7 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

7 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Birinci teşrin 7 Marmara Facıasının Dehşeti! (Baştarafı 1 inci yüzde ) arasına - sokuldum ve motöre baktım. — Oh.. Motörde ceset san- dığımız şeyler fasulye çuvalları imiş, Geniş bir nefes aldım. Motörün başında ** Afitap - Ylova, No. 55,, Yazılıydı. Üstün- de yedi tavuk kalesi, (31) fasuk ye çuvalı, (15) tabut yumurta var. Içinde, tayfasından Mehmet ve Raşit Ağalar ayakta, denize bakınarak dalgın bir halde dü- şünüyorlar. Belki gözlerinin önün- de geceki faciaya geçit resmi yaptırıyorlar. Motörün kaptanile dümencisi Mustafa onbaşı bolis karakoluna alınmışlar. Vapur Geliyor Bütün başlar Maltepe açıkla- rına — döndü. İşte gece - faci- aya sebep olan ve sonra kaçan vaepur geliyor. On dakika sonra Vapurculuk Şirketinin ( Firuzan ) - vapuru Heybeli limanına demir- ledi. İki jandarmanın arasında duran Hüsnü Kaptan kayıkla sahile çıkarıldı ve doğruca polis karakoluna götürüldü. Bu sırada facianın tahkikine el koyan Müd- delumumi muavinlerinden Nuret- tin Bey Komiserle birlikte vapura gittiler. Kaptanla başbaşa Ben kaptanla başbaşa kalmış- tım. Hüsnü kaptan heyecanlı idi, elleri titriyordu. İlk sualime: — Oldu bir şey. Vicdânen pek muazzebim, — diyerek anlat- amıya başladı: Elli iki yaşındayım. Tam otuz senelik kaptanım. Şimdiye kadar siciline bir kaza kaydedilmedi. Dün-gece saat iki buçukta Be- şiktaş önünden kalktım. Karta- daki çimento fabrikasından Mer- sine — çimento — yükleyecektim, Heybeliadanın — Değirmenburnu açıklarında, Maltepe cihetindeki fenere yakın bir noktada idik. Yanımda ikinci kaptan Mus- tafa Beyle serdümen Ahmaet Ef. vardı. Altı dikkatli göz denizi tetkik ediyorduk. 20 - 25 metre kadar önümüzde bir fener gör- düm. Hemen tornistan - işaretini vurdum. —Mesafe pek yakındı. Motör üstümüze geliyordu. Buna rağmen motörün arkasına yatir- Otuz iki Vatandaşın Ölümü Öyle Acıklı Oldu Ki... Bırıbırlerıne Sarılarak Boguldular 32 yurttaşın boğulmasına sebep olan çarpmayı yapan Firuzan vapuru | 0 dığı seren direğine hafif temas etmek suretile motörü solumuza aldım. Artık büyük bir kazayı atlattığım için seviniyordum. Fa« kat motörün arkasında uzun bir halatla bağlı bir piyade kayığı varmış, içinde de 55 yolcu bulu- nuyormuş, bundan haberim yoktu. Tornistan işareti vermiş ol- mama rağmen vapurumuz tabii yolile ve ilk hızile biraz- ilerlemiş idi. Firuzan 11 mil| süratlidir. Biz sekiz mille gidiyorduk. Liman idaresi geceleri motörlerle yolcu naklini yasak ettiği için bunlar Yalovanın Dereağzından kayığa binmişler ve kaçak olarak yola çıkmışlar. Men'i müsademe nb- zamnamesine göre arkasına kayık takan motörlerin üstüste ve amudi iki beyaz ziya takması İcap eder. Halbuki ortada böyle bir İşaret yoktu. Kazanın Şekli Vapurumuz motörle kayık ara- sındaki İp Üzerine binince ip koptu ve kayık aborde olarak ileri Üstte: Müddsiumumi muavini Nuarettin Beyle Haybeli Polis komiseri va tahkikata mamur diğer zevat, altta: * Afitap,, motörü Heybeli rıktımında Kaptan Hüsmmü Bey jandarma refas katinde sorguya götürülüyor gittikten sonra aldığı ilk hızla vapura çarpmaya başladı. Bu sırada yara almış olacak. Fakat biz biraz daha ilerledik. Motör de açılmıştı, sonra feryatlar başladı. Evvelâ motör dönüp hâdise yerine geldi. Sonra da bon geldim, iki filikamı denize indirdim. Kazazedelerin (15) ini toplattım. Motör de sekiz ta- nesini kurtarmıştı. Onları da aldım ve doğru Kartala giderek jandarma ku- mandanına — hâdiseyi — anlattım, beraber zabıt varakası — tuttuk. Burada kaptana bir sual daha sordum : — Efendim.. Siz o vakit im- dat düdüğü çaldınız mı? Yakını- nızda 15 - 20 parça İrili ufaklı gemiler vardı. Belki onlardan yardım gelirdi. Kaptan kısa bir tereddütten sonra: — Lüzum görmedim. gelselerdi de mazdı. — Niçin Heybeliadaya demir- lemediniz ? — Kartalı daha yakın gör- düm oraya gittim. — Kazadan evvel birçok Fer- yatlar olmuş. Duymadınız mı? — Hayır duymadım. Duysam Çünkü bir faydaları ol- da faydası olmazdı. Motör Kaptanı Ne Diyor? Motör Faik Ef, nin malıdır. Fakat kendisinin ehliyetnamesi yoktur. Yanında Mustafa Onbaşı denilen bir adamı varmış. Kaza zamanında dümeni bu Mustafa | tuluyormuş. Mustafanın da ehli- , yetnamesi yoktur. Faik Kaptan çok müteessir görünüyordu. Sor- duğum süallere sert bir lisanla şöyle cevaplar veriyordu: — Motörümüzde fenerler fa- lan tamamdı. Kaptan üstümüze doğru geliyordu. Biz ve arkamız- daki kayıktakiler boyuna bağır- dık. Tehlike işareti verdik. Fakat kaptan görmedi. Nihayet ben sola kırmak suretile motörü kurtardım ve kayığın ipini de çözerek denize attım. Vapur, kayığın soluna çar- parak yaraladı ve kayık su alarak battı. Ben motördeki küfeleri, tahta parçalarını denize atarak batan yolcuları kurtarmak iştedim. Gece mehtapsız ve zifiri karan- hktı. Ancak sekiz kişiyi kurtara- bildim, b Sonra Heybeliye — yanaştım. Polise giderek hâdiseyi haber verdim. Bütün kabahat vapurun kaptanındadır. Kazazedeler Vapurda Ben, Son Posta — muharriri, bundan sonra bir sandalla Firu- zan vapuruna geçiyordum. İhtiyar bir zat mendilini yüzüne tutmufı hüngür hüngür ağlıyor ve: *“ Kuzum oğlum, beni de ak Oğlum batan kayıktaydı. Acabö kurtuldu mu öğreneyim.,. Diyot* du. İhtiyarı sandala aldım da* ha evvvel kurtulanların isimlerlai tesbit etmiştim. — Oğlunun adı ne ğım? — Ah ah.. Hüseyin evlâdım; Hüseyin.. — Senin adın Yalova Çınarcık köyünden misin? Müjde.. Oğlun kurtulmuş. İhtiyar ayağa kalktı. Alnımi babacır Mustafa mi, yanaklarımı öperek ıslattı. Ihtiyas rın âhır ömründe aklını oynata- cağından korktum. Coşkun bir sevinç içinde vapura çıktık. Kazazedeler güvertede — ıslanan elbiselerini kurutuyorlardı. Ihtiyar baba oğlu Hüseyinl buldu, Biribirine sarıldılar. Öpüj» tüler, ağlaştılar.. Müddeiumumi| vapurun salonun: da kurtulanları birer birer çağıra* rak ölenlerin isimlerini ve adet- lerini tesbit ediyordu. Bu, — çok uzün sürdü ve müşkül oldu. Mo- töre 53 yolcu binmiş, tayfası varmış. Şu halde denize dökülenlerin adedi tam elli beş- tir. Bunlardan (23 ) kişi kurtule duğuna göre, — ölenlerin adedi tam (32) dir. Ben, muhakkak bir ölümden kurtulanların, arasındayım. Bu halka içinde gözlerinden uvlı;ç ışığı — taşan — ( 13 ) bir yavru nararı dikkatimi celbet- ti. Bu, Tevfik — çavuşun oilu Hüseyindi. — Sen nasıl kurtuldun. Hib — seyin? — Yüzmek ondan.. Diğer kurtulanlar bir ağızdant söze karıştılar. — Hem hepimizden evvel kur« tuldu ve ilk defa motöre çıktı. Hüseyin sevinçle anlatıyordu: — Ben uyuyurdum. Kayıkta bir feryat koptu: “ Allah Allah.. kaptan batıyoruz!,, Diye bağın: yorlardı. Gözümü açarken kayığa ver pur şiddetli bia surette çarptı. Biz hepimiz ayağa kalktık. Kas dınlar, çocuklar biribirimize sar ( Devamı 8 inci yüzde ) KĞ &. e wei ÖŞU Üsttes "Ajitap,, motörürün iki tayfası, altta: Motörün, Jelâket ir'er' taşıyan iki yolcusa iki de yaşında bîlı)nrdum dl'

Bu sayıdan diğer sayfalar: