7 Ekim 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

7 Ekim 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t j — zampa, etmeğe hazırlanıyordu. * gip kancaları çekmişlerdi. Yeni bir hücu- | — Vverdi: : Hint Denizlerinde Türkler Yazan: M. Turhan Hadım Süleyman -Piri Rels- Murat Reis Kanlı Boğuşmaya Sevgililerinden ©, birçok yaralar almış olan baştarde- ye küçük bir filo sa- yılacak bir kuvvetle dört yandan saldırır- ken öbür kadirga ve kalitelere de ayrı ayrı gemileri hücum ettirmişti. Türk a- miral gemisi bu ma- mevra yüzünden yar- dimcisiz - birakılımış, tek başına kalmış o« hiyordu. Demek ki tehlike büyüktü. Ya batmak, ya yakala- nıp yedeğe alınmak felâketleri belirmek Üüzereydi. Sürekli bir mermi yağmurundan sonra başlıyan dört cep- beli hücum arasın- da Murad reisin ya- pacağı, yapabilece - ği tek bir iş vardı: Beklemeki.. O da bekledi ve baştar - deye ilk yaklaşan düşman gemisine bütün toplarını bo- şaltmakla — beraber Kemen Tampa — etti, levendlerin — başına geçerk bıçak biça » bulunuyordu... ğa, pala palaya, boğaz boğaza kanlı bir B#avaşa girişti. O gemiyi kımıldanamaz bir biçime sokar sokmaz, başka taraftan ken- Gdine yanaşan ikinci bir gemiye saldıracak- H İşte bu sırada bir hâdise, umulmuyan bir bâdise oldu: İçine kapatıldığı kamaradan Gört yanını boş bulup güverteye — çıkan Deli Jan, Murad Beyin baştardesine ya- naşmakta olan ikinci gemiye doğru kol- Çarını uzattı, bağırdı: — Sevgililerime ilişmeyin! O gemi, Amiral dö Silveyranın bindiği baştarde idi ve Türk baştardesini kanca - lamıya hazırlanıyordu. İhtiyar Vis Ruva Karısını görünce ve sesini duyunca birden irkildi, ne yapacağını şaşırdı, manevrasını yarım bıraktı, telâş içinde çırpınmıya baş- İadı. — Kadin, — yardım. — aramıyordu, yalvarmıyordu, — can — korkusu — taşı - miyordu, — Türkleri — kayınyordu — ve onları sevgililerim diye anıyordu. Bu söz- He bazin bir mana, acıklı bir macera ya- #ıyordu. Vis Ruva, kendi karısını Türkle- rin yanında görmekten değil ve karısının gu durumla Portekizlilerin kafasında uya-| nacak düşünceleri de değil, hep © hazin| Mmanayi, o acıklı macerayı gözünün önüne iriyordu, büsbütün — hareketsizleniyor- Onun baştardesindekiler de kadını gör- Müşler, setini duymuşlar ve şaşırıp kalmış- Tardı. Hedefleri olan noktaya doğru yürü- mek mi, geri dönmek mi lâzım geleceği- Bi kestiremiyorlardı. Kendilerine emrolu- nan şeyi yapsalar, Türk gemisini kancala- yap atılsalar kadının bir kazaya uğraması, yahud Türkler tarafından — öldürülmesi mümkündü. Vis Ruvanın böyle bir vak'ayı boş görmiyerek ainirlenmesi de tabüydi. O yebeble ki, baştardeye yanaşmak üzere bulunduğu halde davranamıyorlardı, A- miralın vereceği emri bekleyip hareketsiz- Teşiyorlardı. Halbuki beri tarafta Murad reis n tıd.—ışlın. rampa ettikleri gemideki asker- ri saklamışlardı, direkleri baltalayıp de- yirmişler, dümeni kırmışlar ve bayrağını al aşağı ettikten sonra kendi gemilerine ge- ma hazırlanmışlardı. İçi bomboş kalan ge- imi, bir tahta parçası gibi ortada dönüyor- du. Portekiz kadirgalarına doğru yürüyüp | Bidiyordu. Birkaç düşman gemisi, önüne Belene çatacak ve bir kargaşalık uyandıra- | €ak olan bu gemiyi yedeğe almak üzere harbi bırakmışlardı. Manevra-yapmıya sa- vaşıyorlardı. Durum, bu hâdiselerdan dolayı Türkler| Jehine dönüyordu. Hatta Murad reis, ya- gıbaşlarında ne top, ne ak atmadan yanı- | başlarında dolanan Portekiz baştardesine O sırada Bözüne deli kadın çarptı ve hemen emir — Şu uğursuzu deliğine tıkın! Kadın, kendini yakalayıp — kamarasına Rağmen Jan Hâlâ Bahsediyordu Amiral Dö Silveyra bu donanmanın başında — Sevgililerime ilişmeyin! Ve birdenbire denize atıldı. Vis Ruva bu hâdiseden sonra çileden çıkayazdı, Türk baştardesine ok atılmasını emretmek- le beraber karısını kurtarmak için sandal indirtmeğe kalkıştı. Lâkin © karışıklık, o birbirine giriş srasında kadını bulmak mümkün olmadı, top dumanları, ok vızıl- tıları, ateş ve gürültü içinde Jan boğuldu, kayboldu. Şimdi Vis Ruva geniş bir nefes almıştı. karısını kurtaramamakla beraber Türkler elinde de bırakmış değildi. Bu durumda ken)di şerefini korunmuş görüyordu, çap- raşık hesablardan — kurtuluyordu. ! Artık şevkle, hırsla manevraların! — yapabilirdi Nitekim gemisini ileri sürmüştü de. Gene Türk baştardesini hedef tutarak ilerliyor- du. Murad reis de böyle bir kargılaşmayı özlediğinden o ilerleyişe uygun surette dü- men kullanıyordu, düşmanla göğüsleşmek imkânını kolaylaştırıyordu. Bu karşılıklı yürüyüş sırasında her iki gemiden oklar atılıyordu. Bunlardan biri umulmaz bir tesadüfle geldi, Selman rei- sin alnına yapıştı ve zemberekli olduğu için ağır bir yara açtı, yiğit denizciyi yıktı. Sel. man, başlıbaşına bir kadirga, bir baştarde ve belki bir filo demekti. Onun cılız bir ok- la yaralanıp yıkılması, can çekişmeğe baş- laması Murad reisi fena ve çok fena bir duruma düşürüyordu. Filoyu mu, kendi gemisini mi idare edecekti?.. Gerçi filo, hesab üzerine idare olunmak çığırını kay- betmişti. Her gemi, kendi çıkarına uygun Bördüğü biçimde davranıyordu. Lâkin a- miralin gözü, o kargaşılığa rağmen, her ge- miyi görüyordu, tehlikeli durumları - belli etmekten geri kalmıyordu. Şimdi baştar- | İdenin idaresi de doğrudan doğruya Ami- | İrala kalmış gibiydi. Saatlerdenberi süren savaş, Selman reisin yerini alacak gemici- | leri ortadan kaldırmıştı, idare işini Murad Teisin OmUZUNA alması gerekleşiyordu. Reis bu müşkül vaziyetteyken iki baştar. de kancalaşacak bir yakınlığa gelmiş bu- lunuyordu. Harbin sonunu belli edecek bir boğuşma başlamak üzereydi. Tam bu sıra- da Receb reisin gemisi sağında, — solunda dolaşıp ateş kusan düşman kadirgaları a- rasından süzüldü, yara ve bere içli baştardenin arasına girdi. ği ü nizci, herhangi ters bir tesadüfle Murad Teisin savaşı kaybetmesi, yahud onun baş- | tardesine ateş verilmesi halinde Türk filo su için kurtuluş yolu kalmıyacağını düşün- müştü, kendini feda edip kurtarmayı ta- sarlamıştı. Araya girişi bu düşüncedendi Bu müdahale Türk baştardesini muhak- kak bir tehlikeden kurtarıyordu. Çünkü Murad reisin yanında iki yüz levend bile kalmamıştı. Bunların da çoğu yaralıydı Portekizlilerin beş altı yüz askerile boğuş- mak iyi bir netice vermiyecekti. Fakat gak- SON POSTA Birinci Teşrin T — luğu iman kuvvetile yenmek — istiyen — reis| » başka bir çare de olmadığından - o kar- | gılaşınayı kabul etmiş bulunuyordu. Araya Reçebin girdiğini görünce gamlı gamlı gü- götürmek için gelen levendleri görür gör- mez baykırdı: lümsedi: ç (Arkası var) Ö i l ” Borsada ' Hafta İçinde Neler Duyduk? 7 gün içindeki alış verişler, geçen haftaya bakarsak daha azdır. Bu- nunla beraber genel dürüm sağ- Tamdır. İstanbul borsasında mua- mele gören başlıca malların bu yedi gün İçinde vaziyetlerini nşa- gıdaki satırlarda ayrtı ayrı bula- cakmnız: Afyon — Afyon piyasası ni- hayet yeoi bir manzara göster- meye başladı. Mahsul toplandığı günden buğglüne kadar geçen liç dört aylık zaman içinde rekolte- | nin Hcari! bakımdan — meydana koyacağı —harekete — müdahale etmemiş olan İnhisarın söz söyle- me zamanı geldi. Deposuna bir evvele kadar teslim edilmiş olan malları fiat biçerek — satın alacaktır. İnhisarın idare heyetl ve bütün kadrosu şimdi bu büyük işi başarmak ile meşguldür. Birkaç gün sonra İnhisarın tatbik fiatle| ri Anadoluya aksedince oralarda da bu Ürünün değeri ile satılma- sını temin edecektir. Tiftik — Tiftik piyasasında bu 7 gün iç'idde büyük bir İş olmadı. Ruslar geçen hafta satın aldıkları partiyi Ikmal için çalış- mışlardır. Piyasada bu partinin (5000) balyeyi geçtiği söylenil- mektedir. Istanbuldaki tiftik stoku Sov« yet alışları ist'sıaa edilirse (15) bin balyeden fazla tahmin edil memektedir. Ingiltere için yapılan soruştur- malardan bir netice çıkmadığı gibi hafta içinde Almanyaya da bir satış yapılamamıştır. Yapağı — Yapağı piyasa- sında Ruslar alışarıra devam ederek (10.0) balyeden fazla mal daha aldılar. Böyle'ikle bu defakl alışları (16) (!7) bin balyeyi bu- duğu söyleniyor. Bu alışlar yapağı plyasamızı oldukça sığlam bir duruma sok- muştur. Piyasa (45), (46) kuruş etrafındadır. Buğday — Buğday piyasası hep bir karardadır. Polutlı mal- ları (7 1/2) ve ekistra beyazlar (7) ve sörtler (5 1/2) kuruşa ka- dar abilmektedir. Piyasamıza günde 20, 30 vagon mal gelmektedir. Ve bu mıktar istekli alıcılar bularak degeri ile satılmaktadır. Piyasa Cumartesi günü gevşemeğe yüz tutmuştur. Arpa — Piyasamızda çuvallı Trakya ve Marmara arpaları iskele teslimi 4 kuruş beş para- dan — satılmaktadır. Anadoludan mal gelmiyor piyasası geçen haftanın aynıdır. Fındık — Fındik piyasası hafta içinde 200 kuruş artlı. Iç fındıkların kilosu 40, 41 kuruşu buldu. Bu yükselişin gebebi alâ- kadarlar Ankarada bu — hafta toplanacağırı bldirdiğimiz fındık kongresinin alacağı (Önemli so- nuçlar) bekliyen — yetiştiricilerin ürünler'ni satmakta nazlı davran- mıya başlamalarında — arıyorlar, Piyasa bu sonuçları bekleyici bir durumdadır. CETMESD TTTT GEAEEREECERD L D | OSMANLI BANKASI TÜRK ANON:M ŞİRKETİ TESİS TARİHİ: 18863 |HSermayesi: 10.000,000 İngiliz lirası Türkiyenin başlıca şehirlerile Puris, Marsilya, Nis,Londra ve Mançester'de. Mimr, Kıbma, Irak, İran, Filistin ve Yunanistan'da Şabeleri, Yuügoslavya, Romanya, Suriye ve Yunanistan'da Filyalleri vardır. Her tüzlü banka muameleleri yapar ——- —— l' MÜSABAKALI HİKÂYELER İ A Si ü e Bi Beşinci Parkta Bir Cinayet SYA Üyeleri, hep, en yüksek sosyeteye mensupturlar. Bunlardan lâakal yirmi tanesi, cinayetin İşlenmiş olduğu anda, bay Aşleyi gözlerile görmüş ve kendisile konuşmuş olduklarını ifade ediyorlardı. Muhakemenin bu hayret veri- ci safhası cereyan edip dururken, bay Aşleyin hal ve tavrı fevka« lâde sakin ve dürüsttü. Kendisine bu kadar sükün veren şey, ma- sumiyetini kolayca isbat edebile- ceğine dair mevcut olan kanaa- tiydi. Cevaplarını da ayni sükün ve vuzuh ile verdi. — Harvut kulübünden, dost- Tarımın ısrari üzerine çıktım; de- di. Lâkin bay Kohenle mümkün o'duğu kadar vakıt geçirmeden konuşmak ve kendisinden bor- cum İçin bir mühlet almak az- minde idim. Bunu başkalarının önünde yapmak İstemediğimin se- beplerini takdir buyurursunuz.. Onun üzerine evime uğradım ve orada bir iki dakika kaldım. Bu üuğrayışım, zabıtanın İddia et- tiği gibi rovelverimi almak için de- ğildi. Zira ben her zaman rovelverk mi Üzerimde taşırım. Lakin, o gece gelmesini beklediğim fevkalâde önemli bir İş mektubunun, ben kulüpte iken goelip gelmediğini merâak etmiştim. Derken, tekrar evimden çıktım ve 'bay Kohen ile konuşmak üÜzere Harvut kulübüne dönüyor- ken, kendisile sokakta karşılaştım. Evvelâ, zarara girmiş olmaktan mütevellit blr asabiyetle ağzımdan çıkmış bulunan İleri gerl Tâkırdı- lardan dolayı özür diledim. Bunun Bzerine, görüşmemiz pek dostane bir şekil aldı; ve bay Kohen borcumu ödeyebilmem için bana üç aylık bir mühlet verdi. Evinin civarına kadar kendi- gini teşyi ettikten sonra, Portland meydanının Üst başında, polisin bizl görmüş olduğu noktada bir iki kelime daha teatl edip, biri- birimizden ayrıldık. Bay Kohen evine gitmek için bahçenin altındak! Hünelden geç- mek istiyordu. Vâkıâ bu yol çok kesi idi. Ancak öyle bir sisli havada, hele üzerinde önemli bir para taşıyan bir adam için tü- nelden geçmenin ne kader teh- likell olacağımı kendisine söyle- dim. Hiç olmazsa revolverimi almasını rica ettim, o da kabul etti. Güzel san'atler kulübüne gite mok için, benim geçecek oldu- tetkik etmek menfaatiniz loabıdır. Cağaloğlu Örhan B. apartımansı Tel.21033 f Dr. ETEM VASSAF | gum sokaklar nisbeten kalabalik olduğu gibi, üzerimde de kıy- *metli eşya namına bir şeyler yoktu. Sonra, alacaklıma ufacık bir hizmette bulunabilmekle ken: dimi bahtiyar addediyordum. Bay Kohen bir az nazlandık- sonra, silâhı aldı. Bunun vak'a —mahallinde bu- lunmuş olmasının sebebi budur. Ben, Bay Kohenden üçe çeyrek kala ayrıldım. O, bahçeye doğru yörüdü. Buradan kulübe kadar on dakikalık bir mesafe vardır. Bu suüretle, kulübe geldiğimde üçe beş vardı. Bay Aşleyin verdiği bu iza- hatta kabule şayan olmayan tek bir. nokta görülmedi. Esasen, polis, rovelverin — vak'a yerinde bulunmasını İyice tefsir edeme- mişti. Kastettiği adamı boğarak öldürmeye muvaffak olan her hangi bir - katil, bir de onun Bzerine tabanca ile ateş edip de mahaleliyi — ayaklandırmaz. Bu kendi aleyhine ve çok tehlike- lidir. Onun için, Silâhın, Bay Kohen tarafından, mütecavizleri korkutup kaçırmak kastile atık miş olması akla daha yakın geliyordu. « Bu suretle hâkimlerin, marz- nunu serbest bırakmakta ve hak- kında men'i muhakeme karari vermekte niçin ve nasıl İstical göstermiş olduklarını takdir eder“, sİniz. ae Lâkin, Bay Aşleyin Üzerinden kalkan şüpheler, derhal başka bir şahsın — Üzerinde — toplanmadımı sanıyorsunuz?. Zabıta, tablatile Bay 'Hateres lin de efal ve harekâtınmı pek dikkatle incelemekten hâli kak madı. Fakat onun da, kulüpten, ancak Üçe yirmi kalarak çıktığı — kat'iyetle tesbit ediliyordu. Bina-s enaleyh onun hakkındaki zan- ların hepsi de kendiliğinden suya düştü. O halde?. Bu İşin içindeki esr rarı sız nasıl keşfeder siniz? Ihtiyar başını bir yana - eğdi.. gülümseyerek, — gözlerimin — içine baktı ve elindeki slcim parçasına, büyük bir itina İle bir. düğüm daha ilâve etti.. * ( Burada, sayın ve meraklı ılıııl— yucularımın, kendi kendilerine dü* şünerek bu işl halletmelerini di leriz.) d Ev veya Apartımanını değiştlrenlere İngiliz muşamba ve Linoleom, lâcivert stor ve perdelikler İle markizet, etamin vo filelerimizin vesait mefruşata ait mallarımızın geşit flatlarını GALATA MEFRUŞAT PAZARI Fizuli Ibrahim ve Y. Kilitir * Galata Tünel caddesi 24 ğ Telefon : 43957 & Sinir ve akıl hastalıkları mütohassısf Ev. Kadıköy Bahariye İleri sokak Tel679 ANKARA LOKANTA VE 'BİMHANESİ Sirkecide İstasyon köşesinde yeni Ankara Lokanta ve Birahanesinde on kişiden mürekkep ulustl musiki heyeti hör gece ahat 18 de icrayi ahenk etmektedir. İçkiler ve mezeler rekabet kabul &tmez derecede #hvendir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: