23 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

23 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ka Ni MT n Te — cak kuvvette ve çeviklikteydi. Hilmi “tezkere almış, İstanbula dönmlüştü. — Eyipte kahvecilik, Sütlücede ma- — paşazadenin delâletile Reji koleulu- — yirmi gün evvel Bayrampaşa ça- — bayılmış, hemen ahbaplığa girişip SON Resimli Büyük — Milit Roman TOMBUL MİRASYEDİ Ka 69 Pehlivan Hilmi De Dalk 'Tam o esnada, sekiz on adım ötede, bir karışıklık, dalgalanma- sı oldu. - Mor fesli bir cücük püsküllü, bol pantalonlu ikl Haddehaneli, şakadan el ense ederlerken işi sahiye dökmüşler, hemen caket- leri fırlatıp güreşe tutuşmuşlardı. Kargaşalığı görlünce, evvelâ meselenin İç yüzünü anlamıyan, maraza sanan Vehbi Bey, Pehli- van Hilmiye: ( Galiba bir çıngar çıktı, peşimden gel! ) Diyip hemen yerinden fırladı. Malüm », serde kabadayılık var. Kalabalığa karşı, yiğitçe araya girip kavgayı basdıracak. Yalpa ede ede kalabalığı yar- dı. Okkalı iri yarı bir. gençle ispenç bhorozu gibi bir badinin kapıştıklarını görünce: (Ulan —ayı bilmem nesile oynarmış! ) diyerek, bir — iki küfür savurduktan sonra geri döndü; yerine oturdu. Fakat içine bir arzudur gir- mişti. Orada bukadar millet top- lanmış. Kadın, erkek, bey, hanım maçabeyi, yosma, külhani, şırfıntı alayı seyrediyor. Şunlara bir güreş göstermek, kim olduğunu anlatmak. Yukarıda da söyledik, zaten Pehlivan — Hilmiyi — getirmekten maksat ta bu. 33 yaşlarında ka- meslek edinmiş, nlerinde, panayir yerle- rinde görülen piyasa pehlivanla- rından — deği'di. Değildi amma deyme pehlivana da taş çıkarta- Istanbullu ve Eyip taraflı Idi. Baytar tüştiyel — askeriyesinden alaya gitmiş, Edirnede askerliğini yapıp başçavuş olduktan sonra Güçlü kuvvetli, enseli kelleli, bileğine kavi, güreşte mahir ol- duğundan pehlivan lâkabını almıştı. Bir zamanlar yangın köşklülüğü, navlık, Abdinin tiyatrosunda ilân- cılık, taramvayda vardacılık, İda- rel Mahsusa - vapurlarında kama- rotluk etmiş, bir iki ay evvel, bir ğuna girmişti. İltimasli olduğu için işini boyuna serer, canının İstediği gibi serbest gezerdi. Vehbi Bey, Hilmiyi on beş, yırında gözmüş, arkadaşlarile gü- reşirken kuvvetine, — oyunlarına | — Fındıklıya çağırmıştı. — yor, evde oldukları vakit te de- — türlü pehlivan — tiyordu. — Hayısile değil, hatırı sayılır dere- — cede de dalkavuk mizaçlılığı yü- — günden, Tombulmirasyedinin gö- “züne girmişti. — bilenlerdendi. Tombulla tutuşur- — miyor, (kesildim, biraz soluk ala- — berabere kalıyor, hattâ âarada bir Bilmi, yiyor, içiyor, biraz gezip tozu- | likanlı ile ka ıpıyor, — ona türlü oyunları — öğre- Hilmi, yalnız pehlivanlığı do- Kurnazlardan ve menfnatini ken zora gelmiş gibi ıkımıp sıki- h beyc'ğim |) diye yalan kıvır- yor yenme tarafına gitmeyip hep yeniliyor, — arkasından — pohpoh basıyordu: — Hey gözünü sevdiğim ara- * koca Yusufun — oğlu musun, İ Yazane Sermet Muhtar ST TÇT ALTR A avuklardandı 23 - 10 - 984 Çırpıcı çayırı simalarından: Bir ağababa ve'yarenleri nesin? Rabbena hakkı için yala- nım yok, demir gibi delikanlısın paşacığım... Bu yaşta, bu genç- likte bu derece zorluluk, atiklik, billâhi bey biraderler şaştım kal dım... Pehlivanlıkta bir az anaç ol- mak, lâzımdır. Hele yirmisini aş, senin bileğini bükecek, — sırtını yere getirecek babayeğiti par- makla göstereceklerl.. Hilmi haksız mı?.. menfaatine avantasına bakmak duruürken Üst tarafı nesine lâzım?.." Kârına ke- Sat mı vuracak? Tambul Mirasyedi Güreşe Kalkıyor Serçe Tevfik, Kemanıt iki telini yanyana getirmiş, neva tak- simini ederken Bolses Tahsin, utla: ( Tararara, tararam, tarara- ra tararam! ) diye çiftetelli tem- posu tatuyor, etraftan bakanlar harekete gelerek, kendilerini güç zaptediyorlar, halbuki Vehpi Bey, enginlere dalmış, çalınanı okunanı duymuyordu bile. Bir kerre, güreş etmek kara- rını vermişti. Aklına geleni mut- laka yapacak, katiyen dönmiye- cekti. Hilmiye bir İşaret geçti. (Pist, pehlivan! ) Diye seslendi. Yavaş- çacık: — Hilmi be, dedi, şu kala- balığa karşı bir kapışalım mı? Hilminin: (Emret Beyciğiml ) | cevabı üzerine Sezaiye döndü: — Sulu be, dedi, durma fırla, bir davulcu ıle zurnacı bul; bir solukta getir! Sezai, kunduraları atar atmaz hemen basmış, yazpiri yanpiri koşarak, kalabalığı yarıp kaybok muştu. Neva gazelle taksim nihayet bulmuş, oynak, şakrak bir çifte- | telli tutturulmuştu. Etraftakilerin ağız k alabalığı biribirine karışıyordu: — Vay bacağına yandığımın cücesi amma da çiftetelli çalıyor. Yakomi misin be? ( Arkası var ) BİTMEMİŞ SENFONİ Şimdiye kadar gösterilen sine- ma eserlerinin en büyük ve en hakiki şaheseri 31 Teşrinievvel Çarşamba akşamından itibaren SUMER (Eski Artistik) sinemasında Fotöy iüka we fotöy balkon yerleri mzhdut - olduğ edilmesi ındân evvelden — temin mercudur. 'Talafon * 42551 Peok yakında <S Sinemasında DÜŞMAN ELiNDE ESiR Fransızca sözlü muazzam kahramanlık destanı ... Tepebaşı Şahir Tiyatrosunda akşum saat 90 de | ŞehirTiyatrosu ». Cürüm ve Ceza ll!HlH!llllIH eei N Loca * 250-300 | ’îİU"l S n a İktondul Beledişesi ogündenberi sık sık, |— — bu yağlıkuyruk kapıya damlıyor, | z Sevimli GEORGES MiLTON ZENGİLER KRALI Seyirciler bu filmde can Yarın akşam SUMER Son hafta komik ! a ; lîîînîf’âml İrci BUBUL.J ve yürekten güleceklerdir. (Eski Artistik ) sinemasında Pierre Bencit'nın şaheseri LÜBNAN MELiKESİ zengin ve muhteşem filmin ilk Baş rollerde : iraesidir. JEAN MURAT - SPiİNELLY ve CHAKATUNİ Tamamen Suriyede çevrilmiş lüks, csrar ve hareket filmidir. | | İ | ayrılmaları İ y Birinci teşrin 23 İtalya Polisi Pek Ketum (Baştarafı 1 inci yüzde ) henüz tesbit edememişlerdir. Ay- rıca Marsilyada ne yaptığıda an- laşılmamıştır. Bu vaziyete göre bütün —maznunların — vaziyetleri Şöyle tesbit olunmaktadır. Ortada Onbir Maznun Var 1 — Doktor Ante Panlerla (Milân da veya Turinoda yaka- lanmıştir. Sulkastin tertipcisidir. 2 — Kvatermik Kreaner (Sul- kastin Fransadaki safhasını ha- zırlamıştır. Milânoda tutulmuştur.) 3 — Perçeç — ( suikastçilerin harekot ettikleri luka - Pusta kam- pı müdürü - hali firarda|). 4 — Katil Kalemen - Suek - Kıralı öldürmüş ve linç edilmiştir. $ — Silni veya Maluy - kati- lin arkadaşi, Mölon da — tutul- muştur. 6 — Pospişil veya — Novak ( Marsilyada suikast icra edileme» diği takdirde Pariste bu işi ba- şarmıya memur edilip Annamas da tevkif olunan. 7 — Miyo Bizik - Macaristan: da olup Mmaznunların Fransaya hareketlarini temin eden B — Beneş veya Ratiç Pospb- Şille beraber tevkif olunan ar- kadaşı 8 — Mari Vudrih (halen hali- firarda. Silâhları ve bombaları valizlerile naklettiği zannolunan kadın ) 10 Vondrah - Marinin kocası | olarak hareket eden adam, Hü- viyeti sahtedir. Suikastteki vazi- yeti meçhuldür. Halifirardadır. N1 — Mari Vudrik'in otelde kabul ettiği sefaret memuru ki hüriyeti meçhuldür. Bir Şüpheli Adam Daha Paris, 22 (Husust) — Diyep nde Artakoviç isimli bir Yu- göslavin — tovkif edildiği haber verilmektedir. Bu adam 1889 da Yugoslavyanın - Klobük. işehrinde doğmuş, son zamanda Fransadan İingiltereye teb'it edilmişti. Orada Hırvat Üstaşi — cemiyetinin pro- Eugnndnsım yapıyordu. Üzerinde, eşteden 5 Şubat 1934 te veri- len bir pasaport vardı. Avusturya'da — Kvaternik - ve Novak ile beraber trenlere sul- kast terztip etmiştir. Paris Emni- yetiumumiyesine tevdi edilmiştir. Eldeki Silâhlar Paris, (Hususi) — Marsilya zabıtası, Paris Adliyesine, Mar- silya suikasti neticesi elde edilen silâhları göndermiştir. Bunlar: Kırmızı nişan dairssini havi dakikada. (220) kurşun ata- bilen mavzer tipi bir tabanca 2 — Bir otomatik tabaca, 3 — Beheri yirmi beşer kur- şunlu beş şarjör. 4 — Dört tane boş şarjör & — 60 fişak Bir gece isllcvap edilen bir maznun Liyej, 22 (A. A.) — Mülâzim Poliç'in istievabı bülün gece de- vam etmiştir.. Merkum, adının evvelce söylendiği gibi Perçeç değil, Periç olduğunu söylemiştir. 1896 da Dalmaçyada doğdu- ğunu ve hayatını Almanya, Ame- rika, Fransa, Italya ve Belçikada eçirdiğini ifade eden maznun ğu ayın 17 sinde Almanyadan Liyej'e geçmiştir. İliraf ettiğine göre, Marsilya sulkastine İştirak eden tedhişçi- lerle Paris'te, Temmuz ayında temaslarda bulunmuştur. Merku- mun elinde sahte bir pasaport vardı. Periç, suikaste herhangi bir suretle İştirakini inkâr ve hattâ bundan haberdar dahi olmadığını iddia eylemektedir. Budapeşteye de asla gitmedi- ğini söyliyen maznun (1933) den- beri Hırvatların Yugoslavyadan lehine bir bareket Paveliç VeK vaternikHak- kında Bir Şey Söylemiyor Esrarengiz Kadın Hâlâ Ele Geçirilemedi vücuda gelirmek maksadile seya- hatler yaptığını ve bunun için de ustaş;lerin başı Periçten para aldığını — itiraf eylemiştir. İtalya Zabıtasının Ağzı Siki Torino, 22 (A., A.) — Havas muhabirinden: — Zabıta, Hırvat Paveliç ile Kvatörnikin sureti- tevkiflerine dalr tafsilât vermek- ten ol'an imtina etmektedir. Bun- ların teslimi için daha birkaç hafta beklemek — lâzamgeleceği anlaşılıyor. Ecnebi devlot reisi ve erkâ- mna suikast, mücrimlerin teslimi için kanunt bir sebep olarak kabul edilmiştir. Ancak, bu teslim iptidaf tahkikatı yapan istinaf mahkemesinin — kararı — Üzerine Adliye Nazırının vereceği müsa» adeye bağlıdır. Biri Torinoda, diğeri de Mile- noda, başka isimler ile snle lanan — mücrimleri, Fransız za- zabıtasının müracaatinden yalnız 48 saat sonra keşfedip yakalar mıya müuvaffak olan İtalyan xza- bıtası tebrike şayan görülmektir. Bir Bulgar Gezetesi Yazıyor Sofyada çıkan “Mir,, gazetesi yükarıdaki başlık altında yazdığı bir makalede diyor ki: *“Bu sene içinde Avusturyada ve Romanyada suikastlar tertip olur nmuş ve birçok devlet adamları öl- dürülmüştür. Fransa, büyük harl- ciye nazırı Bartuyu ve Yugoslavya, Kıralı Aleksandri - kaybetmiştir. Bu suikastlerin sebebi ne olursa olsun, iyi teşkil olunmuş bir ce- miyette yerleri yoktur. Bu sui- kastlerin umumi bir karışıklığa ve alâkadar devletlerin zayıflama- sını İntaç edecekleri tannolumamaz Filhakika idare başında bulnnan bir adamın yokluğu hissolunur, fakat faaliyet prensipleri halefleti tarafından tatbik olunmakta de- vam eder. Bugün, her zamandan ziyade olarak bir devletin siya- seti sırf bir devlet adamının şahsiyeti ile kaim değildir. Sivrikk miş bir devlet adamının gaybu- beti ile o devletin inhilâl edeceği ümidi ise her zaman boş çıkmış- tır. Bilakis bu gibi feci ve kanli vekayiden sonra — milletlerin maneviyatı daima yükselmiş, itti- hat ve itilâf arzuları çoğalmış ve milletler bu suretle inhilâle karşı daha büyük bir kuvvetle karşı koymuşlardır. Bulgar Hükümeti Ve Tedhiş Hareketi Bükreşte çıkan Dimineata ya- zetesi, yazdığı bir makalede bu günkü Bulgar hükümetinin şimdi- ye kadar hiç bir hükümetin teşeb- büs etmediği işlere teşebbüs ede- rek Yugoslavya ile olan münase- batı İyileştirmek niyetile Makidone ya ihtilâl hareketini yok eyleme- ye çalıştığımı kaydettikten sonra Dobriçe — muhacirlerinde müte- şekkil — komitelerin. — Romanya erazisinde sık sık iniş hareketleri yapmakta olduğunu kaydetmekte ve demektedir ki: *Gün geçmiyor ki bu havali- den yapılan yangınlara, soygün- lara, köylerde ve yollarda yapı- lan tecavüzlere dair — haberler gelmesin: Bu vaziyet karşısında acaba Bulgaristan iki siyaset mi takip ediyor diye düşünmek mec- buriyetinde kalıyoruz. Bir — taraftan — Makedoaya ihtilâl komitesini şiddetle takip ederken diğer taraftan Dobriçede yapılanlara göz yamması gizli bir hesap — neticesi midir? Halbuki Dabriçedeki hareketlarin durdu- rulması Makedonya ihtilâl komite- sinin lağvından daha çok kolay bir iştir.,

Bu sayıdan diğer sayfalar: