February 28, 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

February 28, 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEMLEKET HABERLERİ (Kayseri fabrikası Tü irk endüstrisine örnek olacak Fabrikada şimdilik 200 usta, 1400 işçi, 1200 çırak çalışıyor, Kayseri muhitinde fabrikanın hayırlı tesirleri görülmeye başlandı Kayseri Fabrikasının Umumi Görünüşü Kayseri (Özel) — Kayseri, Türki- n en büyük fabrikasını koynuna -==01mıllı övünmektedir. Altı ay- *i faaliyetle çalışmakta olan fab- kinge'E Memleketin istihsal kapasite - &ördüğü faydalı hizmetten baş- hd'î-ywi şehri ve muhiti için de ne 'Ar hayırlı bir unsur olduğu herkes Afindan teslim edilmektedir. Fabri-| tedir. Bütün bu istihaleler son derece | k işlemeye başlıyalıdanberi, yalnız Yteri ve köylerinden iki binden faz- beki” İ? bulmuş, gerek bunların ve ge- Barl Memurların — şehire bıraktıkları 'a Kayzerinin iç pazarını birden bire Slandırmış, mahsullerin _"'r © sebep olmuştur. ._.ıhı-iıı. sahasında yükselen büyük Mam kağ, hti ler, © etinel 'eme Şörinden Müzeltici '8n V ı:l-k teritler haline giren pamuk, İp- Makinelerine gitmekte ve bir kaç L*lm_ eden geçtikten sonra — İstenilen kı"i' konulmaktadır. Bu ipliklerin ':: bulunan dokumahanede — yapılı - *Bu tezgâhların 600 ü renkdi ve Ü kaput ayıklanmakta, — sonra lifleri ve muvazileştirici makineler- HLALA ERVAN K haline getirilmesi içinde 1100 tez-| YÜR şıyorlar. Dokuma tezgâhlarından çıkan bezler icabederse beyazlatma maki - nelerine ve ondan sonra da ütü maki- nelerine gitmekte, sağlam ve kusur » suzlukları ayrı makinede kontrol edil- dikten sonra uzunlukları — tesbit edil « mekte ve sonra top haline konarak İsevkedilmek üzere ambalaj edilmek - | | otomatik makinelerle —yapılmaktadır. İşçilerin vazifesi makinelerin başında durup her hangi bir arızaya uğrayarak duranları işletmekten İbarettir. Bir de |desenli bezlerde, desenlerin — tanzimi değerlen -/hususunda işçi ve ustalara iş düşmek -| yatmaktadırlar. İtedir. Fabrikada 200 den fazla usta ve us- Yapı, içindeki bütün bölmelerile, ta muavini, 1400 den fazla işçi ve 1200 spor teşkilâtı, içtimai Pamuğun balyadan boşaltılarak kadar çırak çalışmaktadır. İşçi ve çı -|ve bir doktorun nezareti altında küçük 'ul bezin sarılıp balya yapılıncıya rakların 150 kadarı küçük kızlardır. bir revir hazırlanmıştır. İşçiler, burada | ar içinden geçtiği bütün makineleri Yaş itibarile, işçilerin ”, 80 nini 20 ya- gördükleri şefkatli muameleden çok iktedir. Pamuk, önce temiz- şından küçük olanlar teşkil etmektedir. hoşnut bulunmaktadırlar. Makinelerine girerek, bütün kir-| Ayrıca fabrikanın bir de mektep kismı | — Şimdi yalnız elektrik santralı üç ıbe hem ufak tecrübe makineleri başın- vardır ki, burada yüzlerce küçük tale- Seçmektedir. Bundan sonra ve yu- da pratik öğrenmekte ve hem de usta- yorlar. Fabrika her kısmında üç ekip- larından, dershanelerde nazari ders - |ler görmektedirler. Bu küçükler için, fabrikanın geniş yemek salonunda sa- |bah, öğle, akşam yemekleri olarak yedirilmektedi! |de, yapılmakta olan işçi ve usta bina - larının bitmesine kadar fabrikanın kul- ÜYOR -69- Tülikn(çılık suçundan altı aya mah- :“::diıen Hatip Ak Osman, Meryem B lesine de ancak bu düşüncelerile bulabiliyordu. Kendileri can derdine düşüp mah- Hlar €© uğraşır dururlarken genç ka- %—'. tlden çıkanlardan biri de manifa- 1 Hacı Sadıktı. Hacı Sadık da Hatip gibi medeni tehlikesine karşı Melâbati İzmir- | ü'up getirmiş, nikâhlamıştı. 1 Sadık yaşlı bir adamdı. ğ hai veni evlilikten sonra | bükülmeğe başlamıştı. ((*.;M' sırf şan olsun diye yaptığı Milillü Nermin) bayramı Hacıyı ke- tine kadar tüketmişti. dü *Partadan yarı ölü bir halde dön- Hacının Adamakıllı sersemlemişti. Melâhatin ortadan acındı. ©reye gitmişti?. Una kimse cevap veremiyordu. Tnire telgraflar yağdırdı. Orada da yoktu. elâhat izini kaybetmişti. Fakat Hacının işleri de o kadar ka- N bozulmuştu ki bu derdler ara- kayboluşuna z Bürhan Cahit 24 .2 996 gul olamadı. Mağazanın işleri kapa- nın elinde kalmıştı. Daha fenası uzun vadelerle yıllar- dan beri iş yaptığı İstanbulun toptan- cıları da Hacının bu âkibetinden son- ra krediyi kesmişlerdi. Hacı işinin başına döndi |vadeleri gelmiş bir çok senetlerle kar- pılaştı. | — Elindeki malın çeşidi kalmamıştı. Tazelemek için baş vurduğu büyü ticaret evleri paradan bahsediyorlar- di. Halbuki hazır parası yoktu. ©O yıllardan beri alıştırmıştı. Malı a- hyor, satıyor, sonra parasını ödüyor- du. Hacı defterler, hesaplar içinde bo- guklduğu halde işin içinden çıkamıyor- du. Bu ne aksilikti. Hacı başına gelenlerin sebebini dü- şündükçe içleniyor, kendi kendine kı- ziyor: — Bu işlere burnunu — sokacak ne vardı! Diye söyleniyordu. Artık kasabada bile eski itibarı kal- / zifenizi yapmıyorsunuz. Başımıza şap-| viye ve mamıştı. Belediyede, hükümette az çok ha - SON POSTA Karaburunda Birkaç Köy Halkı Darlıkta İzmir Kızılayı köylülere un gönderdi İzmir, 27 (Özel) — İzmirin Kara- burun kazasına bağlı bir kaç köy hal- kı, kış ortasında darlık içinde kalmış - tır. Sıkıntı geçiren köyler Eğlenhoca köyü ile, bu civardaki otu-| zar, kırkar hanlik daha üç köy de var- dır. Karaburun kaymakamlığını, ilbay- lığı ve Karaburun Kızılay şubesini ha- | rekete getiren bu hâdise, sanıldığı gi- |bi geniş bir mahiyet” taşımaktan çok uzaktır. Yalnız iki, üç yüz köylü aile- sini alâkadar etmektedir. Karaburun ilçesi, bağcılık bakımın- dan eski verimlerini tamamen kaybet- miş vaziyettedir. Bunun bazı teknik sebepleri vardır. Bu mıintakanın bağcıları Türk üzü- |münün kalitesini bozmak istemediği İiçin zarurete düşmüştür. Dünya ü-| İzümlerine «Ekstrisima Karaburun» adiyle ilçenin ismini uzatan bu değer- İli hakiki Türk müstahsilleri her cihet- çe himaye edilmeğe lâyıktır. İzmir Kızılay merkezi bugün İzmir- İden 43 çuval un tedarik ederek muh - |taç köyler halkına tevzi etmeğe başla- mıştır. Alâkahlara gereken — yardım - lar yapılacaktır. | arasında | Fabrikanın aydınlık ve sıhhi şartları haiz atölyelerinde çalışan işçiler için ekiple ve dokuma kısmı iki ekiple çalı- | diğer kısımlar tek ekip kullanı- İşiyor, le çalışacağı zaman İşçilerin sayısı altı | bini bulacaktır. Fabrikanın imal ettiği kaput bezi ve mkli basmalar piyasada çok rağbet rmüş ve benzerlerinden hem sağlam- lık, hem de ucuzluk itibarile çok üstün lolduğu göze çarpmıştır.. Bu gibi bez- len güvendikleri bile selâmı, — sabahi kesmişlerdi. İzmirde bir Dişi Hayvanıî lıırç;ıiığ1 İzmir, 27 (Soan Posta) — Diş dok-| toru ve orta mektep tabiiye öğretme- | ni Ahmet Hakkı bir dişi maymuna şayanı dikkat bir diş ameliyatı yap - tı. Dört yaşında olan bü maymun w- zun müddet müşahede altında bulun- durulmuş, fizyolojik durumu ve hır - çınlıkları tesbit edilmiş, ondan sonra bu ameliyeye lüzum görülmüştür. yeti tesbit eden doktor, okulun revi « rinde maymunun ağzındaki ülsere a- meliyat yaparak çıkarmış, ondan son- ra dişlerini de bir ameliye ile insan diş- lerine benzetmiştir. Bu ameliyattan sonra maymunda neş'e ve iştiha baş - lamış ve muntazam yemek yemişti. | Esasen maymunların diş — teşkilâtı tıpkı insan dişlerine benzediği için bu ameliyattan çok iyi neticeler alınmış- tır. Doktar, bu dişi maymunda kadın - lara ve kızlara karşı kıskanç bir ruh bulunduğunu sezmiştir. Fizyoloji ba - kımından çok şayanı dikkat olan bu hal, bilhassa ayın son günlerinde da - .. Veremliler menfaatine halo İzmir, (Özel) — Veremle mücade- le kurumu tarafında İzmirpalas salon- larında bir balo verilmiş ve sabahlara kadar eğlenilmiştir. | Bulgar dağında altın va gümüş Konyadan bildiriliyor: Maden araş- tırma enstitüsü, Toros silsilelerinden | gustos aylarında başladığı için yazın fabrikanın imal hızı ve sipariş miktar- ları çok artacağı muhakkaktır. Esasen imalât miktarı aydan aya sür'atle art- maktadır. Son teşrinde 921,865 metre bez çı- karmış olan fabrika bu miktarı ilkkâ- nunda 1,139,038 metreye ve son kâ « nunda da 1,382,390 metreye yükselt « miştir. Bu bezler için kullamlan iplikler ham pamuktan fabrikaca imal edilmiş- tir. Fabrika sonteşrin ve ilkkânun ayları zarfında cem'an 282,436 liralık pamuk satın almış ve bunun yarıdan fazlasını ayni müddet zarfında harcamıştır. Fabrikanın elektrik istihsal ve sarfi- iyet Bayramında dükkânmı bayraklar, defne dallarıyla — donattı. O zamana Hacı bu hali gördükçe deli divane ' olmak derecelerine geliyordu. Ne kötü alın yazısı vardı. Ne süç işlemişti ki tanrı onü böyle yerden yere vurmuştu. Fakat itikadını sarsmıyor: — İşlerim bozuldu. Karım elimden gitti. Elbet bunun da bir sırrü Likmeti vardır. Cilvei ilâhi! Diyordu. Mahkemeden beraet edip çıkanlar- dan Kahveci Hacı iki buçuk ay süren sorgu ve muhakemede yedi - ceddine tövbe edecek kadar sıkılmıştı. Ceçirdi- ği korku zaten aslen Arap olan Hacıyı Arap fıstığı gibi yamru yumaru etmişti. İKasabaya döndüğü zaman kahvesini |kapalı buldu. Konu komşu onunla memek için âdeta sözbir Hiç kimse bir: — Geçmiş olsun! Bile demiyordu. Hacı artık burada kendisine iş kal- madığını anlamıştı. Dükkândaki takım- ları ucuza, pahalıya bakmadı sattı. Su- riyede akrabaları vardı. Kalktı, gitti. Nalbant Ömerin kederden, sıkıntı- dan bir gözü görmez olmuştu. Eskiden o kadar terslik gösteren, |bacılardan, hocalardan dahü ileri gide-| |rek onlara bile: — Önümüze geçmiyorsunuz, üz yüze g:l-4 etmişlerdi. | va- | | kayı geçirmeğe sebep oluyorsunuz! Diye çıkışan bu adam şimdi eni ku-| — *& genç karısıyla uzun boylu meş-İtırı sayılırdı. Fakat bu vak'adan sonra/nu genç, yeni fikirli olmuştu. Hürri- kadar: — Gâvuür olur! Diye liseye yollamadığı yetişmiş çocuğunu mektebe yazdırdı. Bunlar herhalde samimi hareketler idi. Nalbant Ömer epey çile çekmesine rağmen şimdi yeni rejimin en büyük dostu olmuştu. Her yerde, her fırsatta bundan bahsediyordu. Maymundaki neş'esizliği ve asabi - olan Bulgar dağındaki altın ve gümüş yaptırmaktadır. —— maymunun dişlerine ameliyat yapıldı ameliyattan sonra geçti, maamafih kadınlara karşı hâlâ sert davranıyor Diş doktoru Ahmet Hakkı ve hastası ha büyük bir şekilde kendisini göstere mektedir. Dişi maymun daima erkeklere ya- kım bulunmakta ve erkekten hoşlan- maktadır. Ad. Bil, Karın zararları Mustafa Kemalpaşa — Buralara yağan kar ve — şiddetli soğuklar mahsulleri mahvetmiştir. Bilhassa Ka- racabey ovasındaki bakla mahsulü kâmilen istifade edilemiyecek bir ha- le gelmişti işletmek — için tetkikler madenlerini — —: yatı ilkteşrinde ,263 — kilovatken sonteşrinde 366,800 kilovata ve ilkkâ- nunda 408,921 kilovata çıkmıştır. Fabrikanın memurları için modern konforun bütün şartlarımı haiz apartı- manlar yaptırılmıştır. Fabrikanın ye- mek salonunda bir âile havası içinde yemeklerini yiyen memurlar, boş za - manlarında toplantılar yapmakta ve sporla uğraşarak vakit geçirmekte - dirler. Kayseri fabrikası, her bakımdan, Türk endüstrisi için örnek olacak bir faaliyetle çalışmaktadır. Fabrikanın geniş ölçüde hayırlı tesirlerini Kayseri muhiti üzerinde göstereceği de mu - hakkaktır, Aklı' başında; birez dünyayı anlar mış insanlar tekkeler serbest — olduğu zamanlarda bile onların semtine uğra- lar miydi? Bu tekkecileri en çok şimartan eski zamanın padişahları idi. Onlar da i- mandıkları için değil, halkı böyle batıl hurafelere saplandırıp - kendileri - ser- best kalmak için şeyhleri tutuyor, hi- maye ediyorlardı. ” Genç müddeiumumi bunları o ka- dar güzel anlatmıştı ki Nalbant Ömer Bu herhalde Cumhuriyet mahkeme- kafasına dank eden bu hakikatlar kar- sinde adalet tevzinde düşündüğü mak- 'şısında tam gönülden bir nedamet his- sadın tesiri idi. #i duymuştu. Hele mahkemede kendisi Kabahatli ile günahsızı ayırt etmek, 'gibi hiç bir kaste kapılmıyarak sırf aldananla aldatanı biribirinden — ayıra- 'şamnimi bir din kaygusuyla bu tarikata rak cezayı ona göre vermek. Kuru ile girenleri suçsuz görüp te serbest bıra- yaşı bir arada yakmamak arzusu bu kınca büsbütün ferahladı. neticeyi vermişti. [ Mahkeme reisi onlara kararı söy- Nalbant Ömer gibi sade rublu in- ledikten sonra: sanları kazanmak, kaybetimekten daha| — — Dinf hislerinize kimse karışmaz. kolaydı. |Hiç kimse başkasının itikadına söz söy- Bunlara karşı gösterilecek keskin liyemez, fakat tanrı ile kul arasında bir bir adalet ışığı onların gönlünü ıaplcb'qönül bağı olan dinin böyle tarikat e kâfiydi. İperdesi altında başka maksadlara âlet Nalbant Ömer görmüştü ki hükü-|edilmesine hükümet razı değildir. Bun- met kimsenin dinine, itikadına karış- |'dan böyle kendinizi tetik alımız. Böyle kapılmayınız!» Z : İ eei mıyor. Yalnız zaten dinle alâkası ol- şeylere p t Demişti. Ne kadar doğru idi, Bu karar ve bu netice Nalbant Ö- |mer ve arkadaşlarına bir eksir gibi te- sir etmişti. Onlar yalnız düştükleri belâlı işten yüz akıyla kurtulmakla kalmıyor, ay- ni zamanda içlerine çöken gönül aza. bından da sıyrılıp çıkıyorlardı Çüdüü vir) me mayan bu tarikatlara müsaade — etmi- yordu. Bu tarikatların dini ticaret ve ge- çim vasıtası yapan şeyh ve mürid gü- ruhu tarafından eski Bizans kilise, za- | manastırlarına — benzetilerek ' uydurulmuş birer — tuzak olduğunu müddei umum? ne güzel anlatmıştı. Hakikat te böyle değil miydi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: