September 10, 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

September 10, 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YSDÜY AAi İA Ğ ae S e . | h $ | , | Resimli Bu: Milit Roman eeT e N Moman TOMBUL MİRASYEDİ No: 26 Yazanı Sermet Muhtar 10 - 9 - 984 Muhzır, Kadı'nın Sag Elı İdi.. Bir, iki yüz kuruşluk nikâh davası, 40, 50 kuruşluk mafaka |davası, tahtı hacire alınan müflisi ma'tuhtan veya dikili ağacı bu- | lunmayan beş parasırz mefkuttan talep gibi laşey — mesabesinde mevat ise, bunlarla meşgul olmak dâkika zayl etmek abes. Şayet okkalıca bir veraset ve tahriritereke, mallı — mülklü bir gayrireşidin İsbatırüştü, varidatı oluk gibi akan bir tevliyete la- tihkak kabilinden — yağlı ballı nesnelerse gözler dört açılmışken sekiz açılacak. Talia, divanhaneyi, ağır ezgi, fıstıki mekam, bir iki dolaştıktan sonra yavaş yavaş, en göz kes- tirdiği kimselerin yanına soku- lacak. Aşinalık açmağa bahane mi yok?. Cıgarasına ateş istemek... Öğle veya ikindinin okunup okun- madığını sormak... Dava ile en alâkadarlığı görüleni, — bir eski ahpaba, daha eylisi bir hac arka- daşına benzetmek. Talia efendi, gayet lâübali, omuzuna vuracak; müşkülünü soracak. Bazı dertlinin dili tutulursa da çoğunun ağızı durmaz, boyna İşler, Hele mah- keme divanhanesinde, Kadıkapı- sında olanların. Binaenaleyh, hazretin dünden teşne olacağı âşikâr. — Açacak çeneyi, başlıyacak derdi derunu dökmeye. Muhzir, gizli bir İşaretle re- fakatindekileri savdıracak; ikinci bir işaretten sonra, etrafın nazarı dikkatini celbetmemek için, kendi önden, öteki yirmi adım peşinden havluyu aşacaklar; — kuytu - bir kenara - çekilecekler; — baş başa kalacaklar. Mulızır efendi muhatabının müş- külünü büyük bir ehemmiyet ve can kulağile dinliyecek. Dinler- ken etvar ve İşmi'zazata fevka- lâde dikkat gerektir. Evvelâ pek ciddiyet; gitgide mülâyimlik; daha sonra - samimi- yet ve mütebessim bir çehre, Müvacehedekinin bal alacak arılığına kanaat kasıl oldu mu, İş tamam; açacak ağzı: — Otuz küsur s#enedir. muh- zırım. Bu mahkemenin dört du- yarı içinde saç, sakal ağarıttım, kadının çeşidini gördüm. Gelgale- lim şimdiki nâibüşşer'imiz efendi hazretleri ayarında ne bir hâkim geldi, ne ben gördüm, ne de işit- tim. Hukuku Ibadı gözetmek, ada- | leti korumak, bususlarında lâşek velâ şüphe Ebüssüudü zamandır. Hiç hayıf- lanma, keyfine, rahatına bak - bi- rader, Hakkı nâhaktan öyle şıppa- dak tefrik eder ki sen de şaşa ka- hırsın. Bu beton kapı yapılır yapı- maz, sesi yavaşlatarak bir - İstirt- ratcık: — İlâhi aziz birader, tuhafaın, Bu altı üstüne gelesi dünyada tuzu kuru olan kaç kişicik var ki?.. Hepimiz bir türlü... Sesini daha yavaşlatacak; he- yecandan titretecek; ellerile de göslerip tarif edecek: — Şu içerideki koskoca kadı yok mu, Onun .ı.ıı..ı bile bana sor iki gözlüm. İçtiği zehir, kefen. Sebebi aşikâr. Zıvılfı,dııı kesirlilaile; Istanbulda üç karısı, Allah bağışlasın — sekiz — evlâdı, Jokuz on tane de nür topu gibi nu var. Eldeki, avuçtakini ihkakı hak etmek | Asman kırmasının araba fabrikası, solda damı görülen binanın bitişiğinde idi göndermekten biçare adamcağız fevkalâde müzayakada; — hemen hemen nanpareye arzı ihtiyaçta. Halbuki firavun kadı o zaman- lar mücerret. Vakıa dört beş kere lanet halkasını boynuna geçir- mişse de o hinlerde bekâr. Çoluk olmadığı gibi çocuk ta yok. Muhzır efendi bu sırada kula- ğa eğilecek ve sesi daha yavaş- latacak: — Lâkırdı aramızda, gırtlağına kadar da borç içinde. Hattâ şa arka sokakta, çeşmenin karşısın- da mahiye iki aıtına kiraladığı hanesinin altı aydır kirasını bile veremedi. Zavallıcığı. —sabahlara kadar uyku tutmuyor., İşi taata, ibadete dökmese oynatıp — gidi- verecek. (Verilemiyen kira bedeli, mubatabın - kelli felliliğine göre, bir seneye, iki seneye — kadar çıkarılmak caizdir,) Ve başım kaşıyıp bir of! çektikten sonra ilâve edecek: — Bizde bir odalı kulübemi- zin Üç aylığını askıya astık ya, oda başka bahis, O esnada bir az günaha da girecek: — Cenabt Hakkın işine de akıl ermiyor. —Böyle namazla oruçla - ömlür geçiren, evrat ve Bir Facia İki Çocuî Kır;ç Oca- ğında Boğuldular Tevkl/ edilen Hüseyin Ef. Bakırköyünde cuma günü bir cia olmuş, iki çocuk o civarda Hüseyin Ağa İsminde birisinin kireç ocağında oynarlarken top- rak çökmüş ve çocuklar kuyuya düşmüşlerdir. Biraz sonra çıkarı- lan çocuklar iki saat kadar ya- şamışlar, sonra ölmüşlerdir. Hüseyin Ef. Adliyeye verilmiş, Sultanahmet Birinci Sulh Ceza mahkemesi tarafından hakkında tevkif kararı verilmiştir. ezkârla geceyi gündüze katan, veliyullah mertebesindeki bir zati âli kadir, bu muzayakaya ve İş- kenceye düçar — olsun, doğrusu zihnim almıyor vesselâm! Muhatap, ahmaka zeydün değil a, dilin altındaki baklayı derhal çakacak. Çakmazsa — öküzdür; öküze de üvendire lâzım, Bu sefer, üvendire ile dürtüşler gibi kafaya dürtüşliyecek baklayı ayanbeyan çıkaracak. Sahibi maslahat işi çaktı diye- Hm. Fakat onun mevkiide güç. Kime versin, nasıl versin, ne kulp bulsun? Kadı Efendinin birikmiş kira bedeli diye gökten düşer gibi liralar sarkıtılmaz ya.. İş bu kıvama gelince Muzır Ek. hemen atılacak, yüreğe sa serpecek: — Orası kolay bebirader. Gümrükten mal kaçırmıyoruz; acelesi yok. Sen ikimize de bir haber edeceksinya, ne zuman olsa edersin, Talianın rolü buraya kadardı; alt tarafını başaracak Firavn kadı İdi. Zira keyfiyeti büsbütün muhzı- rın görüşüne ve telâkkisine bırak- mak olmazdı. ( Arkası var ) —ai , Ka Su Sporları Haftası İstanbul su sporları - kulübü — rele liğinden: 16 Eylül 1934 Pazar günü başla- mak ve yalaız kulüp azalarına mah- #u8 olmak Üzere bir spor haftası tertip edilmiştir. Bütün faal azamın İştiraki ve işti. rak etmiyenlerle bütün azamız muh- terem allelerinin huzurlarile aahala- rimizi şereflendirmeleri rica olunur, Müsabaka gün, saat ve yerleri aşağıya yazılmıştırı 16 Eylül 934 Pazar saat 10 kürek Moda, 16 Eylâl 1934 Pazar saat 14 yüzme Moda, 21 Eylâl 1934 Cuma saat 9 atletirm Fener. bahçe St., 21 Eylâl 1934 Cuma #mat 15 yelken Moda, İştirak edeceklerin kayıt İçin mü. sabaka günlerinden nihayet İkl gün evınl kulübe mi tları rica olunur. vasaesesestRdesensaseca Aı.ıl Teşekkür — Uzun z8. mandanberi çekmekte olduğum apan. disit / bastalığımı, yaptığı mühim bir ameliyatla — tedaviye muvaffak olan Elâziz sskeri hastabanesi - oporatörü Yüzbapı Veysi Beye vae hastahanede yattığım müddetçe kıymetli yardımla- rıni esirgemeyen Hemşire Seher Ha. nımla diğer arkadaşlarına alenen te- gekkür ederim, nııı.ı. ıııııııı oğlu Mehi Mehmet L—. EMNİYET MESELESİ Teksayt prezervatifleri ( kaput ) tazyiki hava ile birer birer mua- yene edilmişlir. ( Baştarafı 1 inel ııylıdı) meden hemen “Uğursuzluk,, dam- gasını vurmiya - kalkışırlar. — İşte kafaları bu kötü - telâkkilerden kurtulamıyan bazı kimseler Maç- kada çok güzel bir ev için *“Uğursuz,, “Tekinsiz,, tabirlerini kullanıyorlar. Bu ev, Maçka cad- desinde, aari, güzel — bahçesi olan çok şirin ve pırıl pıril bir evdir. Fakat etrafında tüy- ler ürpertici hikâyeler söyle- niyor.. Bu evin ilk sahibi esra- rengiz bir surette ölmüş, verese evi satılığa çıkarmış, kimse ab mamış. Nihayet ecnebi oldukları için böyle rivayetlere aldırmıyan Macarlar bu bioayı satın almışlar. Onların da her biri ayrı ayrı felâketlerler Glmüşler, ev ikinci defa satılığa çıkarılmış, yine talip çıkmamıştır. Bu sefer de; — Hiç böyle saçma şey olur mu ?.. Diye evi bir Türk mühendisi almış, zavallı mühendis te hay- rzetler verecek bir şekilde ök müştür. llk Kurban.. Hayrot verecek bir tesadüf halinde dizllen bu vak'alar, ha- kikaten İnsana dehşet verecek bir şekilde cereyan etmiştir : Macarlar, binayı satın alıp Macar sefarethanesi ittihaz et- mişlerdi. Bir müddet geçmeden sefaret kâtiplerinden birisi bu binada kanlı bir şekilde ök müştür.. Bu — felâketi — daha büyük — bir — felâket — takip etmiştir. Macar sefaretinin kâtipleri kadın misafirlerile bir gün Kına- hadadan modaya kayıkla geçer ken ansızın bir. fırtına patlamış, sandal devrilmiş, sefaret heyeti denize dökülmüş, her birl dalga- ların arasında uzun müddet çır- pına çırpına, bibirlerini kurtar- mak için tüyler ürpertici şekilde biribirlerine yalvararak, feryatlar içinde ve mecalleri kesile kesile birer birer boğularak kâmilen ölmüşlerdir. Bu feci kazayı o zaman gaze- teler çok elim tafsilAtile yazmışlar, ve bütün İstanbul vak'a tafsilâtını kurtulan kayıkçının ağzından dim liyerek umumt büyük bir teessür içinde kalmıştı. Kayıkçı hâdiseyi anlatırken diyordu ki: — Macarlardan sağ kalan son genç kız devrilmiş kayığa tırnak- larını geçirmiş, çırpınıp duruyordu. Nlbıyel kuvveti — kesildi, — elleri sandalı tutamıyordu. Bana türkçe olarak ciğerler yırtıcı bir halde yalvarmaya başladı: (Kurtar beni! kurtar benil!) kızı — saçlarından kavrayıp bir müddet su üzerinde tuttum, Genç kız kendini kaybet- miş, titriyor, inleyip ağlıyordu. Nihayet benim de mecalim ke- sildi. Saçları elimden kurtuldu ve deniz, genç kızı- bir hamlede yuttu, dalgalar —arasında kay- boldu. Mühendis Şevket Beyin Başına Goleri Bu müthiş hâdiselerden sonra Macar sefareti binayı hemen sa- tılığa çıkarmıştır. Fakat uzun müddet müşteri çıkmamıştı. Nihayet bir Musevi vasıtasile evi, yol İnşaat mühendislerinden Şevket Bey satın almıştır. Şevket B. demiryolları İnşaa- tımızda tanınmış, ııluılı. kiy« (2396) | metli bir zattı, Böyle garip şayla- Bu Zamanda Böyle Şey Olur Mu ; Sahiplerinin Başına Fe- lâketler Gelen Bir Ev! lırı hiç ehemmiyet vermeden binayı almıştır. 4 Bir müddet sonra mühendis gilesile bir Avrupa seyahatine çıkmıştır. Viyanadan geçtikleri sı- rada orada eski ahbaplarından bir doktora tesadüf etmişler, doktor kendilerine — şöyle bir teklifte bulunmuştur: — Yahual bir daha bu fırsat ele geçer mi? Dünyanın her tara- fından buraya tedaviye yeliyorlar. Hazır yolunuz düşmüşken kendi- nizl meşhur — profesörlere — bir muayene ettirin... Mühendis, doktorun bu teklifini muvafık bulmuş ve sırf Viyanada böyle bir fırsattan İstifade etmiş olmak için kendisini muayene ettirmiştir. Fakat muayene neticesinde profesörler dehşetli bir haber vermişlerdir. Mühendise: — Daha bir haftalık ömrünüz var! Demişlerdir. Uğursuzluk Başlıyor Zavallı mühendis dehşetli bir lhıyrıt içinde kalmıştır. Profesör« er ise hâ suretle izah ıhlılwdrıw B ler ve (Lukosit) ler bitmiştir! Eğer sağlam bir adamın kani zerkedilmezse ölüm muhakkaktır. Zavallı adamcağız derhal kan verilmesini talep etmiş, adamcağ:- za Üç defe kan zerkedilmiş. Istan- bula dönmüşler, fakat Şevket Bey en !ınınmıı doktorlarımızın gay- ı“?ıı kurtulamıyarak vefat et İşte bu gırip ve fevkalâde ölüm tesadüfleri bu bina etrafınr da tekinsizlik, uğursuzluk gibi hiç yerinde olmıyan şaylaların dön- mesine sebep olmuştur. Halbuki bu asırda, bilhassa Maçka gibi Istanbulun Yüksek bir semtinde bu tesadüfleri uğursuzluk, teklin- sizlik gibl şeylere atfetmek ne kadar manasızdır. Bu asırda böy- ke vehimlere düşmek, her halde garip ve çirkin bir şeydir. z LM Sözün Kısası Müstakbel Muharebe Nasil Olacak ? A, E ( Baş tarafı 3 Üncü sayfada ) e olmaları lâzım. Halbuki bu efen- dilerin dövüşmeyi değil, horoz dövüştürür dgılıı insanlari dövüş- türmeyi sevdikleri malüm, Hayır, bunu tavsiye etmiyorum, fakat — bana öyle geliyor ki müstakbel muharebe yine 6 kişi arasında cereyan edecektir. Bunların üçü Alman kimyakeri, üçü de Fransız Alimldir. Geriye kalan nüfus İçin, gömülmeyi beklemeden — başka yapılacak şey yoktur. Yalnız işin fena noktası bu neticeden sonra artık topa, tüfeğe, mitralyöz ve gaz maskesine lüzum kalmıyaca- bir mesele daha var: Kimyaker efendilerin maçından sonra ortadâ dövüşecek kimse kalmıyacağına nazaran fazla veya eksik nüfustan hangisi daha iyidir, bir türlü karar veremiyorum. Fouzardierden kumsa. _______ğ—__._—______._____________________ | ğ ğ ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: