1 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

1 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa A0 ıTavukçu!uk Bahsi w l T Mevsim Hastalıklarından: Difteri Hararet ve rutubetin ani ve mühim değişmelerinin sebep ok- duğa — hastalıklardan — birisi de difteridir. Bu hastalığa tavuk çiftliklerinde sık sık tesadüf edi- edilir. Fazla telefat verdiren ko- lera gibi pek bariz alâmet- ler göstermekle berabe hemen hemen onun kadar tehlikelidir. Evvelâ şınu kaydedelim ki insan- lardaki difteri ile hayvanlardaki d fteri arasında hiçbir münasebet yoktur. Tavuk difterisi insanlara geç- mez, fakat insanlardaki difteri tavuklara sirayet edebildiği gibi güvercinlere de geçer; halbuki güvercinlerdeki difteri tavuklara geçmiyor. Bundan da anlaşılıyor ki bütün bu saydığımız difteriye ayni — mikrop #sebep — olmuyor. Tavuk difterisinin mikrobu henüz malüm değildir. Yalnız - miros- kopla görünmeyecek kadar küçük ve her yere, hattâ bir porselen süzgeçe bile nüfuz edebilen bir mikrop olduğu anlaşılmıştır. Bazı- ları bu ayni mikrobun daha hafif bir halde sar! nezleye sebebiyet verdiğini iddia ediyorlar. Difteri —ismi altında birçok bulaşıcı hastalıklar vardır, bun- ların tehlikeleri, inkişaf ve asıl- | ları biribirinden ayrıdır. Şimdiye kadar aralarındaki bu vâzıh — sürette Hastalık daha ziyade son bahar- da kendini gösterir. Difteri, sey- rinin ağır veya seri olması itiba- rile iki hal arzeder, Birincisinde tavuklar iki üç ay kadar uzun zaman hasta kalarak — nihayet zafiyet veya nefes alamamaz- lhıktan ölürler. Ikincisi, iklimi mu- tedil memleketlerde pek az ve fakat uzun kuru ve çok sıcak bir yazı takip eden rutubetli, soğuk, tözgürlı sonbaharlarda çok vaki olur, Umumi alâmetler aynıdır. Bu hastalığın — musallat olduğu bir kümeste evvelâ bazı tavuklar sü- rüden ayrılarak tenha köşelere çekilirler. Hayvan kederli görünür; tüy- ler hafif örpermiş vaziyattedir; iştiha hissolunacak derecede aza- hır; teneflüs güçleşir; hayvan ça- buk ve soluyarak nefes alır. Gırt- lakta ve gaganın dahilinde ke- narlarda kırmızılık ve bazı beyaz lekelere tesadüf edilir. Bu beyaz | lekeler sür'atle büyüyüp difteri | hastalığının arâzı olan bir. takım uzuvların teşekkölüne sebep olur. İşte çiftçiler de tavuklarının difte- riye tutulduğunu ancak bu za- man anlıyabilirler; takat ayni za- manda birçok hayvanlara da gi- rayet etliği, çiftliğin - tamamile hasta bir vaziyete düştüğü ilk bakışta anlaşılır. Telefat, ilk zâit uzuvların te- şekkülünden 8- 10 gün sonra baş- lar. Eğer hastalığa karşı tedbir alınmaz, hastalar ise hastalık yavaş yavaş bü- yür ve mühim miktarda zafiyet ve telefatı mucip olur. Tedbir alınmaz ise hastalık kendi kendi- ne ortadan kaybolur, fakat o çift- likten de artık bir hayır beklen- mez, vaziyeti tehlikeye düşer, hiç bir kiymeti kalmaz. Bunun için derhal mahalli baytar mü- dürlüğüne müracaat ederek aşı yaptırmalıdır. Hastalık, hasta tavuklardan bazı küçük kuşlardan yem ve su kaplarından sirayet ettiği gibi, salya, burun akıntısı ve gübreler- den de geçebilir. Difteride mik- roplar daima hazım cihanı vaşı- tasile bulaşır. Difterinin birçok şekilleri ol- duğunu yukarda söylemiştik; bun- ları gelecek yazımızda ayrı ayrı töreccğiz.comıdı tedavi ve aşıları ildireceğiz. Bazı hallerde vücu- dun muhtelif yerlerinde bir takım lekeler hasıl eder; bu lekeler vü- €uzehirlenmesini mucip olur. Hayvan difteriden ölmese bile farklar | anlaşılmamıştır. | İyi bakılmaz | | | | parça parça kanlarla kerek d.vud.l. bulanmış, pos - bıyıklı Duvar — dibinde- |. Arnavut elini, göğseü ki kan oluğuna üzerindeki çantaya attı.. doğru başlarını | çıî(î'kıî:.vmbi;. "'gl"m' yatırdı.. Biri yine a nnediyor- dum., Fakat ufacık, İnce bıçağını "hıl' bir bıçak çıkardı. Beli- Diğeri sıra ile | ne bir zincirle bağlı bile hayvancağızın iki Mezbahada .. Koskoca Mandayı “ Gümmm !,, Diye Yere Devirdiler !.. : ? TEEZL AÂman Allahım!. : ai Kan, Kan, Kanl. k , Hayvanın Boynun- dan Oluk Gibi, ! Çeşme Gibi Kan Fışkırıyor !.. Dehşet !.. Koskoca hayvanı devirince bıçağı vardular — Çek çek çek çek!.. Tamaml.. Bağla!. uzat o sırığı banal.. Koca manda boynüzlarından yerdeki de- mir halkaya bağlandı. Zavallı kıvranıyor, burnu kanlara sürünüyor, bir türlü kurtulamıyordu., Meşin elbiseli işçilerden biri, kanla ren- gini kaybetmiş upuzun bir sırık getirdi. Sı- rığı mandanın bir ayağından boynuna doöğru soktu, boynuzunun birine dayadı, sonra hep birden yukarıya çekmiye başladı: — Oha, ohal. Ha gayretl. Çek more, dayan morel.. ha, ha, hal.. Ha ceberesicel.. Manda birkaç saniye mukavemet etti. Sonra yavaş yavaş sola doğru gerilemeye, yatmaya başladı.. başını demir halkadan kurtarabilse, dayanırdı.. fakat burnu yerde sürtünüyor, boynuzlarından halkaya bağlı ipi koparamıyordu. Bu dehşetli manivelâ karşı- sında o heybetli manda — dayanamadı, “ gümmmi. ,, diye kos- koca vücudü ile yere devrildi..sopayı çıkarma- mışlardı.. işçilerden biri, boynuzuna dayanan bir ucucunu yukan alarak diğer ucundan basıyor- du. Hayvanın boynu ge- rilmişti. Bütün damar- ları kabarmış, boşlukta kalan ayaklarile debe- lenip duruyordu. Meşin elbiseli, yüzü — Baltalarla param- parça — ettiler yorlırl.Üç zavallı koyun.. acı acı me liyorlar!. Mezba- hacılardan — biri yanaştı. Amma ne çabuk, ne ça- bukl. — Hepsinin de birer bacakla- rindan tutup çe- kulaklarından tut tu; bir, İki, Üçl. Tamami.. Sanki bıçağı zavallıların | boyunlarına değ-| dirdi, boyunları demire bir iki sürttü, sonra mandaya doğru iğildi : — Bas more sopayal.. More oncağızı becere meğir misin?., Dedi. zerinde parça par- Ve böyle hava yolile baz- haneye gönderdiler ça kan pıhtıları dolmuş scağıne | kırılı kırılıverdi!. Ne fena!, olan sol elile hayvanin da »bu- Ben boynumu bükmüş, debe- boynunu şöyle bir s- rası so- lenen hayvancıklara bakarken, vazladı ve gözle kaş ara- rin olu- l kanlı bıçağını koyun sırtlarında ::udı hı:l:ı' hıdy.unın yor. Fa- | temizleyen cellât, yılıştı: oy;l:::n Arl'::îı:ııı'll(ın kat siz — Maramati ne mi dokundu kan, kanl..: Bir terkos de bilir- | Beyefendi? dedi. borusu nasıl patlar da, siniz ki, — Yalan değil dedim, acıdım. taaaaa, havalara kadar ölümün — Vazgeç, acıma beyim, sen su fışkırırsa, öyle!..Oluk ! bulundu | acırsan, bize İş bırakmazlar!. gibi, çeşme gibi '“_—' ';_ ğu yer- Hem söz aramızda, İbrahim aley- PX::'::::'“:'Ş&;"'::: ler, da- kümselam İsmaili keseydi, bu içinde..Taş zeminde de- ima s0- sefer kusura bakma amma, seni re gibi kan akıyor, hay- ğguk ©- yatırırdık burayal.. van debeleniyor, gırtlağı lar, Hele Herif kendi fehvasınca be- içeri kaçıp çıkıyor.. Fakat bilir. mislniz?. Bu adam ta- böyle ö nimle alay ediyordu. Ben de | Etraf, belki Üç met- vuğu nekadar kolay kesiyorsa, mez- ınmın“ takıldım: reye kadar kanla bu- bahacılar de koskoca — mandaları b Tüşhi Fit VÜ SKliy e elilerlai" teröamalin beğüzleğerler ' çok ol ALAY K ÜN duğu — yerler.. Nasıl oluyor da, kalırdınız. yal.. sunuz?;Bu onlarca, mezbahacılarca | yapıştırmıya.. vurdu, pek büyütecek bir şey değil.. İşte bakın, hayvanı öyle debele- nirken yüzüstü bırakıverdiler, #Bitmedi,, Erenköy: Bereket Tavuk Çiftliği () Tavuk ve Tavukçoluğa ait olan müşküllerinizl sorunuz, mütehasaıs size cevap verecektir. burada şedaidihava hüküm sür- müyor ona şaşıyorum.. Hep kan, hep kanlı et parçaları, kanlı eller, kanlı yüzler, hattâ kanlı gözleri, Ne tarafa baksanız, et, ne tarafa baksanız, kan, ne tarafa baksanız, davul gibi şişmiş man- dalar, danalar, inekler !. Bir yerden geçerken, daşım : — Dur!. Dedi. . Koyun kesi- arka- Sonra sordum: — Günde kaç hayvan kesi- yorsunuz? — A beyim, biz farkında | mıyız ki?. Önümüze getirilene 3 basıveririz bıçağı? Eh tahminen şöyle 100 hayvan kestiğim günler oluyor!.. Tabiü alıştınız?. Hiçbir sıkıntı filân çekmiyorsunu?, — Ne sıkıntısı beyim, herkes ---— Kari Mektupları Nöbetçi Eczahanelere Dair Galatada Kuledibinde Rasenfos hanınde oturan Vitali Efendi is* minde bir genç matbaamıza ge- lerek bize şu şikâyetini anlattı: «— Hastamız için ilâç almak Üzere 30-31 temmuz gecesi nö- betçi olan Asrt İttihat eczanesine gittim. Saat 22 idi. Eczane kapali bulunuyordu. Reçeteyi gündüzden bıraktığımız halde eczanenin ka- pah olması hayretimizi mucip ol» du, Gece zilini çaldık. nöbetçi olmasına rağmen eczanenin kapısı açılmadı. Polise müracaat ettim, Banka mevkline mensup 814 nu- maralı polis efendi ile gittik, yine kapıyı açtıramadık. Pollş efendi İstida ile sıhhat müdürlü: ğüne müracaat etmemi tavsiye ederek ayrıldı. Nihayet hastamın ilâcını Dik vanyoluna kadar yürümek ve her eczaneye baş vurmak suretile Türbe eivarında bulduğum bir Höbetçi eczaneden tedarik etmek mecburiyetinde — kaldım.,, Rasenfos Biz, ayrıca bu mezeleyi #lâkadar eczahaneden tahkik ettik. Bize şu cevabı verdiler: — Filvaki evvelki gece eczane. mize bö; bir müracaat yapılmıştır. Fakat o | gitmişti. Yarım saat sonra gelmiş ve | istenen ilâcın Amerikan yakım - olduş ğu anlaşılmıştır. Mesele, sndece bir yemek — münasebetile — gaybubetten ibarettir. Bir Köylünün Teşekkürü Müreftenin Çınarlı köyünden Recep — Efendi gönderdiği bir mektupta — Şarköy Kaymakamı Hayri Osman Beyin köylülerin işleri ile bizzat alâkadar olmasın« dan ve her türlü kolaylığı göster« mesinden büyük bir hassasiyetle bahsetmekte ve Kaymakam Beye etşekkür etmekte işinde ustadır. Bu yüzden ekmeli yiyoruz, elimiz, gözümüz, kulağı- mız ahştı.. Ne sıkıntı çekeceğiz?.. Biraz evvel yatırıp kıtır kıtır kestikleri mandayı şimdi şişiri- yorlardı. İşçilerden biri mandanın karnında sırtından birkaç delik açmış, bir ateş körüğü ile içeriye boyuna hava veriyordu. Nihayet manda davul gibi oldu.. işçi bune dan sonra eline bir sırık aldı, mandanın şiş yerlerine başladı vurdu, vur- du. Ve nihayet sopayı elinden attır — Gel bakalım ustal. d" seslendi.. — biraz evvel gözünü kırpmadan mandayı - kıtır. kıtir kesiveren pos bıyıklı Arnavut, bıçağı bir iki biledi. Baştan sona kadar mandanın derisini ikiye buldu. Sonra mandayı iki çen- gelle ve manivelâ ile tavandaki demirlere astılar. İhtiyar Arnavut kürk soyar gibi koca mandanın derisini sıyırdı, iki dakika içinde çırçıplak yaptı. * Demir teller, çubuklar, çen- gellerle kaplı koca mezbahada | binbir ses var.. Sucu sesleri, ba- gırtılar, manda, koyun, dana bös ğgürtüleri, çınçın çınlayan Arna- vutça haykırışlar.. Mezbehanın önünde kum gibi mandalar, öküzler, danalar dola- şiyor.. Ayakkaplarıma — baktım: Ta derisine kadar kana batmış!. Kan kötü şey vesselâm!. Beni bile kan tutmuş!. Başım ağrıyorl.. — *

Bu sayıdan diğer sayfalar: