6 Eylül 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15

6 Eylül 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| 7// | Aşk ve macera romanı Polis müfettişile birlikte birkaç Merdiven İnerek otelin barma doğru ilerledi. el Üüi Koridorda terliklerle koşan bir kadın ayağının — sesi - duyuldu. Sonra kızıl trnaklı beyaz bir el Üstünde 206 numara olan bir ka- piya Celâşh telâşlı vurdu. İçerden &es yoktu. Beyaz el tokmağı çevirdi. O kapıyı açtı. Burası şimdi küçücük bir aralıktı ve arkasında bir ikinci kapı daha Vardı. Şimdi kızıl tırnaklı beyaz el o kapıyı da vurdu. Bu defa İçeriden bir ses cevap verdi: — Girinir. Kızıl tırnaklı beyaz el bu tok- Mağı da çevirdi. Ve birdenbire açılan kapının Önünde mösyö Do- Mmonsky'nin kâtibi, mai bir sabah- hğa bürünmüş genç bir. kadın Bördü. Sarı saçları omuzlarına doğru düşmüştü. Sanki iyi toplyamadığı timonodan kâh bembeyaz bir omuz kâh ipek kombinezonların tama- | Mmile setredemediği güzel bir vü- Cüt görünüyordu. Gevç kadın titi- | ! geldiği — Mösyö diye yalvardı. Mös- -| Tiyen ve telâşlı bir sesle: YÖ rica ederim.. Beni bir dakika odanızda saklayınız yalvarırım s'ze bana —müsaade ediniz odadan çıkmıyayım. Kısaboylu sarı — bıyikli adam gözlüklerini düzelterek: — buyrunuz. madam — dedi, Biriniz. içeriye, Burası küçük bir salondu ve bu salona karşılıklı iki kapı açı- liyordu. Bu M'ösyö Domonskynin diğerinde de kâtibinin yatak odalarına geçili- Yordu. kapılardan birinden İçeriye giren mavi gimonolu | kadın kâtipten müsaade isteme- den kapıyı kilitledi. — Ne yapıyorsunuz madam? — Aman durunuz.. Zannede- Tİm koridorda ayak sesleri var.. Aman içeriye girerse mahvolurum. Madam size yardım etmesini Çok isterdim.. Fakat söylediğiniz Sözlerden hiç birşey anlıyamıyo- Ökm.. Sizi takip eden kimdir? — Kocam.. Kocam.. Ah mösyö İstirham ederim beni onun eline rakmayınız.. Kapıya kulağını dayayıp dışa- « Psıni dinleyen kadın bütün vücu- dile titriyordu: — Sizi burada muhafaza et- Mek isterdim madam. Anlıyorum Zevcinizle aranızda ufak bir ihilâf Ver galiba. Fakat kendisi sizi İısn= 'ı’:'h'ru... Ve burada am- It'ılc 'knn::::!:ııuxı belki yüksek nezardikkatini :;;:h komşuların der. Müsaade ediniz aşağıya otel direksiyonuna | telefone ı_ıl.eyim.. Onlar adam Yyollarlar, sizi odamıza götürürler. Çünkü bu odada oturan zat kekdi dairesinde gürültü olmasını işte. Mmez. Genç kadın adamın - sözlerini dinlemiyor gibi idi. İçinde bulun- duğu büyük bir korkunun tesirin den deliye dönmüş gibi idi. Şimdi kapıyı dinlemekten vaz- | Rtçerek odaunmm ortasına doğru Yürümüştü, ellerini biribirine ka- Vuşturarak: K — Ah mösyö dedi. Beni ona muhafaza ve himaye ediniz yal zarım... Çok vahşidir ÜY oa a mamu d o aa V | Yazan h Suat Suzan ve kıskandığı zama ne yaptığını bilmez. Şimdi arkamdan koridora fırladı. Elinden dar öbür koridordan buraya saptım ve hemen odanıza girdim. Ve bunu gsöylerken Mösyö Domonskynin — kâtibinin yanına yaklaşmış olan genç kadın elle- rine sarılıyor: — Bana odanızda kalmağa beş dakika müsaade ediniz, beni muhafaza ediniz... Beni muhakkak bir ölümden kurtarınız. Diye yalvarıyordu. — Biraz sakin olunuz.. sükünet bulunuz. Sözünü tekrarlıyan kâtip ne yapacağından mülereddit etrafına bakıyordu. Burası pembe eşya ile döşen- miş şık bir salondu. Ve salona açılan iki yatak oda kapısının ikisi de açıktı. Miyop adam: — Madam dedi yalnız sirzin burada fazla kalmanız — doğra değildir... Belki zevceniz farkına varır da kapıya gelir... Ve kapıya zaman çok fena - olur çünkü bu odaları İşgal eden zat tanılmış bir şahsiyettir. İsminin hiçbir rezalete karıştığım istemez. — Beni kapı dışarı mı ede- çeksiniz?.. : Biraz kurtuldum | Bu Başı Ne Yapalım ? — 30 - 6 - 9 - 934 Diyen genç kadın sanki kor- kudan fenalaşıyormuş gibi sende- ledi. Ve miyop adam onu kolları arasına aldı. Tam bu esnada oda- nin kapısı şiddetle vuruldu. Miyop adamın yüzüne kollarını geçirmiş olan yenç kadın: | — Eyvah mahvoldum. Diye inledi... Öteki asabiyet içerisinde boynunu bu kollardan muhafazaya çalışarak: — Madam — dedi, yapacağız?.. Aman yarabbi onun boynuna kollarını geçirmiş olan kadın bu boynu ne de sıkı tutuyordu. Ka- pı yine tekrar vuruldu: — Beni bir yere saklayınız. Ve genç kadın nazarlarile ka- çabilmek için bir yer arıyordu. Nazarları birdenbire sağ ta- raftaki odanın kapısından içeri daldı. Orada ufak bir nokta Üze- rine bir an daldı. larını kâtibin boynundan” çözerek © odaya kaçtı. Kapıya daha şiddetle vurulu- yordu: — Kim var orada?.. — Açınız bir dakika kapıyı.. rica ederim açınız... Miyop adam kapının önüdeki gürültünün artmamasını arzu ettiği için kapıya yaklaştı. Ve kapıyı Açtı. Şimdi ne (Arkası var) Denizyolları İŞLETMESİ . Acenteleri : Karaköy Köprilbaş Tel. 42362 —Sirkaci Mühürdarınde Han Tel. 22740 SaHezmam> —— Bi Mersin Sür'at Yolu vapuru 7 ANAFARTA — Ytpana Cuma 11 de Sirkeci . rıhtı- mından kalkacak. Gidişte - İz- mir, —Antalya, Mersin'e. Dö- nüşte bunlara ilâveten, Alanya, Küllük, Çanakkale'ye uğraya- caklır. (5441) Bartın Yolu BURSA Ve Perşembe 19 da Sirkeci nıhtımından kalkacaktır. *5442,, TRABZON Sür'at Yolu KARADENİZ YERane G iylül Perşembe 20 de Galata rıhlımından kalkacak, Gidişte İnebolu, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Hopa'ya. Dö- nüşte bunlara ilâveten Pazar, OrF, Polathane'ye — uğrayacak- tır. “5443,, KARADENİZ Cumartesi Postası ERZURUM vapuru 8 'ylul Cumartesi 18 de Galata tıltımından kalkacak. Gidişte İnebolu, Sinop, Samsun, Gire- son, Trabzon, Rize, Hopa'ya Dönüşte bunlara ilâveten Pazar, Sürmene, Fatsa ve Ünye'ye ui acaktır. — - Öz Türkçeyle Deneme Konuşma Dili, 'Yazma Dili Osmanlıcada, Türk diline yabancı deyim (1) leri kattıkları yetmiyormuş gibi konuşma dilile, yazı dilini de biribirinden ayırmış'lardı. Konuştukları gibi yazmaz, yazdıkları gibi konuş- mazlardı. Sade dille konuşanlar, yâzılanları anlamakta güçlük çekerlerdi. Hele illik ( 2) işlerinde çalışanlar Türkçe deyimlerin İstekle (3) başka dillerdeki karşılıklarımı arar, bulur, yazıda onları kullanırlardı. Öz dillerile yazı yazan- lara kaba Türkçe yazıyor demek korkmazlığını (4) gösterenler bile vardı. * Yazı ile konuşma - biribirinden ayrı nemneler (5) değillerdir. Korgu karşıya gelenler biribirlerile konu« şurlar, karşı karşıya gelip biribirlerile konuşamıyanlar söylemek istediklerini çazına (6) yazıp gönderirler. Karşı karşıya ge'dikleri çağda ne yolda konuşuyorlarsa, öylece yazma- mak Için sonduk (7) yoktur. Eaki — çağdakilere — benzememek, onların bu kötü çığırımı bırakıp; ko- nuşma dilile yazı dilini biribirinden ayırmamak ilk işimiz olmâlıdır. Han- carı (8) konuşuyorsak öyle yazalım. Yazımızi — okuyan — konuştuğumuzu | duymüş gibi ne demek İstediğimizi kolayca anlayıversin. Hele beylik (9) İşlerle kendine göre (10 ) işler İçin ayrı ayrı yazı dilleri kullanmak değin (11) saçmalık olamaz. Konuşma dili, yazı dili, kendine göre yazı dili, beylik yazı dili birdir, bir olmalıdır. İsmet Hulüsi (D Deyim: Kellme (2) Tilik: amt makata (©) İstoki Kant W) Çür'et: Korkmazlık (©) Nesne (6) Çazın: (9) Beylik: Resmi (10) Kendine göre Husus 411) Değini Kadar Ve sonra kol- | | yaşındaydı. | müdür Vedat beyin odacısı idi, bğnizdeki Ceketin YZ ReI ? Sahibi — İAti bü ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Hanımın sur. dibindeki evini bul- muş, kendisile görüşmüştür. Mu- harririmiz müşahede ve intibala- rını şöyle anlatıyor: Evliya — camlinin karşısında, tenekelerle tamir edilmiş ahşap bir evin yarı aralık kapısını çal- dim. Loş taşlıktan bir kadın sesi: — Kim o... Başıma bir bez alayım da buyrun efendim, dedi. Kapıdan fırın ağzı gibi çıkan yakıcı bir sıcaklık insanın yüzünü yalıyordu. Birdenbire — ürktüm, acaba yangın mı var diye gerile- dim ve sonra sordum; — Sübriye Hanımın evi burası mı, şu, izini kaybeden — Celâl Efendinin refikası Sabriye Hanım? — Evet burası. Ben annesi- yim. Buyurun içeriye.. İçeriye girdim. Sıvasız, Bağ- dadileri sırıtan taşlıkta iki tane uzun Ardıç kömür yatağı vardı. Yatakların uçları yanmış, iki yaşlı hanım önlerine birer liğen içinde nişastalı su ile güllâç yapı- yorlar. Şerife Hanım içini çekti ve derdini şöyle anlatmıya başladı: — Celâl benim damadım. Ta- mam yedi senedir bu derdi çe- keriz. Kızım Çapa tütün depo- sunda çalışırdı. Henüz on dört Celâl da orada Kızımla sevişmişler. Hiçbir şeyden haberim yok. Hattâ kızım iki aylık gebe olmuş. Nihayet Vedat Bey: “Hanım, bunları evlendire- yim.,, dedi. Biz de bunun üzerine düğün yaptık. Şerife H. bu sırada sokağa seslendi: — Vedat Vedat!.. İçeri 7 yaşında elindeki fran- cala parçasını kemiren nur topu gibi bir oğlan çocuğu girdi. Şerife H. devam etti: — İşte böyle birde yavru doğurdu. Celâl kızımın yanında altı ay kaldı. Hergün kızımı, ço cuğunu düşür, diye döverdi. Ni- hayet birgün ortadan sırroldu. Arattık, taratlık tamanı iki sene bulamadık. Meğer kendisi kon- yalı imiş, Nihayet üç sene evvel boşan- ma davası açlık. 9 ay evvel de boşanma kararı aldık. Fakat pa- ramız olmadığı için ilâmı alama- dık. İşte güllâç yapıyorum. İlâm parası tedarik edeceğim. Bir sene evvel Celâl tekrar bana geldi: “Ben Ankarada iş buldum. Karı- mı, Ççocuğumu oraya götürece- ğim,, dedi ve götürdü. Oradan Konyaya gitmiş. Kızımı hergün dövmüş. Nihayet kızım canını kurtararak — buradan — gönderdi- ğim para ile buraya kaçtı, geldi. On gün evvel de Celâl tekrar gelmiş. Sabriyenin önüne geçmiş ve başından ağır sürette taşla yaralamış. Kızım şimdi fabrikada çalışıyor. Hiçbir şeyden haberi yok. Cejâli üç gün evvel burada bahçeli kahvede tavla oynarken gardüm. Yanımda çocuğu da vardı. Bize hiçbir. şeye — söylemedi. Kızım güya kiracımızın oğlu Enverle evlenecekmiş. Bunu kıskanıyor- muş. Halbuki Enver Ankarada askerdir. Acaba Celâl kaybolursa kızıma bir suç gelir mi? ,, Şerife Hanım sözlerini burada bitirdi. Ben çıkarken arkamdan sesleniyordu: — Beyoğlum.. Celâli bulur- larsa bana bir haber gönderiver olmaz mı? ——— ŞAT Yüksek İktısat Ve Ticaret Mektebi Müdürlü w *0 ğünden: 1 — Mektebin her kısmının kayit ve kabul işi 3 Eylül 934 te balıyarak 24 Eylül 1934 akşamına kadar sürecektir. 2 — Kayıt işi Pazartesi, Çarşamba ve Perşembe günleri sant ondan onaltıya kadar yapılır. 3 — Mektebe girmek istiyenler kayıt ve kabul şartlarını tafsi- lâtile öğrenmek üzere her gün mektep idaresine müracaat edebilirler, 4 — Mektebin birinci ve ikinci kısımları için müracaat eden- lerin adedi her kısım için ayrı ayrı tayin olunan kadroyu tecavüz ettiği takdirde içlerinden müracaat tarihi sırasile iyi ve pek iyi derece mezun olanlar ve bunlar arasından tahsillerine fasıla verme- müş bulunanlar tefrik ve tercihan kabul olunur. $ — Yüksek Iktısat ve Ticaret kısmına liselerden iyi ve pek iyi derecede mezun olanlar kayıt ve kabul olunur. 6 — Mektebin her Üç kısmında mecburi lisan fransızcadır. Almanca ve ingilizce ihtiyari olarak tedris olunur. Yüksek iktısat ve ticaret kısmı ile Ticaret lisesine almacak talebenin en az lisc ve ortamekteplerde tedris olunan derecede fransızca bilmeleri meşruttur. T — Kayıt ve kabul için aşağıda yazılı vesikaların müdürlüğe hitaben yazılacak istidaya bağlanması icap eder: 1 Mektep şaha- detnamesi veya - tasdiknam inin aslı 2 - Sağlık ve aşı raporları 3 - Hükümetçe musaddak iyi vesikası 4 - Hüviyet cüzdanı 5 - Üç adet fotograf 6 - Mektep idaresinden alınarak doldurulacak beyan- nameler. Bu vesaiki tamam olarak tevdi etmiyenlerin kaydı İcra edilmez. 8 — Mektebin her üç kısmı nehari ve muhtelit olup tedrisat öğleye kadardır. — “ 5242 ,, İstanbul Belediyesi İlânları Kadıköy İbrahim ağa mahallesinde kulübe Kızıltoprakta Zübtü Paşa mektebi : $i Hal binasında S1 No. hı dükkân : Muvakkithane caddesinde arsa Teminat 2 — Lira 45 l " 85 « t 7,5 » Yukarda yazılı mahaller kiraya verilmek üzere açık Mmüzaye- deye konulmuştur. Talip olanlar şeraiti anlamak üzere !ıırıün. müzayedeye girmek için de hizalarında yazılı teminat akçesi mak- buzu ile S/9/934 Cumartesi günü saat 14 e kadar Kadıköy Kay- makamlığı ve B. Ş. Encümenine müracaatları. 44924,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: