28 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

28 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mündericatımızın çoklu- gundan dercedilememiş- tir. e— —— * M usevîlef Arasında İki Ceryan ( Baştarafı 1 inci sayfada ) havralarda türkleşmek — lehinde büyük tezahurat yapıldı. Türk kültürile yetişmiş olan barı mu- sevilerin — sevincten — ağladıkları bile görüldü. Musevi kızlarının Türk genç- lerile evlenmelerinde göze çar- pan taassup ta gitgide silinmek- tedir. Birkaç aydanberi Ankarada idim. Orada son birkaç ay içinde otuz musevi kızının Türk gençle- rile evlendiklerine şahit oldum ve . temin ederim ki sevindim. Bütün Türkiye Müsevileri kelimenin bü- tün manasile Türk olmak istemek- tedirler, vaziyet budur.,, * Yalnız bu hareketi takdir etmekle — beraber biz. şunu ilâve edelim: Fazla dindar maha- filde bir Musevi kızının Museviden gayrisi ile evlenmesinin dinen mümkün olmadığı iddia edilmek- tedir. Hahamhane bu hususta ketum davranmaktadır. Dört Tekerlekli Arabacılar Balediyedan Şikâyetçi Öğrendiğimize göre nakliyat girketlerile — Belediye — arasında bir ihtilâf çıkmıştır. İhtilâfın esası şudur: Bundan bir müddet evvel Be- lediye fazla gürültü yaptığı için dört tekerlekli domuz arabalarını menetmişti. Kendilerile görüştüğümüz nak- Hiyat şirketleri bunu — kat'iyen doğru bulmadıklarını, nakliyatın ucuzca yapılmasını temin ettiği içit bu arabaların tekrar işletil- mesine müsaade edilmesini iste- diklerini söylemektedirler. Belediye ise noktainazarında ısrar ettiğinden iş İktısat Vekü- letine aksetmek Üzeredir. Şimdi- lik tetkikâat yapılmaktadır. Zahire Borsasında Vaziyet Dün Anadoludan — İstanbula 39 vagon ve 1111 çuval buğday gelmiş ve iyi malların okkası 5 kuruş 10 paradan — satılmıştır. Memleketin muhtelif yerlerinde Ziraat Bankası iyi buğday aldı- ğından iyi malların fiatlerinde | bir düşme yoktur. Fakat buna"| mukabil biraz aşağı buğdaylar son günlerde 10 - 15 para ka- dar düşmüştür. Bunların dünkü fiatı dört buçuk kuruştu. Maliye Memurları Arasında İstanbul Maliyesi — müdürleri arasında yeni bazı değişiklikler yapılmıştır: Beyoğlu Defterdarı Ali Riza Beyin kendi maaşile Salim Bey- den açık kalan İstanbul Tahsil müdürlüğüne, Üsküdar — Tahsil müdürü Şefik Beyin de terfian ve 70 lira maaşla Beyoğlu Tahsil müdürlüğüne tayinleri takarrür etmiştir. Üsküdar Tahsil müdür- lüğüne kimin getirileceği henüz malüm değildir. Borç Para Veren Müesseseler | Yakında borç para veren müesse- seler hakkında umumi — bir teftiş başlıyacaktır. Bu hususta İktısat Ve- kâletinden —emir — beklenmektedir. Tahmine göre kaçak olarak yüzden fazla müessese çalışmaktadır. Bun- lar yakında —meydana çıkarılarak | Cesaret, damarlardan değil, kafadan gelir. Treni durdurmaya kalkan bir hayvana cösur denemez, hayvan denir. Fakat insan zekâsı sayesinde bir arslamı kendine esir ed-bilir. Hakiki cesaret, akıl ile yapılan iştedir. Kör körüne cesaret bir cinnetten başka bir şey değildir. Nitekim deliye cesur denmez. SON TELGRAF HABERLERİ Yugoslav Kıralı Geliyor PLEU . Yelik aP L Küçük itilâf Konferansı Bitti, Misak Bütün Balkanlara Teşmil Edilecek Sinaya, 27 (A.A.)— Küçük İtilâf Konferansı bitti. Resmi tebliğde Balkan meselelerinetemas edilmemiştir. Maahaza müzakerelerin neticesinde Türkiye Başvekili tarafından ortaya atdan Balkan devletleri arasında sulh için hakiki bir anlaşma vücuda getirmek fikrinin bütün diğer meselelerin manivelâsını teşkil edecek derecede ehemmiyet kazandığı görülmüştür. Balkan Meselelerinin başında Türk - Yunan misakı ve İsmet Paşanın Sofya seyahati mevzubahs edilmiş ve Türkiyenin Balkan devletleri arasında bir sulh anlaşması vücude getirmek yolundaki faaliyet takdir ve bu faaliyetin semere verme- si ve sulhü temin etmesi temenni olunmuş ve Bulgaristanın memleketleri — ihtilâfa sevke- debilmek için hiç bir sebep olmıyan sahalarda yaklaşma ve anlaşma arayacağına revizyonist te- mayülâtı daima birinci plâna almasına teessüf etmişlerdir. Bundan sonra küçük itilâf devletlerinin Türk-Yu- nan misakına benzer misaklar akti ve M. Titules- ko'nun Ankara seyahati görüşülmüştür. M. Titü- Tesko'nun - teşrinievvelin onunda Ankaraya seyya- | hati taribi tesbit edilmiştir. Bu seyahat esnasında Romanya. Yugoslavya, Yunanistan, Türkiye ve Rusya gibi devletlerin Ka- radeniz ve Ege denizlerinde ve aralarında büyük iktı- sadi menfaatler birliği olan devletler arasında bir an- laşma teminine gayret edilmiş ve diğer taraftan küçük itilâfın, Türk - Yunan misakına kıyasen Balkanlarda sulhün kökleştirilebilmesi için Türk - Yunan misa- kının küçük itilâf ile Rusya arasında Londrada imza edilen mütecavizin tarifine ait formül dahilin- de genişletilmesinin tehlifime karar verilmiştir. Binaenaleyh, M. Titulesko, ayın onunda Bükreş- ten trenle Ankaraya hareket edecek ve ilk alınan karara göre Bulgar hükümetinin ısrarlarından do- layı giderken Sofyada yarım gün kalacak ve Bul- gar hükümetile görüşecektir. Romanya hariciye nazırınin Ankaradan sonra Atina'yı ziyaret etmesine karar verilmiştir. Bu kararlar neticesi olarak bir taraftan da Rusya ile Romanya arasındaki münasebatın daha salim ve samimi bir hale konulması — derpiş olunmuştur. Avrupada sulhu esaslı surette muhafazaya ar- metmiş ve hatta büyük devletlerin teröründen âzâde ve çok kuvvetli bir müsalemet bloku vücude getireceklerine ve böyle bir teşekkülün beynelmilel meselelere büsbütün yeni istikametler vereceğine hükmedilmektedir. . Bu itibarla ve muhafaza edilen ketumiyete rağ- men konferansın en büyük müzakere esasını Bal- kanlarda sulhün tesisi teşkil etmiş ve bu neticeyi vermiş olması konferans muhitinde denebilir ki, #deta sansasyon vücuda getirmiştir. Diğer taraftan Yugoslavya kralı Aleksandr haz- retleri salı günü Köstence'den deniz yolu ile hare- ket edecek ve İstanbulda bir gün kalarak Gazi Mustafa Kemal hazretlerile mülâkatta bulunacaktır. Bir Ölüm Sarıyerde oturan balıkçı Kadri Efendinin 15 yaşındaki kızı Fik- riye evin pençeresinden sokağa düşerek ölmüştür. İncir Üzüm Satışı İzmir 27 — Bugün borsada on kuruştan 24 buçuk kuruşa kadar 3974 buçuk çuval üzüm ve 9 kuruş- tan 20 kuruşa kadar 1775 çuval incir satılmıştır. diğidi yazmıştık. d - ü Navlun Şikâyeti Vekâlete Gitti Devlet — denizyolları müdürlüğüne ait posta vapurla- rının tarifelerinden şikâyet edi- sat Vekâletine de aksettiğinden Deniz ve Hava Müsteşarı Sadul- lah B. dün Ticaret ve Sanayi Odasına gelerek bu meseleyi uzun boylu tetkik etmiştir. Tari- Kavga Ayırırken Karagümrükte Bahriye ile kıs kızı Mürüvvet ve arkadaşı Mü- şerref, — Niyazi, Mehmet kav- gaya tutuşmuşlardır. Zübeyde H. bunları ayırmak için araya girmi; fakat .ğıyı'rm ınr:ttı yı’nm hastaneye kaldırılmıştır. fede değişiklik #ncak işletme Şikâyetler İktr ik ancak Sz-îT-ı—y_ sonra yıpıhbilecek!iıj._ ÜÜ SN T A Üİ DÖDN YN 1 * Felek ,, yazıyor: « Geçenlerde Nüzbet Hanım İzminde bir hayır sa- hibi hanımın vefat ettiğini ve servetini üç hayır cemi- yetine bıraktığımı gazetelerden öğrendiğim zaman bu hanımın namını yükseltmek lüzumundan bahsetmiştim. Bu arada da, bizde böyle para teberrüü şeklinde vatan- perverlik vakalarına pek ender tesadüf edildiğini yana akıla anlattıktan sonra bu hanım gibi ender hayır sa- zlpltrhıl adamakıllı takdir - etmeliyiz ki; başkaları da bunu görüp teşvik edilmiş olsun diye sözümü bitir- m, İki gün evvel bir kariimden bir mektup aldım. ue e X STER İNAN İS TER İNANMA! Mektubun en - ziyade dercediyorum.. “ Üsküdarda “Belediyenin şu #on günlerde yeni küs şat ettiği ( Zeynep Kümil ) hastahbanesi lüzumlu lüzüum- suz bir çok tamir gördüğü halde hastahanenin bahçosin- de medfm “olan” hastahanenin banisi Zeynep Hasımın tamire muhtaç olau türbesi o halde bırakılmış, açılmış olan kurşunlârı bile düzeltilmemiştir. Bu sene kış mev- ximinde türbe akacak ve şüphesiz harap olacaktır. Hay rat yapanların böyle ihimal edildiğini gördükçe kim bir hayrat uğaç diker ve bir yere bir tek çivi çakar?..., dikkate şayan yerini aşağıya valide sultana iz | siz tam Kayserili | işaret içindir. Sözün Kısası Zırhlı Gemi bem'z Üstünde Durur Mu? * * Bu sabah adalardan gelirken vâpurumuz “ Yavuz , un yanın- dan geçti. Koca gemi çelikten bir dağ gibi heybetle duruyordu. Bu güzel manzara vapım?ıııiyol- culara keyif verdi. Herkes onun öründüğü tarafa dönerek kalbin- Sen onu selâmladı. Ben de bu vazifeyi yx:rlmı. Yavuzun azameti karşısında, biz- de ilk zırhlı. gemi alınmasına nasıl karar vırifdiğhin tarihini hatırladım. x Zaten bugünjerde Sultan Aziz zamanının tarihini yazmak gazete lerde moda oldu. Bir gazete Sul- tan Aziz devrinde Mısır mesele- sini yazarken, bir başkası bu padişahın tahtından nasıl indiril- diğini anlatmıya başlıyor. Ben de Sultan Aziz devrinde geçen bir vak'ayı anlatırsam ga- zetelerin daima riayete mecbur oldukları - “ Aktüalite ,, kaidesin- — den çıkmış sayılmam zannediyorum * O devirde Türk donanmasının artırılmasına karar verildiği za- man elde mecut gemilerin hepsi — ahşapmış. Avrupada zırhli gemi- — | ler yapıldığı duyulmuş amma, çelikten bir geminin deniz üstünde nasıl durabileceğine pek te aklı ermemiş. Onun için, zırhlı gemi deniz üstünde dururmu, durmaz mı? diye o vakıt İstanbulda akıllı geçinenler arasında mesele çıkmış. Sultan Azizin annesi valide sultanın her işe karıştığı malüm. Bu meseleye de karışır. Bir gün oğlunun önüne altından bir hamam tası getirtir, içine su koydurur, sonra suyun Üzerire bir gümüş mecidiye bırakır, mecidiye tasın dibine düşünce: — Gördün mü aslanım? der. Gümüş bile suyun yüzünde dur« muyor da tasın dibine düşüyor. Zırhlı gemi deniz üstünde nasıl durabilir? Bunun üzerine padişaha kanaat gelir. Hemen kaptan paşayı huzura getirir. ve valid& sultanın hamam tasi ile yaptıği tecrübeyi anlatır. Kaptan paşa olan Kayserili Ahmet Paşa padişahın sözlerini gülmeden dinlemiye — tabammül eder. Fakat sonra: j — Efendimiz, der, valide sul- tan hazretlerinin —altın — tasları hamamın kurnasında suyun üstün- de nasıl duruyorsa zırhlı gemide denizin üstünde öylece durur.. Sultan Aziz bu sefer hareme gider ve kaptan paşanın cevabını lattıktan sonra: — | — Canım, şu eşek boyayıcı herifin karşısında beni utandır- — dın!. Diye bir de sitem eder, * Yazılarımı okumak lütfunda — bulunanlar — arasında — Kayserili dostlarım varsa, Sultan Xzidı Ahmet Paşa için söylediği sözden — dolayı bana gücenmemelerini rica ederim. Elçiye zeval yoktur, derler Hikâye anlatan da biraz elçi gibidir — iten ben de kısmen Kayse- rili olduğum için o sözden benim — de hissem vardır. Diğer taraftan Ahmet Paşa Sultan Azizin tah- — tından inmesine hayli yardım — ederek bütün Kayserililerin inti- kamımızı almış demektir. Benim kısmen Kayserili oldu- inanmazsanız — yazılarımı mürettip — arkadı [:wılırını bakan musahhih ar- — daşımı iki şahit olarak göste- ririm. Bundan evvelki bir yazım- — da köprü kelimesini biri göprü diye dizmiş, öteki de düzeltme- | miş. (O) harfinin üzerinde iki | voktayı unutmamaları da şüphe- olmadığıma * Herhalde bize ilk zırhlı ge- miyi kazandırmış olan büyük hemşerimize bir kere daha rah- met okursak aramızda hiç güce- iklile alakıak 7 ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: