March 25, 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

March 25, 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şü Fakat, buna bir türlü cesaret edemedi. Bir anda, insanlığın zaafına — mağlüp — oluvermekten korkarak, bu fikirden vazgeçli. Âtf Bey, Baki Beyden ayrıl- dıktan sonra kalbinde bir bafif- «lik hissetti. Artık 0, son ve bi- yük vazifesini ne suretle yapaca- gından başka birşey düşünmiyor.. Şemsi Paşanın —son vaziyetini öğrenmek ve işe nereden baş- layacağımı — tesbit — etmek için telgrafhaneye — doğru — yürüyor- du.... Karşıdan gelen yüzbaşı Süleyman Asker! Bey, birdenbire onu durdurdu: — Hayrola, Atıf.. Buralarda, ne dolaşıyorsun.. Çeteye iltihak etmiyecek misin 7.. Atıf Bey, bu samimi arkada- gının — gözlerinin içine bakarak metin ve mütebessim cevap verdi: — Hayır. — Niçin?.. — Burada görecek bir işim var. — Ne işi?. — Şemsi Paşayı öldüreceğim. Bu son söz, Süleyman Askeri Beyi çıldırttı.. Birdenbire kollarını açtı, Atıf Beyin boynuna sarıldı. Bir şeyler söylemek isliyor, fakat heyecandan, sözleri biribirine do- laş yordu.. Uzaktan, telgrafhane görünüyordu. Kapının önünde, Arnavut elbiseli silâhşorlar dola- gyor, gelip geçen — zabitlerin arkasından, dik dik bakıyorlardı. Atıf Bey, bunları görünce, canı sıkılarak kaşlarımı çattı. Şemsi Paşanın sıkı bir muhafaza altında olduğunu anladı. O, Şemsi Paşayı yalmız zannediyor; uzun uzadıya bir plân tertibine lüzum görme- den, şöylece paşanın karşısına dikilerek, tabancasındaki kurşun- lardan Üç tanesini onun göğsüne kolayca buşaltıvereceğini tasav- vur eyliyordu. Fakat şimdi.. kü- çük ve yuvarlak beyaz külâhlarını sol kulaklarının Üstüne eğerek, poturlarının ağını gere gere karı- mın önünde dolaşan; öğle güneşi- nin ateşli ziyası altında, boyun- dan atma gümüş omuzlarında asılı mavzer ve fişek- likleri parlıyan bu eşkiya bor- ması heriflerin arasına sokularak Şemsi Paşayı öldürmenin hayli çetin bir iş olduğunu anlamıştı. Ve sonra.. bu mümkün olsa bile, artık bu adamların elinden yakayı kurtarmak, her türlü imkân ve ihtimalin haricinde idi, Atıf Bey, Artık kat'iyetle hükmetmişti ki: şu anda hayatı, hiçbir. kıymeti olmıyan (sıfır) derecesine inmiştil Şimdi, birdenbire — karşısına dikilen bu haili devirmek icap ediyordu. Bunun için de düşün- mek Tâzımdı. Bu esnada, öğle ezanı — okunuyordu. — Süleyman Asker! Bey sordu: — Yemek yedin mi, Atıf ?.. — Nerede? Sabahtanberi ağzıma bir şey koymadım. — Gel. Evvelâ — lokantaya gidelim.. Herşeyden evvel, kuv- vetli olmana ihtiyaç var. Orada hein yemek yeriz, hem de ko- Lokantaya — gittiler. Buşuruz. Dedk. 4 köstekleri, | İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Nasıl doğda?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. pheler Mektepli Zabitler Üzerinde İdi Atıf Bey onun da orada derhal öldürüle- çeği muhakkak olmakla bera- ber; şayet, her türlü Ümit ve tahminlerin fevkinde olarak kur- tulmıya muvaffak olursa, o c varda oturan arkadaşlardan biri- nin evine iltica edecek.. O civarda oturan arkadaşlar.. Bunlar, birer birer tetkikten ge çirildi. En nihayet, redif fırkası Ulhakı mülâz m Mahmut Beyin ) evine karar verildi. Mahmut Bey, telgrafhanenin — arkasında, yüzbaşı Cemal Beyin evinin bir kısınında oturuyordu. Evinde bir tek valdesinden başka, kimse yoktu. Valdesi; münevver fikirli, ce- miyetin maksat ve cereyanlarına vakıf, icabında her Fedakârlığı Apuletlerini Çıkardı Haa a bilecek kudı zihniyette a yapabile üdret ve zihniyet! 'Lounfhı !;İı Iıögıy.ı - şokiî:lilı.f. ühtereni bir. kadındi. Buna bir naen Atıf Bey için en emin ilti- cagâh, ancak Mahmut Beyin evi olabilirdi. Şimdi, Mahmut Beye haber verilecek, Kapının ipi Us- tünde bırakılacak. Şayet, bir mu- cize kabilinden olarak Atıf Bey ölümden kurtulursa, hemen bu- raya koşacak.. Kapının ipini çe- kerek, içeri dalacak.. Gece ka- ran! ğına kadar burada kalacak.. Sonra gidip çaeteyi bulacaktı. Süleyman Askerl Bey, bu İş- lerl görmek - için gittikten sonra Atıf Bey yalnız kalmıştı. Müte- madiyen saatine bakıyor, intizar ile geçen saniyeler, onun kalbin- deki eza ve tâtirabı aritıyordu. O, biran evvel işini bitirmek, sabah- tanberi asabını berbat eden he- yecanlara, ne süretle olursa olsun bir nihayet vermek iştiyordu. Bu esnada, ruvelver getirmek için giden milâzım Mehmet All Bey, daha hâlâ ortada görün- miyordu. Ayni zamanca, beyeti ediyor, hem de gülerekt — Anlaşılıyor ki, bu yediğim yemek, son yemeğim olacaktır. Şu halde, en sevdiğim yemekleri getirteyim. Diyordu. Hem yemek yiyor, hem de konuşuyorlardı. Mihayet, aralarında şu plân kararlaştırıldı: — Bütün şüpheler, mektepli zabitler Üzerinde toplandığı için, Atıf Bey de apuletlerini çıkara- cak, kıyafetindeki intizamı boza- cak, alaylı zabit tavrı alacak.. Şüpheyi celbetmemek için ort: dolaşmıyarak — telgrafhaneye en yakın bir kahvede oturacak... Süleyman Askeri Bey, telgrafha- neyi tamamen görebilecek bir yerde bulunarak Şemsi Paşanın çıkmasını bekliyecek. Tam vak- tinde, Atıf Beye haber verecek.. Şemsi Paşayı öldürdükten sonra, ue e TAKVİM — Gün — CUMARTESİ — Kasım || Merkeziyeden de hiç kimse mey- 31 — 25 MART — 933 138 || danda yoktu. Bundan da anlaşı- Bi B !ıyordu ki, azaların hepsi, ayrı ayrı 25 - Zükade is1 | 12 - Mart - 100 || işlerle meşguldü. KOŞ S r Şemsi Paşansın damadı - olan KG DELeni (Sasefi | Vaki İE_".':'. e' || Manastır jandarma tabur kuman Güncş | T1 31 /& 56 |Akyaa u—[ıa 25 || danı Rifat Bey görülmüş, kayin- Özle |& Be| 12 20 ) Yea Pi 32 | 1057 declal ka Saben: v gÖNŞ | . RİRA ıM.ıı.m““lpecrm u iş 'az geçirmesi rica edilmişti. Bunun biç bir se- mere bâsıl etmediği, Şemsi Pa şanın telgrafhanedeki meşguliye- tinin deyamından anlaşılıyordu... Şemsi Paşa, Mmakine başından ayrılmıyor, mabeyn baş kitabetine, seraskere, ordü müşiriyetine, Ar- navutluğa, Manastır civarındaki kazaların kumandanlıklarmik tel- graflar — yağdırıyordu. — Öğleye doğru, (Ohri) kazası mevki ku- mandanlığından bir telgraf geldi. Bu telgraf, Şemsi paşayı fena halde hiddetlendirdi. Telgrafta ilkiadi İSON POSTA YAT FKUUT Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazeteri İstanbulr Eeki Zapti ıd.'e' Çatalçeşme ınhıâp ttı Telefoni İstanbul - 20203 Posta kutusus İstanbul - 741 Tolgrafı İstanbul! SONPOSTA ABOÖNE FİATİ İYE ı——-'o.;::î (Göns E:,ıiı:“ı' Ohri redif taburu kumandanı | 750 w G Ay 1400 , (kolagası Eyüp Sabri Beyin) de | 400 » 3 » 800 , iki yüz asker ve başıbozuktan 150 « 1 « 800 , mürekkep bir kuuvetle dağa çıktığı bildiriliyor, hatta Bulgar- H ları da bu kanlı maceraya sürük- Hânlardan — mes'uliyet alınmaz cevap için mektupl ara (6) kuruşluk Gül İkvösi Jazımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuruştur. Gazetemizde vesim ve yazlarım bötün hakları mahlur ve gasetamize aittir, lemek istediğinden dolayı Bulgar metrepolidi tarafından hükümete gikâyet edildiği ilâva ediliyordu. ÇArkası var) Çi)J Silrit meb'usu Mahmut. a ( Baştaralı 1 inol sayfada ) işsizin gazete kapısının önünü doldurmasına sebep oldu. x İş için müracaat edenlerin, çokların'n vaziyetleri aşağı yukarı biribirine yakın. İçlerinde İptida- iyi bitirmemiş kimse yok, Lise- den mezun olanlar da var. Çok- ları çok işler tutup bırakmışlar. Bırakmak meeburiyetinde kalmış- lar, bu mecburiyeti yaratan muh- telif sebepler hep muhik ve makul. Ben, notlarımın arasından her tipe bir misal alacağım. Tabil isimlerini — değiştireceğim, fakat vaziyetlerini aynen yazacağım. - V4& 19 yaşında, orta tahsilli Meb- met ismindeki gence sordum: — Mektepten çıktıktan sonra nerelerde çalıştınız? — Mektepten çıkar çıkmaz Seyrisefaine girdim. 931 de maaş- lar Üç dürt ay gecikti, çıkmak mecburiyetinde kaldım. Muhtelif yerlerde iş aradım, bulamadım, bir otele garson olarak girmeye razı olacak hale geldim. Orada epi çalıştım, fakat, sabahım saat altısında kaldırıyorlar, İşler ancak gece yarısınaan iki saat sonra bitiyordu. Uykusuzluk beni harap etti. Bir buçuk ay kadar evvel orasını da bıraktım, şimdi İşsizlim. -- 22 yaşında orta tahsilli Hilmi İsminde diğer bir gence sordum: — Moktepten çıktıktan sonra ne İş yaptınız? — Bu senenin kânunuevyeline kadar Hasköyde Rum mektebin- de muallimlik yaptım. Lise mezır nu olmadığımdan vazifeme niha- yet veidiler. İşsizim. — Şimdi neyle — geçiniyor: sunuz? — Pederlm sağdır, onun ya- nındayım. Fakat iğreti vaziyette- yim. Hayatımı kazanmıya mec- burum. İş arıyorum. Hayvanlar İçin Himayei Hayvanat Cemi- yeti Mezarlık Yaptırıyor Şehrimizdeki bipayei hayva- nat cemiyeti bundan bir müddet evvel belediyeye müracaat etmiş, şebrin münasip bir yerinde ölen bayvanların gömülmesi için bir | b merzarlık yapılması için teşeb- | büste bulunmuştu. Cemiyet hay- van leşlerinin sokak ortalarında veya arsa köşelerinde kalıp şeh- rin & hhatini bozmamasını temin için böyle bir mezarlık tesisinin faydalı — olacağı — kanaatindedir. Hayvan mezarlığının Üsküdarda yapılması — ileri Cemiyet bu hususta tetkikat yaptırmaktadır. Münasip bir yer bulunduğu zaman mezarlığın te- sisine başlanacaktır. Ölen hay- vanlar cemiyet marifetile buraya gömülecektir. Diğer taraftan cemiyet bele- diyeye yaptığı başka bir müra- enat ile vahşi hayvan teşhirinin yasak edilmesini istemişti. Bu mü- racaat muvafık görülmüş ve za- bitai belediye - talimatnamesine böyle bir madde ilâve edilmiştir, sürülmektedir. | İşsizler VeİşçilerArasında ü aü 27 yaşımda İise mezunu fram sızca bilen Üçüncü gence aoru- yorum: — Mektepten çıktıktan sonra hangi işlerde çalştn 2? — Efendim, İzmirde bir otel- de kâtip olarak çalışıyordum. Otel sahibini değiştirdi. Yeni otel sahibi banim vazifemi oğluna ver- di, bana da kapıyı gösterdi. İstan- bula geldim. Bir avukat yanına girdim. İki ay evveline kadar orada çalışıyordum. Fakat avukat birdenbire hastalandı, yazıhane- sine kilit vurmak mecburiyetinde kaldı, açıkta kaldım, o zamandan beri bütün gayretlerim boşa çık« tı, bir iş bulamadım! Şimdi bir akraba yanında sıgınıyorum. hetilte 20 yaşında İlkmektep mezunu bir genç anlalıyor: — Efendim, bir tüccar yanın da kâtiplik ediyordum. Hastalan- dım, iki ay hastahanede yattım, İyi olduğum zaman tabil tüccar yerime birisini almıştı. Hastaha- nelerden birinde kapıcılk bula- bildim. Çok az maaş idare etmi- yordu, çıkmak — mecburiyetinde kaldım. On beş gündür işsizim. — Ananız babanız sağ mı? — Kimsem yokl — Nerede, ne ile geçiniyor« sunuz? — Bir kahvede yatıp kalkıyo- rum, Kahveciye yardım ediyorum, buna mukabil iyi kötü karnımı da doyuruyor, & * Müracaat edenler içinde, bu misallerini yazdığım şekiller ve vaziyetlerden birine mensup ok mıyan yok gibi. Bu yazıma nihayet verirken, bu fikirleri edinmek uğrunda yü- : zü geçen işsizlere kısa bir zaman için de olsa boş bir ümit vermek mecburiyetinde kaldığımdan dola- yı duyduğum teessürün çox büyük olduğunu yazmayı bir vazife b lirim. Naci Sadullah Resim Tahlili — Kuponu Tabiatinizi öğrenmek — istiyorsanız | resminizi S adek kupon ile bir likte gönderiniz. — Resminliz srayı tübidir. ve İade edilmez. Resimin kliğes. SI — kuraşluk 11 n ukabilinde şönderileodiz sınmu“*“m rSUz tamamile mah?u!

Bu sayıdan diğer sayfalar: