Son Posta 9 Eylül 1935 sayfa 10 | Gaste Arşivi

9 Eylül 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hint Denizlerinde Türkler Hadım Süleyman -Piri Rels- Murat Reis Yazan: M. Turhan Safer Reisin Hulyalarile Açılan Hint Seferi, Yine Onun Ölümile Kapanmıştı — Ogün bâri son kararı verelim, | olm z mı? — İşin gidişine göre düşünürüz. | Şimdilik size uğurlar olsun! Sıfer Rels zahire işini açamadı sıkıldı, yahut sultanın böyle bir dilek- ten bir geyler sezinsemesinden ürktü, konuşulan şeyleri önemli bularak şen şen oradan ayrıldı, Süleyman Paşaya vararak duyduklarını anlattı. Hadım vezir, Sultan Mahmudun hür kalmak endişesile Portekizlilere ihanet etmeye karar verişini gayet tabit buldu, Ja- nin da bu İşe burun sokmasını aykırı görmedi, neşelendi. — Safer, dedi, bu sana tut- kuns olan avrat dediğini yaparsa sen de bir Abdurrahman Alp olacaksın. | — O da kim devletli? — Hiç duymadın mı be? Ay:- dosu alan yeğit. İkiyüz yıllık bir kıssa, Ona bir kız gönül verip kale kapısını açmıştı. Hint deni- zinde de aynbp iş oluyor. Allah sonunu İyb eyliye. İşte oyun böyle başladı, Sultan Mahmudun sinsi bir aşktan ilham alan halin zekâsile İşlene işlene yürüdü, amiral kandı, Jan Inandı, Safer Rels aldandı ve en sonunda onun İstediği sahne belirdi. Bu mehtapsız bir gecede oldu. Jan Safer Relsle görüşüp buluşacağını umarak Sultan Mahmudun sara- yına gelmişti. Onun bu gelişinden kocasının haberl yoktu. Çünkü Amiral, kalenin boğaza dayanan cephesinde idi. Pusuda yatıyordu. Sultan Mahmut, Safer Reisle yüz Türkü oradaki bir delikten içeri &almaya söz vermişti. Saatini ve dakikasını da kararlaştırmıştı. Gücerat sultanından işi haber alan Amiral da oradaydı, deliğin ağzında bekliyordu. Sultan Mah- mut, Vis Ruvayı deliğin ağzına mıhladıktan — sonra bir bahane bulup sarayına — dönmüştü. Pek yakında oraya gelecek olan Safer Reisin kendisi hakkında eyi söz- ler söylemesi için güzel kadına ricalar yapıyordu, bir yandan da ona uyuşturucu şerbetler İçirl- yordu, Kız heyecan İçindeydi, yüre- gindeki alevleri söndürmek . için boyuna şerbet İçiyordu. Jan'ın göz kapaklarına asılan ağır bir uykuyu — gideremeyerek kendinden geçtiği ve Behadir şah Hle kocasından esirgeyip de Safer Reise sakladığı zevklerin hepsi ve hepsi Sultan Mahmudun ku- cağında kaldığı bir dakikada sev- gilisi de kayıklarla boğazı dolaş- mış, kale duvarının dibine yaklaş- mış, verilen işaret Üzerine delikten süzülüp İçeri girmişti. Fakat yiğlt adamin bir kadın ve bir hüküm- dar gsözüne İnanarak, — vaktile Aydosta geçmiş olduğunu öğren- diği bir hâdiseden de şevke göle- rek gösterdiği bu güven onun Kayatına mal oldu, çünkü eğilerek girdiği deliğin — önünde belini doğrultmiya zaman — bulmadan boynuna bir balta indi, başı yu- varlandı ve delik hemen tıkandı. O un ardından gelenler boş yere bekliyorlardı, değerli kılavuzdan bir iz arıyorlardı. Bunu bulama- dılar, deliği de zorlıyamadılar, yine kayıklara binip döndüler, başla- rına geleni Süleyman - Paşaya a latmıya koştular. Halbuki haber d ha önceden gelmişti, kaleden P Tefrlkamızın İkinci Kımı Piri Reis Tefrikamızın yarın — bitiyor. — Ondan — sonra Pirl Reisin seferi başlıyor. Pirl Reis, Türk denizcilerinin en ünlü- lerinden ve Akdenizin bellibaşlı hâkimlerinden Kemal Reisin yeğe- nidir. Hiiıd denizine doğru yaptığı sefer, heyecanlı hâdiselerle doludur. Tefrikamızı başındanberi oku- yamıyanlar ikinci kısmı takip ede- bilirler. Çünkü bu kısım başlı başına bir tarih sayfası, bir destan parçasıdır. ve çok heyeocanlıdır. birinel kısmı yakılan — meşalelerle aydınlatıla aydınlatıla hendeğe atılan cesetsiz _ başla, başsız ceset faciayı herkese ve Süleyman Paşaya öğretmişti. Amiral, aşkının düşmanı olan Safer reisten kurtulmak neş'esile evine döndüğü vakit — karısını yatakta ve hasta buldu. Kazan- diğiı çirkin zaferi sakladı ve Janın sıhhatile ilgilendi. Kadın, anlaşılmaz birşeyler sayıklıyordu, — ateşler içinde kıvranıyordu. Bu sayıklamalar gitgide hezeyan ha- lini aldı, kadın gerçekten çıldırdı, saçını başını yolarak sofalara atıldı, haykırmıya başladı: — Safer, Safer! Sen beni böyle mi bırakacaktın, düşümde mi benim kocam olacaktın? Yine o gecenin ertesi gün Süleyman Paşa, ordusunu gemi- lere çekerek harekete hazırlanı- yordu. Çünkü asker, yiyecek az- lığından homurdanmıya başlamış- tı, Safer reisin ölümlünden de uğur- suzluk sezinsiyerek dedikodu yapı- yordu. Hadım Vezir de bu hâdi- seden son derece müteeseirdi, kendi kendine söyleniyordu. — Onun Öcü bir gün olur almır. Lâkin öldüğü yerde du- rup ta üzülmek doğru değil (*) Işte Hint denizine yapılan ilk sefer böyle bitti. Onu açan veya açtıran Safer reisin hülya- ları idi, kapayan da onun ölümü oldu. Birinci kısmın sonu (*) Süleyman Paşanın Diu adası- na kadar gidip orada yaptığı muhare- beler ve dönüşünü icap ettiren sebebi hakkında Hacı kalfanın “Esfarülbihar,,ı ile Peçevi, Ferdi, Celâl zade, Solak zade ve Lütfi Paşa tarihlerinde, Ber- külyemanide —haylı tafsilât — vardır. Hammer, Diu harplerini ve Süleyman Paşanın dönüşlinü şu satırlarla hikâye eder: “Muhasara yirmi gün — sürdü, Portekiz kumandanı Antuvan dö Sil- veyra mevkli şecaatle müdafaa — etti. Bütün muhafızlar, hattâ Portekiz ka- dınları bu şecaate iİştirak ettiler, Sü- leyman Paşa ordusunda kıtlık — çıktı. Hükümdar — Mahmut, — Portekizlerin menfaatine hizmetle Osmanlılara yiye- cek tedarikine yanaşmadığından asker gemilere çekilmeye mecbür oldu. ,, MıTIT' Gün — PAZARTESİ — Hızır 30 9 EYLÜL 935 127 Arabt 1354 Ruml 1351 9 Cem.ühar Ağustos 27 Evkat |Ezani Vıı.“l Vakit |Exan! İVu.ıı' Güneş (it 02 | 5 34| Akşam (12 — 118 31 Öğle | s40|1211| Yataı | 1 34 |20 06 İkkindi (9 17 15 47 | iİmsâk |9 1913 Si —a7 — Son Pos uyanlar Ve - Okumayanlar Arasında Bir Mukayese! ( Baştarafı 1 inci yüzde ) vardır ve buralardaki kitap mev- cudunun yekünu da 400 bin ka- dardır. Bu 102 kütüphaneye ge- çen yıl 980 bin kişi devam ede- ' rek muhtelif kitaplar okumuştur. Bu miktarın ise ancak 46 bini kadındır. Fakat şunu da söyleye- lim ki bu umumi kütüphanelere devam edenlerin yarıdan fazlası mektep talebesi, dörtte biri de muallimdir. Demek ki kütüpha- “nelere devam edenler, kitap oku- mak mecburiyetinde bulünanlar- dır. Şu rakamlar bize, 17 milyon nüfusa sahip olan yurdumuzda okuma İhtiyacını duyanların pek az olduğunu, yahut halkın okuma ihtiyacını tatmiİn için vakit bula- madığını gösteriyor. Şu halde bir daha sabit — olmuştur ki halkta okuma ihtiyacinı doğurup şiddet- lendirmek, yahut halka — okuma kolaylığı vermek için uğraşmak ve hele devamlı çalışmak lâzımdır. l a L GÜL AA L GL sözLm ği nn ği Güzel İzmirimiz Büyük Bayra- mını Kutlulayor ( Baştarafı 1inci yüzde ) Bandırma ve Afyondan gelen trenler İzmire on binlerce ziya- retçi getlirmiştir. .Otellerde yer yoktur. Şehir baştan başa bay- raklarla süsienmiştir. Bu sabah saat 8,30 da Hala- pinardaki şehitlikte, meçhul asker abidesi önünde tören yapılmış, Halkevi adına öğretmen Abdül- kadir Karaman bir söylev vermiş buna şehitler anıtı karşısında yer alan atlı müfreze komutanı cevap vermiştir. Bundan sonra atlı müf- reze, komutanın İşaretile havaya atış yapmıştır. Sonra yiğit erimiz Eşref paşa, Tepecik ve Halkapınar semtlerin- den tam yürüyüşle şehre girmiş ve bu sırada hükümet konağına atlı müfreze komutanı tarafından bayrağımız çekilmiştir. Bandonun TA D ee çaldığı sancak marşı arasında parti başkanı Yozgat — saylavı Avni Doğan ateşli bir söylev vermiştir. Bu gece de fener alayları tertip edilecektir. öz İ "—îuy Ayayınıza kundura giymek imkâ- nıni selbederler. Yürüyüşünüz — size azap verir. İşte; nasrleri kökünden sökecek pek kolay ve az masraflı bir tedbir: Akşamlari derununa kâfi mik- | tarda RADİO SALTS i'âve edeceği- niz suda ayak banyosunu yapınız bir kaç gün zarfında bu azap veren na- | sırları kolayca çıkarabileceksiniz. Hemen bu akşam eczanenizden bir kutu RADİO SALTS isteyiniz. Her eczanede satılır. © c z Vz p D z r Ki Ka b - 2 — HİKÂYE Ingilizceden : HıRSIZ KİM? Tablo —piyasası — durgundu. Resimlerini yaya kaldırımı Üze- rinde, duvara dayayıp küçük minderinin üzerinde oturan Hen- son sokaktan — gelip geçenleri seyrediyor, uzun uzun esneyordu. Bir nevi dilencilik olan seyyar resim sergiciliği, çok sıkıcı kiİr meslektir. Böyle zamanlarda insan arasıra köşebaşındaki meyhaneye dalıp birkaç kadeh yuvarlamak arzusuna pek te galebe edemez- di, İşte Hensonda da şimdi bu dayanılmaz arzu uyanmıştı. Bun- dan maada Henson'un, meyhane köşesinde, ve bilhassa polislerin sezmemesi lâzımgelen mühim bir işi de vardı. O, seyyar sergicilik perdesi altında bu gibi kârlı İş- leri de emniyetle görebiliyordu. Gerçi polis, Henson'den şüp- — helenmiyor değildi. Fakat şimdi- ye kadar ona bir suç yükleyeme-< mişlerdi. Bu da polisin asabiyetini artırıyordu. Ona küçücük bir suç yükleyip merkeze kadar götüre- bilseler, yapacaklarını biliyorlar- lardı. Fakat Henson, polisin tu- zaklarına düşmiyecek kadar kur- nazdı. Bir defa daha esnedi. Niha- yet kasketin içindeki paraları alıp, resimlerini orada bırakarak kö- şedeki meyhaneye daldı. * 8 Para çantalarını erzak sepet- lerinde taşıyan ve böylece alış verİş eden koca karılar başlarına gelecek belâlara razı olmalıdırlar. Madam Porton'un peşl sıra yürü- yen Dippy de bu fikirde idi. Ma- damın kolunda taşıdığı sepetin içinde şişkin bir para çantası ya- tıyor, Adeta «Beni aşırın» diyor- du, Dippy hiç böyle bir davete bilgâne kalabilir miydi? Göz ka- patıp açıncaya kadar Dippy çan- tayı sepetten kendi cebine aşır- mış ve geri dönerek yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamıştı. Bir dakika sonra başına gele- nin farkına varan madam Porton sokak ortasında durarak çığlığı bastı: — Yetişin! Polis! Imdat!... Polis kelimesi, Dippy'nin hiç hoşuna gitmiyordu. Onun niyeti kimsenin nazarıdikkatini celbet- meden, şüphe uyandırmadan, sal- lana srllana ortadan sıvışmaktı, Fakat polis kelimesini İIşitir işit- mez olduğu yerde bir defa sıçi- radı Ve adımlarını açmıya başladı. Bunu gören birkaç yolcu ve bak- kal çırağı da hep bir ağızdan: — Nah! Işte... Kaçıyor, diye avaz avaz bağırmıya başlayınca Difpy için tabanları kaldırıp kaç- maktan başka çare kalma_mıştı. Bu sırada vak'a mahalline ye- tişen 21 numaralı polis memuru bir bakışta meseleyi anladı. Dippy köşeyi dönmek üzere idi. Orada- kileri İsticvap etmiye lüzum gör- meden polis memuru da koşmuya başladı. Bunu işiden Dippy köşeyi dönüp daha hızlı koşmıya koyuldu. Fakat bir müddet sonra ayağı seyyar resim sergisinin kenarına çarparak yere düştü. Duvara da- yalı resimleri görünce, derhal sahipsiz kalan bu serginin önüne çöktü ve kasketini iyice gözleri- nin Üzerine İndirdi. Pol's zaten Dippy'ynin yüzünü görmemişti. Köşeyi dönüpte önü- ne gelince soluk soluğa: ; | — Nereye kaçtı? diye sordu: | » - e- Arsa Fiatına — Aşağı doğru gitti efendim. Polis yine koşmasına devam ederek uzaklaştı. Dippy derin bir nefes aldı fakat şüphe uyandır- mamak için bir müddet daha orada kalmiya karar verdi. Biraz sonra 21 numaralı polis memuru eli boş olarak avdet etti. Hırsızı yakalayamadığı İçin fena halde hiddetli idi. Ilk rast- geldiği kimseden Aacısını çıkar- mak istiyordu. Dippy'nin karşısına gelince durdu ve sert bir sesle: — Baksana burayal Burada duramazsın artık. Çek arabanı bakalım, dedi. Dippy ezildi, bützüldü: — Gidemem efendim... Mü- sade ediniz... Yalvarıriım — sizel na olur?.. Diye mırıldanmıya başladı. Küçük bir para çantasını ne kadar şişkin olursa olsun sakla- mak kabildi, fakat başkasına ait resimleri güpegündüz nasıl çalıp götürürdü. Polis büsbütün kızdı. — Çok lâf istemem. Haydi bakalım çek arabanı diyorum sanal.. Dippy hemen oradan sıvışmı- ya kalkıştı. Fakat Polis memuru arkasından bağırdı; — Resimlerini ne diye bıra- kıyorsun. Haydi onları da topla götür.... Dedi. Dippy polis memurile müna- kaşa etmek isteyordu. Çar naçar resimleri topladı, koltuğunun altı- na sıkıştırdı ve uzaklaşmıya baş- ladı. | Bu sırada meyhaneden çıkan ve resimlerini başka birinin top- layıp götürdüğünü gören Henson koşarak Dippy'ye yetişti ve: — Ey arkadaş, benim resim-. leri nereye götürüyorsunuz? Diye bağırdı. Dippy dişlerini sıkarak: — Sus bel Diye mırıldandı. Bu sırada 21 numaralı polis memuruna yaklaştı ve ellerini kalçasına dayayarak: — Yine ne oluyor? Diye sordu: Henson, başka zamanlarda, polislerden, şeytandan kaçar gibi kaçardı. Fakat bu defa kendisinl haklı görüyordu. Bu defa şikâ- yetçi kendisi idi. Onun için tered- dütsüz: — Polis efendi. Bu adamı hırsızlıkla ittiham ediyorum, Va- zifenizi yapınız I, diye aktörvari bir tavır aldı. Dippy itlraz etti. ; ( Sonu var) ) Denizyolları IŞLETMESİ Acaenteleri t Karaköy — Köprübaş! Tel. 42362 - Birkecl Mühürdarzade Han Tel, 22740 İskenderiye Yolu EGE vapuru 3 Eylül SALI | günü saat 11 de İskenderiye'ye kıdarı “5%7., Trabzon Yolu ERZURUM vapuru 10 Eylül SALI günü saat 20 de Ri- zeye kadar. “5368,, Üsküdar'ın hava ve manzarası en güzel yeri olan İhsaniye caddesinde görünüşü eski, içi sağlam, yedi oda, terkos, havagazı olan iki bölüklü ve (75) No, lu ev, beraber ve ayr! ayrı acele - satılıktır, İçindekilere müÜracaat. AA

Bu sayıdan diğer sayfalar: