22 Eylül 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

22 Eylül 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün İngiltere Vaziyetini Tayine Mecburdur * Italya - Habeş anlaşmazlığı ı ortaya yepyeni ve hepsinden mü- him bir mesele daha çıkardı: Fransa ve İIngilterenin Avrupa- daki karşılıklı vaziyetleri. İngiltere; Habeş işinde Fran- Sanın İtalyaya karşı kendisi ile el birliği yapmasını İstiyor. İtal- Yayı yola gelirmek için bunu za- rur! görüyor. Bu zaruret dolayı- tiledir. ki, Uluslar Sosyetesine karşı yaptığı bütün taahhütlerini a edeceğini ilân edip duruyor. Fransız Başvekili Lavalın Ce- hevrede söylediği diyev, önce İngiltere ile birlikte zecrt tedbir- ler almıya taraftar olduğu kana- Atini vermişti. Fakat sonra Fran- Banın böyle bir tedbire yanaşma- dığı anlaşıldı. Hattâ Fransız ka- binesi, her ne suretle olursa olsun, İtalyaya karşı zecri tedbir alın- Masının tehlikeli olduğuna karar Verdi. Fransanın bu siyaseti Ingilte- reyi endişeye düşürdü. Ne yapıp yapıp Fransayı beraberine almak İstiyordu. — Fransız hükümetine, Uluslar — Sosyetesinde — Avrupa Müvazenesine ait olarak vaki taahhütleri de tutmıya hazır bu- landuğunu bildirdi, fazla olarak Fransa ile bir hava müdafaa Paktı aktini teklif etti. Bunun üzerine Fransa, İ.ıgll- fereye açık ve sarih bir sual #ordur — Biz şimdi İtalyaya karşı Recri tedbir almak hususunda İngiltere ile birlik olursak, ileride Almanya veya diğer bir devlet tarafından taarruza uğradığımız Zaman İngiltere bizimle beraber olmayı şimdiden taahhüt eder mi? Bu sual bir nevi İttifak teklifi İdi. Ingiltere bu suale cevap ver- medi. Cenevredel taahhütlerden Umumi şekilde bahsetmekle iktifa Gtti. * Fransızlar, Cenevredeki taah- hütlere ne derece sadakat göster- Mek lâzımsa, — dostluklara da o kadar rlayet etmek lâzımgeldiğini Söylüyor ve dost İtalyaya karşı Jostluğa yakışmıyan — hareketler Yapamıyacaklarını iddia ediyorlar. Ne bu sözler, ne Fransız hü- etinin suali İngiltereyi mem- Bun etmiyor. — Etmiyor amma, İngilterede bir türlü kat't bir ta- &hhüde girmeye yanaşmıyor. Müp hem vnitlerle vaziyeti idare etme- Ye çalışıyor. Fakat bu defa artık hare- ketlerinde sarih ve açık olmağa Mecburdur. Çünkü Fransa - sarih Vaziyet almıştır. İngiltere ya Fransa İla birleşerek Italyayı ezecektir. Ya Italyaya karşı tek başına kala- Caktır. Bu takdirde Fransa yine hıl)-ı tarafına geçmekte tereddüt Otmiyecektir. Hâdiseler o kadar — sür'atle işaf ediyor, herglün o kadar Yeci ve çeşilli safhalar gösteri- Yor ki, insan hâdisatın alabileceği tekli olsun kestiremiyor. Onun için Ingilterenin vaziye- Resimli Makale Karanlık korkuuçtur. Çünkü etraf görünmek taraf bitmez uçurumlarla çevrilmiş gibidir. Atacağınız adımı bilemezsiniz. G'deceğiniz yolu bulamazsınız. Karanlık can sıkıcıdır. Karanlıkta insanın içine gey- tanlar dolür. Ruh kararır, İçimizde sıkıntının çöreklendi- ğginl duyarır. Karanlıktan yalnız ruhları karanlık olanlar hoşlanır. Çünkü gizli ve karanlık işler ancak karanlıkta görülür. zamamae —a sON POST Her yaparlar. B Karanlık H Bunlar yaptıklarını kimsenin görmesini istemedikleri için daima karanlık arar, karanlıkta yaşar ve karanlık işlerli Dimağları bilgi ile aydınlanmamış kimseler ebedi karanlık içindedirler. Ne gündür aydınlığı, ne gündüz ışığı onların Önünü aydınlatamaz. En korkunç karanlık bilgisizlik, görgüsüzlük ve duygusuzluktur. Dimağı aydın olmıyan adamın ruhu aydın olamaz. DAHİLİ HABERLER Şiledeki Korkunç Cinayet Katil, Vurduğu Adamın Beynini De Parçalamış! ' ,” Şilenin — Biçkiıdere — köyünde Ömer adlı genç bir köylünün başı demirle ezilerek öldürüldü- günü yazmıştık. Şileden gelen Ömerin bir komşusu, bu cinayet etrafında bir arkadaşımıza şun- ları anlatmıştır : «— Ömerl öldüren adam, Bayram adlı bir komşusudur. Ömerle Bayram arasında çok saki bir kadın davası olduğu köyde ötedenberi söylenmektedir, Bayram, komşusu Ömerden Be almak İçin fırsat kollayormuş. Nihayet geçen akşam yatsı na- mazından çıkan Ömerin birden- bire önüne dikilen bayrama ta- bancasile Aateş etmiştir.. Ömer derhal yere yıkilmı, Bayram da Ömerin ölmediğini zannederek suçunu saklamak maksatile yara- lmin kafasını ağır bir. demirle ezmiştir. Katil bundan sonra, hiçbir şey olmamış gibi kahveye giderek oturmuştur. ÂAz sonra cinayet meydana çıkarılmış, — katil de kahvede yakalanmıştır. Bayram — suçunu itiraf etmiştir. Şile Müddeimu- misi tarafından tahkikat yapıl- maktadır, Dün De Bir Cina- yet İşlendi Dün öğlenden biraz sonra Balıkpazarında bir cinayet olmuş, SO kuruşluk bir iş yüzünden bir adam kama ile ağır Surette yara- lanmıştır. Hâdisenin şu şekilde vukubul- duğu söylenmektedir: Balıkpaza- Fina yük dolu bir motör yanaşı- yor, bu motördeki eşyaları taşı- mak için Cevat adında biri 50 kuruşa pazarlık yapiyor. Fakat bu sırada arabacı Hasan adında biri de ortaya atılarak oşyaları kendisinin taşıyacağını bildiriyor. Bunun Üzerine Covatla Hasan arasında kavga başlıyor. Cevat bir aralık yanında taşıdığı bıça- ğını çekerek Hasanı birkaç ye- rinden ağırca yaralıyor. Yaralı hastaneye kaldırılmış, suçlu ya- kalanmıştır. Çarpıştılar Dün mexbahaya ait 3635 sayılı kamyon Tatlıkuyuda 3055 sayılı kamyonla çarpışmıştır. Brezilya Elçisi Brezliya hükümetinin Ankara elçiliğine tayin olunan M. Yogin- Yulayofi eşile birlikte Ege vapu- rile şehrimize gelmiştir.. Burada ikl gün kalarak Ankaraya gide- cektir. Resimde elçi İle bayanını görüyorsunuz. Nüfus Sayımı Hazırlıkları İsviçre — istatistik — direktörü Brüşveyye dün şehrimize gelmiştir. Bugün istatistik genel direktör vekili Celâl Aybarla birlikte Elâ- zize gidecek, Elâzizden başlıyarak sıraslle Kayseri Addâna ve Kon- ya vilâyetlerindeki sayım hazırlık- larını gözden geçirilecektir. ——— - Z | İSTER İNAN İSTER İNANMA! Boğazlar Meselesi Ek - Ta Doktor Tevfik Rüştü Aras, uluslar sosyetesinin Öönünde, şayet öteki barış andlaşmalarında bir değişiklik olacak olursa, Lozan andlaşmasının Çanakkale ve Ka- radeniz boğazlarına taallük eden hükümlerinde de bazı tadiller is- tiyeceğini söyledi. Diş bakanımızın bu iddiasın« daki münasebetli mantıkı bir ilk mektep talebesi bile kolaylıkla idrak eder. Onun için burada ben bunun göze sıçrıyacak derecedeki isabetini tebarüz ettirmek kay- güsile uzun boylu mütalea beyan edecek değiilm. Yazıma başlık ittihaz ettiğim iki kelimenin Çanakkale ve Ka- radeniz boğazlarile hiç bir ilgisi | yoktur, Beni alâkadar eden boğazlar meselesi, sizin, onun, benim, şunun ve bunun boğazlarımıza ta- allük eden meseledir. Ve bugün, size, havayici zaruriyenin paha- lılığından, — yahut ki — zayıflama modasının fayda veya xararların- dan da bahsetmiyeceğim. Bir ke- re, bu ülkede yiyeceğin pahalılı- ğından şikâyet etmek için, insa- nın İnsaf kaynağı, hakkaniyet damarları kökünden ve dibinden kurumuş olmalıdır. Zayıflık, şiş- manlık davasına gelince, bu bapta ne denirse densin herkes yine bildiğini okuyor. Bir dirhem etla bin tane ayıp örttüğüne kanaat getirenler ayıp ve kusurdan ta- mamile münezzeh olmak kaygu- #ile, kilolarla et kazanmıya bak- tıkları gibi, sıskalığı Ülkü edinmiş olanlar da, bağırlarına taş basıp, yıl oniki ay peygamber orucu tatmaktan vaz geçmiyorlar. Bu sebeple, xıdlklcdulı hepesl- ni bir yana bırakıyorum. O halde, boğazlara dalr mesele yapacak geride ne kalıyor diyeceksinliz, değil mi? Bakın, söyliyeyim! Can boğarz- dan gelir, diye bir söz vardır ya? Ben, ölümlünde çok defa boğaz- dan geldiğini hatırlatacak olursam beni ayıplamayınız. Pastör,mikrop hakkındaki müsbet nazariyesini ortaya altıktan sonra ölümün ağızdan geldiği filhakika tıp ve Zarrahi âllmleri nazarında kati- yetle tebeyylin etmiştir. Mikrop denilen ve göze görün- meyen habis zerre vücudumuzu bir sömürge gibi istilâ etmek için ağızlarmız hakkında ötedenberi af olunmaz bir ihmal ile güde- geldiğimiz ( açık kapı ) politika- sından istifade eder. En iptidat ve en şaşkın bir ulus kadar bile olamayıp, o ka- pıda muhafız ve gümrükçü bulun- durmak aklımıza gelmez. Düşün- meyiz ki Boğaz meselesi, kendi bünyemizde, dünya siyasasında oynadığı rolden belki de çok da- ha mühim bir rol oynar. Ve ga- rip bir teseyyüple, her düşman gemisine oradan Gserbest geçit hakkı veririr. Yine tekzibe uğrayacağını bil- diğim halde, İstanbulda, son za- maplarda tifo vakalarının artmakta olduğunu söylersem, bana İnanı- nız. Buna sebep, Boğazlarımızın uluorta mikroplara açık olmasıdır. Biz muharrirler yarzmaktan, sir okuyucular sızlanmaktan yılmadı- ğınız halde, hâlâ bu beldede lağam sularile sulanır sebze bah- çeleri, karasineklere cirit mey- danlığı eden açıkta satilir. yiye- de kat'i bir İsabetle tahmin | Ötedenb müslüman — olmayan | Türk memur hastalanıyor. Hastalık birkaç ay sürüyor, tiümkün değildir. .:.ııııuıeııı"ı elerinde onlara yer | nihayet adameağız işinden çıkarılıyor. Çıkarken kane cekler var.. Belediyemiz ise festival yerir, ol çal disine bir iİkramiye verilmedikten başka, borcu olan peşinde.. 3 Diplomasız Doktor ! Sanelerde. BELGMN ea TR 'I"""w:'ğ':f;*.':m' otuz lira da istihkakından kesiliyor. | — Onuniçindir ki, B:ânb*:l' l_n:lı- © Bi e a . 4 Alipaşada cami — sokağında :::'::n |,_'"H;|'| Vle M RhiDeRklSRlk. balünei Tüzh: mür O, hasta - bulunduğu — müddetçe ona vekâlet eden — || elesi gittikçe önem kesbetmiştir. : jmüslim memura çalıştığı müddetçe hem — manşı, || Bunları Allaha bırakacak değiliz #ayılı evde oturan Osman Nuri l aynı muamele yapıldığı görülmemektedir. gayri çalış! gı Adında biri — gizli dipl ıın; ıı’lılı misalk: hem de çıkarken kondisine iki yüz lira — kadar bir a?. Kendimiz kontrol edelim de l gizli ve — diplomasız Kadıköy - su girkötinde baş sene hizmet gören bir | ikramiye veriliyor. | bari, asri mezarlık yapılıncaya ktorluk yapmak suçlle yakala- Rarak — Müddeiumumiliğe - verik F, kadar, şunun şuracığında bir elli İSTER İNAN İSTER kadar, venım yarncıkında bir INANMA! l

Bu sayıdan diğer sayfalar: