14 Temmuz 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

14 Temmuz 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Artık e i Bey, Muvakkat Dik- İTTİHAT .. TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur — Dördüncü Kısım No, 151 Nasıl Doğdu ?.. SON POSTA Nasıl Yaşadı?.. 4-7-4 o Nasıl Öldür. tatör Makamına Geçmişti.. Cevabını vermişti. Halbuki Oşimdi Enver Beyin yüzüne karşı bu sözleri söyliyen Beşinci Sultan Mehmet, Mahmut Muhtar Paşa kabinesi zamanın- da -sırf İttihatçıları ezmek için | Edirne valiliğinden Dahiliye n- zırlığına getirilen Ali Daniş beyi | huzuruna kabul ettiği zaman da: | — Bir sürü çılgın ve ya nklar, memleketi bu hale ge | tirdiler, İnşallah sizin gibi tecrü- İ beli zatlerin himmetile yapılan | tamir olunur. Demişti, | vermişti... Kâmil Paşanın büyük | bir teslimiyetle istifanamesini ver diği dakikadan itibaren, hüküme- tin en yüksek bir makamı olan Babıâlide, İttihatçılar hükümran oluvermişlerdi, Talât Bey, muvak- kat diktatör makamına geçmişti. İlk iş olarak polis müdürlüğüne, Memduh Paşa, baskını duyar duymaz yanına erkâmharbiye reisi binbaşı Kâzım Beyi (i) almış, Babıâliye gelmişti. Maksadı, Ba- bıâlinin alt katında bulunan mu- hafız (Uşak) taburunu silâbbaşı etmek ve ihtilâlcileri dağıtıver mekti, Fakat Memduh Paşa Ba- biâliye girer girmez etrafı ibti- Mâlciler tarafından ihata edilmiş, bir tek emir vermesine meydan verilmemişti. Kâzım Bey, Memduh Paşanın erkânıharbi olmakla bera” ber eski bir İttihatçı olduğu için tabiidir ki derhal ihtilâlcilerle birleşmiş, o andan İtibaren Mem- duh Paşayı hüsnü idare ederek kan dökülmesinin önüne geçmişti. Uşak taburuna gelince; baskın başlar başlamaz, kumandan tara- fından derhal silâhbaşı edilmişti. Ancak kumandan, kendi başına hareket edemiyerek emir bekle- mişti. Bu tereddüt devresinde, Htibatçıların en kuvvetli unsurla- rından olan binbaşı Nafız Bey (2) cessurane bir hareketle askerin önüne atılmış; kuvvetli nalıkası sayesinde derhal efrat ve zabita- mn kalbini kazanmış; bu koca taburu » yerinden kımıldatmamak iğ Temir Valisi Kâzım Paşa. (5) Müt knit Miralay, Nafiz Bey. 1 — Gazelenin esas gazısile bir sütunun iki satırı bir (santim) sayılır. 2— Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: 3—'Bir osantimde vasati (8) kelime vardır. 4 Ince ve kalin yanlar tutacakları yere santimle ölçülür. suretile (İ0 kânunusani) hareketi- nin muvaffakiyetle neticelenme- sinde - ve bilhassa kan dökülme- mesinde “ pek haklı bir şeref kazanmıştı . Babıâlinin önü, kısa bir za- manda mahşer (halini almıştı. Dünkü (© meşveret (o meclisinin kararını (O sabah (o gazetelerinde okuyarak Kâmil Paşa kabinesi hakkında nefret duyan balk, Matbani Hayriye sahibi Hayri Beyin dağıttığı beyannamelerle de beyecana gelmiş. Babıâlinin bü” sıldığıs haberi duyulur duyulmaz, olan biten şeyleri görmek için herkes buraya hücum (etmişti. Havanın soğuk ve yağmurlu olmasına rağmen kan ter içinde kalan İttihatçıların hatibi Ömer Naci Bey mütemadiyen vutek veriyor; bu hareketin ne meşru esaslara İstinat ettiğini halka izah ediyordu. — Yaşasm, İttihat - Terakkiüii,. — Kahrolsun, muhalifler.. Sadaları ayyuka çıkiyor.. Daha : eller, dün Kâmil Paşayı bugün de İttihat ve Terakkiyi alkışlamak için parçalanırcasına şakırdıyordu. (Arkası var) İzmir İncirlerinden Fransa! “ Fazla Gümrük Alıyor ( Baştarafı 1 inci sayfada ) ticaret emtaasına gümrük kapr larını kapaması ve bu kararı bizim de hariç memleketler em- taasına tatbik edişimiz, iki mem- leket ticaretini kuvvetle alâkadar başladı. va Fransa-Türkiye ara- sında bir Klering mukayelena- memleketin ihraç ve ithal mu- vazenesi iki tarafa ayni hakları ve imkânları ez oluyordu. Modüs laik Fransa tarafından haleldar edilmesi, bu- günlerde temdidi mevzuubahs olan bu anlaşmanın uzatılmasında tesir yapacak Obir mabiyet taşıyor. Fransa tarafından, memleketimiz emtaasına karşı tatbik edilen zor- lukları şöyle hulâsa etmek müm- kündür: 1 — Fransaya Anvers yelile ihraç ettiğimiz emtaadan Fransa gümrükleri (Taks d'antrepo) namı altında bir vergi almaktadır. Bu resmin! Türk emtaasına tatbik edilmesi iki devlet arasındaki ticari münasebatı olduğu kadar, Bu vergi, Avrupa harici li- manlarından Fransız gümrükle- rine yapılan (o ithalâttan alınır. Fransanın Türk emtaasından bu resmi alması Türkiyeyi Avrupa harici bir memleket olarak te- lâikki etmesile telif olunabilir, 2 — Fransa, incirlerimizden yüksek bir gümrük resmi tarhet- miye karsr vermiştir. Halbeki aramızdaki mukavelename muci- bince, Fransa gümrük resmini arttırmazdan İS gün evvel bunu hükümetimize haber verecekti. 3 — Fransa, takasa tabi Türk emtaasının, Kleringe kalkmış gibi klering karşılığı mahsubunu yap- mıya kalkışmıştır. Bundan başka alelümum Türk emtaasından fazla lisans resmi istenmektedir. İncirlerimizin, Fransanın kara- rından müteessir (o olmıyacağını muhakkak görenler mevcuttur. Çünkü Türk incirleri cihan piya- sasında rakipsizdir. Bugtinkü ileri ve fenni şartlar altında işlenen incirlerine şimal Avrupası liman- larile İngiltere ve Amerika müş- teridir. Fazla olarak incirlerimiz, iki senedenberi ber türlü Si kurt ve diğer kötü şartlardan ılmıştur. kri lerde Türk-Fransız mo- düsünün iri uzatılması muhtemeldir. İzmir ihracatçı tüc- carları Fransada emtaamıza ihdas edilen müşkülleri tesbit etmiş; bunlar Türkofisi vasıtasile yük- Fransız ticari ve İktisadi inkişafı ileride daha semereli bir inkişafa mazhar olabilir. Sayfa 9 “ Gülme ,, Piyasası Yük Yükseldi! “ Lâf Kıtlığında Bizim Komikliğe Sulanıyorlar!,, ( Baştarafı 1 inci sayfada ) gibi tiyatrolarla da Istanbul bele- diyesini karşı karşıya getirmiş bulunuyor. Bir taraftan halkımızın gülme ihtiyacı fevkalâde artmış bulun duğu haide komiklerin başına gelenler, başlarına konmuş olan devlet kuşunu adeta öldürmek- tedir! Komiklerin ve tiyatroların maruz kaldığı müşkülâttan baş ka yeni komiklerin rekabeti de büsbütün mesele olmuştur. Me- selâ bugün İstanbulun yalnız Şehremini o semtinde 4 Komik kumpanyası birden çalışıyor: remini tiyatrosunda komik Tayıp, Deri meydanı tiyatro- sunda komik um komik Murat, Tatlıkuyu- Yenibah- e tiyatrosunda komik Muammer, enibahçe (tiyatrosunda komik Necatil Bugünkü halk komikleri ara sında en çok sevilenlerden ve e en genci olan Düm- Dümbüllü Ateş Püskürüyor! Dümbüllü ateş Kedreli yettiği İzader ” mibeiş fakat yine insanı güldüren bir ciddiyetle vaziyetin ehemmiyetini anlatarak dedi ki: Knl 0 komiklerin e pişmiş tavuğun gelmemiştir. Gülme piyasası yükseldi bu- uruyorsunuz!. Biz de gülecek hal kalmadıktan sonra meye yasak bem içinde o sayfi- ye en bu sayfiyeye yetişeceğiz öçebe LORİ isimiz getmişken ve bu Yüliik iki eski köyler haline gelmişken şimdi de glşinizi belediyesi o hudut Mn Tiyatro verdiğimiz semtlerde balk saat (10) dan ev- vel yemeğini yeyip tiyatroya çıka mazken biz (11) de tatil ediyoruz. İnsan sahnede ekspresle dolaşsa bir saatta işini bitiremez.. Sonra, tiyatrolar İstanbul inim kararınca çelik perde yapacaklar. atrosunda tiyi fe ele perde rem m çıkıyormuş.. Eyi amma, bu 12 bin lirayı çıkacak kim?.. Onun için bizim belediye hududu hari- cine çıkmamız daha ehvene mal oluyor. OHangi tiyatro o çelik de yy ki biz oynaya bileceğiz iz?. Yani manzara çelik Yom eyi vesselâm, beyimi, Aşk Yüzünden Komikler? — Dümbüllü Ismail Ef. piyasa da keriker 50 yi bulmuş, buna bezi ela. 50 değil 500 de — le olur!, Çünkü, bu zamanda kendi boş, kesesi boş, boş olan herkes komikl.. Hiçbir meslekte dikiş tutturamıyanlar bizim er nin meslek, —— adı erer sn Ben 16 senedir bu meslekteyim ve bir oyuncu kadına sevdalanarak bu mesleğe atılmadım .. Bugün ortalıkta ok duğu gibi, sahnede de aşk yüzün- den ik olanlar çokl. Eski Komiklerin Erkânı Ben Kel Hasan Efendinin yanına girdiğim zaman 2 - 3 sene bilâ- |" Ücret çalıştım. Bizde heves vardı. AÂdap vardı. Sahnede büyük sa- yardık. Büyükler konuşurken lâ- söylemezdik. Günlerce hiç lâkırdı bile söylemeden sahneye çıktığımı bilirim. Üstadımız Hasan Efendinin terliğini verir, havlusunu tutar, terini kurulardım.. Saygı vardı, usul vardı. 3 sene böyle mesleki hevesle tahsil ettim! günkü komikler komikliğin şere- fini berbat etiler, Sahnede ileri geri lâf ediyorlar. Halbuki bir Oyunun, tiyatro halkının nev'ine ve seviyesine göre 4-5 törlü muhaveresi, âdabi vardır. Komiklikte İnkılâp — Vakıâ bugün halkın zevki hayliden hayliye değişmiştir. Halk sahnede gayritabii, uydurma kos miği sevmiyor. Biz komikliğin asrileşmesi (| taraftarıyız. e Bunu resmen ilân edebilirim. Çünkü şimdiye kadar tulüat e ( Mantarlı komik ) vardı. va dülillâh komiğin mantarını kardık! Şimdi komiklik marileşmiği tabiileşmiştir. | Sahneye (tabii, olduğu gibi çıkıyoruz. Şehir Tiyatrosu komikleri! — Amma. diyeceksiniz ki Darülbedayle mi benzemek İsti- yorsunuz? Onlar gibi sahnede tabii komiklik mi edeceksiniz?. A , sağ olsumlar, ası! onlar bize mek istiyorlar. Dedim ya.. Komiklerin başma gelen pi tavuğun başına gelme Şimdi, sağ olsunlar, onlar da bizimle rekabette. Bu boş lâf kıtlığında Darülbedayi de, olmasın, bizim komikliğe sula- nıyor | Dir ma Şehir tiyat- Galiba Hâzim Beydi. Sahne- den çejektörü çevirip halkın arasına bakıyordu, o akşam ti- yatroyu gelenleri sayıyordu. Bir Bizim Dümbüllü ısmali de burada. ) dedi. Bun- lar, bizim eski i kek polar ! Ben ben hir Ti- yairosunun bizim ğe m elma iktisadi e bir ne- ticesidir, fikrine yin 1! Bilmem yanılıyor muyum ?. Naşlidin bir Hasır vi Arkadaşlardan biri Klişe Neşit ee «Şehir Ti Bey ne yapıyor?» diye sormuş. «Bir arnavutça kurnazlık lâzım deyişi var.. Görülecek şeyl. » demişler. Naşit Bey «Ben arna- vulça ge , ayoll» Süreli ün diyeceğim ran ii ii geliyoruz. Kel Hasanın bir Hatırası © — Merhum Kel Hasan Efem dinin komikliği yalnız sahnede nükteperdazlığından mı İbaretti ? Yani Şehir trosundaki gibi yalmız lm ile mi nükteperdazlık ederdi ? — Ne münasebet beğim ?.. Allah rahmet eylesin, Hasan Ef. esasen nükteperdazdı. Bütün nük- telerini kendisi yaratırdı.. Balan asını anlatayım: Bir gün merhumla Sarıyer tiyatrosunda (oOoyunumuz & vardı. İskeleden kadınları arabaya bin- dirdik. Merhumun biraz eli o sıkıyd. “Biz eşekle gi deriz, ucuz olur. , Dedi ve üç kişi yedi buçuk kuruşa üç eşek pazarlık ederek (bindik. Yolda giderken iki sarhoşa rast gedik. Sarhoşlardan birisi Hasan — Hasan Ağa uğurlar olsunl.. Dedi. Hasan Efendi hiç aldır madı. Sazhoşlardan ötekisi bunun Üzerine: — Kel Hasan, uğurlar olsunl.. Diye bağırdı. Merhum bunü duyar duymaz hiç sesini çıkar madı, eşeğine vurdu: — Dehey eşoğlneşek deheyl.. Bunu işiten ahali kahkalarla düler. Ke İstanbul Muhabiri

Bu sayıdan diğer sayfalar: