20 Mart 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

20 Mart 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b 19 Kahraman bir Türkün maceraları KİZIL KILIĞLI ASLAN Yazan: Ömer Rıza SON POSTA Aslan Son Derece Mustaribim, Bir Tek Dostun_ı Yok! Çünkü bu heriflerde İııpı» ratoru teşvik ettiler. Ben İtiraz etlim, yalvardım, yakardım, dim lemediler. Oğlum bana ne de- di bilirmisiniz? Artık ben bir ka- dının bükmü altında yaşıyamam! Döktüğüm göz yaşları boşa gitti. Fakat iş bukadarla da kalmıya- cak. İmparator, bu adamların vü- cudunu kaldırmadan rahat etmez. Onların hepsini mahvetmek ister. Onun için seni hapishane nazır- lığına tayin ediyorum. İşte iradem! Yalnız, nekadar adam lazımsa al, haçlshaneyi işgal et. Bu adamla» rin hayatını siyanet et. İmpara- torun kendisi bile hapishaneye gelse, içeri almal Mahpuslara iyi baklmasını temin et, yalmız kaç- malarına meydan verme! Selâm verdim ve ayrılmal lstedim. İren beni durdurdu, dur- dum. Onun verdiği bir işaretle Mar- tinada kapıdan ayrıldı. İmparatoriçe —ile — yapyalınız kaldık, Dikkat ettim. Sık sk göğsü kabarıp iniyordu, Muzta- ripti. Gözlerini yere dikmişti. Ben de yera baktım. Zemin, mozaikti: Bir İlâhe karşısında kollarını bağlamış bir genç duru- yordu. İlâhe hbiddetli idi. Sol elindeki hançeri gencin göğsüne saplamak istiyordu. Fakat sağ kol, vurmak istediği genci, sar- mak, kucaklamak için uzanmış gibi idi. İren başını kaldırdığı zaman güzel gözlerinden yaş geldiğini gördüm. Acaba niçin ağlıyordu? İren, aklımdan bu sualin geç tiğini anlamış gibi söze başladı: — Aslan, son derece muzta- ribim! Neden mi, bir tek dostum yok.. Gülümsedim ve cevap verdim: — Bir İmparatoriçenin de dosta ihtiyacı var mı? — Herkesten fazla! Çünki bir imparatoriçenin etrafını dak kavuklar — sarar, fakat — dostu yoktur. Bir güa talih onun aley- bine dönerse bütün o dalkavuklar hazan yaprakları gibi dökülür ve fmparatoriçe çırılçıplak bir ağaç gibi kalır. Düşmanlar da o ağacı baltalarlar, Bana da öyle olacak! Çünki oğlum bile bana düşman, Geceli gündüzlü saadetini dü- şündüğüm biricik oğlum bilel.. — Ben de böyle biliyorum ! Ogüsta, — Demek ki, herkes gibi, sen de biliyorsun? Başka neler duydua ? Aslan söyle de haki- kati öğreneyim ! — Sizin pek haris bir kadın olduğunuzu söylüyorlar, Ogüsta ! Sizin de oğlunuzu sevmediğinizi, bnu kendinize rakip sayd ğ nızı, onun ölümünden memnun olıcı— Çınız: söylüyorlar! — Bunların — hepsi — yalan! Haris olduğum doğrudur. Çünkü bu köhne imparatorluğu yeniden kurmıya çal şiyorum. Hani - insa- ain ahmak bir ev'ât doğurması da ayrı bir felâket di — Tekrar evleniniz de başka evlâllar doğurunuz. Ogüsta belki de hem xzatı haşmeliniz, hem devletiniz için daha hayrlı olur. — Evlenmek mi? Düşünme- dim değil, fakat biliyorsunuz ya, ben hanedandaa bir kadın deği- lim! asil bir Rum kızıyım. Çok güzeldim. — Gençlikte — sevdiğim adam bir yemişçi idi. Şuradan, buradan yemiş toplar, Roma ve Bizansta satardı. Bu yemiş tüc- carı ile evlenmek istedim, fakat anam razı olmadı. Çünkü gürzel- liğimin servetler bahasında oldu- ğuna kanidi. Ben de yemişçi sevgilimle evlenmekten vazgeçtim. O da, kendi çibi bir tacirin k- e0 Silâhları Bırakma İşi ( Baştarah G inci — sayfada) Fransanın bukadar sıkı sikiya ne- zaret altında bulundurulduğu bu an- da büyük bir ihtiyata lüzum vardır. Makdonald . Daladiya Mülâkatı Parla 19 — Salı günü buraya ge- lecek o0'an M, Makdonald, Fransız Başvekili M. Daladiyo ile görüşecek- tir. Bu mülâkatta M. Makdonald, Musolini ile yaptığı mülakat hakkın- da malümat verecektir. Küçük İlNlât ve Proje Cenevre 19.— Küçük itilâf mü- messillerinden, Çekoslovak murahha- « M. Benes ve Romanye, Yunanls- tan ve Yugoslavya murahhasları bir İçtima yapmışlardır. Küçük Iülâf mümessilleri, Makdonald plânı bak- kında umumi sürette noklal nazar taatisinde bulunmuşlardır. Bu müli- ket, küçük itl4f devletlerinin gizli hiçbir fiklr benlemeke'zin, İngiliz pla- mnt tetkik ve münakaşaya hazır bu« lunduklarını göstermiştir. Küçük, iti- lâf devletleri bu plân hakkındı ya- pacakları müzakerede takıp edecek- leri hattı tayin edeceklerdir. . Baynelmilel Kadın İçtimaı Marsllya, 19 — Kadınların hukuki birl ğ 'nin feminist günleri meran mi- ne İştirak etmek üzere buraya geh miş olan Fransız murahhaslar le diğer milletler murahhaslırı, beledi- ye dalresinde belediye relsi İle >za taraından kabul edilmişlerd ». AYNAROZ ni KADISI Ü HALK — gy P İıırkçe mılü şarkılı 'DÜĞÜN GECESI Taklıtlı ve orlta oyunlu ömedi filmi Mümessilleri: N AŞ İT HAZIM - HALİDE MUAZZEZ - ASIM Ef. ALİ HAYRİ Beyler Önümüzdeki Çarşamba ELHAMRA Sinemasında zını buldu, aldı, çalışa çalşa zenginledi. Senaelerca sonra benim yenişçim, — çıkageldi, — benimle görüşmek istediğini söyledi. Hu- zuruma kabul ettim. Fıçı gibi şişmişti. Ne dilersen dile, dedim. Mallarından gümrük alınma- masın: diledi. Kabul ettim. Me- ğer beni görmekten maksadı bu imiş! Her ne ise ben annem ne dedise onu yaptım. Haklımiş. Çünkü müteveffa imperator bir gün beni görmüş, beğenmiş, din- dar bir adam olduğu için beni nikâhlamıştı. Bu suretle ba Rum kızı, Allahın inayetile, Oşüsta oldu. Bütün imperatorlağun bi- rinci kadını sayıldı. — Allahın inayetile mi? de- dim. — Öyle zannediyorum. değik se güözelliğim sayesinde, yoksa, bugün sokak başlarında, çarşı- larda kuru yemişler önünde alış verişle bağırıp çağırmakla meş- gul olurdum. Adi bir — satıcı kalırdım. — Halbuki — bugünkü vaziyetime bak, Giydiğim elbise- lere bir göz gerdir! İmperatoriçe altınlar ve mi- eevberlerle pril pıril parlıyan elbiselerini önüme serdi ve de- vam etti: — Kapılarımı muhafaza eden askerlerin. mahmuz — şıkırtılarını duyuyor musun? Sen onjarın ku- mandanı değil misin? İçeri girde bak. Elçiler, cihan İimperatoriçe- sinin bir sözünü bekliyorlar, Or- dularıma bak, Saraylarıma bak ta Rum kızının güzelliğine neler borçlu olduğunu anlal Gerçi, o Çiçek H. benden de güzelmiş, fakat o cihet ayrı... Kulaklarıma kadar kızarmış- tım. Fakat cevap verdim: — Ogüsta, dediklerinizi anlı- yorum. Fakat bütün bu servati- nize, satvetinize rağımen mes'ut olmadığınız anlaş lıyor. Daha de- min dostunuz. bulunmadığını, ve bir ahmak doğurduğunuzu söyle- mediniz mi? — Haklısın, kumandanl Kat'i- yen mes'ut değilim, batta bed- bahtım. O kadar ki papazların azabını anlata anlata bitiremedik- leri cehennemi yer yüzünde ve bu sarayın içimde sanıyorum, İ san, hayatta aşktan mahrum olur- sa, hayatın bedbahtlıklarını aşkın bahtiyarlığile telâfi etmezse ha- yat kıpkıfıııhk bir geceden fark- “z nlnıaz'l y —Fıkıt ı'kuı da bedbahtlık- ları var. Ogüsta, onu ben tat- tuml - Doğnıdıy. Fakat o aşk, halis değilmiş! Hani o halis aşkı bir bulsam, bütün bu imperatcr- luğu feda ederim, — Çok şükür ki yer yüzünde © halis aşk yok! — Asısn, zannetmiyorum, de- min sana ne söyledim. Dostum yok! dedim. Bana dost ölur musun? — Ben ıııln balis bendenlizim. | Ogüstal Zamnederim ki sadık bir bende dostların en bayırlısıdır. ( Arkası var) Mart 20 (Musevı Vatandaşlar Türk- | çeyi Öz Dil Yaptılar 'Balat Ve Civarında Oturan Museviler Türkçe Konuşmıya Karar Verdıler Haber aldığımıza göre şehri- mizdeki Musevi vatandaşlarımız- dan bir kısmı kendi aralarında Türk dilini öz dil haline koymak hususunda mühim bir karar ver- mişler, bu kararın tatbikine de geçmişlerdir. Musev! vatandaşla- rımız bu kararı verirlerken türkçe konuşmiyan bazı vatandaşlara da ibret nümunesi olacaklarımı dü- şünmüşlerdir. Bu karara iltihak edenler bundan sonra evde, işte ve her yerde — türkçe — konuşacaklardır. Bu maksatla Balat'taki Ahemla isimli Musevi bayr cemiyetinin nizamnamesinin bir maddesine, cemiyete dahil her Musevi vatan- daşın türkçe konuşmayı taahhüt ettiği şeklinde bir fıkra ilâve edilmiş ve cemiyet binası da türkçe — tedrisatına tahsis olun- muştur. Cuma günü binada bü- tün cemiyet azasının ve civar halkın - iştirakile kalabalk bir merasim toplantısı yapılmış, ve- rilen karar bu toplantıda büyük tezahürlere vesile olmuşlur. Merasim istiklâl marşile baş- lamış, müteakiben cemiyet aza« larından birkaç Musevi, vatandaş- ların türkçe konuşmaları hakkın- daki karar münasebetile ntıtuklar söylemişlerdir. Cemiyetin Umuml Kâtibi Samson Nahmiyas Efendi nutkunda türkçenin -her Musevi evinde öz dil olarak konuşulması- mı istemiştir, Bundan sonra söz alan Leon Levi Bey çok alkışla- “— Mantık, kanun ve vledan evimizde ve işimizde öz dilimiz olan türkçeyi konuşmamızı i icap ettiriyor. Bunu yapmamız, başar- mamız, bu süretle de vazifemizi yapmş olmamız (âzım ve rarurk dir. Türklerden gördüğümüz âl- cenaplığı, hiçbir milletten görme- dik. Bugün | Vatandaş türkçe konuş) vecizesi bir ihtar olmak» tan çkmış, yüksek bir gayenin ıçılı bir ifadesi olmaştur. Bu vecizeyi yalnız levha halinde du- varlara asmak kâfi değildir. Bunu gönüllerimizin en hassas yerlerine iliştirmemiz bir zarurettir. ,, Müteakiben Musevi lisesinden Ester Galiko Hanım da yine türkçenin ehemmiyetinden, güzek liğinden babsetmiş ve alkışlan m ştir. Mümessilesi : Vadinde sadık bulunan ARTİSTİK Müdiriyeti; Pek yakında zeugin, muhteşem ve muazzam iKi MES'UT KALP (Mösyö, Madam ve Bibi) filminin Almanca kopyesi filmini gösterecektir. Baş rollerde: GEORG ALEXANDER magda SCHNE'DER'dir. LEE PARRY ve HERMANN THIMIG Halihazırda : Pek eğlenceli bir komedi olan PAPRİKA (Ateşin gençlik) FRANZISKA GAAL Sineması 23 Mart Perşembe akşamından itibarem MAJİK' Dilber ve füsunkâr artist te BRiGİTTE HELM tarafından temsil edilen iÇiMiİZDEN BıRıSı Saf ruhlu bir kızın fedakâr aşkını tasvir eden hissi şaheser, MUSİKİ - DANS - KIR EĞLENCELERİ - EN YENİ ŞARKILAR zlerini bıirakmadan kaybolan mektepli kızlar... Bir- maceraperest tarafından — kaçırıldığı zannediliyor. Zabıta her tarafta arıyor.,, İşte, bu esrarengiz vak'a Bu Çarşamba akşamından itiharen OPERA Sinemasında SARIŞIN KIZLAR TECARETİ filminde özleriniz Önünde canlanacaklır. Her zamandan daha güzel - esrarlı ve ilâhi BRİSİTTE HELM « ALBERT PREJEAN $ BAL AYI & Filminda harikulâde bir esar yaratmışlardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: