3 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

3 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tü 3 Bikinci toşrin. İktısadi Hayatta Garabetler Amele ücretinin bir avuç pirinçten ibaret olduğu Japonyada sanayl - ha- yatı çok ileri gitmiştir. Japonyanın sayısız fabrikalarında istihsel okadar fazladır ki bunları Japonyada doldu- racak depo bulmak imkânsırz olduğu gibi, dünyanın bugünkü iktisadi yidişi kargşısında bu milyarlarca ton mala Mmüşteri temin etmek de mümkün dı.lldl_ı. Fakat buna rağmen — Japon- lar, fiatları yüzde doksan derecesinde kırmak suretile mallarını gönderecek pazar bulabiliyorlar, Japonyanın bu hareketinden doğan rekabet pek müthiştir. Elli liraya bir kamyon, bir Tiraya bir top kumaş, elli kuruşa bir çuval şeker satan Japon — tacirleri dünya milletlerini — Iktisadi rekabet bususunda dehşete vermişlerdir. Fa- kat kontenjan ve gümrük duvarları, bu baş döndürücü veuzluğun bile aça- mayacağı kadar yüksek olduğu için Japon iktisatçıları, bam başka bir İktisadi rejğim kurmuşlardır ve şudurı Japonya, kendisile ticaret muahe- desi olan devletlere, yukarıda söyle. diğimiz kadar ucuz fiyatlarla Japon malı gönderiyor. O devlet bu Japon mallarının üstüne kendi damgasını vuruyor ve sonra bunları kendi heta- bına, tcaret muahedesile bağlı bulun« duğu başka devletlere satıyor. Burada birinci şahıs, asıl mal sahibi olan Ja Ponyadır. İkinci şahia, Japon malını Tlk satın alan devlettir ki köprü va« zifesini görüyor. Üçüncü şahıs ise; İkinci şahıtan ara yerdeki ticaret mükavelesi — mucibince, — bilmiyerek Japon malı alan devlettir. Bundan çıkan netice şudur: Japon- şa kendi malını istediği fiyatla sata« bildiği gibi, aradâ köprü vazifesini gören ikinci şahe ta, Japonyadan | ucuz aldığı malı üçüncü şabsa: biraz fiyat zammile satarak aradaki komiz- yondan kazanıyor. . — Bazı İngiliz tacir ve fabrikatörle« rinin, Japonyadan ucuz aldıkları mal- ları, damga değiştirdikten sonra bir miktar zam yaparak kendi müztem- Tekelerine satmaları da ayrı bir dala« veredir. İktısadi buhran bugünkü gel İinde sürüp gittikçe daha çok — garas betlere şahit olacağımızdan hiç şüphe etmiyelim. — & No .35 Bi Sbefir Tiyiskküm 16 ler y am banımı atıldı; a — Ne müzayedesi ayol.. Hallerinden semtin yabancısı oldukları anlaşılan bu ziyaretçi- lere mahallenin girdisi çıktısımı bilen bir adam salâhiyeti ile ma- lümat vermek - hallacın hoşuna gitmişti. Traşlı yözünü katmerleştiren yayık bir tebessümle: — Ne müzayedesi olacak dedi. Alemi kafese koyup borç takma. nın cezası. Beyoğlunda — bir iki mağazadan — veresiye — almışlar. Terzilere dünya kadar borç tak- mışlar, onlar da haciz koydur- dular, Dün mezat oldu. Çok Ve hıncını — almaktan — gelen bir gururla ilâve etti. — Arada bizim — sekiz lira kaynadı yoksa.. komşuluk - hatırı idi. Ses çıkarmadık yoksa ben de bir arzıhal dayardım. Biz fakir esnafız. Hovardalığımız — yoktur amma halimizi biliriz. Öyle şata- fatımız yoktür. amma — börcü: muzu da tanırız. " $ Gençlerindir Fransada Sosyalistlerin Muhalefeti Narbon (Fransa) 2 — Sosya- listlerin lideri M. Leon Blum, dün burada bir nutuk irat ederek Dumerg kükümetine karşı - şid- detli bir lisan kullanmıştır. Amele - Patron Mücadelesi Amerikada Bu İş Pek Biteceğe Benzemiyor Nevyork, 2 (A.A.) — M. Ruz- veltin, bir sanayi — mütarekesi akti hakkındaki teklifi amelenin, muvafık olmakla beraber teemnili cevabı ile karşılanmıştır. Serma- yedarlar ise mukabil bir teklif serdetmişlerdir. Filhakika, Amerikan fabrika- törler birliği, işçilerle patronlar arasında aktolunacak mütarekenin şimdiki çalışma şartlarının değiş- memesi şartına bağlı olmasını istemiştir. Hindenburgun Eski Vasiyeti Berlin, 2 (A. A.) — Geçende ölen Reislclimhur Mareşal Hinden- burgun arzusuna tevfikan Hinden- burg ismini taşıyan teberru, ge- çen senelerde olduğu gibi yapı- lacaktır. Şu halde bugün 150 hisseye ayrılan 425,000 mark, harp malülü olan 2.838 kişi ara- sında taksim edilecektir. Italya Müstemleke- lerinin Sergisi Müstemlekât Nazırı Tara- fından Merasimle Açıldı Napoli, 2 (A. A.) — Müstem- lekât nazırı M. dö Bono, Kralın, Piyemonte ve Spoleto prenslerinin, âyan ve meb'usan reislerinin ve resmi, hususi mühim şahsiyetlerin huzurunda, müstemlekât sanayii ikinci sergisini açmıştır. Burhan Cahit Hallaç artık açılmıştı. Iki ka- dım bir kere daha süzdükten sonra: — Siz onların nesisiniz? Dedi. Hasibe hanımın adeta nutku tutulmuştu. Kaymakam Beyin hanımı ce- vap verdi. — Birşeyleri değiliz. Kızlarını sağlık verdiler de. Onu görecektik, Hallacın kirpikleri pamuk par- çalarile dolmuş — gözleri — açıldı. Elindeki işi bıraktı: — O kızı mı görecektiniz, — Öyleya, — Oğlunuza mı alacaktınız ? — Kısmetse ! Hallaç kendini tutamadı. Kar- nını bastıra bastıra uzün uzun güldü. Sonra yavaş yavaş kendine geldi. Yorganın Üstünde kaybet- tiği iğnesini arayıp bularak : — Vaz geçin hanımlar, dedi. Öyle kızdan size hayır gelmez. Sonra bu hükmüne onları İnan- dirmak için izahat verdi: — Bu nileyi kül eden, malla- rını, mülklerini sattıran zaten o |" ı Maden Faciası Bütün Yardım Tedbirleri Beş Para Bile Etmedi Birkaç gün evvel dünya matbuntı sayfamızda İngilteredeki son kömür ocağı kazasından bahsettik. Patlıyan gazların 260 cana mal olduğunu, top- rağın darinliklerinde ölevler arasında kalanları kurtarmak mümkün ola- mayınca bunların Üzerine betondan bir duvar Örmek mecburiyeti hasıl olduğumu yazdık. Bugünkü resmimiz de müdene inen yardım heyetini gös- toriyor. Bunların elinde kuvvetli fe- nerler, — sırtlarında — öksijen tulum- ları vardır. Büyük bir feragat ve cesaretlö maden kuyusuna atılan bu kahzamanların dahi fedakârlığı işe yaramamış, ölleri, yüzleri yanarak yüzgeri etmiye mecbur olmuşlardır. Kübada Yeni İsyan Bir Gecedeîirmi Sekiz Bomba Pat- ladı, Birçok Zabitler Tevkif Edildi Havana, £ (A. A.) — Küba bükü. meti, Havana ve Santiysgo eyaletle- rinde bir Komünlst Isyanının keşfedil- miş ve bunun üzerine örfi idare ilân bildirmektedir. Aynı zamanda ordu zabitlerinden bir çoğu da tevkif edilmiştir. Bütün bu tedbirler, evvelki akşam Havana- | nın birçok noktalarında atılmış olan Avustralyada Yıldönümü Roma, 2 ( A. A. ) — Ktalya, “ Diaz ,, kruvazörünü göndermek suretile, Avustralyada — Melburn şehrinin yüzüncü tesis yıldönümü- ne iştirak edecektir. kız oldu, dedi. Kızın anası kendi halinde bir kadın, Fakat bir oğlu ile bu kızı kadını deli divane ettiler: Oğlu serserinin biri. Her gün bir kadın peşinde. Kumar mı içki mi gırla.. Haylâz mı haylâz, hangl işe girdise tutturamadı. Kız ondan beter. Bu semtte konuşmadığı delikanlı kalmadı, Bir süs bir azamet. Ge- ce yarıları mahallede bir gürültü- dür kopar. Bir de bakarız, küçük hanım otomobille gelmiş. Yanında birkaç erkek. Otomobilden iner- ken bin türlü gevezelikler, bhe- rifler onu bırakır otomoabille dö- nerler. Bazı gece evlerinde ka- dınlı erkekli toplanırlar. Bizim bakkal Pandeli elâman çağırıyor. Herifi gece yarıları yatağından kaldırıp dükkânı açtırıyor. Rakı çıkartıyorlar. Bakkal, kasap, süt- çü artık veresiyeyi kestiler... Şim- diye kadar esnaf içeri gittiğine yanıyor.. Bunların babaları iyi adammış, herkes hatırını sayar- larmış. Hattâ mahalle fıkarasına her yıl odun, kömür verirmiş.. Ben bu semte geleli beş yıl oluyor. Bunların kötülüğünden başka bir şey işitmedim. Hallaca onların yabancı ol- dıklarını, hele Perdecibaşının to- rununu aradıklarını anlatınca ar- tık bütün bildiklerini bir çırpıda dökmüştü. Haşibe H. ayağının ucuna 28 bomba yüzünden ittihaz edilmiştir. Münakalât amelesinin grevi, Ha« wanada tesirsiz bir haldedir. Ancak ı dahildeki bazı menatık ahalisinin bu yüzden müzayekaya —du,; oldukları görülmektedir. vi Hükümet memurları, kendilerinin | vaziyete hâkim oldukldlarını söylüyor- | lap, İngiliz Hariciye Müsteşarı ı Londra, 2 (A.A.) — Hariciye müsteşarı M. Eden Norveçliler ta- rafından iki gün Norveçte ika- met etmesi için vuku bulan da- veti kabul etmiştir. söşik g Gönül İşleri Okuyucularıma Cevaplarım... Ankarada A. B. V, Boye : Oğlum, nasılsa bir hatadır, etmişsin, ve madem ki henüz gönlün de geçmemiş, kızın ailesi- ne müracaat ederek İstersin, Ümit ederim, verirler, vermek za- r vetindedirler. Yok, eğer mak-« sadın evlenmek değil de eğlem mek ise, ©o benim bileceğim iİş degildir. * Yenişehirde K. K. R. R. Beyer Oğlum, bir defa kendini kızın yerine koyarak diüşün: Hayatının en kıymetli hatırasımı, velevki hiç bir vait mukabilinde olmasa bile, sana verdikten sonra, İstikbale lakayıt mı kalacaktı, - ölünceye kadar bir fahişe hayatı yaşamayı kabul mü edecekti? Bence hare- keti doğrudur, ve senin biraz geç 'e olsa hatanı tamir edişin yerindedir. Vaziyeti bir defa böyle düşü- - nür ve kabul edersen, ara sıra hissedeceğin nedameti yenebilirsin. Alelhusus sana kuvvet ve cesaret verecek bir de kaynak vardır. O kaynak akşamları evine döndüğün zaman yavrunun gözlerinde göre- ceğin sevinç ışığıdır. Bu ışığı ebe- diyen bedbaht etmek değil, tek bir gün gölgelendirmek bile, hak- sızlık kelimesini manasız bulu- yorum, cinayettir. Sana tavsiyem: Sabırdır, güler yüzle sabırdır, sevmeye çalışmaktır. * Ahmet Nureddin beyo; Kadın tab'an — mütecessistir, istemese bile bakar, gördüğünü anlamaya çalışır, bu hareketini fena maksada atfetmek hatadır. Fakat senin tuttuğun yolu da doğru bulmayorum. Kıskançlık sahneleri bazı kadınların hoşla- rına gider, bililtizam tahrik ettik- leri vardır. Binaenaleyh taysiyem bir müddet, kadının önüne çıkan erkeklere bakışlarını görmemez- liğe gelmek ve düşündüğün gibi mukabeleden de mutlâk surette çekinmektir. HANIMTEYZE gelmiş tehlikeden bir mucize İle kurtulmuş olanlarda görülen ilk şaşkınlıktan sonra bir az geniş nefes almıştı. Şimdi onun da çaçaronluğu kabarmıştı. — Kuzum hallaçbaşı, dedi. Bu kız bari güzel birşey mi? Hallaç kâğıt paket içine parmaklarını sokup bir tutam tütün — çıkardı. Pamuk — tozlu parmaklarını mintanının - koltuk altlarında — temizleyerek — cigara sarmaya başladı. Hasibe Han bu suali onu bir az düşündürdü. Sardığı elgarayı yapıştırmak için bolca tükürükledi ve dudaklarına yapışan tütün parçalarını tükürür gibi yere atarak cevap verdi. — O kadar boyayi ben de vursam köçek olur oyuna çıkarım. Sıskanın biri. Hasibe H. Kaymakam Beyin Hanımına döndü: — Kısmet değilmiş kardeş. Dönelim bari, dedi. Iki kadın perdecibaşının toru- nuna ait en mevsuk haberleri ve- ren hallaca: — Eksik olma hallaçbaşı. Al- laha ısmarladık! Diye veda ettiler, Geldikleri yoldan tramvay cad- desini bulmak için geri döndüler. Hasibe hbanım yolda içini döktü: — İlâhi kardeş, verilmiş sa- dakalarımız varmış. İnsan her işit« tiğine inanmamalı. Bana bu kız için melâike dediler. Zengin de- diler, güzel dediler. Bak hepsl yalanmış. Ya görüp te beğeniver- seydik oğlanın paşını ateşe yaka- caktık. Kaymakam beyin hanımı onu teselli etti: — Aman kardeş, gördük de hemen beğendik mi., Bir kızı yüz kişi görür bir kişi beğenir.. Hem görseydik de bakalım hallerini.. Kıyafetlerini gözümüz kesecek miydi? Insan bir bakışta evin halini anlar. Şimdiye kadar hiç görücü gezmedin mi? Kız anaları kendilerini beğendirmek için ne maskaralıklar yapmazlar. Sırasına göre kabasofu, sırasına göre alafı ranga görünür.Kızlarını çaktırmadan methetmek için ne diller dökerler... Amma erbabı içyüzlerini anlar. pundunu getirir, bülbül gibi söy- letir. Bu kızı da görseydik, güzel de bulsaydık halleri gözümüzden kaçar mıydı ? Hasibe H. hemen atıldı: — Zaten sıskanın biri imiş. dalyan gibi evlâdıma doğrusu öyle lâdes kemiği gibi kız almam. Hem bize zengin kız lâzım a kar« de: ,'Bıııtlnkü Beşiktaş gerintisi kof çıkınca iki eski ahbap başka kızlara bakmak için aralarında gün kararlaştırdılar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: