28 Eylül 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

28 Eylül 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Genç dul kadın hüngür hün- gür ağlıyordu. Hizmetçisi teselli verdi: — Ağlamayın — hammefendi. Allah kocanızı çok seviyormuş. Onun için kendi yanına aldı. Sizin böyle ağladığınızı duyacak olursa yanından kovup yine size gönderir. Genç dul kadın bu - sözlere inandı, sustu; ve bir daha ağla- mad;. Kat'iyen Genç, güzel kız daktilo olmak için müracaat etti. Müessesenin müdürü, genç kızı tepeden tır- nağa kadar süzdükten sonra: — Size iş veririm amma, de- di; gözünüz akşama kadar pay- dos zamanı ha geliyor, ha gele- cek diye duvardaki saatte ob Masın. — Hayır efendim kat'iyyen, benim kol saatim var, ona ba- karım. Ne hale geldiler Müşteri: — Ben yeşillikten başka bir y yemem, dedi, ne koyun ne zu ne dana.. Garson biraz düşündü.. — Yeşillik yiyenlerin akıbet- leri çok fenadır efendim.. Müşteri merak etti: — Ne olur? — Bakın! Şu pişirdiğimiz da- malar, kuzular, koyunlar hep ye- gillik yerlerdi. Şimdi ne hale gel- diler!.. Kısmet olmadı — “ Uyumamanın çareleri ,, isimli kitabı okudunuz mu? — Başladım üstat, fakat bir türlü bitirmek kısmet olmadı. İki sayfa okuyunca uyuüyuveriyorum. — Benimle evlenmek içim bütün Bervetini — terk” etti. — Evlendiniz. mi?., — Hayır, o servetini ben de onu terk ettim. terk edince Unutmak İçin ) Ah bilsen neler yuptım, Seni unutmak için.. Binbir yollara saptım; Seni unutmak için.. Çok üzüldüm iİlkönce, Düşündüm gündü Bir yar sevdim Seni unutmak Senden artık kurtuldum, Aradığımı buldum; Amma epi yoruldum, Seni unutmak için.. Rahmi Karaca — Aşk son bahara benzer. Fırfına dar, fırtıma ile biter. Genç — güzel kadının toparla- cık — omuzunda mini mini — bir sivilce çıkmıştı. Bir doktor ça- ğırıldi. - Doktor sivilceye — elile dokundu: — Merak edi- lecek bir şey değil — Hamıme- fendi, bir mel- hem veririm. Sü- rersiniz, üç gün sonra bir daha gelip görürüm. Yalnız bir tasla su getirseniz de ellerimi yıkasam. Doktor - ellerini yıkadı, renksiz su simsiyah oldu. inci ziyaret- te, doktor oda- ya girer girmez hizmetçi — suyu getirdi.. — Doktor B., Hanımefendi söy ledi.. Ellerinizin kirini almak için bir su yıkamak kâfi — gelmiyor.. Bir muayeneden evvel bir de mu- ayeneden sonra yıkasanız — daha iyi olacak.. ve— - — Bılirinı _I____._L_ l Sevinç I Dostum Suphi güle dişçiden çıktı: — Yahu, ne oldun bu sevinç ne?.. — Dişçiye gitmiştim.. dişimi oynıya çektirecektim. — Dişçiyi muayene luneıın- de bulamadım. Ben o çıkıp gitmiş!, Lokantada Müşteri listeyi okudu: — Garson bu nasıl liste! ye- mekler çok pahalı, insanı kor- kutuyor. — Bu bir şey değil efendim, gelmeden, dünkü listeyi patron yapmıştı. Yaptıktan sonra bir kere okuya- yam dedi; kendisi bile korktu, M ae Bu, İspanyol tuvaletini yı tam mevsimidir Göz Kırpıyorlar Plâj pek asız, Uzakta yalnız, İki sarı kız Göz kırpıyorlar, Gözleri güzel, Yüzleri güzel, Sözleri güzel, Nükteleri var. Denizde durgun, Yüzenden yorgun. Kalbime vurgun, Bunu kim duyar! Yanaşamadım, Uzakta kaldım:; Hulyaya daldım Akşama kadar! Muzailer Kemal Rınıba Çulınırken Bu çalınan tangodur değilmi?.. Vüla çahyorlar! dircin avinı mak nereden aklıma geldi, bilirmisinir”.. ıpım ol nezlesine tutuldunuz sal, — Sen de hiç birşey bilmezsin; — Eyvah bir tüfek patladı!. — Hiç korkma seni vurmaz; bıl- çıkmışa b nzemiyor. Anlaşıldı Genç — kadın genç erkeğe söy- ledi: —-Senin esmer kadınlardanhoş- landığını duydum, ben sarışın oldu- ğum halde, beni sevdiğini söylü- yorsun, bu nasıl olur?. — Neye olma- sın seni çok se- viyorum. — Ya bir eş- mer güzeli kar- şına çıkıverse?, — Onuda se- verimi,. — Hangimizi daha çok.. — Belli olmaz, — Meselâ iki- miz birden de- nize düşsek ev- velâ — hangimizi kurtarırsın?.. Genç — erkek birax düşündü: — Sen biraz yüzmek — bilirsin değil mi?.. Ken- di kendini kur- tarabilirsin! Yaşlı âlim gözlüğünü evinde unutmuştu. Tramvay mevkifinde küçük bir çocuğa sordu: — Yavrum, şu gelen tramva- yın üzerindeki lâvhayı okusana: Şişli - Tünel midir? Çocuk, âlimin yüzüne baktı: — Ben de sizin gibiyim.. Da- ha mektebe gidip okumak yaz- mak öğrenmedim. kendileri söyledi Kararmış insanlar geçiyorlardı, herkes: — Plâjda yanmışlar. Dediler, ben merak edip ken- dilerine sordum: — Mavnalardan vapurlara kö- Mmür taşırız! Diye cevap verdiler. Sayfiyeden lerine - girince yökken hırsız muştu. Erkek: — Hırsız, dedi, zevk sahibi imiş. Karısı sordu: — Nereden anladın? — Herşeyi alıp götürdüğü halde annenin duvardaki resmini bırakmış. Hiç Hanım hizmetçiye seslendi : — Gülsüm ne iş görüyorsun? — Hiç efendim.. Hanım bu sefer uşağa bağırdı: — Ahmet sen ne yapıyorsun? — Gülsüme yardım ediyorum! Hatırlarım Bir doktor: — Tütün insanları unutkan apar.. demişti; derhal itirazlar aşladı. Biri: — Ben, dedi, bütün ömrümce sigara içtim. Hiç unutkan deği- lim. — Ben de sıgara içerim.. fa- kat daha mektepte iken ezberle- diğim Tevfik Fikretin “ kılıç ,, manzumesini şimdi ezberden “ Çekiç altmda — muhakkar — eziliş günlerce 4 “ Bir kılıç parçası bir tiği mübip Diye olmak için.. ,, başlar, nihayete kadar okurum: Daha ötekide ayni şeyi iddia etti: — Benim kadar cıgara içen olmasın, dedi; sabahleyin yakar akşama kadar hiç söndürmeden içerini bununla beraber yine doğ- duğum zaman i — doğurtan ebenin anama: — Hanım güzel bir oğlun oldu! dediğini hâlâ hatırlarım. dönmüşlerdi. Ev- şaşırdılar. Onlar girmiş, evi soy- — Kık defa nişanlanacağımza, kırk defa nişan ataaydınız, şimdi is- tediğiniz şeyi kolaylıkla — vurubilirdi- niz.. Vız Gelir Hiç oyun yapamazrın, Büyle şeyler vız gelir.. Kulbimi kapamazsın, Böyle Şeyler vız. gelir... Tecrübem vardır aşkta, Âşik olmam bu yaşta; Sen anlamadın başta, Böyle şeyler vız. gelir.. Kulbimde vardır. sızım, Bana naz yapma kızım.. Zannetme ki yalnızım; Böyle şeyler viz gelir... Rahmi Karaca

Bu sayıdan diğer sayfalar: