27 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

27 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

0Digarıbekirde NWümune Fidanlığı Dicle nehrinin öbür kıyısında olan nümune fidanlığı umumi harp iptidzena kadar büyük ve ma- mur bir köy halinde iken umum! harp dolayısile metruk kalmıştı. Burası 928 senesinde Vilâyet hu- susi bütçesinden ayrılan bir tah- sisatla 931 senesine kadar nümune çiftliği halende idare edilmiştir.Nü- mune - çiftliği balinde idare edi- mekte iken pek çok paralar sarfe- dilerek halka bir nümune olamak üzere traktör, harman makineleri ve ekin biçme makineleri getirl- lerek arazisinde fenni bir şekilde ziraat yapılmış ve her on beş günde bir defa köylüler buraya toplattırılıp kendilerine fennl zira- atin usulleri ve faydaları ameli bir surette — gösterilmiştir. Çiftlikte bir de peynircilik pavyonu açı- mış, beyaz ve kaşar peynirleri yapılmak suretile de fenni peynir- ciliğin halka öğretilmesine çalı- şılmıştır. Bunun için de inek, man- da ve koyun olmak üzere birçok hayvan beslenmiştir. 032 sene- sinden — itibaren çiftlik tokrar nümune fidanlığı haline kalbedil- miştir. Bu çiftliğin umumt arazisi beş bin üçyüz dönümü mütecaviz- dir. Bunun iki bin dönümü mer'a, iki bin altı yüz. dönümü - kabili ziraat, dört yüz dönümü Kaıtırbil köyü binaları, harman yerleri, dere ve yollardan, bakiyesi İse sırt, ve tepeden — ibarettir. Nümune fidanlığının| civarında iki kaynak Bu vardır, bu sular takriben yirmi dönüm arariyi sulayabilir. Mev- cut — araziden — yüz yirmi dönüm arazi fidanlığa tefrik edildikten sonra bakiyesi nümune köyünde iskân edilmiş olan Bul- garistan ve Romanyadan gelen muhacirlere terk edilmiştir. Fidan- lığın müdür ve memurlarına mahr- sus olmak üzer2 beş altı odadan ibaret gayet güzel bir binası vardır. Burada şimdi nümune fidanlığını idare etmekte olan zi- raat fen memuru Mustafa Bey ile birkaç hademe oturmaktadır. fi- danlığın yakınında bir de Ziraat müdüriyetinin rasat merkezi var idi. Fakat burasının çok münhat olmasından rasat merkezi buradan kaldırılarak dağ kapı harıcında daha müsait, yeri yüksek ve et- rafı açık olan müskirat fabrikası civarına getirilmiştir. Fidanlığa iki yoldan, birisi hayvan ve yahut kayıkla Dicle nehri geçilmek suretile iki kilo- metro mesafe diğeri ise Diyarı- bekirin muuzzam ve tarihi köprü- sünü dolaşmak suretile on iki kilometre yolu dolaşmak - suretile gidilir. Otomobille ancak bu yoldan gldilir başka yol yoktur. Fidanlıkta mevsim itibarile ih- zar edilen tohum tarhlarına mey- valı ve meyvasız olmak Üzere muhtelif tohumlar ekilmektedir. Bu meyanda Bursa ve Istanbul Gaziantep vesair yerlerden şeti- rilen kestane, fıs'ık, elma, armut, tobum ve fidanları yetiştiri mek- tedir. Geçen ilkbahar mevsiminde | halka yirmi bin kadar fidau mec- ganen verilmiştir. Fidanlık ağaç yetiştirme hu- susunda — meraklılara — nümuüne olmaktadır. Buradaki Sakız ağaç- larına aşılanan Gazinntep fıslık- ları tutmaktır. Çok mebzul olarak bu ağaçların hepsine fıstık aş sı tatbik edilmektedir pek yakında fistik mahsulü de alınmağa bap lanataktır. Fidanlık muhite gittikçe büyük feideler temin etmektedir. -— SON POSTA Malatada Düğün Mevsimi Birinci Teşrinin 15 inden İkinci Teşrinin Sonuna Kadar Malatyada Butun Bekarlar Evlenirler Malatya ( Hususi ) — Burada birinci teşrinin 15 inden ikinci teşrin nihayetine kadar geçen bir buçuk ay evlenme mevsimidir. Bu mevsimde her perşembe 8-10 düğün yapılır. Malatyalılar bu mevsim için : — Kırlara pazar ayı, erkek- lere düğün ayı derler, Eskiden Malatyada — düğün masrafları 100 altından 300 altına kadar tahavvül eder, birçok er- kekler bu masrafı veremedikleri için evlenemezler, kızlar da koca bulamayıp beklerlerdi. Böyle bek- liyen kızlar içinde 40 yaşına varmış olanlar da pek çoktu. Erkekler için ağır düğün mas- rafları vermek mecburiyeti oldu- ğu gibi kızlar için de zengin çeyiz götürmek zarureti vardı. Kızın çeyizl erkeğin vereceği masraf nisbetinde yükselmesi icabeder- di. Böyle bir takım engeller dolayısile evlenemeyip bekleyenler | için de teselli hazırdı: — Kız büyür, bahtı büyür, N Malatyada gelin kıyaleti oglan büyür, tahtı büyür derlerdi. Bugün evlenme müşkülâtı tama- men ortadan kalkmıştır. Evlenecek çağa gelmiş kızı ' ve oğlu olanlar kolayca anlaş- makta ve bir ev kurulurken diğer ikl evin yıkılmasına meydan ver- meden — çocuklarını başgöz et- mektedirler. Düğün böyle kolay- laşınca evlenmek te rağbet bul- maktadır. Eskiye nisbetle Malat- ya'da bekârlığı ihtiyar eden erkek ve kadın kalmamış gibidir. Mevsim Belediye nikâh dairesinin en fa'al mevsimidir ve şimdi Malatya'da her hafta beş on düğün yapılmak- tadır, Derince Çiftliği Köylüye Veriliyor İzmit (Hususi) — Maliyeye ait bulunan Derince çiftliğinin Fer- hadiye, Döşeme ve civar köyler halkından arazisi axz olanlar ara- sında takslmi kararlaşmıştır, köy- lülere bu arazi borclanma suretile verilecektir. Dağıtma heyeti bu hafta zarfında işe bı.!ıyıeıhır Cumhuriyet Bay- ramı Hazırlıkları Kadınhanı (Hususi) — Belediye tarafından parka gayet güzel bir abide rekzedilmektedir. Bu abide Cumhuriyet bayramında açılacak, bayramda Yıldırım spor gençleri bir temsil verecekler, bir de maç yapacaklardır. Düzce (Hususi) — Cümhuriyet bayramı için bütün Düzceliler geceli gündüzlü bir hazırlık yap- maktacmırfar. Bayramda Halkevi de bir müsamere verecektir. Tire (Hususi) — Cümhuriyet bayramı için pek hararetli bir kutlalama bazırlığı yapılmaktadır. Mekteplerde müsamereler verile- cek, kulüplerde şenlikler yapı- Tacaktır. Biga Belediyo Seçimi Bozula- cak Mı? Biga, ( Husust ) — Belediye seçimi bitmiş — ve reisliğe eski belediye reisi Raşit Bey çoklukla seçilmiş ise de Çanakkale vilâ- yetince sebep beyan edilmeksizin bu seçim tasdik edilmemiştir. Belediye azaları yine toplana- rak aralarında ikinci bir seçme yapmışlar ve yine mumaileyh Raşit Beyi seçmişlerdir. Seçim kâğıtları Dahiliye Vekâletine yok lanacaktır. Dahiliye Vekâleti bu seçmeyi bozarsa o zaman yeniden seçme yapılacaktır. Bigada Bir Düğün Evi Yıkıldı Biga (Hususi) — Sakarya ma- bılloıgndSH Kasım oğlu Mehmet Ağanın evinde düğün yapılırken gelini temaşa için toplanan ha- numların ağırlığına dayanamıyarak döşeme tahtaları birden birenbi- re kırılmış, çökmüştür. Kazazede- ler ankaz altından çıkarılmış ve derhal dispansere götürlülerek ya- raları sarılmış ve tahkikata baş- İhamıştır. Ankaz altında kalan birkaç hanım ve çocuktan bazı- ları kulağından ve yüzünden ya- ralanmış ve bir hanımın da ayağı kırılmıştır. — H $. Kadınhanında Bir Vak'a Kadınbamı, (Hususi) — Nafiz isminde bir genç Heydar Bey ls- minde bir zatin evine tabıncı atmak suretile tecavüz etmiş, kalanmış, adliyeye verilmiş, “v edilmiştir. Tecavüzün nbıhı ti cari rekabettir. Gebzede Bando Muzıka AAi £ G Gebze (Hususi) — Gebzede henöz teşekkül eden Gençler Birliği bu kere muktedir bir mu- allimin talim ve tedrisile 17 par- çadan mürekkep bir muzika ta- kımı vücude getirmiş ve bu İzmirde Rüşvet Veren Bir Kadın Tevkif Edildi İzmir (Hususi) — Es&ma hanım isminde bir kadın, İhtisas mah- kemesi merdiveninde, Müddelumu- mi Arif Beye bir zarf içerisinde bir (50) liralıkla bir de ufak tez- kere vermiştir. Esma hanım mek- tubunda dört çocuk sabibi oldu- ğunu, zevcinin Ihtisas mahkeme- sinde esrar kaçakçılığından maznun olduğunu, evindeki dikiş maki- nesini satarak bu elli lirayı temin ettiğini yazmakta ve kocası hak- kında beraet kararı verilmesini lıtımaktedır. Esma hanım hakkın- da dırhıl gıı' zabıt varakası tan- zim ettirmiş ve hakkında tevkif kararı verilmiştir. İzmirde Bir Polis Memuruna Tecavliz Izmir (Hususi) — Adliye binası önünde — bir mevcutluyu Adliye dairesine getirmekte olan pnllı memurlarından İsmail Efendi, hiç tanımadığı Osman İsminde bir adamın — tecavüzüne uğramıştır. Osman İsmail Efendinin beline sarılarak tıbını:ıı:ıu kayışını koparmak suretile tabancayı almış ve polis memurünüu — başından yaralamıştır. Bu adamın deli olduğu zannedilmektedir. takım merasim — günlerinde ve Milli bayramlarda yüksek liyakat göstererek muhitin xevkine hiz- met etmiye başlamıştır. Muzika takımını — teşkil. eden — genç- lerin hepsi musiki sahasında bü- yük bir istidat göstermektedirler. Simavda 4 Ev, 1 Manda, 1 Merkep, 2 Koyun Yandı Sima (Husust) — Burada bir yangın çıkmış, dört ev, 1 manda, 1 merkep, 2 koyun yanmıştır. Yangın çıkan evde bulunan kadın da kendini pencereden atarak kurtulabilmiştir. Bigada Bir Cinayet Biga (Hususi) — Balıklıçeşme köyünden İsmall isminde Iki ço- cuklu bir aile babası, Bekirli kö- yü çınarlığından kendisine saman- hk yapmak için çınar dalları ke- sip arabasile getirmekte iken yolk- da rast gelen Bekirli köyü'koru- cusu ince Mehmet baltasını almak istemiş ve aralarında çıkan kavga neticesinde ince Mehmet, İsmaili tabanca ile öldürmüştür. Korucu yakalanmıştır. H.Ş. Yeni Beladiye Reis Ve Azaları Sındırgı, (Hususl ) — Yapılan Intihap neticesinde Belediye reiz- liğine Mehmet Sıtkı Bey seçilmiştir. Tire, (Hususi) — Yapılan inti- hap neticesinde Belediye reisliğine “eski rele Ali, encümen azalıkları- na da Gülcü oğlu Sami, Tüccar Ali Şevket Beyler seçilmişlerdir. ı | Tiyatro Talaffuzuna Dair Nurullah Ata Şehir tiyatrosu sanatkârlarının türkçeyi konuşma tarzları son zamanlarda hayli itiraza uğradı, daha da uğrayacaktır. Bu sahada söz söyleyenlerin çoğunun Şehir tiyatrosuna çatarken biraz da şahıslara karşı besledikleri bınca uyduklarını — biliyoruz; — Çünkü Ertuğrul Muhsin'in ve arka- daşlarının — telâffuzunu yererken, onlardan fena konuştukları mu« hakkak olan bazı san'atkârları da methediyorlar. Fakat medihleri yersiz de olsa itirazlarmın tama- mile haksız olduğu söylenemez. Yalnız kabahati sanatkârlara yükletmek pek doğru değildir. Şehir — tiyatrosunda — konuşulan Türkçe bize münis gelmiyorsa bunun başlıca sebebi söylenen metinlerin konuşma dili ile *eğil, yazı dili İle yazılmış olmasınd » dır. Bahsettiğim şey bir kelime, bir uzun veya kısa cümle mese- lesi değildi.. Bir — muharrir, ne yaparsa yapsın, — konuşma dili. ile yazamaz; — yazısında konuşma — dilinin — serbestliğini, perişanlığını — muhafaza — ede- mez. Yalnız her gün kullandığı- mız kelimelerle, karileri ile konu- şur gibi meramlarını anlattıklarını hissini veren muharrirlerin yazı- larından bazı parçaları ezberleyin, bir yerde gayet tabii olarak okumağa — kalkm, konuşma dilinden ne kadar uzak olduğunu | görüretnüz. Bunun için ayrı - bir tiyatro dili vardır; fakat -ona ermek haylı büyük bir mahare'c bağlıdır. Hani — tiyatroda — oynandığı zaman hoşa gidip de okunduğu zaman ne olduğu bile anlaşılmı- yan piyesler vardır? İşte onlar bu tiyatro dill He yazılmıştır. Her- hangi bir yerde konuşulan sözleri aynen zaptedin, bunlar da anla- çılmasi hayli güç birer metin olur. ( Bittabi parlâmentolarda, resmi İşler münakaşa edilen meclic. lerde ve mahkemelerde tutulan za- bıtları bunlarla karıştırmamalı; çün- kü o meclislerde söz söyliyen kim- seler yazı dili ile konuşur. Ancak bazı mektep görmemiş veya yazı okumamış maznunların, dava sa- hiplerinin sözleri konuşma dilinde olabilir. ) t Fakat böyle sade sahne üzerinde değeri olup da okununca anlaşı-- mıyan piyesler iyi midir? Bu büs- bütün ayrı bir mesele olur. Zater, tiyatrodaki — talaffuzun — hergün- kü — talaffuzumuza — tamamile uymasını istemek de pek doğru degildir. Tiyatro talaffuzu, konuş- ma talaffuzundan daha vazıh ol- mağa mecburdur, daha yüksek bir sestir. San'atin her şubesinde ol- duğu gibi tiyatroda da her şey sunidir; fakat hüner bu sunl çarelerle babli gözükmektir. Şu veya bu sanatkârın — talaffuzunu beğenmemek, onun — sanatinden hoşlanmadığımızı söylemekten başka hır şey değildir. Bir sebep daha var: romanın, tiyatronun hayata benzemesine pek ehemmiyet veriyoruz. - Bu sanatin baş vazifesi « stylisation » olduğunu unutmaktır. Bizde tiyatro tamamile yerle- | şince bir tiyatro — telâffazumuz olacaktır : Zamanla değişen, fak: t hergünkü telâffuzdan daha ziyade sabit bir telâffuz. Ş e - - -—sarkres o .. V o eee » e .o

Bu sayıdan diğer sayfalar: