3 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

3 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İ 50 »Ziya Şakir İTTİHRAT S inci kısım Her hakkı mahfuzdur. No. 76 3- 1b- 934 ve TERAKKİ Nasıl Doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü? Şeyhislâm Tarafından Halka Şayanı- Sonra da, baş ambarının altıma — konulan dinamit — san- dığı bizzat süivari Maşuk Ziya B. tarafından ateşlenmek — suretile | vapur batırılmış, İzmir limanı da | bu suretle kapatılmıştı. S İzmir üzerine bu tazyiki yapan Ingiliz donanması, Çanakkalede de faaliyetten geri durmuyordu. Şubatın 6 ıncı günü, 12 gemiden mürekkep — olan - Fransızlarla karışık - bir donanma, Çanakka- lenin methal — tabyalarını sekiz saat bombardıman ettikleri gibi 12 Şubattada bu hareketi tekrar etmişler ve bu tabyelerin topla» rını tahrip eylemişlerdi... Kanal harekâtı devam ederken, bu bom- bardımanlar sıklaşmış.. Ingiliz ve Fransız filoları artık Çanakkale- nin karşısından ayrılmamıştı. Bo- ğazın iç tarafındaki obüs batar- yalarını tahrip etmekle beraber, yol Üzerindeki torpilleri de kış- - men ayıklamışlardı. Hatta bir iki defa da karaya küçük müfrezeler çıkarmışlarsa da tutunamamışlar- dı. Fakat toplarının ateşi hima- yesinde çalıştırdıkları torpil ara« yıcı gemileri vamtasile ( Karanlık liman) daki torpilleri toplatmışlar; Orasını manavraya salih bir hale koymuşlardı. e Harbin ilk yılı olan 330 sene- si) ererken, cephelerle harp vaziyeti bunlardan ibaretti. Hiç bir noktada, en küçük bir zafer yüzü görülmeden harbin uzayıp gitmesi, halka bir endişe vermişti. Harp başladığı zaman, oldukça akıllı geçinenler bile harbin nihayet iki ay kadar sü- rebileceğiri — tahmin etmişlerdi. Halbuki sulhun avdeti şu tarafa dursun, harbin hararet ve heye- canı hergün tezayüt etmekte İdi. Yer yüzünde mevcut bulunan İs- Tâmları galeyana getirmek.. Afri- kadaki ve Asyadaki Fransız, I- giliz müstemlekelerinin müslüman aekerlerini mensup oldukları dev« letlere İsyan ettirmek için (cihat) ilân edilmişti... (Cihat), halifenin en büyük silâhı idi. Çünkü Cenabı Hak Kur'anı- kerimde birçok Ayetlerle (cihad)ı farzetmiş, ve islânların baka ve halâsını ancak bu emrin ifasına hasreylemişti. Halifenin (Allah) namına tebliğ edeceği bu emre, her müslümanın itaat etmesi lâ- zamdı.. Buna binaen Istanbulda büyük — merasimle cihat — ilân edilmiş, — bütün islâm Alemine ait hararetli nutuklar söylenmiş.. Ve nihayet Şeyhislâm efendi ta- rafından da şu beyanname neş- redilmişti: ( Ey Efganda, İranda, Fasta, Tunus ta, Hindistanda, Mısırda, Rusyada vesair mahallerde bu- lunup ta şu sıradaliç devleti lefme ile cenk ve cidale kendilerinde imkân hâsıl olan Ümmeti Muham- meti,.. Asırlardanberi duçar oldu- ğuünuz — esaretlerden, uğradığınız felâketlerden kurtulmak.. Ve bu zalim düşmanlarımızdan intikam almak.. Ve Lıdelııı, kemali şanti şerefle yaşamak.. Ve (Cihat) ile vukubulan (evamiri ilâhiye) yi ar- tık yerine getirmek zamanı hulül dikkat Bir Beyanname N İzmir limanımı düşmanlara karşı mu- vatfakıyetle kapayan Siti of Kiyos vapurunun kumandanı, kıdemli süvari (ferik amiral Maşuk paşa zade) Maşuk Ziya Bey. (|Harp kıyaletinde| etmiş olduğundan, şu müsait za- manı bir dakika fevt etmeyip, hemen lari bazreti halifeye iktifa- en bu zalimlere karşı ilânı cihat ediniz ki, mufniniz Allah, rehperi- niz Resulullahtır. | Fakat heyhat ki, ne Allahın bu emri, ne ( halifek zişan haz- retleri )nin bu tebliği, ve ne de — a . . . eşredilmişti.. ! Şehislâm efendinin beyannamesi, dünyanın hiç bir Müslüman mu- hitinde en küçük bir tesir bile husule getirmemişti. Bilâkis, ( Hi- lâfet ) denilen ©o tarihi nüfuz ve kuvvetin artık tam manasile bir hayalden ibaret olduğunu - acı bir hakikat olarak - gösteriver- mişti. * Harp sahalarında kanlı cidal- ler devam ederken, cephe geri- lerinde de mühim hâdisat ve vakayi cereyan ediyordu. Kan ko- kularile sinirleri bozulan halk, yavaş yavaş baş gösteren müza- yakadan ürkmeye başlamıştı. Za- rurf ihtiyaçları temin edecek her şey pahalılaşmıştı. İlk düşünülen şey, açlıktı. Köyler, bomboş kal- mıştı. Çift sürecek adam, sabanı çekecek hayvan azalmıştı. Koca- larını ve babalarını hudutlara, hayvanlarını vesaiti nakliyo ko- misyonlarına, — nafakalarım — öşür tahsildarlarına — veren Anadolu- nun — zavallı köylü — kadınları, varlıklarını — yaşatabilmek — için tırnaklarile çorak toprakları tır- malıyorlardı.. Almanya limanları İngiliz donanması tarafından ab- luka edildiği için, onlar ve Avus- turyalılar da açtı. Bunun İçin, Anadelunun sefaletini düşünmü- yorlar; elindeki bir lokma yiyeceği de almaya çalışıyorlardı. ğ (Arkası var) Prens Güstav Adolf Dün Akşa;- danberrir Misafirimizdir ( Baştarafı 1 incl yüzde ) miştir. Vali Muhittin, Hariciye Vekâleti daire şeflerinden Hulüsi Fuat, protokol müdür muavini Şefkati Nuri Beylerle mihman- darlıklarına — tayin olunan Ha- san Riza Paşa Sakarya motörile muhterem misafirleri Marmarada karşılamışlardır. Vapur, Haydar- paşa önüne geldiği zaman Seli- miyeden toplar atılmış, dört tay- yareden mürekkep bir tayyare filomuz uçuşlar yapmıştır. Vasa- land vapuru da düdük çalmak suretile bu selâmlayışa mukabe- lede bulunmuşlur. Vali Muhittin Bey ve diğer zevat vapura girerek misafirleri- mize hoş geldiniz. demişlerdir. Muhittin Bey, Prenses hazretlerine şebir namına güzel bir buket takdim — etmiştir. Misafirlerimiz, üç çeyrek kadar vapurda kaldık- tan sonra Sakarya muşu ile Hay- darpaşa iskelesine çıkmışlardır. Haydarpaşada Veliaht Hazretlerinin gelişleri dolayısile, Haydarpaşa rıhtımı Türk ve İsveç bayraklarile süslenmiş bu- lunuyordu. Vali muavini Ali Rıza, polis müdürü Fehmi beyler ve merkez. kumandapı Fehmi Paşa ile Teveçin sabık Ankara sefiri M. Wallemberg ve Isveç konso- losluğu erkânı burada veliaht Hz. nin teşriflerine muntazırdılar. Misafirlerimiz, balkın alkışları arasında — rıhtima — çıkmışlardır, Askeri Üniformayı lâbis bulunan Güstav Adolf Hiz. ne, eski Isveç sefiri M. Wallemberg, lsveç kolo- nisi namına “Hoş geldiniz!,, de- miştir. Muhterem misafirimiz, bu- nu müteakip, Inr;ılımığı gelen İsveç tebaasının ayrı ayrı ellerini sıkmışlar ve istasyona — doğru ilerlemeğe başlamışlardır. Istasyon — methaline gelindiği zaman asker selâm vaziyeti almış, muzika İsveç ve Türk millt marş- larını çalmıştır. Prens Hazretleri askeri teftiş ettikten sonra mih- mandarları Hasan Risa Paşaya gördükleri intizamdan dolayı mem- nuniyetlerini beyan etmişlerdir. Hazırlanan hususi trende Prens ve Prenses Hazretlerine, Gazi Hazretlerine mahsus olan vagon tahsis edilmişti. Güstav Adolf Hazretleri, Vali Beyle Ali Riza Beye veda ettikten sonra trene geçmişler, tren saat 18,15 te halkın sürekli alkışları arasında ağır ağır hareket etmiştir. Seçim . Yerlerinde ( Baştarafı 1 inci yüzde ) kasını celp için, dün bazı yer- lerde muzikalar çalınmış, milli oyunlar oynanmıştır. İntihap san- dıkları başında rey atan vatan- daşlar — arasında, — gayrimüslim yurttaşlarımız da göze çarpmak- tadırlar. Dün Beyoğlunda, atılan rey- lerin epey bir kısmının sahibi akalliyetler mensubu idi. Bunların içinde çok yaşlı kadınlar, genç madmazeller de vardır. Firdevsi Ve 1000 inci Yıldönümü Bugün İranda Parlak Bir Surette Kutlulanıyor ( Buaştaralı 1 inci yüzde ) I beyit içinde koca İran tarihini şiirleştiren bu yüksek deba, şiire başlamadan evvel, kafasını zama- nın ilmile doldurmuş, şiir kalemini çok kuvvetli bir tahsilden sonra eline almıştır. Firdevsil Tüsi'nin doğum tari- hi kat'i olarak bilinemiyor, ancak hicretin 311 yılına doğru meşhur Tüs beldesi civarında küçük bir kasabada doğduğu tahmin edi- liyor. Asıl ismi, bir rivayete göre Ebülkasım Mansur, bir tahmine göre Ebülkasım Hasandır. « Fir- devsi » onun sonradan — takındığı bir mahlaatır. * Firdevsi, Tüs şehrinin o zaman her tarafta meşhur olan med- resesinde zamanın ilimlerini tah- sil etil ve kuvvetli bir kültür sahibi olarak icazet aldı. O zamanlar İran, Abbasi devletinin istilâsı altında idi. Fakat Abbasi saltanatının son günleri yaşanı- yordu. Hatta birçok — yerlerde Abbasi — halifelerinin — nüfuzları hiçe inmiş, yer yer Melik taifeleri istiklâllerini ilân etmişlerdi. Bu Melik tailelerindenbiri de Gazne şehrinde bir Türk devleti kuran (Sevük Tekin)dir. ki bu dev- letin Üçüncü reisi olan (Mah- mudüu — Gaznevi ) kuüvvetli — bir Türk hükümdarı liyakatile civar ve etrafı eline geçirip büyük bir hükümet teşekkülü vücude getir- di. Iranın bir kısmı da bu geniş hükümetin bir vilâyeti oldu. » Türkoğlu Türk olan Gazne hükümdarı ( Mahmudu Gaznevi ) eski tabir ile ( seyfü kalem ) sahibi idi. Bir elinde kılıcile or- dulara hüküm yürütür ve ülkeler fetheder, öteki elinde kalemile, ilim ve edebiyatı himayesi altında bulundururdu. Tarih hikâye eder ki Gazneli Mahmudun sarayında dört yüz şair, bir yığın âlim, edebiyat ve ilme hizmet etmekle mükellef tutulurdu. Günün birinde Firdevsi de bu şairler zümresinin arasında, zekâsının ve ilminin kuvveti sayesinde yer aldı. Firdevsti, mensup olduğu kabi- lenin tesirile zamanının en belli başlı bir mitoloji, yani an'ane âlimi olmuştu. İrana ait bütün tarihi ef- | saneleri ve an'aneleri bilirdi.Bir gün Mahmudu Gaznevi, Iran efsanele- rinin büyük bir mecmu halinde toplanmasını emretti. Yani Türk oğlu Türk olan ve zamanının en büyük Türk devletinin reisi bulu- nan bir Türk hükümdarı, İran tarih ve edebiyatına hizmet edi- yordu. Firdevsi bu emir üzerine bir mitoloji mecmuası tertip ede- rek Gazneli Mahmuda takdim etti ve Türk hükümdarı bu İran Alimini, sarayındaki şairler züm- resi arasına aldı. * Firdevsinin edebi şöhreti Türk hükümdarının şu şekildeki hima- yesinden sonra başlar. Mahmudu Gaznevi bu sıralarda Firdevsiye, İran tarihini edebiyat ve şiir di- lile yazmasını emretti, ki bunun ismi (Şehname) dir. (Şehname) altmış bin beyitlen ibaret olacak | ve her beyit için — Firdevsiye | Mahmudu Gaznevinin hazinesinden bir altını, yâni bütün Şehname için altmış bin altın verilecekti, Fir- Firdevsinin oğullari: Iraç, devsi Şehnameyi yazdı, fakat ken« disine haznedarin bir hilesi Üüze« rine altmış bin altın yerine altmış bin gümüş sikke verildi. Bu hâ- dise Firdevsiyi gücendirdi, kızdır- dı, Kendisine verilen gümüşleri geriye teperek Gazüe şehrinden kaçtı ve bundan sonra da hüküm« dar Mahmudu Gaznevi hakkındat Eyâ Şahı Mahmudu kişverküşa Zimen ger netersi biters ez Huda Diye başlıyan müthiş hicviye« sini yazdı. Bu hicviye, şarktaki satirik şaheserlerin en yamanı, en kuvvetlisidir. Hicviyede Gazne hükümdarı, hasislikte bir eşi daha doğmamış ve doğmıyacak olan bir kara suratlı adam, olarak tavsif edilir. Mahmudu Gaznevf bu hicviyeyi okue duktan sonra çok kızdı, fakat günün birinde aflettiği için Firdevsi tekrar Tüs şehrine döndü ve orada hicretla 411 inci yılında öldü. * Şehname, isminden de anlaşıldığı gibi bir tarihtir. Zengin İran taribinin ilk zamanlarindan itibaren bütün safs halarını, hadiselerile ve bilhasaa efsas nelerile ihtiva eden manzum, daha doğrusu gilr ve edebiyat dilile yazıl. mış bir tarihidir. Şehname, lisan nok- tasından olduğu gibi, edebiyat bakıe mından da İran edebiyat tarihinde eşsiz bir eserdir. Bin senelik mazisine rağmen kuvvetini hiç kaybetmemiştir. Bugün Garp ile çok, pek çok meşgul oluyorlar. Firdevsinin Şehnamesi İran dilinin atmış bin beyitlik mükemmel bir vokabüleridir. O zaman İran İisamı karmakarışıktı. — Birçok — dillere ait kelimeler İran dilinde yer almış ve bu Şark dili saflığını büsbütün kaye betmişti Firdevsi atmış bin beyitlik bu şah eserdo yalnız - İran dilini terennüm etmiş, sekiz on kelimeden başka yabancı söz kullanmam'ştır. Mahmudu Gazneviye yazdığı hicviye. de çok haklı olarak der ki: Selem, Tur Besi rene bürdem der in « sali si Acem zinde kerdem bedin Parist * Otuz sene zahmet ve meşakkâte katlandım. Fakat İran diline kuvvet vermek suretile İranlıları dirilttim. ,, Hulasa, dediğimiz gibi.: Şehname İranın en meşhur mitolojik tarihi ole duğu gibi, en kuvvetli edebi şahöseri- dir. İran elebiyatı Şarkta -asırlarca Şehname ııî'eıiıde hükmünü yürüt- müştür. Ve İran dilinin hakiki zen- ginliğini Firdevsinin kalemile yaratan Şehname, kuvvetini bugün de bütün varlığile muhalaza etmektedir. * Bugünden itibaren kardeş İrxnda bir. Firdevsi beftası başlamaktadır. Şalrin bininel ölüm yıldönümü mü- nasebetile bugün Tahr nda, Şehinşah Hz. nin huzur ve himayelerinde mu« azzam bir ihtif.l başlyacak ve bir hafta devam edecektir ” * Kai e l DAĞ ı;h > f ğ j öünlü

Bu sayıdan diğer sayfalar: