayır! — Çünkü hâkim efendi bu doktorun dişlerini tedavi ettiği kadın karım değildir. şaşalamıştır. Bir ingiliz Muhteriinin Mühim Bir Keşfi M. Harry May, Ordulara | Karşıkoya- bilecek Bir Robota Yaptı İngiliz matbuatı, bir müddet- tenberi bir İngiliz muhteriinin gşayanı dikkat bir — keşfinden bahsediyorlar. Bu muhterin adı Harry May'dır. Bu adam, tam on dört sene, hemen hayatın her türlü zevkini kendisine ha- tam ederek bir robota yapmr ya çalışmış ve neticede muvaf- fak olmuştur. M, Harry Maş'ın robotası Olimpiyat Radyo Ser- teşhir — edilmiştir. Bu Vücude getirilen sun'l insan (robota) müthiş bir eserdir. Ken- disi bu eseri vücude getirdikten sonra Adeta onun esiri olmuştur, Fena niyetli bir devlete veya bir şahsın eline geçmesi, insaniyet için büyük zararlar doğurabilir. Onun için bu robotayı sat- mak istemiyor. Daha ziyade te- kemmül ettirecektir. Ondan son- B Bir Otomobil Faciası Malatya (Hususi) — Burada feci bir otomobil kazası olmuş tüfekçi Hasan oğlu Abhmet Efen- gdinin idaresindeki 32 numaralı otomobil kulaksız. Hasanm n yaşındaki oğlu Hasanı ezmiş ve öldürmüştür. ı I “— Neyinizdir, öyleysel “— Karım değildir. beraber otururuz. Bu cevap Üzerine mesele an- laşılmıştır. Hâkim, son zamanda doktor, dişçi, terzi ve modistira müayenehane ve dükkânlarında bir hayli tabribat yapan yeni üsul bir dolandırıcılık — karşı- sında — bulunduğunu — öğrenmiş- tir. Fakat kanunen yapacak bir şey yoktur. Çünkü erkekle nin arasında kadının borcun- dan dolayı erkeğin yakasına sa- tılmak hakkını veren kanuni bir bağ yoktur. Diş doktoruna dö- ner: “— Davayı kaybettiniz, mah- keme müaszrafımı — dişarı çıkımca verirsiniz. İsterseniz bizzat kadı- nım aleyhine dava açımız. Fakat mızrağı bu derece kurnazca ça- lanların daha evvel kılıflarını da hazırlamış olmalarından korkarım. x Alınacak kıssa: Bu dolandırı- cılık şekli, Avrupada yeni taanı- müm etmiye başlamıştir. Fenalık- larında modalar gibi az zaman- da çok ve çabuk sirayet etlikle- rini düşünürsek kurban dilşebi- lecek alâkadarlara tavsiyo etme- miz faydalı olur: Dikkat: Yevi bir. dolandırıcı hk usulü daha keşfedilmiştir. Ayağınızı tetik alın! ü Bitliste Halk Bir Fabrika Tesisini Temenni Ediyor Bitlis (Hususi) — Kasabamız balkının hükümetten birçok — sa- mimi ricaları vardır. Fakat bu temennilerin en başında, burada bir fabrika kurulması hususunda- ki arzumuz gelir. Eğer burada bir fabrika tesis idilecek olursa kazamızın ve halkın yüzü güle- cek, memleketin bu köşesi de iktısadi inkişafa mazhar olacaktır. — Niyazi Yılmaz Sadece 17 Eylül Cumartesi İstanbal — (1200 motre) 19 orkastra, 19,5 birinci kısım alaturka tamburt Refik Bey ile arkadaşları tarafından, 20,5 örkestra, 21 ikinel kısim alıktar ka, 22 gramofon. Bükreş — (4 metre) 2ü0,45 şarkı konseri, 21,1Ö cazbant. Be'grat — (42) metre) 90,3) konser, 81,10 komedi, 21,55 konser, Roma — (A1 metre) 21,43 operar dan naklen Mimi Pinson tsmindeki opera , Prağ — ( 488 metro ) Süyon konser, 21 keman konseri, 21,90 Moris Şövalye- » nin könseri . Viyana — ( GİT metre) 20,10 piya- no könseri, 21 Patpourri, Xö akşam haberleri ve cazbant. ) indtro )20,45 carbant, 28 eaxbant. Peşte 21,15 orke Varşava YALL motre ) ZL hafif konster, 93,00 Şopen konseri. Berlin 1633 metre > 1 - Berlin gazeteleri hakkında bir kouforaus, sone ra kobger, eat DS c ea n eee y AA ASAi 25 İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: