23 Şubat 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

23 Şubat 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

" *':Son POSTA Sayfa V1 İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Nasil doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. Tefrika No, 73 Nasıl Öldü?.. Zabıta, Romanya'dan İzmire Gelen Şüpheli Bir Zatı Selânikteki — merkezi umu- mi ile muhabereye memur olan Hüseyin Lötfi Bey, (müteenni) imzasile yazdığı — mektupları, - Selânikli ve dönmeler- den ediyor, evraki arasında Selâniğe gönde- riyor, eradan da bu mektuplar Talât Beye veriliyordu. Muhaberat bu suretle emniyet altına alındığı gibi tahlif İşleri de yolunda gidiyordu. Yalaız, Hüseyin Lmğ eyin — valdesi, endişe ve ıslırap içinde idi. Bu muhterem kadın, her gece devam eden — içlimalarda, — misafirlere kahve yetiştirmek, elinden gelen bizmetleri ifa etmekle _Wli! benüz daha meselenin içyüzünü bilmiyor.. Yalaz, oğlunun tehli- keli bir işle meşzul olduğunu hissediyordu. Bir gün, Lütfi Be- yin karşısına geçti: — Oğlumi. Her gece bu adamları başına toplıyorsun.. Evin içi, han odasına dönüyor.. Hadi, bu bir şey değil.. tlele o, her ece gelen softa kıyafetli, şeytan Eıkışh adamdan illâllah... Ayak- ları okadar pis ki.. Evin içine kokusu siniyor.. Temizlemekle önünü alamıyorum.. Naamafih bundan da yüksünmiyorum... Fa- kat, o lâmbaları kısıp, kırmızı siyah Örtülere bürünerek yaptı- ğgınız şeylerden fena halde ürkü- yorum. Vakıâğ senin fena bir şey yapacağını zannetmem. — Fakat, saklasın, başmıza bir felâ- ket gelmesinden titreyen bu ihtiyar ananın hakkı vardı. Çönki, artık İzmirin vazi- yeti de daraldıkça daralmış, ba- fiyelerin adedi epeyce çoğalmıştı. bu gıralarda ( ir gümrük me- murlarından Fıraşarlı Gani Bey) isminde bir zatı, cemiyete almak istiyorlardı. Gani Bey, “Arnavut olmakla beraber, tamamen Türk ruhu taşıyan, fazilet ve hamiyet sahibi bir adamdı. Lisan bilir, daima Avrupa gazetelerini müta- lea ile yakit geçirirdi. Fikren üksekti. Cemiyet bu — zattan, iu balde istifade edecekti. Buna binacn Lütfi Bey, Gani Beye müracaat etti. Fakat o, cemiyetin meycudiyeti ve gayesi hususunda söylenen sözleri dinledikten sonra: — Azizim.. Ben bu hususta bedbinim.. Asırlardanberi uyuş- muüş bir milletin, hiçbir şey ya- pamıyacağına kaniim. Onun için gittiğiniz yolu tehlikeli görüyo- rum. Ve bu uğurda, birçok kurban daha vermenizden kor- kuyoram, Cevabını verdi.. Lütfi Bey, Gani Beyden böyle bir cevap beklemiyor; —onun, (ilk teklifi büyük bir memnuiyetle kabul edeceğini — zannediyordu. — Ganl Beyin yanından meyusen avdet etti. Vak'ayı arkadaşlarına söyledi. Bu meseleden üç gün sonra İzmirde mühim bir hâdise zw- hura geldi. Bir gece ansızın, Cemiyetin, merkez azalarından belediye —wühendisi Cemil (1j ÜU) Şimdi, lzmirde — Karpıyakada muklm mütekalt Cemll Pş. TT zi.30'da — ŞehirTiyafosu Ediyordu kup Ağa ve sair cemiyet azaları hâdiseyi derhal birbirlerine haber verdiler. Cemiyetin evrak vea defterlerini emin bir yere nak- lettiler. Sanra tevkifin sebebi hakkında gizlice tahkikata giriş- tiler.. Bu esnada (Fıraşarlı Gani Bey) koşa koşa Lütfi Beye geldi: — Aman birader.. Ben Ar navudum., Polis müdürü Mazhar Bey de Arnavuttur. Hem de ah- babımdır. Sir, geçen gün bana bir teklifte bulunmuştunuz da ben kabul etmemiştim. Şimdi; ihtimalki bu tevkifleri benden bilir.. (- Gani gitti, bizi ele ver- di.) Dersiniz. Rica ederim, © tarihte cemiyete dahil olmuş gibi Takip ik Flmtiy İzmir'de cemiyetin teşkilâba yapan ve (Hadikal Maarif) isminde bir ticaret Hüzeyin LOS B. beni de defterinize kaydediniz. eczacı Rıfat ve Mecdet Bey- | Sayet başınıza bir felâket gelir- se, ben de içinizde bulunayım. ( Arkası var) lerin birdenbire tevkif edildiği duyuldu. Lutfi Bey, tütüncü Ya- MAJİK'te n GALİÇYA CEPHESİ daha bir kaç gün devam edecektir. İlaveten: Radio dünya havadisleri. ARMAND BERNARD - LOUIS TRENKER tarafından temsil edilen Franaızca sözlü muazram film. Bu akşamn GLOR Y A'da ilk defa olarak Emsalsiz komik ARMAND BERNARD CANIN İSTERSE,. Cazip ve şirin komedi müzikalde kahkahalarla güldürecektir. İlâveten: FOX JURNAL Hamişı GRETA GARBO'nun yağlı bayarasim tab osumun keşidesi bu akşam yapılacaktır. BEKLAMA LÜZUM YOK! İlk defa JEORGE BANKROFT MYRYAM HOPKİNS ile bera- ber ve çok mu- vaffak oynamış- tır. Bu eserin reklâmı san'at- kârlarının isim- lerindedir: HALK'ın KIZI Rus. ihtilâl tarihinde geçen garip ve harikulâde ble sergüzeşt ALEMDAR'da Bugün başladı! Matineler: 2,30- 5 gece 9,30 Gidiniz! Görünüz!... ve candan alkışlayınız!.. Her vakit görülmesi müyesser olmıyan ve memleketteki ve tarihteki millf kurtu- luşumuzun — kısa — fakat ulvi bir destanı olan BiR MiLLET UYANIYOR! Milli şaheseri gör.nek Üzere herkes M_Kmn Sinemasına koşuyor, siz de vakit kaybetmeden gid'niz, görünüz ! Billâr sesli tenor JEAN KİEPURA Pek yakında 'Dünyanın yegâne filmi olan | BiR GECENİN| ŞARKISI | Fransızca sözlü harikasında taganni edeceklir. ETUAL Sinemasında Dünyanın en büyük tenora RiCHARD - TAUBER'in en *on ve muazzam temsili BİR AŞK NAĞMESİ SŞANDU Gizli kuyvete malik adam Bu akşam MİLLETT Tiyatrosunda NAŞİT FAHRi, ŞAMRAM ve HERNİNE Hanımlar Birinci defa olarak ANADOLUNUN ÖZ OĞULLARI Yabut Çamlı Bel kahramanı Büyük komedi öperet 4 perde Localar 120. dühu'lye 20 kuruş Göz hekimi Dr. Şakir Ahmet Bey Avrupa'dan avdetle Ankara exddesin do Vilüyot karyısıadaki muayeuehanesin de hastalarını kabul etmeğe başlamıştır. | eden senelerin V idi. Karar tatbik edilemeden Doktorluk Diğer Mesleklerle Mukayese_Edi!emez (Buşlarıfı —1 imei #ayfada) - Çek fenal — Ya vah, vah, vahi.. Telefonla randevu aldığım için Arnavut kapıcıya geldiğimi har ber vermesini ı.ylog- — Olmaz beyim, ben haber maber veremem. Parayla bu, s- ranız gelince girersiniz. — Oğlam, ben hasta - filân değilim. Kendisi biliyor gelece- ğimi, hele bir söyle! — Söyleyemem efendim! Çare yok sıra beklemek lâ- zımdı. Bereket diğer bekliyenler hep benden sonra gelmişlerdi. Benim Arnavut kapıcı iİle mu- haveremi duyan kadınlar komr şuyorlardı: — Arnavut birader. Bunlar böyledir. Nuh derler Peygamber demezler. — Öyledir öyvle, Hani şu (...) deki Arnavut bozacı yok mu. Ramazanda Gönünden geçerken benim çocuğa bir bardak boza içirecek olduydum. Hertikt rama- zandır! diye bir türlü vermedi. * — Saat sekizde hastahanede Idim. Vizitelerimi ve üÜç ameliya- tımı da bitirebildiğim zaman sant bir buçuk olmuştu. Geldim. Ye- mek yedim ve hasta kabulüne başladım. Sabahleyin muhterem doktorla beraber bulunamamıştım, bugü- mün bu saate kadar nasıl ü ğini kendi ağzından dinledikten Ssonra suallerimi sordum, Muhterem operatörlün cevap- Tazını aynen naklediyorum : — Doktorluğun diğer meslek- lerle mukayese edilebilmesi imkâmı yoktur. Bizim, bir ameliyat yap- tıktan sonra onun akıbetinin ne olacağını düşünerek geçirdiğimiz kâbuslu gecelerimizin azaplarını doktorlara hücum edenler bile- mezler. Halbuki, meselâ bir şair, bir muharrir elinden kalemini, bir ressam elinden fırçasım — bırak- tıktan sonra işini bitirmiş İnsan- ların huzurile eğlenir, dinlenir. Kazanç bahsine gelince; be- nu iddia edenler çok yanılıyorlar. Zira evvelâ bizde refaha erişmiş doktorlar sayılıdır. Onun hari- cinde kalan, meselâ on beş yirmi sene mesleğine emek vermiş çok mutahassıslar vardır. ki — hatta muhtaç vaziyettedirler. îıhıııi çabalayan — doktorla- m, kendilerini tamamile işlerine vakfedebilmeleri için hiç olmazsa yeme, içme düşüncesinden varis- te olmaları İâzem gelmez mi? Meselâ ben, ilk apartıman yaptıran doktorum, Otuz iki senelik bir mutahas- 816 senede bin, iki bin lira arttı- rabilir de bir gün başım sokabi- Tecek bir bina sahibi olursa bu çok mudur? Diğer memleketlerde - birler vaziyetinde o1an — hocaların bi- zim on senede toplayabildiğimiz miktarda parayı bir ameliyattan aldıkları çok #akidir. Buna, rağmen, ben yaptırdı- ğım apartımanın - bedelini dok- torluktan kazanamamışımdır. Yu- nanistanda emlâkim, Küçük çek- mecede bir çiftliğim vardı. Om ları sattım da yaptırabildim. Fakat otuz iki sene mesle- İ. SiC AĞ vhir birgün — yaptırdığı — apartımanın parasını ne çekilde temin ettiğine dair izahat vermiye mecbur - ola» cak vaziyete düşürülmesi — ayıp değil midir? — Maamafih ben, doktorlar hakkında fena düyü- nenlerin — ekaliyette kalmalarına memnunum. Ben mutekit bir adamm. Ve şimdiye kadar atlattığım büyük hastalıklarda — beni, iyi ettiğim nankör — olmıyan hastalarımın dualarının. koruduğuna kanlim, Fisebilillâh baktığımız hastalar» mızdan aldığımız dualar, doktor- lara bücum — edenlerin bizlere verdiği tesirleri unutturabilecek kadar çoktur. Fakat onlar, o yazılarla mem- lekete — çok fenalık — etliklerini dajma vicdanları sızlıyarak tırlasınlar. Muhterem doktor sözlerini bitir mişti. Teşekkür ederek ayrılırken kıymetli doktorümuzun apartıma: ninin taşlarına dikilen kıskanç gözlülerin lehlerinda düşündüm desem yalan söylemiş olurum. İstanbulun EnEski AhşapBinası Yıkılıyor * Baştarafı | inci sayfada | Fatihin oğlu olan ikinci Beyazıdın ve —( kıbletülhattatin ) İlekabımı meşhur — hattat Şeyh Hamdullah Ef. için yaptırılmıştır. Bu şatoda Hamdullah EFendinin kâğıtlarını ( Möhrelemek ) için geniş ve süslü bir salon ile müteaddit odalar vârdı. Hamdullah Ef. Be- yazıt, Firaz Ağa ve Davut Pş. camilerindeki meşhur yazılarını burada yazmıştır. Bu bina Beya- zt vakıflarının hususi bir idare merkezi olarak kullanılınıştır. lik Tamir. Hükümet bu binanın tarihi ehemmyiyetini — birçok — seneler evvel mazarı dikkate alımış ve tamirine karar vermişti. Fakat © zamanlar muharebeyi takip ü zamanları kaldı vhı bu l:n_hl biı;ı..îl:dyııı. avaş harap ya e yI'ıııılr Yerine Yıkmak.. Fakat iş bununla kalsa yine iyi... Dört buçuk asır dayanan tarihi bina belki biraz daha da- yanır, o vakite kadar da ihtimal tamirine imkân bulunurdu. Fakat maalesef dün öğrendink ki bu bina tamir edilip eski Türk eser- lerinden bir nümune olarak sak- lanacak yerde şimdilik bazı ke sırnlarının — yıktırılmasına — karar verilmiş ve tatbika da geçilmiştir. Yıkılmıya başlanan kısım binanın mahyacılar ile Beyazıt imaretinin ahçılarına mabsus - kısmıdır. ve buradan bir gün zarfında ( 19 ) araba kereste ile (6 ) araba taş taşinmıştır. İşittiğimize göre bu enkar Mimar Sinan türbesinin tumirinde kullanılacak — ve açılan yere de enkazın mütebaki kısmi ile kadınlara mahsus bir aptesane yapılacakmış ! Nereye Yapılacak? Maarif İdaresi Beyazıt umum! kütüphanesinin — tevsüne — karar vermiş ve buradaki iki kubbenin de parasını vererek vaktile Ew- kaftat almış ve (4) bin liralık bir keşifle de burasını kütüpha- neye ilâve etmiye karar vermiştir. İşte apteshane tam bu kütüpha- menin ittisaline ve peçerelerinin önüne yapılmak İstendiği için Maarif Vekâleti işe müdahale etmek istemiştir. Netice Vaziyetten — Müzeler İdaresi haberdar edilmiştir. Yıkma emri verenler hakkında takibat yaprr lacaktır. Esasen altı ay evvel de Müze —memurlarından bir zat asarı atikayı muhafaza encüme- nine müracaat ederek bu kıy- metli ve emsalsiz eserin tahrip- Ceşki Kulağımı Kessel Keşki Kulağımı erdi. Biz dün bu binanın nasıl tah- rip edilmekte olduğuna bakarken yanımıza tarihçi bir zat geldi ve şu bikâyeyi anlattı: — Mimar Kemalettin. Böy merhum vaktile bu binanın yine tahrip edilmekte olduğunu gö- rünce çok mllteessir olmuş ve saçlarını yolarak: — Bu kıymetli yadigârın şu- rasını burasını tahrip edecekle- rine bevim kulağımı kesselerdi, okadar acımazdım, demiştir. Bina Kurtarılmalıdır Bizce İstanbulun en eski bina- larındın biri olan bu bina yıkık mamalı, bilakis tamir edilmeli, bir hatıra olarak saklanmalı, o givardaki pis apteshaneler de başka yere kaldırılmalıdır. MADi li aüi üüti üüü l düürünek eli d llrileğğ lll ğği d SÜ g el SÖkAÜĞÜDER ĞA SAĞAĞ A A Y | | | | î î ğ |

Bu sayıdan diğer sayfalar: